Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

01 Mart 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
2385 Görüntülenme
Bu bölümü 42 Kişi beğendi.
Cilt 1

Biraz Büyü Kullanalım! - İkinci Kısım

“Büyü yapmak istiyorsan, önce mana akışını hissetmeyi öğrenmek zorundasın.” dedi Lefi. Kurabiye kırıntılarını silkeleyip plastik torbayı seve seve mideye indirecek olan Shii’ye verdi. Kafamdaki ansiklopedi zindan canavarlarının yiyeceğe ihtiyacı olmadığını söylese de bu onların herhangi bir şey yemeyeceği anlamına gelmiyordu. Yapışkanın plastik poşeti leziz bir atıştırmalık sandığı belliydi. Modern çöpün yerel ekosisteme etkisinden şüpheliyken Shii’nin bunu tüketme isteği endişelerime son vermişti.

 

“İki elini uzat.” Lefi de ellerini öne çıkarmıştı.

“Ahh... peki.” Ne yapmaya çalıştığını cidden anlamıyordum ama şüphelerimi bir kenara bırakıp dediği gibi yaptım.

“Vay canınaaa! N’oluyor!?”

 

Ellerimi kavradığı anda çok güçlü bir enerji vücudumda dolaşmaya başladı. Sağ elinden vücuduma, vücudumdan da sol elinden tekrar onun vücuduna akış devam etti.

 

Ne olduğu çok belliydi.

 

Damarlarımda hissettiğim bu tuhaf güç büyü enerjisi, yani manaydı.

 

Vücutlarımızda dolaşan bu yoğun güç, zindanın içini dolduran manadan farklı bir doğaya sahipti. Bir anlığına bile olsa dikkati elden bırakırsam beni ezecekmiş gibi kuvvetli bir güç gibi hissettiriyordu.

 

Lefi bu büyü akışını birkaç dakika boyunca tam güçte tuttuktan sonra yavaş yavaş azaltıp en sonunda tamamen kesmişti. Bunu yaptığı an yere yığıldım. Nefes nefese kalmıştım ve kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Büyü akışı çok uzun sürmemesine rağmen sanki tüm hızımla bir maraton koşmuş kadar yorgun hissetmiştim.

 

“Görünüşe göre çok şanslısın. Süreç gayet iyi geçti.” Konuşurken eğlenmiş bir şekilde güldü Lefi.

“Ş...ans...lı...?” Nefesim o kadar kesik kesikti ki bir kelimeyi ancak üç nefeste çıkarabilmiştim.

“Az önce tamamlanan şey, içindeki büyü enerjisini açığa çıkarmak için kendi gücümle kuvvetlendirme süreciydi.” Umursamaz bir ses tonuyla konuşup omuzlarını silkmişti. “Eğer özüme dayanamayacak olsaydı süreç başarısızlıkla sonuçlanacak ve muhtemelen kafan kan ve vahşet içerisinde patlayacaktı.”

“A-Az önce bana ne yaptın!? Bu korkunç bir şey!”

 

Lefi benim bu çıkışmama yine umursamaz bir omuz silkmeyle cevap vermişti. “Korkuya gerek yok. Özüme dayanabilecek bir iblis olduğunu düşündüğüm için bunu yaptım ve haklı olduğum da kanıtlandı.”

“Ama--”

“Yeter. Şikayetlerini sonraya sakla. Hissi kaybetmeden büyü enerjisini tüm vücudunda gezdirmeye başla. Bunun artık basit bir işlem olduğuna eminim.”

 

Bana bir şey söylemeden hayatımı tehlikeye atmasından hoşnut muydum emin değilim ama bu fikri bir kenara atıp dediğini yapmaya karar verdim. Kalktım, gözlerimi kapadım ve odaklanmaya başladım.

 

Lefi haklıydı. Onu hissedebiliyordum. Manamı hissedebiliyordum. Büyük bir kısmı diyaframımın hemen arka kısmında toplanmıştı. Lefi bir şey yapmadan önce en ufak bir şey bile hissedemesem de şimdi o hissi yakalayabilmiştim.

 

Manamı, Lefi’nin az önce yaptığını taklit edip, kendi vücudumda gezdirmeye başladım.

