Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

02 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1229 Görüntülenme
Bu bölümü 38 Kişi beğendi.
Cilt 17

Kralın Kalesine İkinci Ziyaret

Yaşlı başkan kapılara ulaştığımızda arabasından indi. Ama evrak işleri için değil. Bu işi şövalyelerine bırakmıştı. Bunun yerine, çevresini taradıktan sonra bizim arabamıza gizlice geldi ve bizimle kısık bir sesle konuştu. Açıkça, Nell’in geldiğini sır olarak saklama amacıyla alınmış bir önlemdi.

 

“Hemen kaleye gidip Majesteleri’ni ziyaret edeceğim. İkiniz bana katılacak mısınız?”

 

Nell bana bakıp fikrimi belirtmemi beklediği için, omuz silkerek cevapladım. “Sana kalmış. Ben sadece peşinizden geleceğim.”

“Kiliseyi az çok ziyaret etmek istiyorum ama, önce kaleyi ziyaret etmek benim için daha iyi olacak. Kraldan özür dilemem gerek.” dedi.

“Özür dilemeni gerektirecek bir şey yok. Ona sorun açmış olsan da, majestelerinin kafasına takmayacağından kesinlikle eminim.” dedi başkan. “Ama yapmak istediğin şey buysa, seni durdurmayacağım. Arabanızın dünyanın en rahat yeri olmadığını biliyorum, ama sizden bir süre daha içinde kalmanızı isteyeceğim. Kaleye kısa süre içinde varacağız.” Onunla gideceğimizi doğrulayan Raylow, hızla kendi arabasına döndü.

“Dostum... Böyle zamanlarda dostlara sahip olmak, her şeyi kolaylaştırıyor.”

“Hı-hı.” diye onayladı kahraman. “Ona ne kadar teşekkür etsem yetmez. Bizim için çok şey yaptı.”

 

Her ne kadar sözlü olarak bir yorum yapmamış olsam da, içimden onu onayladım. Illuna olayının sonunda, yaşlı başkanı son kez göreceğim zaman olacak diye düşünmüştüm hep. Buna karşın, bir şekilde tekrar tekrar ortaklık yaptığım birkaç kişiden biri haline gelmişti. Hatta, Nell’in dışında en yakın olduğum insan olduğunu söyleyebilirim bile.

 

Giriş iznini alır almaz, arabamızın tekerleri bizi şehrin içine doğru götürdü. Birden bir gürültü dalgası hücum etti. Çaresizlik içinde olmadığı zamanlar, Alshir’in iblis diyarının başkenti kadar canlı bir yer olduğu ortaya çıkmıştı. Sokakları o kadar kalabalıktı ki, sadece dışarıya bakmak bile rahatsız hissetmeme yetmişti. Şehrin şu anki durumuyla, hatırladığım durumu arasındaki fark, gece ile gündüz arasındaki kadar büyüktü. Önceki sefer buradayken, tam bir hayalet şehir olduğuna yemin edebilirdim.

 

Bir miktar tedirgin gibi görünen Nell’e baktım. Büyük bir ödlek gibi davranıyor ve gerginlik ve rahatsızlığın birleşimi bir hisle kımıl kımıl hareket ediyordu. Ama yine de, ağır bir karar taşıdığını biliyordum. Bunu hissedebiliyordum. Gerginliğinin altındaydı, ama kesinlikle oradaydı. Onu tanıdığım kısa zaman içinde, Nell sulu gözlü biri olmaktan, kahraman sıfatını gerçekten hak eden birisine dönüşmüştü.

 

Bu yüzden bir şey dememeyi seçmiştim. Koltuğuma geri yaslanıp kollarımı birleştirirken sadece gülümsedim.

 

***

 

Her ne kadar başkentin yolları hem geniş hem de iyi döşenmiş olsa da, kabul edilebilir bir hızda gidebilmemiz için trafik fazlasıyla yoğundu, bu yüzden şehrin merkezinde bulunan fildişi kaleye ulaşabilmemiz yarım saatimizi almıştı. Varlığı her zamanki gibi çarpıcıydı. Şehre tepeden bakışında kesinlikle bir tür güzellik vardı.

 

Ana kapıda biraz evrak işinden sonra, kendimizi duvarlarının içinde bulduk. Son ziyaretimde etrafından dolaşmış ve istediğim yere ulaşmak için arka kapıları kullanmıştım. Ama bu sefer doğrudan ön kapıdan dalıyordum. Gerçi daldığım falan da yok ama her neyse. Anladınız işte.

