Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

02 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1348 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 15

Rızam Olmadan Verilen Bir Karar - Kısım 2

“B-bu da nereden çıktı be!?” Nell fare gibi ciyaklarken şok içinde gözlerini ardına kadar açtı. Lefi’nin mantıksız açıklamasına hazırlıksız yakalanan tek kişi ben değildim belli ki.

“Bu kadar şaşırmış gibi davranmana gerek yok. Arzularının gayet farkındayım.”

“F-farkında olduğunu biliyorum, ama aniden söylenir mi?! En azından bundan bahsedeceğini önceden haber verebilirdin!”

 

Ejderhanın paniklemiş kahramana verdiği tek tepki, bıkmış bir iç çekmeydi. Ve ben de burada oturmuş aynı fikirde olduğumuzu sanıyorum.

 

“Bir dakika Lefi, dur bakalım. Bütün bunlar ne anlama geliyor? Açıklayacak mısın?” Konuşmaya tekrar dahil olurken başımın kenarına bir elimi koydum ve şakaklarımdan birini ovmaya başladım.

“Açıklamama ihtiyaç duyduğun şey nedir?” Lefi yukarıdan bana doğru bakarken şaşırmış bir şekilde kaşlarını çattı. “Niyetin onunla evlenmek değil miydi? Onu buraya getirmenin başka bir nedenini göremiyorum.”

“Bak, pislik biri olduğumu biliyorum, ama daha karımı balayına çıkarmadan daha fazla kadın bulmaya çıkmam.” dedim. “Onu buraya evlenmek istediğim için göndermedim. Tam savaşa girmek üzereyken yığılıp kaldığından, çatışmanın arasında kalmasını önlemek için onu uzağa yolladım.”

“Düşmanların böyle aşırı tedbir almanı gerektirecek kadar güçlüler miydi?”

“Yoo, bayağı zayıflardı.” dedim. “Ama uyandığı anda büyük ihtimalle kavgaya geri girecek gibi görünüyordu. Ne kadar yorgun olduğunu düşündüğümde, bunun hiç de iyi bir fikir olmadığını düşündüğümden, ona bir iyilik yapıp, onu kavgadan uzak tuttum.”

 

İksirler her derde deva değillerdi. Yorgunluğu gideremiyorlardı. Ve Nell çok fazla yorulmuştu. Girmiş olduğu savaş ona öyle büyük bir dayanıklılığa mal olmuştu ki, mantıken birkaç gün boyunca sadece yatakta yatmak dışında pek bir şey yapabileceğinden şüpheliydim. Mantıken.

 

Kahraman hakkında tek bir şey biliyorsam bu, mantıklı olmadığıydı. Amacına olan adanmışlığı, saçmalık sınırındaydı. Onu hareketsiz bırakan basit bir yorgunluğun onu yatakta tutmasının imkanı yoktu. Ve sorun da tam olarak buydu. Nell limitlerine uygun davranmıyordu. Muhtemelen kendini zorlar ve kanat taşıyıcılarının köyüne dönüp kalan her şeyi kurtarmaya çalışırdı. Vücudu dinlenmeye ihtiyaç duysa dahi. Bu tam bir ölüm fermanı olurdu, ama yine de bunu yapardı.

 

Çünkü, kahraman olmak bu demekti.

 

Nell olmak bu demekti.

 

“Y-yani buraya sadece benim iyiliğim için mi yolladın? O-oh. Demek gerçekten de umursuyorsun...” kahraman, yüzü kızarırken kıpır kıpır olmuştu. Kes şunu. Kızarma. Ve bana utanmış gibi bakma. Şu anda kendimi gerçekten rahatsız hissetmeme sebep oluyorsun.

“Aaah yaaaani.” Gözlerimi kahramanın tutkulu bakışlarından kaçırdım ve karıma doğru döndüm. “Her neyse, dediğim gibi, onu buraya göndermiş olmamın sebebi, boktan işlerin olmasıydı. Sadece bu. Ne eksik, ne fazla.”

“Ama bu, onun aşkını kabul ettikten sonra yaptığın bir şey değil mi? Onu kahramanca kurtarışın sana olan aşkını öyle derinleştirmiş ki, sevgisini hemen sana itiraf etmeyi seçmiş diye bilgilendirildim.”