 

Manamı hareket ettirmekte biraz zorlanmıştım. Yoğun bir sıvıyı bir kaşıkla karıştırmaya benziyordu. Başta çok zorlasa da uğraştıkça yumuşamaya ve hızlanmaya başladı. Bir süre sonra bu büyü yumağı dağılmaya ve vücudumda dolaşmaya başladı. Tüm damarlarıma ulaşması çok da uzun sürmemişti. Dışarıdan gelen bir enerji olmadığı için, manamın vücudumda gezmesi ne dikkatimi dağıtmış ne de midemi bulandırmıştı. Arabayı kullanmayan birinin hissettiği şeyle benzer bir histi. Kontrol bende olunca her şey iyi hissettirmişti. Daha önce araba kullanmamıştım, bu yüzden tamamen aynı olup olmadığını bilmiyordum ama en azından buna benzer bir şey olduğunu düşündüm.

 

“Şahane. Mananı aktif hale getirmeyi başardın. Tüm büyülerin temeli bu hale dayanmaktadır.” Lefi’yi duyabiliyordum. Benimle konuşuyordu ve dediklerini anlıyordum ama cevap veremiyordum. Büyü enerjimi vücudumda dolaştırmaya o kadar odaklanmıştım ki ağzımdan tek bir kelime bile çıkaramamıştım. “Sonraki adıma geçmemizin zamanı geldi. Önce sana tarif edeceğim şeyi gözünün önüne getirmeli ve sonra söyleyeceğim sözleri tekrarlamalısın.”

 

Lefi cevap vermem için biraz bekledi, ben ancak başımla onaylayabilmiştim.

 

“Geniş, çimenlik bir düzlük hayal et.” Sözleri, zindanın etrafındaki alanın kafamda canlanmasına neden oldu. “İçindeki tek bir çiçeğe odaklan. Onu kökleriyle birlikte alıp avucunun içine koy.”

 

Zihnimdeki görüntünün boyutları birden küçüldü; kendimi ayağımın dibindeki çiçeklerden birini koparırmış gibi hayal ettim.

 

“Yaptın mı?” Devam etmeden başımı sallamamı bekledi. “İyi. Ellerini ileriye doğru uzatıp dediklerimi tekrar et: ‘Çiçek Aç’.”

“Çiçek Aç.”

 

Lefi’nin sözlerini tekrarlarken vücudumda hareket eden büyü enerjisinin bir kısmı birden sol elimde odaklandı. Gözlerimi açmadan önce dışarıya akan mananın bitmesini bekledim.

 

“Vay, bu bayağı güzel bir çiçe--dur, bu da ne!?” Söylenirken çiçeği yere attım. Umursamadan attığım halde yere nazikçe konmuştu.

“Ne?” Lefi başını eğdi. “Memnun olmadın mı?”

“Hem evet, hem hayır. İlk defa büyü yapmak çok iyiydi ama... neden çiçek? Daha muhteşem şeyler falan yapamaz mıydık?” Büyü dendiğinde aklıma çiçek yaratmayı falan getirmediğimi söylemek zorunda hissetmiştim.

 

“Bunun sebebi seni büyüyle tanıştırma amaçlı olmasıydı. Daha büyük şeyler denemeye başlayabiliriz. Bu sefer başka bir büyü yapmanı isteyeceğim ve bu sefer bir ateş hayal etmeye çalış. Herhangi bir söz söylemene gerek yok. Yapman gereken şey, kendini mananla bir alev oluşturuyormuş gibi hayal etmen. Hayalin ne kadar duru olursa o kadar iyi.”

“Tamam...” zihnimi büyü enerjimin ardına yönlendirdim ve onu hareket ettirmeye çalıştım. İkinci seferim olduğundan, manam daha hafif ve harekete daha duyarlı hissettirmişti.

 

Kendimi ateş fikriyle doldurum, bir çakmak hayal ettim, hatta özellikle eskiden sahip olduğum Zippo çakmağı. Bu görüntü şaşırtıcı derecede kolay oluşmuştu. Hem metal cisim hem de titrek, parlak alev kristal kadar berrak bir şekilde gözümün önündeydi.

 

İçindeki çakmak taşı kıvılcım oluşturarak çakmağın içindeki benzini yakıyor ve sabit bir alev oluşturuyordu.

 

“Rrrghh...”

 

Manama odaklanıp onu koluma yönlendirmeye çalışırken ağzımdan ufak bir inleme kaçtı. Büyü enerjimin ufak bir kısmı işaret parmağımın ucundan geçip bir aleve dönüştü.

 

“Vaay...” meraklı bir şekilde bağırmak kendimi alamamıştım. Vay be. Bu harika bir şey.