 

Krala güveniyordum. Ama yine de tetikteydim. Düşmanların hareket halinde olduğunu biliyordum ve etkin bir şekilde günümü rezil etmek için fırsat kolluyorlardı. Bunları aklımda tutarak, envanterimden tanıdık gelen bir maske çıkardım ve arabadan çıkarken onu yüzüme geçirdim.

 

“Gerçekten hala onu kullanmaya niyetin var mı?” diye sordu başkan.

“Evet, çünkü kralla zaten yüz yüze konuşmuş falan olsak da, onun varlığında bu şeyi hiç çıkarmadım. O yüzden, o olmadan beni tanımayabileceğini düşündüm.”

“Yüzünü hiç göstermemiş olmana rağmen buna gerçekten yüz yüze diyebilir misin?” diye sordu yaşlı adam.

 

Yani... bir bakıma sayılır, değil mi? Demek istediğim, yine de birbirimize dönüktük, o yüzden öyle sayılmalı? Sanırım?

 

“Sanırım... çıkarmanız sizin için en iyisi olur.” Sesi, birkaç farklı duyguyu barındırıyordu, keyif ve tereddüt de aralarındaydı.

“Hı? Nedenmiş?”

 

Sorum, bir bakıma hemen cevaplanmıştı, ancak sorduğum kişi tarafından değil.

 

“S-siz, Maskeli Üstat olabilir misiniz?”

“Nasıl?”

 

Arkamı dönünce, ürkmüş bir askerle karşılaştım. Kalenin diğer birçok yaşlı ve tecrübeli görünen muhafızının aksine o genç ve muhtemelen benden daha küçüktü. Şeyy, bir dakika, yok, bu doğru olamaz. Ben kaçım ki, bir yıl iki aylık falan mı oldum? Pekala şeyyy... evet. Doğru ya.

 

“B-bu onun maskesi! Nerde görsem tanırım! S-sen gerçekten de O’sun! Alshir’i kurtaran gizemli usta savaşçısın!”

“Ş-şeyyy, muhtemelen... sanırım...?”

 

*

Ne? Yani, sanırım neden bunda karar kıldıklarını anlayabiliyorum. Çok az şeyi açık ettiğim için pek de seçenekleri yoktu. Ama yine de. Bu ne lan?

 

“V-v-v-vay beee! Bunun gerçekten yaşandığına inanamıyorum! Sonunda kurtarıcımızla tanıştım! Hem de şahsen! Bu sanki bir rüyanın gerçek olması gibi!” diye duyurdu muhafız. “İ-imzanızı alabilme şansım var mıdır acaba?”

“Şeyyy... tabii, olur sanırım?”

 

Askerin aşırı coşkulu heyecanından dolayı şaşırdığımdan, hiç düşünmeden bana uzattığı kaleme benzeyen aygıtı ve bir kağıt parçasını yanlışlıkla kabul etmiştim. Ne yazmam gerektiği hakkında bir fikrim olmadığından, aklıma ilk gelen şeyi karalamaya başladım: “Hadi oradan. Bunu gerçekten imzalayacağımı mı düşündün? Hayatta olmaz.” Japonca tabii ki.

 

“Çok teşekkür ederim!” dedi asker. “Bu hafleri...pek tanıyamadım ama çok güçlü, çok etkileyici görünüyorlar! Teşekkürler, teşekkürler! Bunu kesinlikle bir aile yadigarı yapacağım!”

“Şeyyy... senin yerinde olsam yapmazdım.”

 

Asker söylediğim öneriyi duymamış olacak, mutlu bir şekilde nöbet yerine dönerken neşeli bir melodi mırıldanıyordu.

 

“Y-toksa bu düşündüğüm kişi mi?”

“Ö-öyle olmalı...”

“O Maskeli Üstat!”

 

Gamsız adamın saçmalıkları diğer muhafızların benim varlığımı fark etmesine sebep olmuştu. Bir yandan arkadaşlarına fısıldarlarken, bir yandan bana hayranlıkla bakmaya ve beni övmeye başladılar.

 

“Pekala...” iki yoldaşıma döndüm. “İkinizden biri nelerin döndüğünü anlatacak mı? Çünkü şu anda bana bir sürü adamın bakıp durduğu hissini almaya başladım.”

“Bunun sebebi, buralarda çok meşhur olmandan kaynaklanıyor olmalı.” dedi Nell. “Şehir efsanesi gibi bir şey haline geldin. Neredeyse herkes seni duydu.”

