Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

23 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1336 Görüntülenme
Bu bölümü 35 Kişi beğendi.
Cilt 17

Kahramanın Dönüşü - Kısım 1

 

Bacaklarım havada ve kollarım başımın arkasında, tahtın üzerinde yatıyordum. Avlanmaktan az önce dönmüştüm. Lefi’yle yaptığımız akın, acil finansal endişelerim için yapılmıştı, ama hala içimi rahat ettirecek kadar DP’ye sahip olmadığım için, bu kanlı sporu günlük yaptığım işlerden biri haline getirmiştim. Ve şimdi, bu işi hallettiğimden, nihayet arkama yaslanıp dinlenebilirdim.

 

Ben rahatladıkça zihnim, eve geldiğim zaman genellikle olduğu üzere, yavaş yavaş uykuya geçiyordu. Akşam yemeğini dört gözle bekliyordum. Kızların beklentilerimi karşılayacağına ve sadece karın doyurmaktan fazlasını yapabileceklerini biliyordum.

 

Yakında tadını çıkaracağımdan emin olduğum o leziz yiyeceklerin hayalini kurmaya başladığım anda, birisi omzuma hafifçe dokunmuştu.

 

“Hey Yuki?” Bu, kahramandı.

“Ne istiyorsun?” Oturur pozisyona geri dönerken homurdanmıştı.

“Bir süreliğine krallığa geri dönmek istiyorum.” dedi. “Mektup göndermek için bir seferlik gittiğimi biliyorum, ama yine de muhtemelen başkente dönüp herkesle şahsen görüşsem iyi olacağını düşünüyorum.

“Hmm...” zindan sakinleriyle ne kadar zaman geçirdiğini düşünmek için bir anlığına durakladım. “Oo, vay be, buraya geleli bir aydan fazla olduğunu hiç fark etmemiştim.”

 

Ve ben de oturmuş, bu genç, çabuk ikna edilebilen kahramanı daha yakın zamanda karanlık tarafa çevirdiğimi düşünüyordum.

 

Nell’in açtığı konu hakkında söylenebilecek nispeten güçlü argümanlar vardı. İkimiz, bir mektup yollamak ve herkese Nell’in hala iyi ve hayat dolu olduğunu söylemek için yaşlı, hızla kelleşen başkanın şehrini gerçekten de ziyaret etmiştik. Ama sadece bu, onun söylediği kadar iyi olduğunu doğrulamaya yetmezdi.

 

Ziyarete gitmesi için izin vermede bir sakınca görmüyordum. Ama bu, onun tamamen ayrılmasına izin verdiğim anlamına gelmiyordu. O artık benimdi. Kalmaları için ısrar etseler bile, onu krallığa teslim etmeye niyetim yoktu. Üst rütbelilerin bazılarının ısrar edeceğini biliyordum. Çünkü kahramanlar, onları düşündüğüm oyunlaştırılmış ana karakterlerden daha fazlasıydı. Onlar silahtı. Ve buna uygun kullanılmalılardı. Çoğu kişi, onlara yaşayan bir varlıktan ziyade bir nükleer bombaymış gibi davranıyordu.

 

Dünyada, “tek kişilik ordu” terimi, sadece yetenekli ve şanslıları övmek için türetilmiş, abartı ve imkansız bir yalandı. Ama burada, bu bir gerçeklikti. Nell, içine dalıp önden giderek savaşın gidişatını kesinlikle değiştirebilecek kapasitedeydi. En şöhretli subaylardan bile daha değerliydi; eğer henüz yollamadılarsa, muhtemelen yakında onu aramak için bir grup toparlayacaklarını düşünüyordum. Ve muhtemelen bu aynı zamanda birkaç şeyi açıklığa kavuşturma vaktiydi. Sonsuza kadar kararsız bir ana karakter rolünü oynayamazdım, değil mi?

 

“Pekala, sanırım zamanı geldi.” dedim. “Durum buysa, yarın yola çıkmaya ne dersin?”

“Oh, şey... Benimle gelmen için sorduğumu düşündüysen üzgünüm. İstemiyorsan, benimle gelmene gerçekten gerek yok.” dedi.

