Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

11 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1203 Görüntülenme
Bu bölümü 32 Kişi beğendi.
Cilt 17

Krallar ve İblis Lordları

Kral Reiyd Glorio Allysia, kollarını gerip sırtındaki kasları gevşetirken bir dizi uzun, derin nefes aldı. Önünde yatan evrak dağıyla ilgilenme çabası, her yerini ağrıtmış, yormuş ve hemen halledilmesi gereken yapılacaklar listesine daha az gömülecek olmasına sebep olmuştu.

 

Sırt kasları canını sıkmayı kesince, bir elini masasındaki yerine yerleştirdi ve diğerini yüzüne götürdü. Parmakları yüzünün kenarına dayalı bir şekilde, yavaşça şakaklarına masaj yaptı ve sandalyesine yaslandı. Her ne kadar kendini rahatlatmaya çalışsa da birkaç sefer acının sinir sistemi boyunca ilerlediğini hissetmişti. Eklemleri, neredeyse bütün bir gün hareketsiz kaldıktan sonra yapmak istediği hareketlere uygun davranmayınca, duruşunun ağırlığı altında gıcırdamıştı.

 

“Bunun için çok fazla yaşlandım...”

 

Diye iç çekti hükümdar. