Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

19 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
2086 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 11

Ejder Randevusu - Kısım 1

“Yuki, seni randevuya davet etmek isterim.”

“Tabii, hadi g---” her zamanki gibi Lefi’nin dediklerini onaylayacaktım ki dediklerini anlayınca birden durdum. “Bir dakika. Ne?”

“Söylediklerimi dinlemeden cevap vermiş olabilir misin?” Lefi’nin üslubu pek değişmemişti. Sıradan olduğunun farkındaydı. “Randevu olarak bilinen aktiviteyi tecrübe etmemizi öneriyorum.”

“Ah... Immm... Tabii...” beynim donakalmıştı. Cevap vermekte bayağı zorlanmıştım. Bir dakika. Randevu mu? Yani, bildiğimiz randevu mu? Dur, dur, dur. Sakinleş Yuki. Çok fazla heyecanlanmamalısın.

 

Kendimi kaptırdığım an, ejder kızın sırf beni kızdırmak için pis pis sırıtışıyla bana bakacağından şüpheleniyordum. Pekala Yuki, bunu yapabilirsin. Sakin ol. Heyecanlanma. Derin nefes al.

 

“P-peki nereye gitmek istersin?” Baştan kekelesem de her zamanki konuşmama dönebilmiştim. Heyecanımın çoğunu bastırabilmeyi başarmıştım.

“Gideceğimiz yer, yaşadığımız dağın ardındaki dağlardan biri.”

“Ooo, demek doğa yürüyüşüne çıkıyoruz? Kulağa eğlenceli geliyor.”

“Doğa yürüyüşü mü? Böyle bir çaba için bir sebep göremiyorum. Uçacağız.”

 

Ah tabii. Mal. Neredeyse kanatlarım olduğunu unutuyordum. Uçmak demek ha. Sanırım bu bir gökyüzü randevusuna çıkacağımız anlamına geliyor. Evet, e güzel. Bu hoşuma gitti.

 

“Dur... Nereye gideceğiz? Gideceğimiz yer belli mi?” Diye sordum.

“Kesinlikle. O dağın üzerinde, aylardır ziyarette bulunmadığım bir arı kolonisi var. Sanırım onlara uğramamın vakti geldi.”

 

...Bir dakika.

 

“Arılar mı?”

“Kesinlikle. Ürettikleri balın gerçekten nefis olduğunu söylemem gerek. Bana sağladığın tatlı şeyleri sevsem de, bu tatlı balözünden çok uzun zaman uzak kaldığım için onu arzuladım. Üretilen balı toplayıp, ondan lezzetli bir tatlı yapması için Leila’ya vermek istiyorum.”

 

Diyecek tek bir kelimem bile yoktu. Balı ne kadar sevdiğini anlatırken yüzünde oluşan keyifli ifadeyi görmek beni, anında şaşkınlıktan sakinliğe döndürdü. Oh. Ne olduğunu anladım.

 

“Hadi birlikte gidelim, Yuki.”

“...İstemiyorum.” Reddetmeden önce, öfke kriz geçiren bir çocuk misali bir anlığına durmuştum. Bulunduğum yere oturdum ve yüzümü Lefi’den çevirdim. Tüm heyecanım rüzgar gibi geçip gitmişti.

“Ne!? Neden reddedesin ki!?” Reddedilmek dışında her şeyi bekleyen ejderha, tadı kaçmış, şaşkın bir ses tonuyla konuşmuştu. Hemen benim baktığım tarafa geçti ve bana bakmaya çalıştı, ama bakışlarını görmemek için diğer tarafa döndüm.

“Bal umurumda değil.”

“S-sana temin ederim, bu dünyanın sunabileceği en lezzetli bal bu. Beğeneceğinden şüphem yok.” Lefi dönmemi engellemek için kalçama oturdu ve yüzüme dik dik bakmaya başladı ama boynumu çevirerek ona bakmamaya devam ettim.

“Umurumda değil. Tatlı şeyleri de o kadar sevmiyorum zaten.” diye somurttum.

“Rghhh...” Lefi beni yanında sürüklemek için bir başka bahane bulmaya çalışırken homurdandı. “S-sevdiğin diğer yarının canı bal istiyor. Partnerim olarak senin görevin benim dileklerimi yerine getirmek değil mi?”

 

Başkalarının seni sevdiği biri olarak düşünüp düşünmediğinin kararını senin vermemen gerektiğinden bayğaı eminim, Lefi. Ve partner derken ne kastediyorsun? İnsanları güldürmek ve para kazanmak için skeçler oynayan bir tür stand up komedi ikilisi falan mıyız?

 

“Senin partnerin ya da her neyse oyun olsam bile, bunun bana ne kazandıracağını anlamıyorum.”

“S-sana karşılığında yanımda yatabilmen için izin teklif etsem bile mi?

“Bunun anlaşmayı yumuşatması falan mı gerekiyordu? Çünkü hiç de yumuşatmadı.”

“Ngrah!?”

 

Beklenmedik cevabım karşısında yüce ejderha şaşkınlığını belirten garip bir ses çıkarmıştı. Bakışlarını aşağı çevirdi ve uzun uzun baktı. Biraz vaktini almıştı ama sonunda hareket etmemekte kararlı olduğumu anlayınca, homurdandı.

 

“Tek istediğim, yanımızda bizden başka kimse olmadan biraz zaman geçirmekti...” kendi kendine mırıldanmıştı.

 

Gerçekten çok sessiz söylemişti. Bunun, duymamı istemediği bir şey olduğunu söyleyebilirim. Ama bir iblis lordu olarak, duyularım bayağı keskindi. Yakınlarımda olan birinin kalp atışlarını duyabilecek kadar iyi işitme duyum olduğundan, fısıldadığı sözleri rahatlıkla duymuştum. Bir dakika... Benimle randevuya çıkmayı bu yüzden mi istemişti? Muhtemelen öyle. Dostum, başından beri dosdoğru söylemiş olsa her şey daha kolay olurdu. Aaah, bir dakika. Doğru. Bu işlere henüz alışkın değildi ve bu yüzden biraz beceriksizdi. Doğruuuuuuu.

 

Kısa bir iç çekerek oturdum. Hala kalçamda oturduğundan yüzüm direkt onunkiyle karşı karşıya gelmişti.

 

“Ngh!?” Dip dibe durup birbirimize bakarken, şaşkınlığını gösteren bir başka tuhaf ses çıkarmıştı.

“Tamaaaam, geleceğim.” dedim, isteksizliğimi abartarak. “Ama bana verdiğin sözü tutup, lanet olası iyi bir vücut yastığı olsan iyi olur.”

“V-vücut yastığı mı!?” Şaşırmış bir şekilde ciyakladı ama ardından numaradan öksürerek hiç olmamış gibi konuşmasına devam etti. “P-Pekala. Sanırım, cömertlik ruhunu kavramış biri olarak, istediğin şeyi yapmayı kabul ediyorum.”

 

Numaradan ağır başlı davranmak için elinden geleni yapıyordu, ama kuyruğunun seğirmelerinden anladığım kadarıyla, heyecanlı hissettiği çok belliydi. Gülümseyerek elini tuttum ve yerden yükseldim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Ker!m (339 puan) Üye
2020-05-19 16:53:28
Ay şen utandin mi? Çeviri ve edit için teşekkürler.