Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

31 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1202 Görüntülenme
Bu bölümü 30 Kişi beğendi.
Cilt 17

Komplonun Bir Parçasını Ortaya Çıkarmak

İhtiyacım olan bilgiyi itiraf ettirdikten sonra hana geri döndüm. Handa, bulduklarımı tartışacağım yaşlı başkanı buldum. “Tüccarın” aslında, kahramanın koltuğunun boş kalmasını isteyen pislik bir soylu tarafından gönderilmiş bir ajan olduğu ortaya çıkmıştı.

 

Orduyu çekip, tam bizim geldiğimizin ertesinde saldırı yapmalarından kendisinin sorumlu olduğunu itiraf etmişti. Yöntemi, kendini iğrenç bir maddeyle kokutmak, evlerine girmek ve sağı solu dağıtmaktı. Dikkatlerini çektikten emin olduktan sonra, peşinden geldiklerine emin olacak şekilde doğrudan şehre geri dönmüştü.

 

Planı, onu işe yaramaz olarak suçlamaya yarayacak kadar büyük sayıda kayıp verdirmekti. Varlığının, ölen asker sayısına hiçbir etkisi olmadığı hakkında tartışma niyeti vardı. Ama, müttefiklerinden birinin bile kılına zarar gelmediğinden, tadı kaçmıştı. Bildiği kadarıyla, tek başına gelen kuvvetleri ezmiş ve orduyu geri çekilmeye zorlamıştı. Planları boka batmıştı. Yaptığı hesaplardaki hatalar, bütün planı yolundan çıkarmıştı. Özenle hazırladığı planı çöpe atmak ve olay mahallinde sudan bir tartışma çıkarmak dışında bir seçeneği kalmamıştı. Sana iyi oldu piç herif.

 

Komplonun arkasındaki isim, görünüşe göre Argus Ladorio’ydu. Niyeti, Nell’in saygınlığını kovulacak seviyeye gelene kadar indirmekti. Planın geriye kalan detayları ajanla paylaşılmamıştı, ama muhtemelen kahramanın yerine bir dalkavuk yerleştirerek, bu güçlü noktadaki adamı Argus’un emir kulu yapacak ve hem kilise hem de hükumet üzerindeki nüfuzunu artıracaktı.

 

Bu bayağı sağlam bir plandı. Pekâlâ, şunun altını kesinlikle çizeyim, dostum, buraya gelmem kesinlikle iyi bir fikirmiş. Eğer Nell tek başına gelseydi, kim bilir başına neler gelirdi. Türlü türlü oyunlar oynayabilirlerdi. Zaten oynuyorlardı da.

 

Onu indirmek için yaptıkları ilk deneme başarısız olmuştu. Ama bu, her ne şekilde olursa olsun, onunla uğraşmayı keseceklerinin garantisini vermiyordu. Tam tersine, gayretleri daha da artacaktı.

 

Nell benim tam tersimdi. Ben sadece kendi çıkarlarıma hizmet eden olaylara karışırken, o, ismini ve cismini bilmediği sayısız insan adına hareket ediyordu. İyi bir kalbi olan, tatlı bir kızdı. Ve, bir araç muamelesi görmekten ve siyasi kazanım elde etmek için kullanılmaktan çok daha fazlasını hak ediyordu. Ve buna karşın, bu ülkeyi yöneten birçok adam, onun bir “kahraman”dan öte olduğunu göremiyordu. Onun taviz vermeyen ve aşırı özgüven yoksunluğuna rağmen görevlerini tamamlamak için elinden geleni yapan bir kız olarak görebilecek seviyede değillerdi. Halkının koruyucusu rolünü oynayabilmek için ne kadar çabaladığını anlayamayacak kadar körlerdi. Ve bu beni kızdırıyordu. Beni, yakıp yıkacak seviyeye kadar kızdırıyordu. Siz orospu çocukları bayağı cesursunuz. Hakkınızı teslim edeyim. Ama bu değişecek. Kesinlikle değiştireceğim.