“N-n-neeee!? B-bunu gerçekten ona söylemek zorunda mıydın!? Kesinlikle bunu bir sır olarak saklamanı söylemiştim!” diye bağırdı Nell.

“Nell de aynı Lefi gibi! Seni çok fazla seviyor!” dedi Illuna.

“Sen de mi Illuna!”

 

Iııııı... Ben... şey.... aaah... evet, aaah hay... Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Ya da ne yapmam gerektiğini. Ya da ne düşünmem gerektiğini. Ya da nasıl hissetmem gerektiğini. Hay sıçayım. Gerçekten hiçbir fikrim yoktu, kafam allak bullak olmuştu. Hey, Shinji dostum, dinliyor musun? Şey, pekala, sanırım şu anda tanrıcılık işleriyle uğraşıyor olmalısın. Her neyse, böyle bir zamanda ne yapman gerektiğini bildiğini biliyorum. Şu kardeşine bir tavsiye vermeye ne dersin? [1]

 

 

Pekala, bir şey diyeyim mi, bir güne bu kadar kaçmak yeter. Siktir et. Cesaretimi toplayıp gerçeklikle yüzleşme zamanı.

 

Derin bir nefes alırken anılarımı düşündüm. Geçmişi düşündüğümde, bayılmasından önce ona daha çok dikkat etmiş olsaydım, muhtemelen böyle olacağını anlayabilirdim. Off, dikkat etmesem bile bunun olacağını bir kilometre öteden anlamam gerekirdi. Eskiden, ne kadar bariz olursa olsun insanların ona yazdığını, ilk adımı attığını anlamayan mankafa ana karakterlere hep söylenir, kızardım, ama bir şekilde aynı durumun kendi başıma gelmesini sağlamıştım. Sıçayım, dostum, mal gibi hissediyorum. Gerçekten kendim için diyecek hiçbir şeyim yok. Tüm suç benim.

 

Şey, yani, aslında tekrar düşününce, bayağı iyi bir bahanem var. O zaman çok sinirliydim. Göstermemek için elimden geleni yapıyordum ama, dostum, deli gibi sinirliydim. Gerçekten, D E L İ gibi. Kafamın dediğini kavrayamayacak kadar meşgul olmasından dolayı beni suçlayamazsınız, değil mi?

 

 

Pekala, tamam. Kesinlikle suçlayabilirsiniz. Kesin lan. Salak olduğumu biliyorum.

 

Nell de ben de bunu tamamen beklemediğimiz için, tepkilerimiz hiçbir şekilde birbirine paralel değildi. Benim tepkim tamamen şaşırdığımı gösteriyordu. Öte yandan onunkisi, daha çok utangaçlığını gösteriyordu.

 

“B-bunu ona neden söylemek zorundaydın ki!?” Kahraman diğer kızların ona ihanetinden dolayı öyle paniklemişti ki, birden taht odasından dışarı çıkmış ve gözleri yaşlarla dolu bir şekilde koridorda koşmaya başlamıştı.

“Amanın...” dedi Illuna. “Sanırım onu kızdırmış olabiliriz.”

“Endişelenmene gerek yok. Kızgın değil, sadece utangaçlığını yatıştırmayı başaramadı.”

“Pekiiii şey...” kahramanın kaçışını izledikten sonra tekrar Lefi’ye döndüm. “Yani, ne demek istediğini anlıyor gibiyim ama, anlamıyorum gibi de. Yani, bilemiyorum. Bu pek mantıklı gelmiyor. Tam olarak neden onunla evlenmemi istiyorsun?”

“Uzun uzun konuştuk.” dedi Lefi. “Etkileşimimizden çıkardığım sonuç, onu eş olarak almanda sakınca görmemen. Ona değer veriyorum. Hem senin hem de Leila’nın yokluğunda geçirdiğimiz zamanda geride hiçbir yetenekli aşçı yoktu.”

 

Sesi kısılmış ve sözleri yavaşlamıştı. Hatta konuşurken, gümüş saçlı bakirenin gözlerinin içinde parlayan parlak ışık bile kısılmıştı.

