Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

28 Şubat 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
2235 Görüntülenme
Bu bölümü 53 Kişi beğendi.
Cilt 1

İlk Savaş

Ertesi sabah yaptığım ilk iş, zindanımın özelliklerine daha derinden bakmaktı. Bir iblis lordu olarak benim görevim, zindanı yönetmek ve onun istilacılardan korunduğundan emin olmaktı. Bunun yerine, savunma mekanizmalarına bakmaktan hep kaçınmıştım. Anladım ki bunu sonsuza kadar erteleyemezdim, bu yüzden aklımı başıma topladım, kıçımı kaldırdım ve salladığım sorumluluğumu yerine getirmek için harekete geçtim.

 

Lefi’nin aksine ben bir beleşçi değildim. Kendi işimi kendim yapmalıydım. Lefi’den bahsetmişken, Yüce Ejderha, binlerce kez sövmek isteyeceğiniz türden bir kız çıkmıştı. Futonumu gördükten sonra, çileden çıkıp istediğini alana kadar kafamı ütülemişti. Şaşırtıcı olan, yumuşak yatağa yatar yatmaz uykuya dalmış ve hala daha uyanmamıştı. Hala uyuyor oluşu, yatağını çok fazla sevmiş olduğunu gösteriyordu.

 

Bir zindan efendisi olarak yaptığım ilk ciddi iş, zindanın kapladığı alanı genişletmekti. Zindanın genişleme özelliği için, genişleteceğim alanı işaretlemem gerekiyordu ve bu işe zindanın hemen dışarısındaki mağarayı işaretlemekle başladım. Onayla butonuna basar basmaz mağaranın etrafından tuhaf bir enerji yayıldı.

 

“Vay! Demek Lefi’nin bahsettiği zindanlara özgü büyü buydu.”

 

Mağarada görsel herhangi bir değişim yoktu; hala birkaç saniye öncesinde olduğu gibi gözüküyordu. Ama aynı şey ortam için söylenemezdi. O serin, rahatlatıcı hava birden kaybolmuştu. Onun yerine bir sıcaklık ve rahatlık hissi gelmişti. Değişim keskin olsa da, eğer mağaranın içinde olsaydım, bunu farketmeyeceğimi biliyordum.

 

Hemen haritamı açığ bir göz attım. Böylece mağaranın da artık zindanımın bir parçası olduğunu doğrulamış oldum. Bölgemin genişlemiş olması, vücudumda bir heyecan dalgası yarattı. Aniden, zindanı hem boyut hem de kat olarak genişletme isteği içime dolmuştu. Ama yeterince DP’ye sahip olmadığımdan bunu yapamadım. Bu yüzden bunu geçici olarak rafa kaldırdım ve ileride hatırlamak kaydıyla bunu beynime kazıdım.

 

Dp’den bahsetmişken, inanılmaz miktarda DP kazanmıştım. Geceyi 500’ün biraz altında kapatmışken, şu an 2000’in üzerinde vardı. Gelirimin kaynağı, taht odasında tembellik yapan ejderhadan başkası değildi. Bana tabi olan birisi olmadığından, zindan onu bir istilacı olarak algılamış ve böylece DP kaynağım olmuştu.

 

Başta onun burada olması bana DP kaybettirecek gibi gelmişti. Durmadan çikolata yiyip yavaş yavaş tüm kaynaklarımı tüketeceğinden korkmuştum ama onun burda olmasından dolayı ortaya çıkacak DP miktarını hesaba katmamıştım. Şu an anladım ki onun buralarda olması benim çok işime yarayacaktı. Yaptığımız bu kiracılık anlaşması, ona olduğu kadar bana da tatlı gelmeye başlamıştı. Onu zindanın içinde tutmak onunla uğraşmak ve onu eğlendirmek anlamına geliyordu ama onun sayesinde oluşan DP miktarı hepsini güle oynaya yapmama yeterliydi.

 

“Neyse, yeterince düşündüm. Sanırım artık bir şeyler çağırmanın zamanı geldi.” diye mırıldandım. Aslında bir şeyler çağırmama pek gerek yoktu. Yüce Ejderha’nın varılığı zindanımı neredeyse ölümsüz hale getirmişti. O burada kaldığı sürece hiçbir şey zindanı tehdit edemezdi. Ama yine de bir zindan efendisi olarak kendimi, en azından bir şey çağırmakla yükümlü hissettim.  Biraz kurcalayıp sistemi anlamaya çalıştım, sonunda canavar kataloğuna eriştim ve listedeki en ucuz şeyi buldum. Fiyata göre diziliydi, bu yüzden listenin en sonuna gidip son sıradakine bastım.

 

Seçer seçmez önümde ışık parçacıkları canavarın şeklini almaya başladı. Oluşma biter bitmez ışık kayboldu ve yarı saydam vücuda sahip bir yaratık ortaya çıktı. Var ile yok arası bir mavi tonundaydı. Tüm vücudu, ortalama bir shih tzu veya dachshund'dan [1] biraz daha ufak, damla gibi tek bir yuvarlaktan oluşuyordu.

 

“Ooo, düşündüğümden çok daha şirinmişsin.”

 

Canavara bir gülüş attım ve onu dürttüm. Onu dürtüp parmağımı geri çekerken, gergin ve elastik vücudu önceki şeklini geri kazanmadan önce şöyle bir titredi. Yaptığım harekete karşılık olarak elime yapışmasından anladığım kadarıyla beni sahibi olarak tanımıştı. Yapışkan [2] çok sevimliydi. O kadar şirindi ki onu evcil bir hayvan gibi görmeye başlamıştım.

 

“Biliyor musun? Sana bir isim vereceğim.” Düşünmek için bir süre durdum. “Pekâlâ. Senin adın artık Shii.

 

***

 

Genel Bilgiler

İsim: Shii

Sınıf: Yok

Irk: Yapışkan

Seviye: 1

HP: 11/11

MP: 2/2

Kuvvet: 15

Dayanıklılık: 37

Çeviklik: 26

Büyü: 11

Maharet: 52

Şans: 110

Yetenek Puanları: 0

 

Yetenekler

Avlanma I

Yenilenme I

 

Ünvanlar

İblis Lordu’nun soydaşı

 

***

 

Yapışkan zayıftı ama pek de umursamadım. Zayıflığını göz ardı edebileceğim kadar şirindi. Onu nasıl hayatta tutacağımı düşünmeye başladım, bu yüzden hemen beynime yerleştirilmiş ansiklopediyi kontrol ettim. Zindan canavarı girisine baktığımda farkettim ki çağırdığım yaratıklar yiyeceğe ihtiyaç duymuyorlardı. Zindanın manasını tüketerek hayatlarını devam ettiriyorlardı. Bu keşfim çok iyi olmuştu. Shii’nin, sürekli ilgilenmek zorunda olmadığım muhteşem bir evcil hayvan olduğunu söylemesinin yanında kaç tane çağırırsam çağırayım, hepsine tek tek yemek hazırlama sıkıntısıyla da uğraşmayacaktım.

 

Bir dakika, Shii’nin sayfasında düşündüğüm şey mi yazıyor...?

 

Shii’nin şans istatistiğinin benimkinden fazla olduğunu fark edince feryat edesim gelmişti.

 

Dur, dur. Yeterince düşünmeden bir sonuca varma, Yuki. O kadar da şanssız olamazsın. Diğer istatistiklerim çok yüksek olduğundan belki düşük gözüküyordur. Belki de Shii aşırı şanslı falandır. Tabii tabii, kesin öyle olmalı... Evet...

 

Kendimi şans istatistiğimin kötü olmadığına ikna etmeye çalıştım ama başaramadım. Ellerimin ve dizlerimin üzerine çöktüm ve çaresizlik içinde bağırmaya başladım. Yapışkan yanıma yaklaşıp ayaklarıma sürtünmeye başladı. Hareketleri yavaş ve huzur vericiydi.

 

“Beni neşelendirmeye mi çalışıyorsun?” Şaşırmış bir biçimde gözlerimi kırparken böyle sordum.

 

Sanki evet der gibi havaya sıçrayıp taklalar attı.

 

Lanet olsun. Shii çok tatlıydı. Önceden sahip olduğum tüm evcil hayvanların toplamından daha da tatlıydı. Bir şey diyeyim mi? Şans o kadar da önemli değil. Bok kadar değerli değil. Süper şanslı olmamama rağmen kendime bu kadar tatlı bir evcil hayvan alabilmiştim. Kötü şans, ona inanmadığın sürece yoktur. Ayrıca, kötü şansa sahip olmak da o kadar kötü bir şey değil. Eğer normalde şanssızsan, şanslı olduğun anlar ne kadar nadir de olsa daha da özel olur. Şanslı insanlar aslında bir yerde çok şanssızlar, çünkü kazarken altına denk gelmenin verdiği hissiyatı hiç anlayamazlar. Evet, şimdi anlıyorum. Şanslılar şanssız ve şanssızlar da şanslıydı. Teşekkür ederim Shii! Sonunda evrensel doğruya ulaşmıştım ve bu tamamen senin sayendeydi.

