Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

04 Mart 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
2028 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 1

Durumun Gerçekliği

“Bir pedofili olduğunu biliyordum, Yuki.” Kollarımdaki küçük kızı görür görmez, Lefi bana hakaret etmeye başlamıştı.

“Tamam he tamam, yeter. Şu an senin saçma suçlamalarınla uğraşacak vaktim yok.”

 

Hala baygın olan kızı, hala yerde serili olan Japon stili yatağıma yatırdım. Diğer tüm eşyalar gibi yatağım da taht odasının bir köşesine duruyordu. Bahsi geçen köşe bir yatak odasıyla bir oturma odası karışımı bir yerdi. Her şey her yere rastgele dağılmış şekildeydi ve herhangi bir düzenden bahsedilemezdi. Tam bir bekar evi gibiydi. Taht odasının estetikliğinden eser kalmadığını söylememe gerek yok herhalde. Sahip olduğu tüm ihtişam, kaybolmuştu.

 

Ama doğrusunu söylemek gerekirse, bir yerde yaşamaya başladığında eninde sonunda böyle olurdu. Her şeyi her zaman tertemiz tutamazdınız, değil mi?

 

“Oh?” Lefi kıza tekrar baktığında tek kaşı kalkmıştı. “O bir vampir mi?”

“Galiba öyle.” Kızın özelliklerine tekrar bakarken omuzlarımı silktim.

 

***

 

Genel Bilgiler

İsim: Illuna

Irk: Vampir

Sınıf: Yok

Seviye: 3

HP: 17/25

MP: 120/120

Kuvvet: 40

Dayanıklılık: 50

Çeviklik: 46

Büyü: 72

Maharet: 68

Şans: 412

 

Eşsiz Yetenekler

Vampirlik

 

Yetenekler

Aşçılık II

Dikiş I

 

***

 

Adı... Illuna’ydı Sanırım il-lu-na şeklinde söyleniyor. Emin olmak için uyanınca ona soracaktım. İstatistikleri çok düşüktü ama bir çocuktu ve bu yüzden normaldi. Tüm yetenekleri ev işleriyle alakalıydı. Sanırım birinin evinde bayağı iş yapmıştı. Yedi yaşında falan mıydı? Bu kadar küçük yaşta bu işleri yapıyor olması onun ne kadar tatlı bir çocuk olduğunu gösteriyordu.

 

“Ne kadar da nadir. Uzun bir süredir bir vampir görmemiştim.” Lefi’nin ses tonu, normalden daha ilgiliydi.

“Ne demek istiyorsun?

 

Vampirler fantastik diyarlarda gayet sıradan varlıklar değiller mi?”

 

“Hem sukkubuslar [1] hem de vampirler güzel olmalarıyla ünlüdürler. Çöküşlerinin nedeni buydu. Diğer iblisgiller gibi, insan yönetimine karşı iki aile savaşmıştı ve bu yüzden insanlar her iki aileyi, kökleri kazınana kadar, onlarca yıl avlamıştı. Hayatta kalanlar yakalanıp köle olarak satıldılar. Büyük ihtimalle bu avlardan birinden sağ çıkıp, onu esir tutanların elinden başarılı bir şekilde kaçanlardan biriydi.” Lefi devam etmeden omuzlarını silkmişti. “Saldırmazlık paktıyla insanlara katılmayan ve bu yüzden orman çocuklarının eline düşenlerin başına gelenlerle aynı şey başına gelmiştir.”

“Bu çok aptalca...” diye kaşlarımı çattım. Ejderin “ormanın çocukları” derken neyi kastettiğini anlamadığımdan kızgınlığın yanında biraz da kafa karışıklığı içindeydim. Ama bu karışıklık çok kısa bir süre sürdü. Beynimde bulunan ansiklopedi, onların basitçe elfler olduğunu söyleyerek, karışıklığın yerine ikinci bir mide bulantısı dalgasına neden olmuştu.

