Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk
Kilisenin Niyetleri
Kem gözün video yayını, süslü ama papaz gibi olan bir cübbe
giyen, kendini beğenmiş gibi görünen bir adamın olduğu bir odaya girdiğini
göstermişti. Açık bir şekilde, örgütün emir komuta zincirinin üst
kademelerinden biri gibi görünüyordu.
“Eee? Anlat bakalım.” Bakmakta olduğu dokümanları masaya
koyduktan sonra gözlerini adamına doğru çevirdi ve bulduklarını anlatmasını
istedi.
“Derhal efendim.” dedi izleyici. “İkisinin birbirine düşkün
olduğunu hemen belli oldu. Bir ilişkide oldukları gayet açık.”
“Bana adamı, askerlerin Maskeli Üstat dediği adamı anlat.
Prensin isyanı sırasında, kralın tacını korumasına yardım ettiğini biliyorum
ama, onun hakkında çok az şey duydum. O tam olarak kim?”
“Henüz herhangi yeni bir şey öğrenmedim efendim, ama birkaç
anahtar bilgi parçası belgeledik. Daha önceden bizim yeraltı tesisimizi ziyaret
ettiği zaman onu Değer Biçme Kristalimizle incelemiştik. Kristalin ortaya
çıkardığı bilgilerin sadece bizde olduğunu düşünüyorum.”
“Ah? Bu harika bir haber.” dedi papaz, ya da her neyse, gülümseyerek.
Sanki sonraki avını tuzağa düşürmeye hazırlanan bir yılana benzeyen, mide
bulandırıcı bir ifadeydi. “Sanırım bu, elimizin altındaki araç listesine yeni
bir ekleme oluyor. Eee? Kristal bize tam olarak ne söyledi?”
“Adı Wye efendim. Bir insan ve Hırsız sınıfından.” Diye
hemen karşılık verdi casus. Bilgi önceki rapordan değil de hafızasından
gelmişti. “Bunlar elimizde olan üç anahtar bilgi, ama sorun bu değil efendim.
Peşine düşmemiz gereken tek ipuçları bunlar--eğer siz de bunu dilerseniz.”
“Çok garip... Wye ismi bana hiç tanıdık gelmiyor.
Hünerlerinin boyutlarına bakarsak onun daha ünlü birisi olmasını beklerdim.”
Papaza benzeyen adam kaşlarını çattı. “Durum buysa, nereden geldiğini
araştırın, ama bunu en düşük öncelikte tutun.” Elini çenesine götürmek için bir
anlığına durakladı. “Bizim tarafımıza geçmek için onu ikna etme ihtimalinin
olduğunu düşünüyor musun?”
“Bu inanılmaz zor olur efendim. Kısa süre onunla çalışmış
Carlotta’nın onun hakkındaki raporu, bu kişinin toplumdan çok uzak bir yerde yaşadığını,
ve bu yüzden paraya ve otoriteye ilgi duymasının pek muhtemel olmadığını ifade
ediyor. Kriz dönemi sırasında bizimle çalışmış olmasının tek sebebinin, sadece
kahramanın tarafında olmak istediği için olduğundan gayet eminiz. Eğer onu
kızdırırsak bize karşı hareket edeceğini tahmin etmek gayet yerinde olur.”
“Bu... talihsiz.” dedi papaz, cıklayarak. “Görünüşe göre
planımızı her şeye rağmen devreye sokacağız. Neyse ki, kahramanın gücü birçok
kişi tarafından sorgulanmaya başladığı için, şu anda koşullar mükemmel.”
“Haddimi aşmak istemem efendim ama, onun zayıflığı
hakkındaki suçlamaların haksız olduğu izlenimi altındayım.” dedi izleyici.
“Pozisyonunu kesinlikle hak edecek güce sahip.”
“Öyle.” diye kabul etti papaz adam, “ama öncülünün
gölgesinde kalıyor. O öyle güçlüydü ki, ‘kahraman’ tanımına yeni bir anlam
getirdi. Hizmet verdiği tam kırk yıl boyunca zaferi garantiyle eşdeğer hale
getirdi. İlerlemiş yaşına rağmen, yenilgi kavramını yok etmeye devam etmişti.