 

Kafamın içinde dönüp durdum ve sonunda, şüpheli ve karman çorman bir tür mantık kullanarak, bende bir sorun olmadığını kanıtladım.

 

Peki, zindanın etrafında bu kadar oyalanmak yeter. Sıçayım işe. Artık Shii’yle arkadaşlığımızı derinleştirmenin zamanı.

 

Ve sonra, sabahımı Shii ile oynayarak geçidim -- ya da en azından yapmak istediğim şey buydu. Oyunumuzun ortasında harita birden açıldı. Zindana bir düşman girmişti.

 

Birden, mağaranın girişinden alçak bir gürleme geldi, bu yüzden kafamı o tarafa doğru çevirdim.

 

Karşımda bir tür kurt vardı. Üç tane, her biri tuhaf özelliklere sahip gaddar kafalara sahipti. Bir köpek türüne göre vücudu çok büyüktü. Ortalama bir golden retrieverdan çok daha büyüktü.

 

***

 

Genel Bilgiler

İsim: Yok

Irk: Kerberos [3]

Sınıf: Yok

Seviye: 32

 

***

 

Düşmanımı analiz ederken istatistiklerini göremeyince bir tekinsizlik dalgası tüm vücuduma yayıldı. Seviyesi çok yüksekti. Bir de üzerine, bölgemi ihlal eden ilk canavar kerberostu. Ne kadar güçlü olduğunu ya da onunla nasıl dövüşeceğimi bilmiyordum.

 

Aynı şekilde Shii de korkmuş gibiydi ama buna rağmen ileriye çıktı. Bir kafaya ya da herhangi bir çıkıntıya sahip olmamasına rağmen, köpeğin gözlerine bakarak onu korkutmaya çalıştığını söyleyebilirdim.

 

Vay be. Shii bayağı bir cesurdu. Bir dakika, bu bir tek bana mı Pokemon dövüşü gibi geliyor?

 

“Hadi Shii, yapabilirsin!”

 

Yapışkan, vücudunu şöyle bir salladı. Yapışkanca bilmediğim halde, onun “bana bırak” dediğini anlar gibiydim.

 

Evcil hayvanımın güvenilir hareketleri beni kendime getirmişti. O anda düşmanımın aslında önemsiz olduğunu fark ettim. Düşmanlarımın ne kadar güçlü olduğu önemli değilid. Güç seviyeleri bir şey değiştirmiyordu. Bir iblis lordu olarak benim görevim, ne kadar zayıf ya da güçlü olursa olsun, her ve tüm istilacıları yok etmekti. Ve neyse ki bunu yapabilecek tüm ekipmana sahiptim.

 

Pokemonunu yumurtadan büyüten ya da EV’sini [4] güçlendiren bir eğitmen hiç olmamıştım. Ya da herhangi bir salon savaşından dolayı grind [5] yapmak zorunda kalmamıştım. Her zaman kendi stratejim doğrultusunda ilerlemiştim. Ve hiç başarısız olmadığım için şu anki senaryonun da farklı bir şekilde ilerleyeceğini düşünmem için herhangi bir sebep yoktu. Şu zayıf köpek önüne geleni ezerken benim öyküme başlamamın zamanı gelmişti.

 

Gel bakalım köpecik! Vahşi bir Pokemonla gerçek bir eğitmene sahip bir Pokemon arasındaki farkı sana göstereceğim.

 

“Tamam Shii, ne varsa göster ona! Hızlı Saldırı kullanarak başlayalım!”

 

Doğal olarak gerçek bir Hızlı Saldırı yapamamıştı ama ne olursa olsun emrime uymuş ve düşmanına saldırmıştı. Gerçek bir Pokemonun aksine, kerberos öylece durup sıranın ona gelmesini beklememişti. Onun yerine yapışkanımı sanki bir sinekmiş gibi ezmişti. Patisiyle yaptığı tek bir darbe Shii’yi mağaranın öteki tarafına uçurmuştu. Yapışkan, taşlı yüzeye temas eder etmez şeklini kaybetmiş ve içinde ne var ne yok duvara yayılmıştı.

 

“Benim evcil hayvanıma ne yaptığını sanıyorsun, seni uyuz köpek!?”