 

Yeteneklerim rezaletin sözlük anlamıydı belki ama buna kafayı takmadım. Parmağımdan çıkan ateşe bakmakla meşguldüm. Birinin ilk büyüsünü yapması, bir insanı heyecandan çıldırtacak kadar epikti. Öyle gözükse de hareketlerim hiç de çocuksu değildi. Birinin parmağının ucunda bir alev yaratması, yaş ve olgunluğa bağlı olmayacak kadar harika bir histi.

 

“Çok iyi. Neden iblislerden iyi büyücüler çıkar dediklerini şimdi daha iyi anlıyorum.”

“Ah, öyle mi derler?” Parmağımın ucundaki alevi tekrar tekrar açıp kaparken boş bir şekilde cevap vermiştim.

 

Alevi her yakışımda, kafamdaki imgenin bir Zippo çakmak olduğundan olsa gerek, etrafa kıvılcımlar saçılıyordu. Aşırı gerçekçi olma konusunda pek istekli değildim çünkü kıvılcımlar estetik olarak da göze güzel gözüküyordu.

 

“Kesinlikle. Çoğusu, büyü döngüsü zorla açıldıktan hemen sonra, manasını bu kadar kolay bir şekilde hareket ettiremez. Bu, ırkına borçlu olduğun bir nitelik.”

 

Hmm. Güzel. Büyü sanatını, hak ettiğimden daha kolay almıştım. Ben bile daha yorucu ve zamanımı alacak bir süreç bekliyordum.

 

“Bunun nedeni, iblislerin aslında büyülü parçacıklardan doğmasıdır.” diye açıkladı Lefi. “Vücudunun yapımında büyü kullanıldığı için manayı manipüle etmeye güçlü yatkınlığınız olması çok mantıklı.”

 

Açıklaması gayet mantıklıydı. Eski dünyasında büyünün bir kırıntısı bile bulunmayan benim gibi birinin bile büyüyü bu kadar kolay kavramasının başka bir açıklaması yoktu.

 

Lefi’nin açıklamaları ilgimi çekiyor olsa da ona cevap vermek yerine tüm dikkatim parmağımın ucunda süzülen aleve odaklanmış durumdaydı.

 

Acaba kuvvetini ayarlayabilir miydim...?

 

Ejder kıza göre en önemli şey zihnimdeki imgeydi, bu yüzden bir alev makinası hayal etmeye çalıştım. Reenkarne olmadan önce çok fazla FPS [1] oyunu oynamıştım ve çoğunda bir alev makinası vardı. Genelde sorun çıkarmaya eğimli ve sadece belirli koşullarda çalışıyor olsalar da onları severdim ve sık sık kullanırdım. Ateş büyümün de benzer şekilde çalışmasını istiyordum, bu yüzden gözlerimi kapatıp gözümün önüne bu ateşli silahı getirmeye çalıştım.

 

“O-Oha! N’oluyor lan?” İmge kafamda oluşur oluşmaz parmağımın ucundan vahşice gürleyen alevler çıkmaya başladı. Hemen fark edip parmağımı yüzümden çekmeye çalıştım ama bu ani ısı dalgasından kendimi kurtaracak kadar hızlı davranamamıştım. Alevler yüzüme o kadar yakın geçmişti ki saçımın ön kısmında iz bıraktığından emindim.

 

Yanımda boş boş duran Shii, etrafta panikle zıplamaya başladı. Vücut dili açıkça “N’oluyor be!?” diyordu.

 

“N-Ne yapıyorsun!? Büyü enerjini ateşe aktarmayı hemen kes!” Lefi bile irkilmişti.

“B-Bunu nasıl yapacağım ki!?”

“Mana akışını hemen kes! Daha fazla dolaşmasına izin verme!”

 

Akışını durdurmak için büyü enerjimi ters yönde döndürmeye başlayınca ejderha nefesi de yavaşça kesilmişti. Benzini bitmiş motor gibi bir iki kez daha alev fışkırtsa da manam düzene girdikten bir iki saniye sonra durmuştu.

 

Alevi görünce geri çekilen Lefi, derin bir oh çekip bana doğru döndü.

 

“Bu... bayağı şaşırtıcı bir tecrübeydi.” dedi.

“D-Değil mi? Lanet olsun, kalbim öyle hızlı atıyordu ki yerinden çıkacak sandım.”