 

“Karanlık zamanlardı, bize iyi hazırlanmış bir yemeğin gerçek değerini öğreten bir zaman. Bizi bu dipsiz kuyudan kurtaran kişi, mutfak sanatlarında yetenekli biri olarak O’ydu.”

 

Ses tonu ve yüzündeki ifadenin birleşimi garipti. Sanki psikiyatri koğuşun daimi ikametgahını taşımasına sebep olan travmatik bir olayı hatırlayan bilge bir keşiş gibi konuşuyordu. Yani bana, bütün bu onaylama olayının, lanet midenle alakalı olduğunu mu söylüyorsun? Gerçekten mi...? Şey, şimdi tekrar düşününce, birinin kalbine giden yol midesinden geçer diye bir tabir vardı. Bir dakika. Duuuuuuur. Zindanda yaşamadan önce Lefi tam olarak ne yiyordu ki? Ve bekle, neden açlıktan ölecek kadar kötü bir duruma düştüler ki? Tüm tariflerimi onlara bıraktığıma yemin edebilirim. Ve buz dolabı ağzına kadar yemeye hazır yemekle doluydu.

 

“Pekala, Nell konusunu bir süre kenara bırakalım. Öncesinde öğrenmem gereken daha önemli bir şey var. Illuna düzgün şeyler yiyebildi mi? Yoksa ne bulduysan onu mu verdin?”

 

Zindandaki hiçbir kızın yemeye ihtiyacı yoktu. Shii, heyula kızlar ve evcil hayvanlarımız, yaşamak için zindanın manasına ihtiyaç duyuyordu. Onlar için karınlarını doyurmak sadece bir keyifti. Öte yandan Illuna dengeli beslenmezse ölürdü. Aynısı Lefi ve Lyuu için de geçerliydi ama onların ne yedikleri gerçekten de umurumda değildi. Yemek yemeleri gerekse bile. Illuna’nın aksine onlar, büyüme çağında değildi. İkisi de açlığın sebep olabileceği korkunç sonuçlardan mustarip gibi görünmüyordu.

 

“E-endişelenmene gerek yok.” Ses tonum Lefi’yi korkutmuştu; cevap verirken kekelemişti. “Yaptığımız yemeklere kesinlikle lezzetli denemese de yenilmeyecek gibi de değillerdi. Dahası, mutfak maceralarımızın sayısı da çok değildi. Hazırladığın yemekler bize bir hafta yetti.”

“Evet! Başta işler gerçekten kötü gibiydi, ama sonra düzelttik! Hep birlikte çalıştık, elimizden geleni yaptık ve yemek yapmada çok daha iyi hale geldik!” Konuşurken, vampirin göğsü gururla şişmişti.

“Gerçekten mi...?”

“Evet! Gerçekten! Öyle geliştim ki, eminim seni tamamen şaşırtacak bir şey yapabilirim!” dedi Illuna. “Öğrendiğim her şeyi Enne’e öğretmek ve hızla bize yetiştirmek için sabırsızlanıyorum!”

“Kulağa hoş geliyor. Denemek için sabırsızlanıyorum.” Ona gülümsedikten sonra Lefi’ye geri döndüm. “Pekala, görünüşe göre soracaklarım bu kadar, o yüzden diğer konu hakkında konuşmaya geri dönebiliriz. Daha fazla eş almamın sorun olmayacağından gerçekten emin misin? Çünkü bana kalırsa bu kulağa bayağı olumsuz bir şeymiş gibi geliyor.”

“Yalan söylemeden, öyle düşünmediğimi söylemek imkansız olur. Eğer tamamen sadakatsiz olsaydın çok kızmış olurdum ve ihanet etmekten keyif alır hale gelmeni istemem. Yine de, başka eşler almanı önemsemiyorum.” dedi. “Henüz benim seviyeme ulaşmamış olsan da, hala normalden çok ötesin. Başka birisi için sen bir fırtınasın, ezici bir güç taşıyan, durdurulamayan yüce bir doğal afetsin. Kadınların başına üşüşmesi, beklediğim bir şey. Çünkü bu dünyada işler böyledir.”