 

Şöyle bir düşününce, Shii’nin kerberosu yenemeyeceğini biliyor olmalıydım. Yapışkanlar bir zindanın çağırabileceği en zayıf canavarlardı. Bir yapışkanın, doğuştan daha güçlü ve ayrıca 30 seviye daha yüksek olan birini öylece yenmesinin imkanı yoktu. Kısmen benim de aptallığım yüzündendi ama buna rağmen bu kurda benzeyen canavara kızmıştım. Aniden öfkeyle dolu bir şekilde ona koşmaya başladım ve sağ ayağımın tabanını gövdesine indirdim. Yaptığım saldırı çok zayıftı; tipik bir yakuza stili öne tekmeydi.

 

Üç başlı köpek atağı savuşturmaya pek de çalışmamıştı. Öylece durdu ve saldırıyı emdi -- binlerce parça et parçasına dağılana kadar.

 

“Ah... ne...?”

 

“Köpek”ten geriye kalan tek şey tanımlanamayan bir et yığınıydı. Vücudunun üstü kayıptı. Etrafım derin bir kızıl rengine boyanmıştı ve her yere iç organlar dağılmıştı. Ve tabii ki aynı şey benim için de geçerliydi. Tepeden tırnağa kıpkırmızı olmuştum. Sonuçtan dolayı kafam o kadar karışmıştı ki yaptığım işi bırakıp boş boş bakındım.

 

N’oluyor lan? Bu neydi şimdi? Cidden?

 

Kısa bir duraklamadan sonra bakışlarımı “köpeğe” çevirdim. Öldüğüne şüphe yoktu. Artık hareket etmiyordu. Herhangi bir kıpırtı bile yoktu.

 

Lefi ile karşılaştığım zamanın aksine, yeni gelişmiş hislerim bu sefer çığlık atmamıştı. Vücudum yaklaşan herhangi bir kıyamet hakkında beni uyarmamıştı. Buna rağmen hala kerberosun benden daha güçlü olduğunu tahmin ediyordum. Benden 31 seviye daha yüksekti, bu yüzden istatistiklerinin benimkini tamamen ezeceğini düşünmeme sebep vardı.

 

Ama tamamen yanılmıştım.

 

Hmm... Acaba çok hızlı hareket ettiğim için hızıma yetişemediği için mi tekmeme herhangi bir tepki gösteremedi. Ve bu benim istatistiklerimin cidden bayağı yüksek olduğu anlamına mı geliyor? Bir dakika, az önce bayağı yüksek seviye bir canavarı dövdüm. Bir şey değişmiş mi diye durum kartımı iyice gözden geçirmem gerekiyor.

 

***

 

Genel Bilgiler

İsim: Yuki

Irk: Baş iblis

Sınıf: İblis Lordu

Seviye: 12

HP: 2320/2320

MP: 6900/6900

Kuvvet: 672

Dayanıklılık: 701

Çeviklik: 574

Büyü: 915

Maharet: 1273

Şans: 70

Yetenek Puanları: 17

 

Eşsiz Yetenekler

Büyülü Gözler

Tercümanlık

 

Yetenekler

Eşya Kutusu

Analiz I

Dövüş Sanatları Ustalığı I

 

Ünvanlar

Başka Dünyalı İblis Lordu

 

DP: 2250

 

***

 

Kerberosu yenmek bana bayağı bir tecrübe kazandırmıştı. 11 seviye atlamıştım ve istatistiklerimin çoğu bayağı yükselmişti. Sabit kalan tek istatistiğim şanstı, ama umurumda değildi. Bunu çoktan aşmıştım zaten.

 

Demek istediğim, kendimi karşılaştırabileceğim herhangi bir şey yoktu, ama sanırım istatistiklerim yeterli seviyedeydi.

 

Başlangıçta düşündüğüm kadar zayıf olmadığımı keşfetmeme rağmen kibirlenmeme izin vermeyecektim. Dışarıda bir yerlerde her türden, anormal derecede güçlü manyakların olduğunu biliyordum. Eee, zaten biriyle yaşıyordum. Doğal olarak, Lefi seviyesindeki yaratıklar her yerde değillderdi ama yine de riske girmeyecektim. Sonumun, video oyunlarındaki, yüksek istatistiklere sahip olduklarından zaferi öylece kazanacağını düşünen,  “imkansız” diye bağıran kötü adamlar gibi olmasını istemiyordum. Ya da sonumun, Lefi’ye meydan okuyan ve onuruyla birlikte hayatını da kaybeden aptal şeytan gibi olmasını istemiyordum. Asla aptallık yapıp ikinci hayatımı çöpe atmayacaktım.

