Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

13 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1704 Görüntülenme
Bu bölümü 32 Kişi beğendi.
Cilt 11

Zindan Savunmalarını Güçlendirme - Aşama Bir

“Hmmmmm...” yeni kurduğum tuzakların üzerine düşünürken başımı salladım. “Aynen, sanırım bu kadarı yeterli, tuzaklar kadar oldular.”

 

Özellikle sevdiğim tuzaklardan biri, harekete geçmesi klasik bir yönteme bağlı olandı; üzerine bastığında harekete geçenlerden. Bahtsız avı, devasa patlamanın yanında bir de şarapnel fırtınasına maruz kalacaktı. Benzer şekilde çalışan ikinci bir tuzak daha vardı. Etkinleşme bölgesine giren istilacılara çok fazla kılıç fırlatıyordu. Sivri uçlu silahlar, aşırı derecede hızlı tepki veren zehirle kaplıydı ve tek seferde olabilecek her bir yönde beliriyorlardı.

 

İlk tuzağın bulmak çok zor değildi. Dikkatli olduğu sürece bir istilacının onu görmeyeceğinden şüpheliydim. İkincisini görmek biraz daha dikkat ve yetenek gerektirse de, yine de görülebilirdi, özellikle yerleştirmeye karar verdiğim üçüncü türdekiyle karşılaştırırsak. Bu üçüncü tuzağın, eğer istilacının çok yüksek seviyede saptama yeteneği yoksa, fark edilmesine imkan yoktu. Bir de bu yetmezmiş gibi, ya da benim açımdan gayet yeterli, üçüncü tuzak diğer ikisinden daha ölümcüldü. Ona yaklaşıldığında, etrafına ölümcül bir zehir sıkarak, yakınındaki herkesi kötü sonla tanıştırıyordu. Bu üç tuzağın birbirine bitişik koymaya özen gösterdim. İlk ikisinin varlığı, sadece üçüncüyü gizleme amaçlıydı. Bu üçlü belanın tek amacı, ölümü garantiye almaktı.

 

Tabii ki, bu üç tür tuzak dışında da tuzaklar yerleştirmiştim. Çok fazla çeşitlilik vardı. Var olan ilginç örneklerden biri, normalde dekoratif ev bitkisi gibi gözüken, bitki tabanlı tuzaklardı. Tetiklendikleri anda devasa bir diken duvarına dönüşüyorlardı. Ayrıca, muhtemel istilacı ne kadar yetenekli olursa olsun saptanamayacak bir tuzak da vardı. Etrafına zayıf bir feromon yayarak, yanından geçenlerin yön duygularını kaybetmelerine neden oluyordu. Buraya da tuzak, şuraya da tuzak, her yere tuzak! Zindan tam bir devasa mayın tarlası olmuştu. Kelimenin tam manasıyla, bazı bölgeleri gerçekten mayın tarlasıydı.

 

Tuzak yerleştirmeyi katı bir şablonla yaptım. Zindanın dışına yerleştirilen tuzaklar, sayısı düşünülerek konulmuştu. Etrafta bir sürü vardı ama dikkatli bir şekilde gizlenmemişlerdi. Ama diğer yandan, zindanın çekirdeğine yakın yerlere yerleştirilen tuzaklar daha rastgele yerleştirilmişti ve üçlü bela gibi şeyleri içeriyordu. Onlardan daha az vardı ama fark etmeleri çok daha zordu. Böyle bir şablon kurmamın amacı düşmanlarımı hazırlıksız yakalamaktı.

 

Zindanın güvenliği için çok fazla emek sarf etmiş olsam da, işin aslı, onları yerleştirdiğim anda hepsini devre dışı bırakmıştım. Bu kararı vermemin birkaç sebebi vardı. İlki, çok güçlü olmalarıydı. Tuzaklarım, onlara rastlayan zavallı canavarların hepsinin ölmesine neden olacaktı, öldürmeye gerek duymadığım ya da istemediklerim de dahil. Dahası, onları tamir etmek de çok pahalıydı. Kazık miktarlarda DP’ye mal oluyordu ve onları ne idüğü belirsiz zayıf yaratıklara harcamak, tamamen para israfıydı. Haritam, herhangi bir istilacı bölgeme girdiğinde beni uyarıyordu. Ayrıca bana ne kadar güçlü olduklarını da söylüyordu, bu yüzden onlara ihtiyacım olmadığında tuzakları devre dışı tutmak sorun olmayacaktı.

 

Tuzakları devre dışı bırakmanın bir başka güzel yanı da onları çocuk, evcil hayvan ve hizmetçi dostu yapmış olmasıydı.

 

“Şimdi tek ihtiyacım olan şey yeni evcil hayvanlarım.” dedim. “Ama yeterince DP yok gibi görünüyor.”