 

En kötü yanıysa, eski bir insan olarak, onları anlıyor olmamdı. Dürtülerini anlamıştım ve cidden şaşırmış gibi değildim. Başka nasıl tarif edilir bilmiyorum ama, kendilerinden olmayanı köleleştirmek, tam da insanların yapacağı bir şeydi. Geldiğim dünyada da bu böyleydi. Köleler, neredeyse tüm dünya tarihi boyunca var olmuşlardı. Hatta ben öldüğümde de devam ediyordu. Çoğu insan aksini söylese de köleliği tamamen bitirmiş değildik. Yaptığımız tek şey terminolojisini değiştirmekti. İnsan hakları, bazılarının, özellikle Orta Doğu’da devam eden kutsal savaş saçmalığına inananların, umurlarında bile değildi. Elle tutulur bir sebep olmadan, insanları kafirlikle suçlayıp onlara çöp muamelesi yapıyorlardı. Bu çok aptalca.

 

Özellikle herkesin annesinin bile, tanrı bilir ne kadar uzun süredir savaşta olduğunu göz önünde bulundurursak, bu dünyada da her şeyin aynı olmasına şaşırmamıştım. Onlar için normal bile olabilirdi bu. Ama bir şey diyeyim mi? Sikeyim öyle normali. Hatta, inandıkları her şeyi sikeyim. İnsanların ne düşündükleri umurumda değildi. Onların oyunlarına ortak olmayacaktım.

 

Genel olarak insan hassasiyetine sahip olsam da, bu dünyanın insanlarıyla geçinebileceğimden şüpheliydim. Kültürleri, onlarla uğraşmak istemeyeceğim kadar saçma ve barbarcaydı.

 

“Tamam, artık dursam iyi olur...” genç vampire yardım ederken derin bir nefes alıp kendimi yatıştırmaya çalıştım Onu iyileştirmeye odaklandım ve şişede kalan iksiri onun kalan yaralarını iyileştirmek için serpmeye tüm dikkatimi verdim.

 

“Mmmh...” Çabalarım sonuç vermişti. Kız bir süre sonra hareket etmeye başlamıştı. Çıkardığı inlemeyi duymak çok zordu ama şimdiden söyleyebilirdim ki sesi gerçekten hoştu.

 

“Oh, sonunda uyandın.” Yataktan yavaşça ve sallanarak kalkarken, onunla konuşmaya başladım. “İyi zamanlama, tedavini henüz bitirmiştim. Başka bir yerinde acı var mı?”

 

Kız yarı uyanıktı ve beni doğru düzgün duymuş gibi değildi. Puslu, dalgın gözleriyle etrafa bakınırken tanımadığı bir yerde olduğunu fark edip paniklemeye başlamıştı. Sonunda bana baktığında endişesi tavan yapmıştı. Hatta tüm vücudu korkuyla geri çekildiğinde çığlık atmaktan kendini alıkoyamamıştı.

 

“Sakin ol. Seni yemeyeceğim merak etme. Sadece rahatla biraz. Sakinleş.” Tepkisine şaşırmamıştım. Henüz bilincin yerine geliyorken, yatağının kenarında bir yabancıyla karşı karşıya olmak, özellikle de bir çocuk için, gayet korkutucu bir şeydi.

 

Ama yine de bunu hesaba katmamıştım. Biraz sakinleşip benimle konuşacağını bekliyordum ve başaramayacağımı düşünmeye başlamıştım, çünkü pek de konuşacak gibi durmuyordu.

 

Hmm... şimdi ne yapmam gerekiyor?

 

Onu sakinleştirecek bir şey bulabileceğimi sanmıyordum. Neyse ki yalnız değildim. Yakınlarda bir yerlerde kestiren Shii de tüm bu karmaşa yüzünden uyanmıştı. Tuhaf ama şirin bu yaratık yatağı olarak kullandığı yastıktan kalkıp omzuma tünemişti. Gözleri yoktu ve konuşamıyordu, ama bir şekilde bu yapışkanın her zamanki tatlılığıyla Illuna’ya gözlerini diktiğini ve onun kim olduğunu sorduğunu söyleyebiliyordum.

 

“Vaaay, çok şirin!”

 

Canavarın beklenmedik bir şekilde ortaya çıkması Illuna’yı şaşırtmıştı ama neyse ki korkmak yerine merakı ağır bastığından, bir süre sonra gözleri ben ve canavar arasında gidip gelmeye başlamıştı. Bu küçük mavi damlamsı yaratıkla oynamak istediği çok belliydi ama öyle yaparsa ona saldıracağımdan korkuyordu.

 

“Onu sevmek ister misin?”

