Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk
Kilisenin Kudreti - Kısım 1
“Bize katılması benim için sorun değil. Zaten bildiğini
düşünüyorum ama, çok da iyi bir durumda değiliz. Sunulacak tüm yardımlara açık
olduğumuz için onun da bize katılmasından memnun oluruz. Hem de güçlü biriyse.”
dedi Carlotta isimli şövalye. “Her neyse, neden içeri geçmiyoruz?”
Lanet olsun Nell, sana ne kadar da güveniyorlar. Bana kefil
oldun diye beni içeri almayı kabul etmelerine neredeyse inanamayacaktım. Diğer
şövalyeyi takip eden kahramanın peşinden, harabeye dönmüş binanın içine doğru
ilerledik.
“Bu da neydi...?” Kapıdan geçerken, bir anlık ufak bir
rahatsızlık hissi hücum etmişti; rahatsız bir his vücudumun ortasından geçip
gitmişti. Bu da ne...? Az önce bana bir şey mi yaptılar...?
“Vay canına. Bunu gerçekten hissettin mi?” Şövalye şaşkın
gözlerle benimle konuşmuştu. “Sanırım bu, gerçekten güçlü biri olduğun anlamına
geliyor.”
“Az önce ne yaptınız...?” Diye sordum.
“Endişelenmene gerek yok. Normların dışında bir şey değil.”
diye cevapladı. “Yani, evet, seni bize Nell tanıttı ve bu bir seviyeye kadar
sana güvenebileceğimiz anlamına gelse de, inceleme yapmadan herkesin içeri
girmesine izin verecek kadar aptal değiliz. Kapıdan geçebilmiş olman, bizim
için herhangi bir kötücül amaç gütmediğini gösteriyor.”
Binanın içlerinden gelen bir adamın getirdiği bir tür
dokümana bakan Carlotta, belgeye hızlıca göz gezdirmeye ve bunu yaparken
mırıldanmaya başladı. “Görünüşe göre bir insansın... Ve masken de sıradan bir
maske. Büyüyle efsunlanmış bir tür cihaz olmasını bekliyordum...”
“Hı...?” Raporu duyan Nell’in yüzü şaşkınlıkla buruşmuştu.
Neredeyse aptalca bir şey söyleyecek gibi durduğu için, ona bir bakış atarak
gözlerimle sessiz olmasını söylerken bir yandan da şaşkınlığını anlayamamış bir
şekilde omuzlarımı silktim.
“Ne bekliyordun ki? Sonuçta sadece yardım için geldim.”
“Hmmm...” bana bir kez daha yargılayıcı, şüpheci gözlerle
bakmıştı. Gergin hava uzunca bir süre devam etmişti ama sonunda rahatlamıştı.
“Anladım. Umarım bu kadar kaba olmamızı bağışlarsın.”
“Sorun değil.” Konuşmamdaki sakin, doğal hava aslında gerçek
duygularımı yansıtmıyordu. Aslına bakarsanız kalbim yerinden fırlayacak
gibiydi. Haaaaaaaaaay anasını be. Bu kadın çok korkunç. Beni test etmeden önce
beni rahatlatmayı başarmış ve böylece gardımı düşürmemi beklemişti. Ve bunu
yaparken hiçbir şey olmamış gibi sırıtmıştı. Lanet olsun, korkunç. Bir
yetişkine ihtiyacım var.
Of dostum, Nell, insanların kim olduğunu gösteren cihazlara
sahip olduğunu anlattığı zaman onu gerçekten dinlemiş olduğum için şanslıyım.
Eğer hiç önlem almamış olsaydım, ben daha ne olduğunu anlayamadan çoktan öteki
tarafı boylamış olurdum. Carlotta’nın beni analiz etmek için kullandığı cihazın
beni bir insan olarak tanımlamasının sebebi, başka bir yeniden doğuş yaşamamla alakalı
değildi tabii ki. Aslında bunun sebebi, yeni kazandığım bir yetenekle birlikte
gelen bir şeydi: Kılık Değiştirme.
