Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

08 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1306 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 16

Gyroll Klanı - Kısım 2

“Bekle, bekle! Tamamen yanlış anladın!

“Vazgeç iblis lordu! Hainliklerini biliyoruz! Yalanların bizim üzerimizde işe yaramaz!” Lyuu’nun babası sinirli bir şekilde bağırdı.

 

Hainliklerim mi? Ne? Dile düşecek kadar kötü bir şey yaptığımı hiç hatırlamıyorum. En azından savaş kurtlarının diline düşecek kadar. Onlara her ne anlattılarsa, bayağı kötü olmalı.

 

 

Aslında, ilk ziyaretimde bir insan şehrini bayağı fena dağıtmıştım, değil mi? Doğruuu... Tamamen unutmuşum. Pekala, bu fikre nereden kapıldıklarını anlayabiliyordum aslında, evet.

 

Bir anlığına Rir’in benimle olmamasına pişman oldum, ama kısa süre sonra kaybedilmiş herhangi bir fırsatın bana mal olacağı şey yerine şu anki durumu tercih edeceğim sonucuna vardım. Çünkü savaş kurtları için Fenrirler tanrılardı.

 

Ve Rir, Fluffnir’in boynunda tasma vardı.

 

Kendimi savunmam gerekirse, ona tasma takmam, onu evcil hayvanım, yani ailemin bir parçası olarak gördüğümü göstermemin bir yoluydu. Ama bir anlığına düşündüğümde, savaş kurtları bu fikrimin kutsallarına bir hakaret olduğunu düşünürdü muhtemelen. Onlar için bir tasma, daha çok bir zincir gibi, taptıkları bir şeyin prangalara vurulması gibi görünürdü. Eeeeevet... Bu bayağı sıkıntılı bir durum oluşturabilirdi. Aferin bana.

 

“Dostum, sakin ol. Kızın iyi. Hatta onu sana getirmek üzereydim.”

“Bir başka yalan daha! Daha fazla konuşmana gerek yok iblis lordu! Saçmalıklarına inanmayacağım!”

“...Böyle yapmaya devam edersen silinip gidersin. Sahip olduğun sadece iki seçenek var, ya yok olursunuz, ya da sana yardım etmeme izin verme riskine girersin. Sadece bana güven dostum, buradan tek parça çıkabilmeniz için tek şansınız bu.”

“Sana güvenmek, kendimizi kalbimizden bıçaklamaktan farksız. Bu yolculuğa çıktığımız andan itibaren canımızı feda etmeye çoktan hazırdık. Ama eğer öleceksek, o zaman aptal gibi değil, yiğit gibi ölürüz! Direnip savaşacağız ve başını alacağız! Her birimizin canına mal olsa bile!”

 

Cidden mi...? Hay sikeyim ya... Usanmış bir şekilde iç çektikten sonra, tekrar hayvansıyı yatıştırmaya çalıştım. “Benim hakkımda size kim ne anlattı bilmiyorum, ama muhtemelen sadece aşırı abartılmış saçmalıklardır. Şimdi, neden sakin olup nazikçe, erkek gibi konuşmuyoruz? Benimle kavga çıkarmanın size hiçbir fay--”

 

Dostane girişimlerim tamamen çuvallamıştı. Lyuu’nun babası bana doğru hızla ilerledi ve konuşmamı tamamlayamadan beni tekmeledi. Tetikte olmak bir yana, onu, ani saldırısından kaçabilecek kadar dikkatli de izlemediğimden, ayağı göğsümün ortasına isabet etmişti.

 

“Kalk! Kalk ve erkek gibi dövüş!” diye bağırdı savaş kurdu.

“Ah, lanet olsun. Peki!”

 

Tekmesi çok hasar vermemişti. Hatta güç bela hissettim bile diyebilirim. Ama sinirlenmiştim. Çok, çok sinirlenmiştim. Benim durumumda bulunan her saygıdeğer centilmenin kullanacağı aracı kullanmayı bu yüzden seçmiştim: şiddet.

 

Normalde alıştırma için kullandığım kör, ahşap büyük kılıcımı envanterimden çıkardım ve ayağa kalkarken gözlerimi kıstım. Bir şey diyeyim mi? Artık Lyuu’nun babası olup olmadığın umurumda bile değil. Mantıklı bir yetişkin gibi davranmaya niyetin yoksa, o zaman öyle davranana kadar seni döveceğim. Ve kayıtlara geçsin, bunu sen kendin istedin.

 

***

 

“Yuki! Döndün!” Illuna adındaki enerji topu beni görür görmez bana doğru koşmuştu.

“Döndün demek.” Aynı şekilde Lefi de yaklaşmıştı, ama aynı sebepten değil. “...Ve şu, tam olarak nedir?”

“Sakın sorma.” diye homurdandım.

 

Ejderhanın gözü, arkamda bulunan, taşımakta sıkıntı çektiğim beden yığınına bakıyordu. Of, dostum... Onları koca bir topa çevirmek ve hepsini birden kapıdan geçirmeye çalışmak hiç de iyi bir fikir değildi. Evcil havanlarımın yardımıyla olsa bile, bunu başarabildiğime inanamıyorum. Kendime not: Şiddete eğilimli dürtülerini takip etme. Baygın insanları peşinden sürüklemek büyük bir karın ağrısı oluyor.

 

“Kalkma zamanı, patron bey.” Günün bilmem kaçıncı iç çekişini yaptıktan sonra, Lyuu’nun babasının yanağına elimin tersiyle hafifçe birkaç kez vurdum. Yeterince vurduktan sonra, hareketlenmeye başladı.

“N-neredeyim ben...?” gözlerini odaklamak için birkaç kez kırptıktan sonra homurdanmıştı.