 

Yapışkanı biraz dürtüp omzumdan aşağı inmesini sağladım ve kıza doğru yaklaştırdım. Heyecanını daha fazla bastıramayan Illuna, ürkekçe bir parmağıyla yaratığı dürttü. Yaratığın vücudu, kız parmağını değdirir değdirmez batmış, çeker çekmez de elastik bir salınmayla eski haline gelmişti.

 

Kızın gösterdiği nazik hareket, Shii’nin vampiri bir tehdit olarak görmemesine neden olmuştu. Yapışkan mutlu bir şekilde kıza doğru zıpladı ve burnunu kızın bacağına sürttü.

 

“Gıdıklanıyorum!” Kıkırdayan Illuna Shii’nin başını defalarca okşadı. Yüzündeki tedirginlik, yerini mutlu bir gülümsemeye bırakmıştı. Lefi ve benim gibi kız da yapışkanın tatlılığına yenik düşmüştü.

 

Derin bir oh çekmiştim. Teşekkür ederim Shii. Sana borçlandım.

 

“Merhaba. Ben Yuki. Oynadığın bu yapışkanın ismi Shii, ve arkamda oturan bu tırt kişi de Leficios. Senin adın ne?”

“Efendim!?” Diye gücenmiş bir şekilde bağırdı. “Tırt kişi şeklinde çağrılmayı hak edecek herhangi bir şey yapmadım!”

 

Evet, evet, tabii. “Yüce Ejderha”yı umursamadan dikkatimi sadece vampire vermiştim. İsmini bilmeme rağmen, yine de sormuştum çünkü kendini tanıtmadan ona ismiyle hitap etmek biraz tuhaf olabilirdi.

 

“Ben Illuna!” Tatlı ve ışık saçan gülümsemesiyle kız cevap verdi.

 

Demiştim. Il-lu-na doğru söylenişti.

 

“Peki Illuna, bana bu uzak hiçliğin ortasına neden geldiğini söyler misin?

“Imm... Çünkü ben, çok korkunç insanlar tarafından kovalanıyordum.”

“Bu berbat.” Lefi’nin tahmini tamı tamına doğruydu. “Seni eve götürmemi ister misin? Aşağı yukarı ne yönde olduğunu biliyor musun?”

“Artık benim bir evim yok.” Küçük kız başını her iki tarafa sallarken, burnunu çekmeye başlamış ve gözleri yaşla dolmuştu. “Annem ve babam öldü. Tüm komşularımız da öldü.”

“T-Tamam, düzelecek! Merak etme, her şey yoluna girecek!” Hemen kızı yatıştırmaya ve sakinleştirmeye çalıştım. Lanet olsun. En söylenmeyecek şeyi söylemişim.

“Ne ilginç.” Diye güldü Lefi. “Yüce Ejderha’nın varlığı seni korkutmaya yetmiyor ama bir bakirenin göz yaşları sana her şeyi yaptırabiliyor demek.”

“Kapa çeneni Lefi.”

 

Vampire dönüp, gülümseyip, başına hafifçe vurmadan önce, ejder kıza dönüp o dalga geçen suratına bakıp gözlerimi devirdim.

 

“Merak etme Illuna. Bu taraflarda korkunç insanlar yok ve burada istediğin kadar kalabilirsin. Özellikle, gideceğin bir yer yoksa.”

 

Arkamdaki aptal, herhangi bir insanın olabileceğinden daha korkunçtu. Bu tarafa yanaşacaklarından şüpheliydim. Bu zindan, büyük ihtimalle bu dünyadaki en güvenli yerdi.

 

“Gerçekten mi?” Illuna gözlerini bana çevirdi. Gözleri hala yaşlıydı ve temkinli bakıyordu. Tereddütte olduğu çok belliydi.

“Gerçekten. Senin gibi iyi kızlara kapım her zaman açıktır.”

 

Onu buraya getiren kişi olarak. Onu öylece bırakmak büyük sorumsuzluk olurdu. Kızı canavarla dolu bir ormana terk etmek insanlık dışı hatta şeytanca olurdu. Ahm, aslında teknik olarak ben de bir şeytandım ama her neyse. Onun kalmasına izin vermemek için bir sebebim yoktu. Giderlerimiz biraz artacaktı tabii ki, ama sonuçta küçük bir kızdı. Denkleme onu eklemek, uzun vadede pek bir şeyi değiştirmezdi.

