Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

01 Haziran 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1351 Görüntülenme
Bu bölümü 39 Kişi beğendi.
Cilt 12

Uzun Yol Seyahati - Kısım 2

Faytonumuz ağır ağır ilerlerken, vakit geçirmek için doğal olarak diğer yolcularla konuşmaya başladık. Bir dakika, aslında bu gerçekten bir fayton değil, o yüzden... aman neyse. Umurumda değil artık. Fayton ya da değil, istediğimi söyleyeceğim.

 

“Vay be, Yuki sen ciddi misin? Bu çok pisssterik! Kuyruğunu pantolonunda tutabilmyavn için karın yanında bir hizmetçi mi yolladı? Benimle dalga geçinyan olmalısın!”

 

Kedi hayvansı, Naiya, durumumu öğrendiğinde kıçıyla gülmüştü. Söyleyebileceğim pek bir şey yoktu. Verebileceğim tepkiler sadece kuru bir gülüş ve yarım sırıtmaydı.

 

Kelimeleri miyavlar gibi söylemesi... Of, ne bekliyordum ki? Bir kedi kız tabii ki de miyavlayacak. E yani! Kedi toplumunun ve kedi tabanlı kelime oyunlarının doğal olarak birbiriyle paralel olduğuna ne kadar inanmak istesem de, bunun doğru olmadığını biliyordum. Miyavlamalı sözler, Tercümanlık yeteneğimden kaynaklıydı. Aslında kedi hayvansı, sadece ağır bir aksanla konuşuyordu. Yeteneğim bunu fark edip, lehçesinden kaynaklanan bozuklukları değiştirerek onları miyavlamaya çeviriyordu. Lol. Yetenek ltfn.

 

“Yani bu senin kızın mı? Ve onu eşinle birlikte miuv yaptınız?” Naiya sırıtarak bakışlarını, hala hayvansı kıza karşı tetikte olan kucağımdaki Enne’e çevirmişti.

“Aşağı yukarı, evet.”

 

Enne’i kelimenin tam anlamıyla ben yapmıştım. Ve bir kısmı Lefi’nin dişinden oluştuğu için, onun sentezlenmesinde ikimizin de rol oynadığı söylenebilirdi. Ona çocuğumuz demek mantık dahilindeydi.

 

“Senin kızın mıyım sahip?”

“En azından ben öyle düşünüyorum.” dedim. “Şey, eğer sorun olmayacaksa, sana--”

“Sorun olmaz.” Enne, daha cümlemi bitiremeden rızasını dile getirmek için araya girmişti. “Ve çok mutluyum.”

“P-Pekâlâ. Sanırım anlaştık o zaman.”

 

Daha çok onun çok fazla hevesli olmasından şaşırdığım için elimde olmadan kekelemiştim. Bilirsiniz, şimdi bir düşününce, Enne pek fazla bir şey göstermiyordu, ama temelde duygu patlaması yaşıyordu, değil mi? Kafama takmıyorum, tabii ki. Çok sevimliydi.

 

“Bir saniyan arkadaşlar. Bu, ikinyanizin arasında kan bağı olmadığı anlamına mı geliyean?”

“Bazı... azaltıcı koşullar var.” dedim.

“...Eminim vardır.” dedi Haloria. Kendi kendine konuşurken sırtıma bağladığım kılıca bakmıştı. Kişileşme olayını anlamış gibi görünmüyordu.

“Hadi Naiya! Artık başkalarının gizliliklerine saygı duymaya cidden başlaman gerek.” Naiya’nın hemen yanında oturan kız, Mille, onu azarlamıştı.

 

Mille, klasik bir büyücü gibi görünüyordu. Bir cübbesi, sivri bir şapkası ve büyük, yamru yumru bir ahşap asası vardı. Cadılar olarak bilinen bir iblis ırkına aitti. İblisler genel olarak, büyü hünerleri açısından doğuştan yeteneklilerdi, ama cadılar daha da yeteneklilerdi. Diğer iblislerin çoğunun aksine cadılar, görsel farklı özelliklere sahip değillerdi. Büyülü Gözümü kullanmasaydım, Mille’i, aşağı yukarı ortalama bir kızdan ayırt edemezdim. Söyleyebileceğim tek kişisel özelliği çok ufak olması ve cübbesinin bile herhangi bir vücut hattının olmadığını saklayamadığı, acınası derecede tahta göğüslü olmasıydı. Gerçi bu, cadılardan ziyade Mille’e ait bir şey gibiydi.