 

Kendi çıkarları için onun düşmesini dileyen her kim var kim yok hepsine öfkemi tattırmaya çoktan karar vermiştim. Ona zorla bir şeyler yapmaya kalkarlarsa, ben de onlara zorla bir şeyler yaptıracağım ve onları, elimdeki her şeyi kullanarak un ufak edeceğim. İblis diyarındayken bir kez batırdım zaten. Ve bundan dersimi aldım. Bu sefer daha esaslı iş çıkaracağım.

 

“Hmmmm...” yaşlı başkan ona verdiğim gizli bilgiler üzerine derin düşüncelere dalmışken, bir elini çenesine götürdü. “Peki ajana ne oldu?”

 

Oh. Doğru ya. Onunla konuştuğumu neredeyse unutmuştum. Sorduğu soru beni hayal aleminden aşağı çekti ve yaptığımız konuşmaya tekrar odaklanmamı sağladı.

 

“Açık mı olayım? Bilmiyorum. Eğer şanslıysa hayatta kalır, ama şansıma pek güvenmezdim.” dedim omuz silkerek. Demek istediğim, ona çooooook bir şey yapmadım. Şöyle ki, sadece kollarını ve bacaklarını kestim ve bir grup ogrenin önüne attım. Belki onu yememişlerdir. Belki.

“Ben... sormayacağım.” Raylow, ifadesinin hoşnutsuzluktan sert bir şekle bürünmesi için bir süre durdu. “Argus’un tek komplocu olduğundan çok şüpheliyim. Daha büyük bir güç için çalıştığına neredeyse eminim.”

“Gerçekten mi? Nedenmiş?”

“Argus’un alçak planlarının bitmek bilmez olduğu hakkındaki dedikodular. Uzman bir komplocu olarak bilinir, ama kilise kadar sarsılmaz ve geniş etki alanı olan bir organizasyona bir köstebek yerleştirebilecek kadar nüfuzlu değil.

“Pekâlâ, mantık olarak bu, o seviyede nüfuza sahip biri için çalıştığı anlamına mı geliyor?”

“Benim bakış açıma göre, muhtemelen öyle.” dedi başkan başını sallayarak. “Başkente varır varmaz, onu araştıracak birilerini ayarlayacağım. En azından birkaç ipucu bulabileceğimizden eminim. Doğal olarak, bulduğum her şeyi sana derhal ileteceğim.”

“Güzel. Teşekkür ederim ve bütün bu sorunlar için üzgünüm.”

“Sorun değil.” dedi Raylow. “Kahramanı tehlikeye sokan herhangi bir çirkin komplo, insanlığın geri kalanını tehlikeye sokar. Bunu çözmek için seninle çalışmak gayet doğal.” Sanki tedirginlik yüzünden yapıyormuş gibi, ellerini birbirine geçirmek için bir anlık duraksadı. “Ama sana sormam gereken bir şey var. Başkente ulaştığında ne yapmayı planlıyorsun?”

 

Bu gayet iyi bir soru. Asıl planım, Nell’in patronunu alıp, Nell ve geleceği hakkında kısa bir konuşma yapmaktı. Başka bir şey yapmayı planlamamıştım aslında. Ancak, şimdi Argus ve arkadaşlarını bildiğim için, her şey değişmişti. Artık listemdeki ilk şey, bütün düşmanları ortaya çıkarmak ve etkisiz hale getirmekti. Birileriyle konuşmanın beklemesi gerekiyordu. Şeyyy, bir dakika. Ne aptalım. Aslında ikisini de aynı anda yapmamı engelleyecek hiçbir şey olmadığından, sanırım böyle yapacağım. Hatta bu belki daha iyi bile olabilir.

 

Nell’in nişanlanmış olması, gayet kaliteli bir yem olabilir. Bu işin arkasındaki adamın bu durumu avantajına çevirip onun canını yakmak için bir bir sebep olarak kullanacağından şüphem yok.. Eğer emir komuta zincirinin tepesine doğru öldüre öldüre ilerleyeceksem, başkentte takılmak, düşmanları açığa çekmek için muhtemelen fazla fazla yetecektir.