“Merak etme.” dedim omuz silkerek. “Zaten seninle gelmeyi düşünüyordum. Sanırım birkaç yarım kalmış işi halletmem gerekiyor. Seni yanımda tutmayı planlıyordum, ama bir kahraman falan olduğundan, durumun doğrudan artık benim olduğunu söylemekten daha karmaşık olduğunu bildiğim için, normalde birlikte çalıştığın kişilerle konuşup, endişelerini giderecektim.”

“Y-yani bu, birlikte yolculuğa çıkacağımız anlamına mı geliyor?” Mutlu ama utanmış bir şekilde kekelemişti.

“Evet Einstein. O anlama geliyor.” dedim sırıtarak.

“Sabırsızlanıyorum.” Bana gülümsedi, ama sanki bir şeyi hatırlamış gibi suratını asılmıştı. “Ama bu sefer Rir Ekspresini kullanmayalım. “

“Ne? Neden? Rir Ekspresini kullanmayı seviyorum.” diye homurdandım.

“Çünkü acelemiz yok. Ve ben istemiyorum.” diye belirtti.

 

Of dostum... Rüzgar gibi esmeyi iple çekiyordum.

 

***

 

Ve böylece, sonraki gün planlandığı gibi gitmişti. Zindanın diğer sakinlerine vedamızı ettik, Rir’e bindik ve korkusuz dörtlünün eşliğinde, ormanın içinde yavaş, keyifli bir yolculuk geçirdik. Rir, yolculuğun daha rahat geçmesi için onların yardımını almıştı. Ara sıra havlayarak verdiği emirlerle, konvoyumuza yaklaşacak kadar cesur şeyleri ortadan kaldırtıyordu.

 

Yılan, karga, kedi ve ruh, oldukça gelişmişlerdi. Birinci seviyeden sırasıyla 83, 72, 79 ve 71’e yükselmişlerdi. Genel olarak konuşursak, hepsi aynı hızda gelişiyordu, ve statları, her birinin kendi türlerine özgü güçlü ve zayıf oldukları yanlarla birlikte, genel olarak aynı aralıkta bulunuyordu. Grubun birincil hasar vericisi olan Orochi, her zaman savaşın en önündeydi. Ve bu yüzden seviyesi diğerlerinden biraz daha yüksekti.

 

En son çağırdığım dörtlüden büyük beklentilerim vardı. Görünüşe göre büyüdükçe avlanmaya, gelişmeye ve hayatımı kolaylaştırmaya devam edecekler gibiydi. En iyi emeklilik.

 

“Rir gerçekten de yumuşak ve pofuduk.” Önümde oturan kız, bir yandan mırıldanırken, bir yandan kurdun başını okşamıştı.

“Tabii ki öyle.” dedim. “O, bu dünyanın sunabileceği en pofuduk şey.”

“Öyle diyorsan.” Nell başını benden çevirip gitmemiz gereken yöne doğru bakarken kıkırdamıştı.

 

Onu izlerken, aklımda birden bir düşünce belirdi. Nell’in görevi onu bir erkek fatmaya çevirmiş olsa da zindanda bulunanlar içinde bakirelik kavramını içselleştirmiş tek kişi şüphesiz oydu. Katı bir dini eğitimden geçen birisi için, Nell’in davranışlarında bir incelik vardı. Son zamanlarda, bizim etkimiz sebebiyle bundan biraz kaymış olsa da içinde hala o zarifliği taşıyordu. Dahası, etraftaki en çekingen kişilerden biriydi ve aile üyelerim içindeki en kızlara özgü şeylerle ilgilenen kişi kesinlikle oydu.

 

“Ah tabii ya, bunun biraz rastgele bir ek not olduğunu biliyorum ama, sana sormak istediğim bir şey vardı.” Hal ve hareketlerini düşününce, ona bir soru sormak istemiştim. “Sana nasıl savaşman gerektiğini falan öğrettiklerini biliyorum, ama sana görgü ve o tarz şeyleri de öğrettiler mi? Yoksa standart kahraman müfredatının bir parçası değil mi?”