 

“Ne oldu?” Sivri şapkalı kız bakışlarımı fark edince beni sorgulamıştı.

“Ö-önemli değil, cidden.” dedim. “Asana bakıyordum. Bayağı büyük.”

“Ah, bu mu? Yetişkinliğe erişen bütün cadılara buna benzeyen asalar verilir.” dedi. “Büyü yapmaya geldiği zaman çok yardımları olur. Büyülerimiz onlar olmadan da çalışır, ama bir tane asaya sahip olunca, her şeyi kontrol altında tutmamız daha kolay oluyor.”

“Hmm... İyiymiş...”

 

Demek asalar bu işe yarıyor. Bir ara ben de bir asa yapmayı denemeliyim. Hislerim bana, Silah Dönüştürme kullanırsam becerebileceğimi söylüyordu.

 

“Bir dakika. Az önce yetişkin olduğunu mu söyledin?” Şaşırmıştım.

“Ne demeye çalışıyorsun sen!?” diye şikayet etti Mille. “Ben tam gelişmiş bir yetişkinim! Beni düzgün duyamamış olma ihtimaline karşı bir kez daha söyleyeceğim. Ben. Bir. Yetişkinim.”

 

Yüzünü aşağı yukarı suratıma değdirecek kadar çok yaklaşıp, kişisel alanımı tamamen ihlal ettikten sonra anlatmak istediğini söylemişti.

 

“Tamam, tamam. Anladım. Sen bir yetişkinsin ve tam gelişmişsin.” Sonunda geri çekilince başımla onayladım. Yine bir şeyden haberim olmadığımı anlayınca, onun duyamayacağı kadar sessiz olduğundan emin olduğum bir şekilde mırıldanmıştım. “Bir yetişkin olabilmek için kaç yaşında olman gerekir ki...?”

“On beş efendim.” diye fısıldadı Leila.

 

Ooooo. Ne olduğunu anladım. Yanılmıyorsam bu şekilde davranıyor olmasının iki muhtemel sebebi vardı. İlki, insanların ona, yanlışlıkla ya da onu kızdırmak istedikleri için bilerek, sürekli çocuk yakıştırması yapılmasından bıkmış olmasıydı. İkincisi ise, henüz yeni reşit olmuştu. Ama durum her neyse, sonuç da aynıydı. Umutsuzca herkesin onun bir yetişkin olduğunu bilmek istiyordu, ısrarı da bundan kaynaklanıyordu. Tamamdır cadıcık. Eğer durum ikincisiyse, yine de iyisin. On beş yaşında olmak, büyümek için bayağı vaktin olduğu anlamına geliyor. Ve eğer durum buysa, o zaman, sahip olduğun o tahta göğüse bir gün güle güle diyeceğinden eminim.

 

Mille hala sadece bir gençmiş gibi görünüyor olsa da, bunun gerçek olduğunu varsaymaktan fazlasını biliyordum. Binlerce seneden fazla yaşamış olmasına rağmen hala ortaokuldaymış gibi görünen biriyle yaşıyordum sonuçta. Lefi biraz özel bir durum olsa da, bir yerlerde belli bir yaşa geldiğinde büyümeyi kesen en azından birkaç ırk olduğundan emindim. Eğer burada işler böyle yürüyorsa, o zaman söylemem gereken tek şey... şansına küs.

 

“Onun gibi cadılar pek fazla büyümezler. Şirin değiller mi?” Bir başkası, Tentill İblis ırkına bağlı olan bir kız, birden sivri şapkalı küçük kıza sarılmaya ve sevmeye başlamıştı.

“K-kes şunu Rouinne! Hadi ama! Dur artık!”