 

“Nasıl hissedersem ona göre davranacağım.” dedim dürüstçe. “Ve ilk hamlelerini yaptıklarından, sanırım bu, kendi hamlemi yapacağım anlamına geliyor.”

“...Mümkünse, şehir halkına zarar vermekten kaçınabilir misin lütfen?”

“Böyle bir şey yapmayı planlamıyordum. Adamlarının rastgele birilerini öldürmesi, sadece Nell’in saygınlığını azaltacaktır. Dikkatli davranacağım.”

 

Cevabım, başkanın iç çekerek, gözle görülür bir rahatlama yaşamasına sebep olmuştu. ...Peki, neden bana kana susamış bir manyakmışım gibi davranıyor? Yemin ederim değilim.

 

“Teşekkür ederim.” dedi. “Endişelerim için kusura bakma, gücünün büyüklüğünü bildiğimden kaynaklanıyor. Kıyamet koparmaya karar verip Alshir’in sokaklarını halkının kanıyla bulamaya karar verirsen, seni hiçbir şekilde durduramayacak olmak, beni ürkütüyor.

“Ah, hadi ama. Aşırı abartıyorsun. Beni durdurabilecek bir sürü şey var.”

 

Olmadığım tek bir şey varsa, o da her şeye gücü yeten biri olmamdı. En sonunda Lefi’nin yanında olabilecek kadar gelişmek için elimden geleni yapıyordum, ama onun yakınında bile değildim. Onun aksine ben, her gün eğitim yapıyordum, çünkü kılıç kullanabilir seviyede olduğumu hiç sanmıyordum. Dahası, dövüş stilim karışık ve düşmanımın zayıflıklarını hedef alma üzerine kurulu, sanki oyun oynarmış gibiydi. Rakiplerimi hazırlıksız yakalamak için dilediğimce numaralar ve tuzaklar kullanıyordum. Zehirli bataklıklar, taştan kazıklı çukurlar, büyülü bombalar, kara mayınları, çivili tabutlar ve birçok başka niş eşya, zindan efendisi alet çantamın birer parçası olmuşlardı.

 

Başta kullandığım her tuzağı satın almıştım, ama zamanla onları büyüyle yapmayı öğrenmiştim. Yaratılan eşyalar çok daha düşük maliyetli olsa da, pek de etkili değillerdi. Gerçi, aynısı su ejderhası büyümde olduğundan, yapmaya devam ettiğim sürece eninde sonunda bunda ustalaşacağımı biliyordum. Günün birinde, çok miktarda ölümcül tuzağı düşmanımın ayaklarının dibine hiç zorlanmadan kurabilecek kadar yetkin olacağımdan emindim.

 

Elimin altındaki bunca alete rağmen, kendimi, Uğursuz Orman’ın bütün canavarlarıyla karşılaşacak seviyede göremiyordum. Çoğu, beni tamamen aşıyordu. Evcil hayvanlarım ve ben başa çıkamayacağımız bir şeyle karşılaştığımızda, ı-ıh deyip canımızı kurtarmak için kaçıyorduk. Halledebileceğimizi düşündüğümüz canavarlar bile, her zaman beklediğimiz gibi davranmıyordu. Ara sıra çıkan numunelik bir tip avuçlarımızdan kaçmayı başarabiliyordu. Ve bölge üzerinde hak iddia etmekle uğraşmamalarının sebebi buydu sanırım. Canavarlar aşırı düşmanca davranıyordu.

 

Her ne kadar hayvanlarım ve ben genellikle kaçmayı seçsek de, bizden güçlü rakiplerimizle savaşmak için kendimizi zorlamıyor da değildik. Anında zindana dönebilme yetimiz tarafından sahip olduğumuz güvence bize, güvenli bir şekilde zayıf canavarları öldürüp durmak yerine sınırlarımızı zorlama fırsatı sağlıyordu.

 

“Evin yaptığın anormal derecede tehlikeli orman dışında bunun geçerli olabileceğinden bayağı şüpheliyim...” dedi başkan, iç çekerek.