Kılık Değiştirme, başta aklımda olan, uzaktan kumandalı
golem fikrinin yerine tercih ettiğim stratejiydi; DP’yi daha iyi kullanmak içindi.
Lefi’nin statlarını görmemi engellediği yeteneğe aşağı yukarı benzeyen bir
yetenekti. Düşmanlarıma göstermek istediğim şeyleri gösterip, istemediklerimi
göstermiyordu. Karakterimin nasıl gözükeceğini tabii ki baştan ayarlamıştım
bile.
***
Genel Bilgiler
İsim: Wye
Irk: İnsan
Sınıf: Hırsız
Seviye: 35
HP: 1603/1603
MP: 1167/1167
Kuvvet: 411
Can: 443
Çeviklik: 682
Büyü: 451
Maharet: 638
Şans: 72
Yetenekler
Dövüş Sanatları Ustalığı III
Gizlilik IV
Düşman Saptama III
Kılıç Ustalığı I
Unvanlar
Hüküm Veren
***
Yeni adım Wye, gerçek ismim Yuki’nin ilk harfinden
geliyordu. Ne düşüneceğinizi biliyorum. Evet, basite kaçan biri gibi gözükmüş
olabilirim, ama olay bununla alakalı değil. Önemli olan, bir takma ada
ihtiyacım olduğunu unutmamı engellemekti.
Tüm statlarımda da biraz oynama yapmıştım. Hepsini
kahramanınkinden bir tık düşük olacak şekilde ayarlamıştım. Sınıfım, hırsız ise
öylece aklıma gelmiş ve hoşuma gitmişti. Hırsız temasına uygun olsun diye
değiştirdiğim çeviklik ve maharet statlarıma da biraz artırmıştım. Karakter
sayfamda bıraktığım yetenekler, gerçek bir hırsızda bulunması olası olanlardı
ve bilerek seviyelerini de düşük tuttum. Görünüşe göre, seviye 5 yetenekler,
gerçekten yetenekli kişilerde görüldüğünden, onlardan bir hastalıkmış gibi uzak
durmaya çalıştım.
Her ne kadar unvan kısmını boş bırakabilecek olsam da,
hiçbir şeyin olmaması karakter sayfamı biraz boş göstereceği için en normal
olanını görünür bırakıp gerisini gizledim.
Cihazın şövalyeye tam olarak ne gösterdiği hakkında pek bir
fikrim olmasa da, her her halükarda, insanların bayağı güçlü olarak sayacağı
biri gibi görünmem gerektiğini düşünmüştüm.
Gösterdiğim statlarımla asıl statlarım arasında tabii ki de
dağlar kadar fark vardı.
***
Genel Bilgiler
İsim: Yuki
Irk: İblis Lordu
Sınıf: Adaletli İblis Lordu
Seviye: 43
HP: 3101/3101
MP: 10442/10442
Kuvvet: 911
Can: 926
Çeviklik: 818
Büyü: 1161
Maharet: 1423
Şans: 73
Yetenek Puanları: 0
Eşsiz Yetenekler
Büyülü Gözler
Tercümanlık
Uçmak
Yetenekler
Eşya Kutusu
Analiz VIII
Dövüş Sanatları Ustalığı IV
Kadim Büyü V
Gizlilik V
Düşman Saptama IV
Kılıç Ustalığı II
Silah Dönüştürme IV
Efsunlama IV
Tuzak Teknikleri I
Büyük Kılıç Ustalığı II
Kılık Değiştirme II
Kriz Saptama I
Unvanlar
Başka Dünyalı İblis Lordu
Yüce Ejderha’nın Sahibi
Hüküm Veren
İnsanlığa Düşman Olan
DP: 104356
***
Övünmek gibi olmasın ama bayağı iyi gidiyordum. Seviyem
artmış ve yeteneklerimi çoğu, yakın zamana göre bayağı artmıştı. Özellikle, en
sonunda ikinci seviyeye çıkarabildiğim Kılıç Ustalığı yeteneğimle gurur
duyuyordum. Hnnng.