Belirlediği standarda o erişemez.”
“Sör Remiero’nun da gerçekte başarısız olduğu ve bunun bir
değil, aslında birkaç sefer olduğunu sanıyorum.”
“Oldu da, ama hiçbir başarısızlığı halkın bilgisine
sunulmadı. Aksine, şimdiki kahramanın yetersizliği hakkında halka verilen
ipuçları bir değil, iki tane. Aralarındaki fark da bu.” dedi papaz. “Bana bu
kadar soru soruyor olmanın sebebi, planı ilerletmeye tereddüt etmen mi?”
İstihbarat ajanına sert bir bakış attı. Yine de, düşüncesini
gergin olsa dahi belirtmişti.
“P-pek değil efendim. Bu sadece... affınıza sığınarak
söylüyorum ama, Nell bizlerin, paladinlerin, düzen olsa da olmasa da, kalbinde
yeri büyüktür. Şu anki kişi haline gelmesini izledik efendim. Eğitimi her ne
kadar sert olsa da, kendini zorlamasını ve beklentilerimizden fazlasında efor
sarfetmesini izledik. O bizim için, ebeveynler olmadan yetiştirdiğimiz bir bir
kız kardeş gibi. Mümkünse, onun mutlu olmasına izin vermek isteyen tek kişinin
ben olduğumu düşünmüyorum. Onu, siyasi kazanç uğruna Ekselanslarıyla istenmeyen
bir ilişkiye zorlamaktansa, seçtiği adamla evlenmesini tercih ederiz.”
“Bu kadar saf olma.” Papaz, bu içten itirafı tereddüt
etmeden boşa çıkarmıştı. “Bu siyasi evlilik, senin düşündüğünden çok daha
önemli. Onu Ekselanslarıyla evlendirmek hem kilisenin hem de ülkenin selahiyeti
için önemli. Böyle harika, vatansever bir amaç uğruna kendini ortaya
memnuniyetle atacağından eminim.”
Yerini bildiği için, ajan, kutsal şövalye, sessiz kalmayı
tercih etmişti. İkna olmamış bir buruşuk yüz, fikrini ifade eden tek şeydi.
“Hmph...” diye homurdandı papaz. “Kararım hakkında ne
düşündüğün önemli değil. İşini yap paladin. Onları izlemeye devam et ve kayda
değer bir şey bulursan derhal bana rapor ver.”
***
“Sahip. Sakin ol.”
Enne’in hatırlatması biraz geç gelmişti. Çoktan, yaslandığım
taştan çiti yanlışlıkla paramparça edecek kadar sert sıkmıştım.
“Benim hatam...” dedim birkaç derin nefes aldıktan sonra.
“Bunu gördüğün için üzgünüm. Şimdi iyiyim.”
Öğrendiğim bilgiler beni hem sinirlendirmiş hem de ikilinin
bahsettiği “Ekselanslarının” muhtemelen peşinde olduğum fikir babası olduğunu
bana göstermişti. Papazın kararı, çok
mantıklı olan bir karardı. Kralın özgürleştirilmesinde ve haliyle ülkenin
kurtuluşunda anahtar rol oynamak, kilisenin Allysia’nın siyasi dünyasında bir
anahtar figür olarak yükselmesine sebep olmuştu. Hükumet işlerinin kontrolünü
ele geçirmek, yüksek makamdakilerin mecliste pozisyonlarını güçlendirmek için
farklı yöntemler aramasını sağlayacağından, onların işine yarardı. Nell’i bir
siyasi evliliğe zorlamak, kolay halledilebilir olmasından dolayı, doğal olarak
izlenebilir bir yoldu.
“Ekselanslarını” ikna etmek, iki tarafla karşılıklı bağları
güçlendireceğinden, bu yüzden de iki taraf için de faydalı olduğundan,
başarması şüphesiz kolay bir işti. Kilisenin yardakçısı, aynı şekilde kendi
nüfuzunu artırmak istiyor olmalıydı, özellikle dini örgütün büyük nüfuz sahibi
olduğu bölgelerde. Nell’in şu anki durumu göz önünde bulundurulduğunda, işlerin
papazın planladığı gibi gitmesi, kesinlikle olasıydı.