“Fakirhanemde. Siz uyuyan güzeller gibi uyurken, sizi buraya kadar getirdim.”

 

Sesimi duymak, hala tehlikede olduğunu düşünmesine sebep olmuş gibiydi. Uykulu gözleri birden açıldı ve bağırmaya başladı.

 

“Seni pislik! Ne cüretle adamlarımın hepsini öldürürsün!?”

“Dostum, cidden, artık anlamadan dinelemeden karar vermeyi kesmen gerek.” diye bıkmış, yorulmuş bir şekilde konuştum. “Adamların iyi. Tek yaptığım onları bayıltmak.”

 

Şaşırmış savaş kurdu, panikle etrafına baktı. İkinci gözlemin, ilkinden daha az bulanıktı. Bu sefer doğruyu söylediğimi fark etmişti.

 

“N-ne oldu ? Hepsi... iyileşmiş! Çok ciddi yaraları olanlar bile!”

“Gerçekten mi? Hala anlamıyor musun?” Diye yakındım. “Onları iyileştirdim.”

 

Büyük yaraları olan herkesi iyileştirdiğimden emin olduktan sonra kasama atıp taşmıştım.

 

“Bu doğru patron.” Bir kolu olmayan bir adam araya girdi. Çoğu arkadaşının aksine o, savaşamayacak kadar yaralandığından, ahşap kılıcımın gazabından kaçmıştı. “İblis lordu her birimizi iyileştirdi, ama sadece ona meydan okuyan herkesi yendikten sonra.”

“Anlamıyorum...  Böyle bir şeyi neden...” savaş kurtlarının şefi hala şaşkınlık içerisindeydi. Eğer tam o anda kızı sahneye girmemiş olsaydı, şaşkınlık halinde çok daha uzun bir süre kalırdı.

“İşte buyur Lefi! İstediğin atıştırmalıkları get--ne oluyor be!?”

 

İyi ya da kötü, Lyuu taht odasına bağlı olan kapının içinden neşeli neşeli, bir elinde tepsiyle çıkagelmişti.

 

“Lyuu!? Bu gerçekten sen misin!?”

“B-baba!? Ooooooooffffff... Neden buradasın...?”

 

Hizmetçi o kadar şaşırmıştı ki, getirdiği tepsiyi yere düşürmüştü. Neyse ki, Lefi yerle buluşmadan önce tepsiyi yakalamıştı. Lyuu lütfen... O senin baban değil mi? Böyle şikayet eder gibi konuşman, neredeyse ona üzülmeme neden olacak. Yani, ne kadar endişelendiğine bir baksana.

 

“İnanamıyorum! İyisin!” savaş kurtlarının şefi öyle duygulanmıştı ki, hizmetçiye doğru koştu ve ona sıkı sıkı sarıldı.

“K-kes şunu artık baba! Beni utandırıyorsun! Herkes izliyor!”

“Senin... Senin öldüğünü düşünmüştüm.”

“Bu ne kötü bir düşünce! Böyle bir şeyi neden aklına getirirsin ki!? Bir dakika! Nasıl ya!? Diğer herkesin burada ne işi var!? Ve neden hepsi baygınlar!?”

“Evet şeyyy... Kusura bakma. Benim hatam.

“Ah... Evet, şimdi anladım. Gerçekten çok güçlüsün patron.” Lyuu bir an düşünmek için durakladı. “Ama yine de bu benim sorumu tam anlamıyla yanıtlamıyor. Neden herkes burada ki?”

 

Lyuu ltfn.

 

“Ben... özür dilerim.” dedi nihayet sakinleşmiş Lyuu’nun babası. “Görünüşe göre durumu çok yanlış anlamışım.”

“Evet dostum. Yanlış anladın. Gerçekten.” dedim omuz silkerek. Görünüşe göre nihayet oturup konuşmaya niyeti var. Hay sıçayım böyle işe, ne büyük bir sıkıntıydı be. Ve sonsuza kadar sürecek gibiydi. Neredeyse kinlenecektim, ama kendimi tuttum. Çoktan onu-ve diğer herkesi-eşek sudan gelene kadar dövdüğüm için onu affedeceğim. Sonuçta Lyuu’nun ailesinin bir parçası.

 

Beni gerçekten düşündürüyor gerçi. Bu dünyada iblis lordlarına hiç nazik gözle bakılmıyor gibi, ve bahse girerim bunun sebebi davranışlarıdır. Yerel iblis lordlarının neyin peşinde olduklarını gerçekten öğrenmek istiyordum. Demek istediğim, bir şey olduğu kesin. Bu gayet açık. Ama ne...?

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2021-07-16 09:59:37
Off bi kodum mu oturtur ahşap kılıçla efsane
Shin (95 puan) Üye
2021-04-23 19:16:23
Çeviri ve edit için teşekkürler.
... (26 puan) Üye
2021-02-08 23:19:25
Zindanlarını korumak ve büyütmek olmasın? Ve zindanın verdiği bilgilerin dışarıdaki her şeyi kötü işgalci olarak anlattığını unutma.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-29 18:15:15
Bölüm için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-07-13 12:51:27
Çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-07-09 21:34:53
Biz de merak ediyoruz yuki. Ama çok şey etme yaa.. büyük ihtimal hiç bilemicez. Çeviri ve edit için teşekkürlerr^
STERBEN (225 puan) Üye
2020-07-08 22:31:01
Çeviri için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-08 20:25:29
Bütüüüüüüün bölümler için teşekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-08 18:31:16
2 bölüm için çok teșekkürler. (yarin bölüm gelmeyeceği için 2 bölüm atildiysa çok değil sadece normal teșekkürler olarak sayın.)
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-07-08 18:12:06
2 bölüm mü amanın
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-08 14:01:14
Biraz daha dayak ataydın keşke...