“Evet, belki öyle, ama şöyle ki, dünya bayağı büyük bir yer. Ne olursa olsun durdurulamaz değilim ve benden çok daha güçlü birçok kişi ve canavar var.” dedim. “Aklıma gelmişken sormak istediğim bir şey var, bu olay planlarımızda bir değişiklik yaratır mı? Çünkü hala bugün buradan ayrılabileceğimizden şüpheliyim.”

“Yaratır.” dedi kelleşen başkan. “Adamların her şeyi düzene sokması yarım gün alır. Öğleden sonra ayrılabilmemiz mümkün, ama kalkışımızı bunun yerine sabaha erteledim. Alshir’e gecenin bir yarısı varmanın bir anlamı yok. Güneşin çoktan doğduğunu ve gün ortasında uyumanın nispeten zor olduğunu biliyorum, ama bu fırsatı dinlenmek için kullanmanı öneririm. Güçlü olsan da böyle uzun bir günün ardından sen bile muhtemelen yorulmuşsundur.”

“Evet, iyi fikir. Biraz kestirmek kulağa çok iyi geliyor şu an.” Konuşurken hanın lobisine baktım. “Ah, Nell nerede? Çoktan odaya geri mi döndü?”

 

Hala sabahın erken saatleri olsa da dün geceki olay herkesi sabaha kadar uyanık tutmuştu. Bir sürü insan uyanmış dolanıyordu, ama Nell onlardan biri gibi görünmüyordu. Başkanın askerlerinin çoğu etraftaydı, ama kahramanın kendisi hiçbir yerde görünmüyordu.

 

“Savaş sonrası temizlik için şehir muhafızlarına yardıma gitti. Yeterince ilerleme kaydettikten sonra paydos verdiler ve onu para götürdüler. Onlara katılmadan önce araştırmalarını tamamlamanı beklemek istiyor gibiydi, ama hararetli istekleri geri çeviremedi.”

“Evet, baskı altındayken hep pes eden türde birisi olmuştur.” dedim.

 

Onun zorla götürüldüğünü kafamda canlandırırken gülümsedim.

 

“Uygunsuz bir şey olmadığından emin olmak için adamlarımdan bazılarını onunla gönderdim.” dedi başkan, pişman bir şekilde. “Ama bu olayı bütün olarak durduramadığım için özür dilerim. Bir grup adamın evlenmek üzere olan bir kadını alkolün etkisi altına sokabilecek bir yere götürmesine izin vermek, hiç iyi bir fikir değildi.”

“Yani tabii, ısrarcı tiplerin yanında Nell pek de dirençli olmasa da aptal ya da birileriyle takılacak birisi değil Yeri geldiğinde hayır diyebilir. Merak etme.” diyerek güldüm. “Peki bu bar nerede?”

“Surların yakınında bir bar olmalı. Toplanan grup, nasıl desem... biraz vahşi olduğundan, hiç zorluk çekmeden bulabileceğinden eminim. Sanırım bakman gereken tek şey, sokaklarda sızıp kalmış büyük bir grup adam aramak.”

“Tamamdır, teşekkürler. Gidip onu alacağım.”

 

Başkana normal bir şekilde el salladım ve kapıdan çıktım.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Shin (95 puan) Üye
2021-04-26 02:32:37
Çeviri ve edit için teşekkürler.
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-31 09:48:46
Cevabım, başkanın iç çekerek, gözle görülür bir rahatlama yaşamasına sebep olmuştu. ...Peki, neden bana kana susamış bir manyakmışım gibi davranıyor? Yemin ederim değilim. PEKİ YUKİ OK İNANDIK
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-12 21:01:08
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-10 12:48:54
Çeviri için teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-01 20:57:02
E. S.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-31 17:12:09
Çeviri ve edit için teșekkürler. Güzel bölümdü. Gidelimde bir bar kavgası çıkalım.
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-07-31 16:27:14
çeviri için teşekürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-31 14:23:35
Herkese iyi bayramlar, yukide kurbanını(tüccarı) kesip fakire/fukaraya(ogrelere) dağıtmış 😂😂😂 ne isabetli bir bölüm... 😂
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-31 14:12:47
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-31 14:33:42
@DasanDra, bronz 😄
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-31 15:14:48
@ASİLZADE, 👍