Etkilendiği zehirli etkinin ne kadar yayıldığını tam olarak
bilemiyordum, ama bütün tarikatın bilfiil düşman olma olasılığı vardı. Öyle
öfkeyle doluydum ki, mantığı bir kenara bırakıp, öylece her şeyi yakıp yıkmak
istiyordum. Ama gözümü kan bürümesine izin vermemem gerektiğini iyi biliyordum.
Bizi takip edenden anladığım kadarıyla, kiliseyle bağlantısı
olan herkes çürük yumurta değildi. Bazısı Nell hakkında iyi düşünüyordu ve onun
çıkarlarını en iyi şekilde gözetiyordu; onunla, onun da değer verdiğine emin
olduğum, kişisel bağları vardı,. Onları dikkatli düşünmeden ayağımın altında
ezemezdim. Ayrım göstermeden, papazın her bir arkadaşını katletmek yerine
suçluyla masumu ayırmam gerekiyordu.
“Beni iyi dinle seni piç. Seni yok edeceğim.” Köpürmekte
olan öfkemin sorumlusu olan adamın beni duyamayacağını biliyorum. Ama yine de
küfür etmiştim. Çünkü bu bir yemindi.
Nasıl göründüğünü biliyorum. Ve onu nerede bulacağımı da
biliyorum.
Kaçmasının imkanı yoktu. Nell’i, kendi çıkarını gözetmek
için bir araç olarak gören herkes acı çekecekti. İşler kötüye gidecek olsa
bile, paladin dostum bundan yırtacak. Takip işinden pek hoşnut olmasam da, adam
Nell için elinden gelenin en iyisini yaptı. Patronunun bir orospu çocuğu olması
onun suçu değil.
“Siyasi evlilik nedir?” diye sordu Enne, paladin dostumuzu
izlememde bana katılmıştı.
“Hmmm...” sınırlı bilgi dağarcığı sebebiyle, anlamasını
kolaylaştıracak bir açıklama bulmak için bir anlığına duraklamıştım. “Lefi,
Nell ve Lyuu ile, onları sevdiğim için evlenmeyi seçtiğimi biliyorsun değil
mi?”
“Hı-hı?”
“Normal evlilikler işte böyle olmalı. Ama siyasi evlilikler
böyle değildir. Otoriteyi büyütmek amacıyla, insanları sevgisiz bir ilişkiye
zorlarlar.”
“Nell’e yapmaya çalıştığı şey bu mu?”
“Aşağı yukarı evet.”
“O zaman o kötü adamlardan biri.”
“Evet.” başımı salladım. “Ama istediğini yapmasına izin
vermeyeceğim.” Konuşurken sesime öfke sızmaya başlamıştı. “Nell’i böyle
kullanmaya çalışan her kim varsa, öfkemin tadına bakacak.”
“Benimkinin de. Nell’e kötü şeyler yapmaya çalışan herkesi
keseceğim.”
“Sağ ol Enne. Zamanı geldiğinde sana güvenebileceğimi
biliyorum.”
“Ben de seninle evlenmek istiyorum sahip. Bütün bu işler
sona erdiğinde evlenebilir miyim?”
Teklif öyle habersiz gelmişti ki, bir şey içiyor olsam kesin
püskürtmüştüm.
“S-sen büyüyene kadar bunu ertelemeye ne dersin?” Dedim her
zamanki tepkimle. “Sen, Illuna ve diğerleri bunun için çok küçüksünüz.”
Teknik olarak cansız bir cisim olsa da, Enne’in diğer kızlar
gibi büyüyeceğinden pek de emin değildim. Ve bunun hakkında düşünmeyeceğim de.
Bu, başka zaman çözülecek bir gizem.
“...Hı-hı.“ Bir anlık gecikmeden sonra, kabul ederek başını
salladı.
Şükürler olsun. Derin bir oh çekmiştim. Bu aptalca bahanenin
ne zamana kadar gideceğini merak ediyorum. Ve bana mı öyle geliyor, yoksa
bahanelerim beni gittikçe köşeye mi sıkıştırıyor...?