 

DP’m bitmemişti. Seçtiğim dört canavardan ikisini çağırmaya yetecek kadar vardı ama canım bunu yapmak istemiyordu. Bütün hepsini tek seferde çağırmak istiyordum. Yarısını şimdi, diğer yarısını da biriktirdikten sonra çağırmak pek eğlenceli gelmemişti. Demek istediğim, çağırmak için bir sebebim yoktu, o yüzden bekleyebiliriz, değil mi?

 

Eşkıyalardan arakladığım hazine, beklenmedik bir nimet oluvermişti. Beklediğimden daha çok DP sağlamıştı, ama yine de yeterli değildi. Kendimi yanlışlıkla tuzak almaya kaptırdığım için, planladığımdan daha fazlasını harcamıştım. Ups. Ne zaman eğleniyor olsam parama dikkat etmeme gibi kötü bir alışkanlığım var galiba. Bu yanımı da düzeltsem iyi olur. Başka ne yapmalıyım biliyor musunuz? Deneme sürüşü için yeni, pırıl pırıl tuzaklar almalıyım.

 

“Rir.”

 

Rir, çağrıma havlayarak karşılık verdi. Kurt yakınlarda gözükmüyordu ama zindanın uzakkonuş özelliği, onunla ve kontrolüm altında olan diğer canavarlarla her koşul altında konuşabilmemi sağlıyordu. Uzakkonuşu çok sık kullanıyordum. Onunla normalde bu şekilde iletişim kuruyor ve yanıma çağırıyordum.

 

“Bana bir iyilik yapıp, bir şey için çabucak bana yardıma gelmeni istiyorum.”

 

Ve böylece, birkaç şey konuştuktan sonra, birlikte ava çıktık.

 

***

 

“Tam şurada olmalı!” Ormanın içinde fişek gibi koşan kurt bineğimi kurduğum tuzaklardan birine doğru yönlendirdim. Kurt, sesime, hızlanıp korkunç bir hız patlamasıyla birlikte sıçrayarak karşılık vermiş, ardından etrafında dönmüştü.

 

Durduğuktan sonra kendimizi kocaman bir kaplumbağayla karşı karşıya bulmuştuk. Devasa yaratık bize doğru yaklaşırken, Godzillamsı bir filmden kaçmış bir yaratık gibi kükremişti. Önündeki sayısız ağacı devirmiş, devasa kollarıyla un ufak etmişti. Dev Kaplumbağa olarak bilinen türe aitti. Ve çok güçlü olmasa da, bunu savunmadaki başarısıyla fazlasıyla kapatıyordu--kaplumbağaya benzeyen bir şeyden beklenildiği üzere. Zaien’in ağzı bile kabuğunu kesemezdi.

 

Benim keskin kılıcım bile, yaratığın boynunu ve bacaklarını kesebilirdi, ve onu da sadece sert kabuığun içinden dışarı çıktığı zaman yapabilirdi. Dev Deniz Kaplumbağa’yla savaşmanın en sinir bozucu kısmı, tehdit altında olduğunu anlayınca dışarı uzanan bütün vücut parçalarını hemen geri çekmesi ve tehlike geçene kadar dışarı çıkarmamasıydı. Onu yenmek isteyen birisi, bunu tek hamlede yapmalıydı. Bir dakika ya, Dev Kaplumbağa olmalı, Dev Deniz Kaplumbağası değil. Aman, ha deniz kaplumbağası, ha kaplumbağa. Bana ikisi de aynı.

 

Her ne kadar tehditkar gözükse de, canavarı kolaylıkla ezebilirdim. İkinci çift kanadım çıktığından beri, onları kolaylıkla avlayabilmeye başlamıştım. Havada yerimi ayarlayabilme ve hareket edebilme yeteneğim, dev kaplumbağanın üzerine havadan dalmak ve boynunu, vücudunun geri kalanından kolaylıkla ayırabilmem için yeterli kontrolü sağlıyordu. Aynı şekilde Rir de tepki verene kadar kafasını kopartabilecek kadar hızlıydı.

 

Dev kaplumbağaların kolaylıkla halledebileceğimiz savunması yüksek bir canavar olması, onu mükemmel bir canavar yaptığından bir tanesini eve doğru çektik ve onu öldürecek tuzağa doğru yönlendirdik. Pekala, ne düşündüğünüzü biliyorum. Her tehlikede saklanıp duran koca bir kaplumbağayı nasıl yemliyorsunuz lan? Bu aslında gayet basitti. Yuvasından ayrıldığını fark edince içeri koştuk, koca yumurtalarından biri arakladık ve topukladık. Hepsini, gözleri üzerimizdeyken yapmıştık. Koca şerefsiz kızdı ve peşimizden kovalamaya başladı. Hmm.. Acaba yumurtası yenir mi? Sanırım eve gidince bunu Leila’ya vereceğim.