 

“Ama insanlar bana kötü bir kız olduğumu söyledi.” Illuna bakışlarını aşağı indirdi. “Bana, annemin, babamın ve diğer herkesin ölmesi gerektiğini söylediler. Çünkü hepimiz kötüymüşüz.”

“Öyle mi söylediler!?”

 

Illuna başka bir şey söylemedi. Onun yerine, kalmasına izin vermeyeceğimi düşünüp tedirgin bir şekilde başını salladı.

 

Benimle dalga mı geçiyorsunuz? Küçücük bir kıza bunu nasıl söylersiniz!? Yemin ederim. O orospu çocuklarını elime geçirirsem, boğazlarına öyle bir yapışacağım ki... Öfke içimde parlamaya başlamıştı ama hemen yatıştırmaya çalıştım. Illuna hala karşımda oturuyordu, onu korkutmak istemiyordum.

 

“Bu çok saçma.” Gülmeye çalıştım. “Büyük ihtimalle seni kıskandıkları için seninle dalga geçmişlerdir. Demek istediğim, ne kadar şirin olduğuna bir baksana.”

“Gerçekten mi?”

“Gerçekten.” Diye başımı salladım. “Dinle, Illuna. Sen kötü bir kız değilsin ve ölmeni istemiyorum, bu yüzden etrafta dolanıp kendini öldürme tamam mı?”

“Tamam!” Illuna ışıldıyordu. “Çok teşekkür ederim Yuki! Çok iyi birisin! Hiç sahip olmadığım bir abi gibisin!”

 

Sen mutluysan “abin” de mutlu olur, Illuna. Kızın gülümsemesi o kadar parlaktı ki bana da bulaşmıştı. Az önce sinirden çıldırma noktasına gelmişken şu an dudaklarım yavaş yavaş yukarı kıvrılmaya başlamıştı.

 

Tam o anda karnı yüksek sesle guruldamaya başlamıştı. Vücudu, yeterince rahatlayınca aç olduğunun farkına varmıştı.

 

“Sanırım karnını doyurmamız gerek. En çok ne yemeyi seversin? Pek iyi bir aşçı değilim ama en azından bir şeyler yapmaya çalışırım.”

“Umm... Hmm... Aah...” Illuna telaşlı telaşlı kıpırdayıp gözlerini bana dikip sonunda “S-Senin kanından biraz alabilir miyim?” dedi.

 

Nasıl nasıl? Yoksa o bir psikopat mıydı!? Ah, dur dur. Doğru, o bir vampir ya. Kan istemek sonuçta beslenme düzeninin bir parçası.

 

“Ahhhhh, tabii ki. Ama özellikle benimkini istediğine emin misin?”

“Evet!” Cevabı hızlı ve kesindi.

“P-Pekâlâ. O zaman, buyur.”

 

Ne yaparsam yapayım bu kan emme isteği biraz tuhaf geliyordu ama aynı zamanda da kararlı bir şekilde benimkini istemesi bir yandan da beni mutlu etmişti. Dur, ne, ne diyorsun lan Yuki? Kanının emilmesi seni mutlu etmesi gereken bir şey değil. Hay sıçayım, bende bir problem mi var? Sikeyim ya. Şimdiye kadar farkında olmadığım saçma sapan bir fetişe mi sahiptim...

 

“Ona bu izni vermek istediğinden emin misin gerçekten?” Uzun bir süredir sessizce izleyen Lefi, birden araya girip konuşmaya katılmaya karar vermişti.

“Sonuçta beni öldürmez herhalde değil mi?”

 

Vampirlerin insanları vampir ya da gulyabanilere çevirdiğiyle ilgili mitler vardı ama bunlar hiç umurumda değildi. Sonuçta bir insan değilim. Biri iki kere daha ırkımın değişmiş olmasının bana ne zararı olabilirdi ki?

 

“Yanlış olduğunu söyleyemem ama...” Lefi benim bilmediğim bir şeyler biliyor gibiydi ama omuzlarını silkip anlatmaya uğraşmadı. “Konuyu dağıttım. Önemli değil. Nasıl istersen öyle yap.”