 

Rouinne’in iki ırsi özelliği vardı. İlki bir çift boynuzdu. Başının iki tarafından çıkıyor ve öne doğru kıvrılıyorlardı. İkincisi ise ince, arkasından çıkan, şeytana benzeyen kuyruğuydu. Mille’in aksine Rouinne’de baştan çıkaran bir hava vardı. Öyle feminen bir cazibesi vardı ki, sanki her yerinden dışarı fışkırıyordu. MILF teriminin vücut bulmuş hali olduğunu söyleyebilirdiniz. Ve bir de bu yetmezmiş gibi, kıvrımlarını daha da göz önüne çıkarmak için dar, kısa, kışkırtıcı bir kıyafet giymişti.

 

Diğer erkek yolcuların çoğunun gözü onun üzerindeydi. Pis surat ifadeleri, düşüncelerini gün gibi ortaya çıkarıyordu. Diğerlerinin aksine onunla konuşmak dışında bir şey yapmayan bana bir iki kıskanç bakış atma hissi dışında başka yere hiç bakmamışlardı. Rouinne lütfen, biraz daha az açık bir şey giyer misin? Erkeklerin bana keskin bakışlar atmasını pek rahat olarak göremiyorum.

 

Rouinne bir yana, cadıcık kader mahkumuydu. Irkının tamamen küçük kızlardan oluşması demek, büyümek için pek bir şansı olmadığı anlamına geliyordu; sonsuza kadar tahta bir yaşam formu olarak hayatına devam etmek dışında bir seçeneği yoktu. Ne trajik. Zavallı küçük şey.

 

“N-neden bana öyle bakıyorsun!?” Bakışlarımdaki acımayı hissedince, Mille tepki vermişti.

“Güçlü ol cadıcık, güçlü ol.”

“Cadıcık mı!?” Naiya ve Rouinne kahkahalara boğulurken, minik büyücü, yeni lakabını tiz bir sesle avazı çıktığı kadar bağırmıştı.

 

Bu üç kadın yol arkadaşıydı. Hepsi maceracıydı ve görünüşe bakılırsa uzun zamandır birlikte çalışıyorlardı. Hatta, kariyer seçimleri, başından beri burada bulunuyor olmalarının sebebiydi; faytonu korumakla görevlendirilmişlerdi. Yapısal olarak bakıldığında, gruplarında bir öncü kuvvet, bir artçı kuvvet, bir de izci vardı. Bu roller sırasıyla Rouinne, Mille ve Naiya ile tarafından yerine getiriliyordu.

 

Rouinne’in sınıfının kılıç dansçısı olduğu ortaya çıkmıştı. Bunun hakkında çok şey bilmediğim için, elimde bulunan çok kullanışlı, hizmetçi görünümlü ansiklopedime sordum. Leila’ya göre kılıç dansçıları, etrafta dans ederken, zarar verici durum sendromları veren büyüler yaptıktan sonra, bir çift kılıç kullanarak rakibini öldürüyordu. Büyüyü yapmak istedikleri hedefin doğrudan onlara bakıyor olmaları, mental anormalliklere sebep olan büyüleri yapmalarını kolaylaştırdığı için, düşmanlarının bakışlarını çekmek için rahat kıyafetler giymeye eğilimlilerdi.

 

Özellikle işin içinde erkekler varsa, bu taktik bayağı etkiliydi. Faytonda bulunan diğer erkek yolcuların üzerinde ne kadar işe yaradığına bakarak başarısının kanıtı görülebilirdi. Ancak ben güvendeydim. MILF’in olduğu tarafa bakmak istesem bile, Enne her seferinde görüşümü engellemek için hareket ediyordu. Görünüşe göre kılıcım, cazibe direnciyle efsunlanmıştı. Ve her ne kadar hoşnutsuz olsam da, mükemmel çalışıyordu.

 

Faytonu korumak için tutulan maceracıların, fayton içinde tembellik etmelerine izin vermek, onları baştan tutma amacına ters gelse de, durum bu değildi. Fayton muhafızı olarak iki grup tutulmuştu ve iki grubun da dinlenmiş ve göreve hazır olması için değişmeli çalışıyorlardı. Diğer grup şu anda dışarıdaydı ve kısa süre sonra değişeceklerdi. Sanırım bu kadar uzun bir yolculuk için tek bir grup tutmak yeterli gelmiyordu. Yolcuların, onları koruyacak kişilerin tamamen bitap düşmediğini bilmesi, muhtemelen iyi hissetmelerine neden oluyordur.