“Yarattığın büyünün çıkışını dikkatli ayarlaman gerektiğini unutmamalısın. Doğuştan büyü sanatlarına yeteneği olan biri olarak, yanlışlıkla beklediğinden daha büyük ve etkili şeyler yapmanın daha kolay olduğunu göreceksin. Eğer dikkatsiz bir şekilde tüm gücünü büyülere aktarırsan sadece kendine zarar getirirsin.”

“E-Evet, benim hatam.” Dersini gerçekten dikkate almıştım; ne de olsa yüzümü neredeyse kömüre çeviriyordum.

 

Ah evet... sanırım şimdilik daha fazla ateş büyüsünden uzak durmalıydım. Doğru düzgün beceremeden bununla oynamamam gerekiyordu.

 

“Her neyse, sanırım şimdilik bilmen gereken her şeyi öğrettim. Tekrarlamak gerekirse, özünde büyü, hayal gücündür. Büyünün temeli hayal gücünden başka bir şey değildir ve bununla beraber hayal gücün sana özel büyü teknikleri yaratmana izin verir.” Çoğu insan ve iblis büyünün özünü tam kavrayamaz. Büyülü sözlere dayandığına inanırlar. Ve yanılıyorlar.” Nefes almak için bir süre durdu. “Büyü sözleri ve isimleri sadece o imgeyi tekrar oluşturmak için vardır. Bunlar yardımcı olan, gereksiz fazlalıklardır. Sen bir iblissin, doğuitan büyüye yeteneği olan bir yaratıksın. Çok fazla mana gerektiren güçlü büyüleri yapabilmek için bile herhangi bir söz kullanmana gerek yok. Kullansan bile, pek bir farklılık da olmayacaktır. Asla unutma, büyünün sırrı, canlı bir hayal gücüdür. Sadece bu.”

 

“Canlı bir hayal gücü...? Peki, anladım. Yüzümü neredeyse yakıyor olmamın sebebi hayal gücüm, o zaman dikkatli olacağım.”

“Bu gerçekten iyi olur.” Lefi’nin dersi bitmiş gibiydi, o yüzden sürekli kafamda dolanan bir soruyu sordum.

“Peki ahh... sence çiçek yapmaktan ve alev çıkartmaktan başka şeyler yapabilir miyim?”

“Hem toprak hem ateş büyülerine yatkınlığın olduğunu biliyor olsam da başka elementleri kullanıp kullanamadığını söyleyemem. Denemekten başka şansın yok.”

“Diğer elementler nelerdir?”

“Dört temel element, toprak, ateş, su ve havadır. Ancak bu dörtlü sınıflandırma ne yazık ki eksiktir. Bunlar büyünün her türünü kapsamaz ve böyle adlandırılmalarının tek sebebi daha kolay anlaşılabilmesi içindir. Tabii ki bunlardan başka elementler de vardır. Bazıları zaman, ışık ve karanlık gibi görselliğin manipülasyonu olarak bilinir. O kadar çok tür var ki, sana doğrudan bir cevap vermeme imkan yok. Bu yüzden kendi kapasiteni denemek zorundasın.”

 

***

 

Lefi’nin denetiminde başka elementleri de denedim ve sonuçta hem su hem de havada yeterli seviyede olduğumu gördüm. Su için olan yeterliliğimi, banyo yapacak sıcaklıkta su yaratarak, hava olan yeterliliğimi ise bir şeyleri kurutacak kadar güçte ılık bir esinti çıkararak kanıtlamıştım. Ne yazık ki diğer elementlerle ilgili bir şey yapamamıştım. Sadece onlara yatkınlığım olmadığını düşünmüştüm ama Lefi benim yanlış olduğumu söyledi. Henüz onları uyandırmamış olabilirdim.

 

Hava büyüsüyle, yoğunluğunu değiştirmek dışında pek bir şey yapamıyordum. Saç kurutma makinası olarak işe yarayabilirdi ama yapabildiği sadece bu kadar gibiydi. Gerçek bir hava büyüsünden çok saç kurutma büyüsüne yatkınlığım var gibiydi. Ama diğer yandan su, umut vaat ediyordu.

 

“Büyülerine daha az tuhaf olacak şekilde manipüle edemez misin...?”

“Elimde değil. Sonuç hep böyle oluyor. Başka türlü hayal edebileceğimi düşünemiyorum.”