 

Bu aşırı derecede şüpheliydi ama artık vazgeçmemin imkanı yoktu. Illuna’nın gözleri beklenti içinde bana bakıyordu. Küçük sarışık kızı geri çevirmek istemiyordum, ona doğru eğilip boynumu uzattım.

 

Gülümseyerek cevaplayıp omzuma tırmandı ve boynuma doğru eğildi. Dişleri etimi delip damarlarıma ulaştı ama ilginç bir biçimde hiç acıtmamıştı. Hatta gıdıklamıştı.

 

Köpek dişleri uyuşturan bir şeyler mi salgılıyordu? Anestezi falan? Sonuç olarak vampirin kanımı emiyor olması, şırıngayla kanımın alınmasından çok da farklı değil gibiydi.

 

Büyük bir rahatsızlık hissetmememe rağmen ciddi bir sorunumuz vardı. Genç kız kanımı emerken bana tutunup sıkıca sarılmıştı. Bu çaresiz tutunma şekli bende bir etkilenme ve bağlılık hissettirmişti.

 

Sıcaklığını ve büyüleyici kokusunu hissedebiliyordum. Böyle kalsa yine iyiydi ama nefesi de iyiden iyiye kesikleşmeye başlamıştı. Sıcak nefesi kulaklarımı gıdıklıyor ve düşüncelerimi sapkınlaştırıyordu. Net bir şekilde cezbediciydi, hatta bir noktada baştan çıkarıcı bile diyebilirdim.

 

Bir başka deyişle, ahlak dışı, mantıklı herhangi bir erkeğin reddeceği bir şey yapıyormuşum gibi hissettim.

 

Hay sıçayım. Bu çok yanlış... ama değil gibi de. Dur, yoyoyoyo. Lanet olsun Yuki, kendine gel. Sakin ol oğlum, sorun yok! Pedofili değilsin. İraden güçlü ve sarsılmaz. Sen bundan daha yaşlı ve olgun kadınları seviyorsun. Normalsin. Normalsin ve içinde reşit olmayan kızlara karşı tuhaf bir fetiş falan gelişmiyor. Hadi Yuki, bunu yapabilirsin. Tamamen normalsin. Aynen. Normal.

 

“Demek bu doğru.” Lefi gözlerini kıstı ve sanki bir çöp yığınına bakarmış gibi bana baktı. “Gerçekten de bir pedofilsin...”

 

“Yemin ederim değilim!”

 

Lanet olsun. Sesim pek ikna edici çıkmamıştı. İddiamı öyle inandırıcı bulmamıştım ki kendimi bile ikna edememiştim.

 

***

 

“Hey Lefi.”

“Ne oldu?”

“Bana bir iyilik yapıp, Illuna’ya banyo yaptırır mısın?”

 

Gerçekten çok yorulmuştum. Vücudum iyiydi ama beynim püreye dönmüştü ve ayağa kalkmaya bile mecalim kalmadığından Lefi’den yardım istemiştim.

 

Aslında Illuna tek seferde çok fazla kan içmemişti. Kanı emme hızı içme hızından daha fazla olduğu için çoğu kan ağzının kenarlarından kıyafetlerine akmıştı--üzerindekilere kıyafet denebilirse tabii. Gördüğüm kadarıyla giydiği kıyafetler paçavra gibi şeylerdi. Küçük orman macerası sonunda paramparça olmuştu, özellikle sırt kısmı çok kötü durumdaydı. Pençe şeklindeki yırtıklardan teni gözüküyordu. Dahası her tarafında umutsuz kaçışından kalan ter izleri de vardı. Hem kız hem de kıyafetleri aylardır temizlik görmemiş gibiydi.

 

Makul bir banyomuz ve Illuna’nın kullanması için yeterli sebep mevcuttu. Genellikle küçük evlerde karşılaşacağınız türden, hem banyo hem tuvalet olarak kullanılabilen bir banyoydu. [1]

 

Banyoyu daha yeni eklemiştim ve mutfağı yaratmamdan bu yana yaptığım ilk yenilemeydi. Hem mutfak hem de banyo, zindanın olanaklarındandı. Menü üzerinden satın almıştım ve aynı yerden istediğim özelleştirmeyi yapabiliyordum. Tonlarca seçenek vardı. Küveti bir havuz büyüklüğünde yapabilir, hatta su kaynağını kaplıca gibi sıcak bir sudan gelecek şekilde ayarlayabilirdim. Özellikle ikinci seçenek aklıma çok yatmıştı ve yakın zamanda bunu yapabilmek için gereken DP’yi biriktirmeyi planlamıştım.