 

İblis diyarının bile başından beri maceracılara sahip olması, beni bayağı şaşırtmıştı. İblis diyarındaki lonca, siyasi düzlemin hasmane doğası gereği, tabii ki insan dünyasındaki loncayla bağlantılı değildi. Ancak, benzer şekilde işliyorlardı. Listeye eklenen görevler aşağı yukarı aynıydı, ve hatta insan parası karşılı görevlere bile rastlanıyordu. Gerçekten. Özellikle heyecan arayan insan maceracılar, ara sıra insan dünyasından dışarı çıkar ve kendilerine iblis diyarında iş bulurlardı.

 

Neyse ki bu kişiler sayesinde iblis diyarı, liyakata dayalı bir sistemle çalışıyordu. Irk önemli değildi. Güçlü ve işi halledebildikleri sürece kimse hor görülmüyordu. Gerçi, bunu denemeye kalkan sadece birkaç kişi olmuştu. Gördüğüm insan maceracıları saymaya kalksam bir elin parmaklarını geçmeyecekmiş gibi hissettim.

 

“Cadıcık mı? Cadıcık mı!?” diye şikayet etti Mille. “Ne demek cadıcık!? Bu çok kaba! Bu sözünü lütfen derhal geri al!”

“Ah, tabii. Benim hatam. Sen tam gelişmiş, yetişkin bir hanımefendisin.” dedim. “Buyur, biraz şeker ye ve neşelen, olur mu?”

“Vay be! Bu adama inanabiliyor musunuz!? Birisi nasıl bu kadar kaba olabilir!?”

 

Pekala, sanırım birisi şeker sevmiyor. Peki, yazık oldu o zaman. Madem öyle, sanırım bunu Enne’e vereceğim.

 

“Nyeaan dostum, bu mükemmeldi!” omzuma birkaç şaplak atan Naiya, kıkırdıyordu. “Senyean şu tavrın yok mu Yuki. Bayağı komik! Oldukça da berbat, ama gülmemek için kyeeandimi tutamıyorum!”

 

Ve böylece, fayton yavaş yavaş yolda ilerlerken, boş boş konuşarak saatlerimizi geçirdik.

Çevirmen Notu

Bazı şeyleri çevirmemi bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Benden öğrenemeyeceksiniz, üzgünüm. Sıkıyorsa ana babanıza sorun ^^ Bazı şeyleri zamanında öğrenmeniz sizin için daha iyi olur. Yaşı yeten arkadaşlara sözüm yok tabii. İnternet derya deniz :P Ayrıca, şu kedi kız bir süre daha burada olacak galiba. İngilizce kelime şakalarının Türkçe karşılığı olmadığı için uyuz oldum karaktere. Umarım çok fazla diyaloğu olmaz ^^

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2021-07-15 15:43:28
Çeviri ve edit için teşekkürler
Shin (95 puan) Üye
2021-04-20 20:21:39
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 23:44:51
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
Bilge Kağan (1265 puan) Üye
2020-06-28 23:40:01
Şu siteyi çok seviyorum
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-24 04:45:36
Çeviri ve edit için teşekkürler. Ellinize emeğinize sağlık
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-06-03 18:03:36
Uzattığı şeker 🍭 anladınız 😂 espriye bak 😂 üzülsemmi sevinsemmi bilemedim...
darkrai (79 puan) Üye
2020-06-02 00:28:01
elinize sağlık
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-06-01 21:02:24
Çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-06-01 18:17:48
yine kız karakterler ön planda (╥_╥) Neyse.. Bölüm için çok teşekkürlerr ( ˘ ³˘)❤
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-06-01 18:09:45
Çeviri için teșekkürler. Kolay gelsin.
ilgin (71 puan) Üye
2020-06-01 18:03:58
Bölüm için teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-06-01 18:00:11
Good job 👍🏿👍🏿👍🏿👍🏿👍🏿
efknyrk (1574 puan) Üye
2020-06-01 17:35:20
nedense gelecek bölümler biraz sinir bozucu geçecek gibi hissettiriyor sürekli baştan çıkarmayla alakalı şeyler yaşanacağından