 

Bir sürü farklı şey deneyerek büyünün gerçekten de hayal gücüyle bağlantılı ama hayal ettiğiniz şey öylece gerçekleşmiyor. Yapmak istediğiniz her neyse, gerçekten güçlü bir imgeye sahip olmanız gerekiyor, yoksa başarısız oluyorsunuz.

 

Alışık olduğum ve kolayca yapabileceğim şeyleri hayal etmenin, büyü yapabilmemin en kolay yolu olduğunu buldum. Bu yüzden yaptığım tüm büyüler, gündelik yaşamımda maruz kaldığım şeyler oluyordu.

 

Hayal gücüm gerçekten cansızdı ve hafızam da pek parlak değildi, bu yüzden hava büyümü işe yarar bir şeye çevirememiştim. Utanç vericiydi ama ne hava ne de toprak büyüleri pek işe yarar gibi değillerdi. Neyse ki su öyle değildi. Onunla ne yapmayı hayal ediyorsam tam olarak onu yapabiliyordum, bunun sebebi de büyük ihtimalle ona olan yatkınlığım fazlaydı. İyi bir başlangıç yapmıştım, bu yüzden su büyülerine ağırlık verip alıştırma yapmaya karar verdim.

 

Kısa bir alıştırma bile sudan bir ejderha yapmama yetmişti. Hatta, sıcak ve rahatlatan banyo suyundan yapılmıştı ama sonuçta bir ejderhaydı.

 

“Şimdi ne yapıyorsun?” Lefi gözlerini kısarak az önce satın aldığım banyo setiyle ne yapacağımı izliyordu. Ellerimi başıma kaldırmadan önce tahta kovayı sıcak suyla doldurdum. Bir başka büyü yaparak parmağımı etkili bir duş başlığına çevirdim.

“Özel bir şey değil. Sadece saçlarımı yıkamanın iyi olacağını düşündüm.” Dedim, saçımı ıslatıp şampuanlarken.

 

Shii, kafamı durularken çıkan sabunlu suyu emmeye başladı. Yapışkan, sanki atıştırmalık bir şeyler yiyormuş gibi sabunlu suyu, köpükleriyle birlikte yutuyordu. Yeni evcil hayvanımın her şeyi kolaylaştırmasından memnundum ama sağlığından endişe duymaya başlamıştım. Yapışkan biyolojisi hakkında çok az şey biliyordum ama yine de şampuanlı suyun bu mavi yaratığa iyi geleceğinden şüpheliydim.

 

Shii çöp veya her ne bulursa yemeyi seviyordu, bu yüzden belki de bir sorun yoktu... Herhalde.

 

Her şeyin iyi gideceğinden pek emin değildim ama kabasını aldıktan sonra saçlarımı kurutmak için büyü kullanmaya karar verdim.

 

Ooooof. Bu çok iyi geldi be. Dün banyo yapamadığım için canım sıkılmıştı, bu yüzden rahatlamıştım.

 

“...”

 

“Ne oldu?”

“Benim saçlarım için de aynısını yapmanı istiyorum. Sakıncası yoksa?”

“Peki, sanırım bunu yapabilirim. Bunu yapabiliyor olmamın tek sebebi bana büyü yapmayı öğretmen sonuçta.”

“Büyü öğretmemin amacı banyo yapabilmen değildi...”

“Evet, evet, neyse. Bu kadar laf sokmak yeter. Getir kafanı buraya.”

 

Lefi çok kızmıştı ama yine de beni dinledi ve saçlarını iyice yıkadım.

Çevirmen Notu

[1] First Person Shooter’ın kısaltması. Birincil şahıs görüşüyle oynanan aksiyon oyunlarına verilen isim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-08 15:09:17
Bölüm için teşekkürler
BloodSongs (29 puan) Üye
2021-06-21 17:00:58
Elinize sağlık
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-20 09:04:35
Minnetarım
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-17 10:28:17
Bölüm için teşekkürler.
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-05 17:06:04
Çeviri için teşekkürler
Wasterwarlok (24 puan) Üye
2020-08-10 10:58:24
Çeviri için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-25 20:21:38
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-07 05:06:36
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık.
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-06-29 08:56:23
bu kiz 1000 yasindaysa ben ölmüşüm
Farazgul (7 puan) Üye
2020-03-03 23:48:44
Çeviri için teşekkürler.
Labaroka (1294 puan) Üye
2020-03-02 13:50:02
Güzel bölüm
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-03-01 21:14:45
Çeviri için teşekkürler
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-03-01 19:22:09
Çit (çeviri için teşekkürler )