“Herkesin dilindesin.” diye ekledi Raylow. “Ve gayet haklı olarak. İşler onlar için hiç iyi gitmezken birden ortaya çıktın ve sadece kraliyet ailesinin kalan iki üyesini kurtarmakla kalmadın, ülkenin kendisini de kurtardın. O zamandan bu yana şehirde senin hakkında bir sürü söylenti dönüyor. Bunların çoğu muhafızlardan geliyor.” Söylediklerini desteklemek için bakışlarını askerlere çevirdi. “Etrafta geziniyor ve Alshir’in kurtuluşunda omuz omuza çarpıştıklarını herkese anlatıyorlar.”

“Senin ana kahraman olduğun bir sürü tiyatro oyunu bile var.” dedi Nell gülerek. “Senin bir iblis lordu olduğunu bilseler nasıl hissederlerdi diye merak ediyorum.”

“Bunu benim söylememin kabalık olduğunu biliyorum, özellikle senin karşında, ama bu oyunların tanıtımını yapan posterleri görmek, her zaman beni duygusal olarak yıpratmıştır.” dedi başkan, kuru bir kahkahayla. “Her seferinde hem neşe hem de tam tersini hissediyordum.”

 

Cidden mi? Ve o kadar zaman varken bana bunu şimdi mi söylüyorlar!? Manyak mısınız!?

 

“Peki şey... bana bir uyarı falan yapamaz mıydınız?”

“Niyetim öyleydi.” dedi Raylow. “Sengilia’da maskeyi taktığını gördükten sonra sana bundan bahsetmeyi hafızama kaydetmiştim. Ama ertesi sabah takmayınca aklımdan çıkmış. İşine yarar mı bilmiyorum ama özür dilerim.”

“Özür dilerim.” dedi Nell. “Burada olmayalı çok oldu, o yüzden tamamen unutmuşum.”

“...Peki, tamam, her neyse. Hadi işimize bakalım. Etrafta çok fazla takılmayı gerçekten istemiyorum, çünkü görünüşe göre başa çıkması büyük can sıkıntısı olacak bir şey.”

“Katılıyorum. Beni takip edin, hemen ikinizi Majestelerinin bizi kabul edeceği odaya götüreceğim.” dedi başkan.

“Dur, onunla hemen mi görüşeceğiz? Daha yeni gelmedik mi? En azından bir saat falan bekleriz diye düşünmüştüm.”

“Üçümüzün varlığını öğrenen majesteleri, bizimle görüşmenin elindeki işlerden daha önce geldiğine karar verdi. Nell ve benimle yapacağı görüşmeler nispeten yüksek öncelikli sayılır ve eminim senin için de aynısını düşünüyordur.” dedi  “Şimdi acele edelim. Onun kadar önemli birini uzun süre bekletmemiz doğru olmaz.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-09 22:36:08
bir kahraman olarak ün salmakta işimize yarar gelecekte
Kumpir (44 puan) Üye
2021-05-18 10:02:27
gayet güzel gidiyor bazen bazı yerleri gereksiz uzun da olsa ben bu seriyi çoook sevdim
Shin (95 puan) Üye
2021-04-26 02:53:49
Çeviri ve edit için teşekkürler.
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-31 11:11:25
HAAA mal yuki bu gayet normal değil mi _? xd
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-13 12:41:24
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-09 00:05:27
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-10 13:48:07
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-03 01:23:07
Adamın başkante gelip kralla konuşması ne kadar uzun sürdü yav bu yazar boş yapan adam ödülüne layık... Şurda bildiğim kadarıyla 40-50 küsür bölüm daha okuyacaz sonra günceldeyiz daha da boş yapmasa bari yazar...😟😕
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-08-02 23:36:28
Yine yetmedi be bu seriye açım resmen
DasanDra (148 puan) Üye
2020-08-02 22:57:16
Bölüm için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-03 01:18:44
@DasanDra, usta seviyesi son rütbeye çıktın dahada rütbe yok sana hiyerarşi sistemini mahvedecen😂
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-02 20:16:06
Bi yarım kaldı ya. E. S.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-02 18:22:50
Çeviri ve edit için teșekkürler. Acaba ne zaman iblis lordu olduğunu anlașılacak.
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-08-02 16:36:48
Ellerinize sağlık
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-02 16:13:48
çeviri için teşekürler maske modasi baslatilar resmen
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-08-02 23:35:50
@Oburcuk, maske iyidir hele hisokaya benziyosa
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-08-02 15:59:04
Güzel sadece 223 ü atcaksınız sanmıştım buda hızlıca geldi bizimki kahraman olmuş haberi yok :D
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-02 16:14:15
@ThisIsTurk, cocuk ne zaman yaparlae acaba fikrin ne :D