“Öyleydi.” diye güldü, duygusuzca. “Kahramanları, o kadar da önemli şeyler değilmiş gibi gösterdiğimi biliyorum, ama öyleyizdir. Sürekli krallar ve yüksek seviyeli soylularla görüşmek durumunda olduğumuzdan, bize öğretilen ilk şeylerden biri, yüksek sosyete içinde nasıl davranmamız gerektiğiydi.”

“Öff. Açıkçası, bütün bunlar bana büyük can sıkıntısı gibi geliyor.”

“Kesinlikle öyleydi.” Gözleri, geçmişi anımsarken parlamıştı. “Geçmişe baktığımda, eğitimimin en zor kısmı onlardı. Bir kılıcı nasıl kullanmak gerektiğini öğrenmekten daha zordu. Selamlamak için eğilmenin kaç farklı şekli olduğunu biliyor musun? Ve kullanıldığı tüm farklı durumları?” Sözleri ağırdı, çektiği katman katman acılar ve kederlerle doluydu. “Çünkü ben biliyorum. Her birini ezberledim. Nasıl eğilmem gerektiğini, nasıl yürümem gerektiğini ve nasıl yemem gerektiğini ezberledim. Hepsini ezberledim. Hepsini...”

“Doğru...”

“Arkadaşlarım acaba neler yapıyor...“kısa bir sessizliğin ardından, kısa saçlı kumral kız transtan çıktı ve hemen konuyu değiştirdi. “Acaba gönderdiğimiz mektuplar, sahiplerine ulaştı mı?”

“Muhtemelen. Onları göndermemizin üzerinden çok zaman geçti. Bu fikri düşünürken gergin bir şekilde güldüm.

 

Kahraman gibi, ben de mektup yazmıştım, özellikle Allysia’lı prensese gönderileni. Üstlerine hala iyi olduğunu bildirmek amacıyla Nell’in yazdığı mektuplarla birlikte olduğundan, alıcısına ulaşıp ulaşmadığı hakkında çok az şüphem vardı. Mektubun içeriği, oldukça sıkıcı ve sıradandı. Prenses bana yazarken, evden kaçmak pahasına beni görmek istediğinden bahsetmişti, o yüzden, konu hakkında babasını daha çok düşünmesi gerektiğini söyleyerek, herhangi potansiyel davranışı yatıştırmak için elimden geleni yapmıştım. Pekala, sizi bilmem ama, onun için endişeleniyorum. Umarım çok fazla çıldırmaz. Ve umarım başkenti ziyaretim, onun bu ihtiyacını gidermeye ve bir süreliğine onu sakinleştirmeye yeter. Umarım.

 

“Hadi ama Yuki.” Konuştuğum heyecansız ses tonum, Nell’in kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. “Prensesin sana bu kadar bağlanmasının suçlusu sensin.” dedi fırçalar şekilde. “Eğer aşık olmalarını istemiyorsan, karşına çıkan her kızı kurtarmayı kesmen gerek.”

“Sürekli oluyor olması benim hatam değil.” diye homurdandım.

“Evet öyle. Lefi’nin neden sana sürekli etrafta gezip karşılaştığın her kızı ayartmaya çalışmamanı söylediğini sanıyorsun?”

“Evet, dediğim gibi. Benim hatam değil.”

“Hı-hı...” diye gülümsedi, kızdırmaya çalışarak. Nell, pek de pis sırıtışlara alışkın bir kız olmadığından, ifadesi, bunun yerine daha çok içten bir gülümseme olmuştu.

“Ne demek şimdi bu?”

“Bunun anlamı, kurtardığın her bir kızın sana aşık olmasının suçunun tamamen sana ait olduğu.”

 

Ancak konuştuktan sonra, söylediklerini düşünmek için durmuştu. Garip bir sessizlik olmuştu. Utangaçlığını gizlemek için bakışlarını indirirken yüzü kızarmıştı.

 

“Biliyorsun Nell, iyi olduğun tek bir şey varsa, o da ağzından kaçırdığın utandırıcı yorumlardır.” Ne ima ettiğini düşünmeden söylediği ne ilk ne de ikinci cümleydi bu.