 

Bir dakika! Niye böyle saçma şeylerle vakit harcıyorum ki!? Bunun sırası değil!

 

“Shii, iyi misin!?”

 

İstatistik penceremi aceleyle kapatıp, yapışkanla boyanmış duvara doğru koştum. Neyse ki kerberosun saldırısı Shii’nin tüm enerjisini yitirmesine yetmemişti. Yapışkan hala hayattaydı. Hatta çoktan yenilenmeye başlamıştı.

 

“Yırttık....” derin bir oh çekmiştim. “Özür dilerim, seni çok fazla zorladım. Kerberosun senin halledebileceğinden daha fazla olduğunu bilmem gerekiyordu.”

 

Yapışkan sözlerime titreyerek cevap verdi. Sanki “Merak etme, ben iyiyim.” der gibiydi.

 

Neredeyse.

 

Sonuçta yapışkanca bilmiyordum, bu yüzden tam olarak bilemiyordum.

 

Evet, şu andan itibaren, Shii’nin evcil bir hayvan olduğunu hatırlamam gerekecek. Evcil hayvanlar ve Pokemonlar birbirinden farklıdır. Evcil hayvanlar savaşmak için değildir. Onlar sadece sarılmak ve sevmek içindirler. Ah... bu tamamen benim hatam.

 

Daha mantıklı olmam gerektiğini anlayınca yüzümü ekşittim. Kontrolümü sadece bir kez değil, iki kez kaybetmiştim. Bu ölümcül bir hata. Eğer sakin olmayı öğrenemezsem her şey elimden kayıp gidecekti.

 

Belki de mottomu “sakin ol” falan yapmalıyım.

 

Kendimi Shii’nin yanına bıraıp kafamı sallayarak bu fikri onayladım. Slime kendini yenilemesini bitirdikten sonra sonunda taht odasına geri dönmüştüm.

Çevirmen Notu

[1] Shih tzu ve daschund: Köpek cinsleri. Shih tzu küçük ve tüylü iken daschund herkesin “sosis köpek” olarak bildiği türdür.

[2] Slime. Sonuna ek eklendiği zaman tuhaf gözüktüğü için böyle Türkçeleştirme kararı aldım.

[3] Yunan mitolojisinde Hades'in yönettiği ölülerin bulunduğu yeraltının kapısında bekçilik yapan üç başlı köpek.

[4] Pokemon oyunlarında, pokemonların saldırı, savunma vs. gibi değerlerine, dövüştüğü pokemona göre eklenen değer. Örneğin spesifik bir pokemon savunma puanına 1 puan ekleme yaparken, başka bir pokemon canına 3 ekleme yapabilir.

[5] Oyunlarda, özellikle online mmorpg oyunlarında sıkça kullanılır. Seviye atlamak, eşya düşürmek vs. gibi birçok nedenden dolayı belirli bir bölgedeki tüm canavarları ya da spesifik olarak belli bir tür canavarı sürekli olarak öldürme işidir. O canavar ya fazla tecrübe kazandırıyor ya da değerli bir eşya kazandırdığı için sıkça yapılan ve kullanılan bir tabirdir.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-07 16:29:25
Ejderhadan yardim istemeliydin ~~
BloodSongs (29 puan) Üye
2021-06-21 14:09:02
Elinize sağlık
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-19 22:38:32
Elinize sağlık
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-17 10:27:53
Bölüm için teşekkürler.
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-05 16:26:12
Çeviri için teşekkürler
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-05 16:26:07
Sardı ama sadece yetenek puanları ne işe yarıyo onu anlamadım
Melihhhhjj (4 puan) Üye
2020-12-07 03:32:38
Çeviri için teşekkürler.
shypax (132 puan) Üye
2020-10-04 23:37:58
Tercüme yeteneği niye hayvanlarda çalışmıyo bence gayet mantıklı.
ByBx (12 puan) Üye
2020-09-14 11:02:15
Evcil hayvanlar ve Pokemonlar birbirinden farklıdır. Evcil hayvanlar savaşmak için değildir. Onlar sadece sarılmak ve sevmek içindirler. Asdhhdghj
Wasterwarlok (24 puan) Üye
2020-08-10 10:33:49
Çeviri için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-25 20:03:54
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-06-29 18:53:20
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-03-01 14:28:54
Ceviri icin tesekkurler
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-03-01 02:06:27
Guzel
Farazgul (7 puan) Üye
2020-02-29 22:39:22
Çeviri için teşekkürler.
Labaroka (1294 puan) Üye
2020-02-29 11:06:19
Fena seri değil.