 

“Bedavaya çalışan biri değilim, Yuki.” Lefi bana pis pis bakarken sırıtmış ve kollarını birleştirmişti.

 

Ah, Lanet olsun. Bunun için çok yorgunum.

 

“Peki. İki torba dolusu kurabiye.”

“Zamanımın gerçekten bu kadar değersiz olduğunu mu düşünüyorsun. En az üç torba isterim.”

“Ve sen de, aldığım her şeyin bir fiyatı olduğunu unutuyorsun. Buralardaki tatlı pazarının tekeli ben olabilirim, ama bu sonsuz paraya sahip olduğum anlamına gelmiyor. Bu kadar aç gözlülük senin için de iyi olmaz.”

 

Gerçek şu ki, üç torba kurabiyeye verecek paradan fazlasına sahiptim, ama her dediğini yerine getirmek istemiyordum. Bu lanet olası tembel ejderi şımartmak yapmak isteyeceğim son şeydi.

 

“Ne yazık.” Lefi başını eğdi. Sesi can sıkıntısıyla doluydu. “Bu çok kötü, ama durumumuzu iyileştirecek başka bir sözüm yok. Pekala, iki paket olsun.”

 

Ona üzülmekten kendimi alıkoyamamıştım.

 

“Bak. Surat asmayı bırak. İşiniz bitince sana biraz pasta alır, moralini düzeltiriz.”

“’Paşta’, mı dedin? Daha önce böyle bir tatlı ismi duymamıştım. Harika, tadını öğrenmek için sabırsızlanıyorum!” Lefi’nin morali birden iyiye dönmüştü. “Gel küçük kız. Sana ‘bağnyo’ denilen bu yeri ve özelliklerini anlatayım. Sana yabancı bir şey gibi gelse de tecrübe etmekten pişmanlık duymayacaksın. Bu bağnyo denen şey bu dünyanın sunduğu en konforlu şey!”

“Peki, Leffers!”

 

“Pfffffttt!” Vampirin ejdere bu tuhaf, evcil hayvan ismi gibi seslenişini duyar duymaz içtiğim tüm suyu etrafa püskürttüm.

 

“L-Leffers mı!?” Lefi’nin gözleri büyümüştü. “Beni öyle tuhaf şekilde çağırma tamam mı, çocuk! Yaşlılarına saygı göstermeli ve onlara düzgün bir şekilde hitap etmelisin. Beni ismim olan Leficios ile çağır!”

“Hmm... Bu biraz uzun ve hiç de sana yakışmıyor.” Küçük kızın kaşları çatılmıştı. “Lefi desem olmaz mı? Neden bilmiyorum ama sanki ablammışsın gibi hissediyorum, bu yüzden sana bir isim takmak istiyorum!”

“...” ejder, algıları yerine gelene kadar bir süre durdu. Kızın sözlerinden çok etkilenmişti. “Pekala. Bunu kabul ediyorum.”

 

Heh. Görünüşe göre kız Lefi’yi çoktan kazanmıştı.

 

Böylece Lefi, yanındaki küçük kızla banyoya doğru yürümeye başladı.

 

***

Çevirmen Notu

[1] Dünyadaki başka yerlere göre Japonya’daki banyolar normalde sadece banyo yapmak için kullanılır.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-21 00:05:09
Elinize sağlık
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-17 10:28:57
Bölüm için teşekkürler.
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-05 18:58:27
Çeviri için teşekkürler
Wasterwarlok (24 puan) Üye
2020-08-10 12:57:46
Çeviri için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-25 21:56:12
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-07 07:31:45
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık.
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-03-24 13:13:24
Çevirilir için teşekkürler :3
Farazgul (7 puan) Üye
2020-03-05 23:57:40
Çeviri için teşekkürler.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-03-05 00:01:47
3 kız ya ele ayda yarı insan yarı hayvan olacaktır muhtemelen
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-03-04 23:03:31
Sağolun çeviri için güzeldi.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-03-04 22:49:48
Çeviri için teşekkürler