 

Konuşmasına devam ederken arkasını döndü ve kapıya doğru baktı.

 

“Ejderhalar arasında bile, kadınların büyük güce sahip erkeklerin etrafında toplanması normal bir davranıştır. Tersi de geçerlidir. Erkekler, genellikle eşlerine kaba kuvvetlerini sergileyerek kur yaparlar. Bu iyi bildiğim bir tecrübe. Çoğu beni kudretiyle etkilemek için çok çaba sarf etti.” derken iç çekmişti. “Ve her biri, önümde el pençe divan durmaktan fazlasını hak etmediğini göstermişti.”

 

Sözleri çok sertti. Bu dünyanın yerlisi olmadığımı hatırlamama sebep olmuşlardı. Benim değerlerim farklı olduğunu göstermişlerdi. Ama bu, ayak uydurmaya niyetimin olmadığı anlamına gelmiyordu. Dediklerini anladım ve kabullendim.

 

Günümüz Japonya’sının aksine bu dünya, sadece en güçlünün, en çok uyum sağlayanın hayatta kalabildiği bir dünyaydı. İblis diyarının ötesinde bile güce önem verildiği düşünüldüğünde, mantıklıydı. Çünkü çok eşlilik, bir hayatta kalma stratejisidir. Güçlü kişilerle çiftleşmek, kişinin çocuğunun, yani genlerinin devam etme olasılığını büyük ölçüde artırmak için iyi bir yoldu. Ve işte bu tam olarak çoğu yaşayan canlının başarmaya çabalaması için genlerine işlemiş bir görevdi.

 

Sürekli daha az flörtöz olmam gerektiği hakkında homurdanıp durmasına karşın, şaşırtıcı bir şekilde daha çok eş almam konusunda destekçi olan kadından yüzümü çevirdim ve Illuna’nın olduğu yere döndüm.

 

“S-sen ne düşünüyorsun Illuna? Tüm bu olanlara itiraz etmeyecek misin? Vampir bana aşırı bağlı olduğundan, onunla çok fazla vakit geçiremeyeceğim için diyecek şeyleri olabileceğini düşünmüştüm.

“Hayır!” Ama görünüşe göre, tamamen yanılmıştım. “Büyüdüğümüzde ben, Enne, Shii, Rei, Rui, ve Lowe ile evleneecğin konusunda zaten söz verdiğin için, hiç önemsemiyorum!”

“...”

 

Sikeyim.

 

Şaşkınlıktan donakalmıştım Lefi’yle evlenmemizin hemen ardından benden istedikleri şeyi hatırlamıştım, ve tam teşekküllü bir yetişkin olana kadar hislerinin zamanla değişeceğini beklediğimden, söylediklerini başımla onaylayıp büyüyene kadar beklemeleri gerektiğini söylediğimi kesinlikle hatırlamıştım. Sıçayım. Haksız değildi. Teknik olarak tüm bu çok eşlilik olayını kabul etmiştim.

 

“Kötü biri olsaydı gerçekten çok kızardım. Ama Nell iyi birisi, o yüzden sorun değil! Şimdiden arkadaşız ve onunla oynamak beni gerçekten mutlu ediyor. Eğer hepimiz seninle evlenirsek, bu hepimizin sonsuza kadar birlikte olabileceği anlamına geliyor! En iyisi ben olacağım!” dedi, masum bir gülümsemeyle.

 

Çok sevimliydi. Amaaaaa, aynı zamanda söylemesini beklediğim şeyin tam tersini söylemişti. Bu çok kötü hissettirdi dostum... Plan B de böylece suya düştü.

 

“Illuna’nın söylediğinden anlayabileceğin üzere, kararda hemfikiriz. Yine de, bu kesin olduğu anlamına gelmez. Bu sonuca sen yokken vardığımızın anlıyorum ve sana bunu zorla yaptırmaya hakkımız yok. Dilersen, bu konuyu hiç konuşmamış gibi davranmakta özgürsün. Ama bu benim istediğim şey değil.” Ejder kız bir anlığına duraklayıp, kocaman sırıtmıştı. “Yuki, bana basit bir oğlan çocuğu olmadığını sergilemeni istiyorum. Övgüyü hak eder bir şekilde sana deliler gibi aşık olmuş bir kadınla nasıl başa çıkabildiğini bana göster. Bir erkek olduğunu bana göster.”