 

“...Söyleyene kadar bu kadar utanç verici olabileceğini fark etmemiştim.” diye mırıldandı. “Ve şimdi de kızarmaya başlıyorum. Hepsi senin suçun. Benimle bu kadar uğraşmamış olsan, hiç böyle bir şey söylemezdim.”

“Ne demek benim hatam? Ne zaman böyle utandıracak bir şey söyledim?”

“Her zaman yapıyorsun! Söylediğin şeyler yüzünden kaç kere domates gibi kızardığımın sayısını bile sayamıyorum artık.” dedi. “Ama şey... Sende çok sevdiğim şeylerden birisi bu.”

“... Anladım. Şeyy... teşekkürler, sanırım.”

“...Hı-hı.”

“...”

“...”

 

Pekala... Bu garipti.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-09 21:18:59
Kahramanda iyice açıldı ha
Shin (95 puan) Üye
2021-04-25 07:50:54
Çeviri ve edit için teşekkürler.
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-28 21:21:34
''Hay sikeyim bütün evreni imha etmişler off bu iş gerçekten yorucu olacak... Kenardan çıksan diyorum bu işler senin suçun değil biliyorum ama gerçekten bu adamdan bence bir özür dile falan ne bileyim aslında bu onunda aptallığı bu kadar çok ilişkiye girip daha kendisini koruyamayacak kadar zayıf olması haaa...'' bu adam ne diyor beni ne zaman fark etti ben işinin ehli suikastçiydim komutanımdan sonra en iyi gizlenme bendeydi bütün bunlara rağmen benim olduğum yere bakıp bunları söylemişti. ben bunları düşüne dururken adamın sağ kolu konuşmaya başladı ''Komutanım lütfen mantıklı hareket edin şuanki durumlarında ikisinin duygusal duru-'' ''başlarım duygularına saçma salak işler yapmaları onların hatası zaten yeterince uzun zamandır çalışıyorum lütfen tekrar ölmek istiyorum ne güzel bir molaydı.'' O sırada emir verdim karşımdaki adam çok umursamaz ve deli saçması konuştuğundan onu direk indirme emri verdim şuan bu görevi başaramazsam bütün astlarıma işkence edilecekti bu yüzden bu işi rastgele gelen birisi için riske etmeyecektim. Benim askerlerim işini bi-??? '' gerçekten mi bakın gerçekten yorgunum en hızlı biçimde işimi bitirip uyumak istiyorum mola vermem lazım o yüzden lütfen direk teslim olsanız'' bunları söylediğinde çoktan bütün adamlarım yerde yatıyordu ve suratı bana dönüktü. O çok güçlüydü aşırı saçma derecede güçlüydü olduğu yerden kıpırdadığını görmedim ona rağmen 800 tane askerim bayılmıştı ama nasıl mana yok enerji yok yetenek yok ne ile yendi hepsini hiçbir şey hissetmedim nede-aghh.
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-12 13:28:10
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-09 19:19:09
Çeviri için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-29 23:42:06
Elinize sağlık çeviri ve edit için teşekkürler
darkrai (79 puan) Üye
2020-07-26 19:24:16
elinize sağlık
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-24 01:47:01
Çevirmen kardeş sende arada şu yazarın ağzına iki çakmak istemiyormusun? Ben her bölüm de öyle yapamak istiyorum 😂
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-24 01:46:15
Şükür, kurbanmî ne kesek ! En azından hikayenin akışına dondu
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-07-24 01:28:31
Sonunda ana hikaye yeeey
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-23 21:55:24
Yeni olaylar bakalım nasıl olacak ...
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-23 18:33:43
Daha çok romantizm 😻😻😻
Ker!m (339 puan) Üye
2020-07-23 17:43:49
E. S.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-23 16:35:51
Șükür hikaye ilerlemeye bașladı.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-23 21:54:21
@DeliDana, sırf bunu dedin diye yazar hikaye akışını kesecek şimdi 😂😂😂
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-23 22:53:11
@ASİLZADE, bölüm ismi kahramanın dönüșü -1 demekki minimum 1 bölüm daha var. Bunada șükür ne yapacaksın.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-23 16:35:15
Çeviri ve edit için teșekkürler.
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-07-23 14:54:58
Elinize sağlık