Ayrıca birkaç tane yeni yetenek de kazanmıştım. Büyük Kılıç
Ustalığı, mecburen salladığım devasa kılıçlar yüzünden doğal olarak gelmişti;
Kılık Değiştirme, sırf bu durum için DP ile aldığım bir yetenekti ve Kriz
Saptama, bana kalırsa bayağı kullanışlı bir yetenekti. Büyük Kılıç Ustalığı’nın
aksine Kılık Değiştirme yeteneğinin seviyesi el ile artırılıyordu; kazandığım
tüm yetenek puanlarını ona gömerek iyice artmasını sağlamıştım. Diğer
yetenekler gibi, Kılık Değiştirme yeteneğinin etkinliği de, hem seviyesine, hem
de benim statlarımla etrafımdakilerin statları arasındaki farka bağlıydı.
Yeteneğin seviyesi sadece 2 olmasına rağmen, diğerlerini kandırabilmemin sebebi
buydu.
“Wye’ydi değil mi? Şu andan itibaren tam olarak kim olduğunla
ilgili bir şey sormayacağım. Kötücül bir niyetli biri gibi durmadığın için
seninle hiçbir sorunum yok.” dedi Carlotte. “Yeteneklerini, amacımız için
kullanacağına dair sana güvenebilir miyim?”
“Bu yüzden buradayım.”
“Teşekkür ederim. Çok az adamımız olduğu için buna
minnettarım.” Başını eğdi. “Pekala, neden yola koyulmuyoruz? Bu sefer gerçek
anlamda.”
Ve böylece, Nell’le birlikte Carlotta’yı harap olmuş binanın
derinliklerine doğru izledik. İlerlerken, maskemin arasından etrafımıza bakıp,
sırf meraktan her bir detayını inceledim. Ama bir süre sonra, durduruldum.
Kahraman omzuma dokunup sadece benim duyabileceğim kadar kısık bir sesle
fısıldadı. “Ne yaptılar? Neden insan olduğunu düşünüyorlar?”
“Ah, bilirsin, stat sayfamla biraz oynadım.” diye karşılık
verdim. “Ve işte, sana bir sorun olmayacağını söylemiştim.”
“Açıkçası, gerginliğin sınırlarındaydım. Şükürler olsun,
hiçbir şey olmadı.”
Bence de. Bence de. Kadın şövalye kim olduğumu bulmayı hak
etmişti. Gardımı düşürdüğüm anda tekrar zorlaması, beni ürkütmüştü. Muhtemelen,
başından beri bunu planlamıştı.
“Buraya gelin. Bastığınız yerlere dikkat edin. Burada yerler
pek de iyi bir durumda değil.” Carlotta, bir duvara benzeyen bir yerin önünde
bizi durdurup, yapmamız gereken şeyleri bize anlattı. “Tanrı, kurtuluşa giden
yolda bize önderlik etsin.”
Söylediği deyiş ya da şifre her neyse, bittiği anda, gizli
bir panel açılıp arkasında saklı olan geçidi ortaya çıkardı.
“...Vay canına.” Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırmıştım. Vay
anasını. Bu gizli bir geçit mi? Aynen öyle! Her zaman bunlardan birinden geçmek
istemiştim.
Şövalyenin açtığı kapı, daha da derine, yer altına doğru
gidiyor gibiydi. Loş ışıklar geçidin tavanından sarkıyor, monoton bir şekilde
ilerleyen yolu aydınlatıyordu.
“Hadi gidelim.” Ve sözleriyle birlikte, şövalye tekrar bize
yol göstermeye başladı.
Onu takip ederken, içimdeki heyecan hissinin yükselmesine
engel olamamıştım.