 

Lefi, lütfen. Eşlerin kocalarını başka kadınlar için kızıştırmaya çalışmaması gerektiğinden kesinlikle eminim. Gerçi, vay anasını be. Ne özgüven ama. Açık görüşlülüğe girmiyorum bile. Hnnnng. Tekrar tekrar ona aşık oluyorum. Lefi = en iyi kız.

 

Çabucak odanın bir köşesine baktım ve masada oturan herkese şöyle bir göz gezdirdim. Tepkileri, yine bana yardımcı olmamıştı. İki hizmetçi de, kafalarını sallayarak söyleyecek bir şeyleri olmadığını ifade etmişti. Shii’nin tek yaptığı, ona bakar bakmaz koca, masum bir gülümsemeydi. Of tnrm. Tam bir melek. Hatta melekten de fazlasıydı. Muhtemelen baş melek falan olurdu.

 

Pekala. Bu işe yaramayacak. Sanırım içgözleme başvurmaktan başka bir seçeneğim yoktu. Pekala ben, tüm bu durum hakkında ne düşünüyorsun? Ve dürüst ol.

 

Bir süre derin derin düşündükten sonra, bu fikre tamamen karşı olmadığım sonucuna vardım. İlk eşimle balayıma çıkmadan önce ikinci bir eş alma fikri bana çok ürkütücü gelmişti. Beni çok rahatsız ediyordu. Ama bir erkek olarak, haremlere ve harem gibi durumlara düşkün olmaktan kendimi alamıyordum.

 

Tüm kahraman konsepti, bayağı bir rezildi. Normalde kahramanlık olayından ve diğer otistik beyaz atlı hayırsever saçmalığından nefret ederdim, ama bunun sebebi herkesin tamamen sahte davranmasıydı. O tarz beyinsizlerin tek yaptığı şey, kendilerini iyi göstermeye çalışarak egolarını şişirmekti. Ama Nell öyle biri değildi. Samimiydi. Gerçek bir tehlikeyle karşılaşınca fikir değişikliği yaşayacak beyinsiz bir özenti değildi. Her zaman karşılaştığı sorunlara kafalama dalar ve her şeyini verirdi. Ve her şey derken, HER ŞEYİ kastediyorum. Canını bile ortaya koymaya hazırdı. Aslında hayallerine inanmıyordum, ama hayallerini ulaşmaya çalışma şeklinin, onu hayvan gibi havalı birisi yaptığı gerçeğini kabul etmeliyim.

 

Bu biraz, bir tehlike emaresi gibi hissettirse de aynı zamanda kendi içinde çekiciydi de. Bir yanım ondan temkinli bir şekilde uzak durmak istiyordu, ama sanırım yine de onunla daha çok zaman geçirmem gerekiyordu. Bilirsiniz işte, onu kötülüklerden uzak tutmak için. Güvenliği benim için önemli. Ona Illuna, Leila ve yaşadığım diğer herkes kadar değer verdiğimi kesinlikle söyleyebilirim.

 

Şimdi söyleyeceğim şey sığ bir herif gibi görünmeme sebep olacak muhtemelen ama bu önemli bir şey. Nell, çok güzel bir kızdı. Ayrıca benim tipime de uyuyordu. Eğer Lefi ile hiç tanışmamış olsaydık, muhtemelen doğrudan Nell rotasına girerdim. Bana hissettiklerini söylemesi, yelkenleri indirip, çapayı salmama yeter de artardı. Ama sorun da buydu zaten. Tanışmıştım. Lefi’yle tanışmıştım

 

Nell’in durumu Lefi ile aynı değildi. Lefi zafer kazanmaya iğrenç bir şekilde bağımlı olan tembel bir bok çuvalıydı. Ve onun bu yönünü seviyordum. Bu yönünü, muhtemelen tanıştığım en düşünceli ve ilgili kişi olmasını sevdiğim kadar seviyordum. Tüm ufak şeylerin ne kadar da önemli olduğunu anlıyordu. Bana kalırsa, Lefi, mükemmelliğin tanımıydı. Onun gibi başka kimse yok. Ve her ne kadar harem istesem de, yapamazdım. Lefi’ye hak ettiği tam, bölük pörçük olmayan ilgiyi vermemeyi kendime yediremiyordum. Bir şey diyeyim mi? Muhtemelen bunun hakkında onunla konuşmalıydım. Zamanı gelmişti zaten. Bir gün için bu kadar iç gözlem yeter de artar bile.