 

Bay Yumurtam Kayıp, Rir’le onunla karşılaşmak için döndüğümüz anda bir tuzağın üzerine basmıştı. Küçük bir patlamanın ardından yerden yüzlerce bıçak fırladı ve yaratığın bacaklarını sakatlamıştı. Baştan umursamamış gibiydi, hemen ardından bir adım daha atmaya kalktı.

 

Sonucunda dengesini kaybetmiş ve yere düşmüştü. İleriye attığı adımı bitmiş ve komutlarına cevap verememişti. Aşırı büyük kaplumbağa, durumu kavrayamamıştı. Diğer bacakları da ilkinin hemen arkasından gücünü yitirmiş, olduğu yerde yere yığılmasına neden olmuştu. Her ne kadar analiz bana, hala biraz HP’sinin olduğunu söylese de hareket edemiyordu. Zehir onu komaya sokmuştu.

 

“Tamam öyleyse. Bu bayağı işe yaramıştı.” Kaplumbağayı, olduğumuz yere uçacak zehirli bıçaklardan korunmak için önceden yaptığım dev su kalkanının arkasından kaplumbağaya bakarken birkaç kez gözlerimi kırptım. İşte. Karşınızda, en pahalı tuzak. Vay anasını ya, şu şey kocaman olmasına rağmen zehir bayağı hızlı yayılmıştı. Bu şey, insan boyutundaki şeylere karşı gerçekten çok etkili olacaktı. Şifa büyüsü falan bu duruma nasıl etki eder bilemiyorum ama bana kalırsa, büyük ihtimalle iksir kullanamadan kendinden geçeceklerdi en azından.

 

Rir’den aşağı indim ve dev kaplumbağanın kafasını kesip DP’ye çevirdikten sonra tekrar kurta döndüm. “Bu şeylere dikkat ettiğinden emin ol tamam mı? Çoğu zaman devre dışı olacaklar ve bu zindanın canavarlarından biri olduğun için her nerede olduğunu falan bildiğinden eminim ama yine de bastığın yerlere dikkat etmelisin. Çalışır durumdayken, istilacı olmasan bile, onlara dokunduğun anda harekete geçeceklerdir.

 

Kurt, onaylar şekilde başını salladı.

 

“Tabii ya, neredeyse sana söylemeyi unutuyordum. Yakında birkaç canavar daha çağırmayı planlıyorum. Aramıza yeni katılacakları için, onlarla ilgilenmeme yardımcı olur musun?”

 

Başını bir yana eğerken sorgulayan bir tonda inledi.

 

“Aşağı yukarı, evet.” diye cevap verdim. “Standartlarımıza uygun olduklarından emin olmanı istiyorum. En güçlülerden de güçlü, hiçbir canavarın yenemeyeceği kadar güçlü olmalılar, anladın mı?”

 

Rir bu sefer havlayıp başını sallayarak yanıt vermişti.

 

“Teşekkür ederim Rir. Sana güveniyorum.” Keyifle gülümsedim ve her zaman güvenebileceğim köpüşün sırtını okşadım. “Pekâlâ! Hadi kendimize birkaç tane daha canavar avlayalım. Deli gibi güçlenmişsin, benim de aynısını yapmam gerek.”

 

Kurt dostum başını, şaşırmış bir şekilde tekrar bir yana eğdi.

 

“Ah, doğru doğru. Sana söylemeyi unuttum ama başkentte manyak gibi güçlü bir adamla kapıştım. Savaş bayağı bir zorlu geçtiği için biraz daha güçlenmem gerektiğini düşünüyordum.”

 

Bunu anlattıktan sonra ikimiz tekrar avlanmaya koyulduk.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-07 20:39:04
Eh şahsen op mc'leri tercih ederim
İners (132 puan) Üye
2021-07-14 03:26:34
Çeviri ve edit için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-31 16:08:59
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 02:52:46
Bölüm için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-05-14 01:50:04
Çeviri için teşekkürler
efknyrk (1574 puan) Üye
2020-05-14 00:26:27
varya kesin pişman olacak bu yaptıklarından bireysel gücün karşısında her şey önemsizdir diye boşa dememişler ilerde eminim bunla ilgili bir şey olacak
Oppaisama (23 puan) Üye
2020-05-13 18:35:44
Kesin şu kaplumbağa kaplan ejder falan olayına giricekler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-13 18:16:27
Çeviri için teșekkürler.
Kitsuneoni (16 puan) Üye
2020-05-13 17:53:25
Çok tatlı bir seri Bölüm için teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-05-13 16:56:04
Çeviri ve edit için teşekkürler.