 

“Lefi, seni seviyorum. Tüm kalbimle.” dedim. “Nell’in iyi bir kız olduğunu ve mutlu olmayı hak ettiğini düşünüyorum, ama açıkçası, daha fazla eş istemiyorum. Benim için tek kız sensin.”

“Duyarlılığına gerçekten minnettarım. Sanırım bu foırsatı, kendi sevgimin sahibi olan kişi hakkında konuşmak için kullanacağım. Sevdiğim adamı fazla nazik buluyorum.” yuvarlak bir şekilde konuşmaya başlamıştı, sanki utangaçlığından kaynaklıydı. “Kişiliği canımı gerçekten sıkıyor. Sevdiği adam için gözünü kırpmadan kendi canını vermeye hazır bir kadını masumca bir kenara bırakamayacak kadar merhametlidir. Eğer böyle iki kadın olmasaydı, takdir edebileceğim bir kusurdu.”

“Vay be, şanslı herif.” diye kıkırdadım oyununa katılarak. “Böyle bir şeyin altından kalkabilmesi için bir ömürlük testosterona ihtiyacı olması gerek.”

 

Mesajı açık ve net bir şekilde almıştım, o yüzden yavaşça ayağa kalktım ve kendimi, sonraki konuşmaya hazırladım.

 

“Bak, bu harem olayıyla alakalı hala kararsızım, ama en azından gidip onunla konuşacağım. Sanırım onunla uzun uzun konuşmanın zamanı geldi.”

“Evet.” dedi Lefi. “Şimdi git. Biz burada kalıp dönüşünü bekleyeceğiz.”

 

Kapıdan dışarı çıkarken, Lefi beni saf nezaketle parıldayan bir gülümsemeyle uğurladı.

Çevirmen Notu

[1] İzlemediğim/okumadığım için pek bir fikrim yok ama internetten baktığım kadarıyla Evangelion’daki Shinji Ikari’ye gönderme yapıyor. Yanılıyor da olabilirim, çünkü çevirmen kardeş Sh*nji diye yazmış. Başka bir isim bile olabilir yani ^^

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2021-07-16 09:12:26
Etrafta o kadar kız var ve yuki'ye o kadar çok sırnaşıyorlar ki ben olsam isyan eder uzunca bir süre kimse ile konuşmazdım yeter artık beni bir salın diye
Shin (95 puan) Üye
2021-04-22 18:59:34
Çeviri ve edit için teşekkürler.
... (26 puan) Üye
2021-02-07 22:28:55
Sakın Yuki. Tahtına radyum döşer, k*ç kanseri vasıtasıyla gebertirim seni.
shypax (132 puan) Üye
2020-10-08 00:18:10
Ooooff hayır yaa harem istemiyom ya koskaca yüce ejderhasın nası 2. eşe izin veriyon ya lütfen evlenme
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-28 20:14:31
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-07-08 14:31:29
Çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-07-03 09:46:27
Lütfen harem olmasın, lütfen harem olmasın.. O| ̄|_ Çeviri ve edir için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-07-03 02:57:37
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-02 21:22:04
Bu fırsatı kaçırmamak lazım
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-07-02 14:23:27
Daha bu haremin 2. Üyesi wen az 10 kişi daha var harem üyesi olcak sadece şimdiki kızlarla gelecekte de karşılaşır bir kaç güzellikle
darkrai (79 puan) Üye
2020-07-02 14:22:35
çeviri için teşekkürler
ilgin (71 puan) Üye
2020-07-02 12:59:53
Bölüm için teşekkürler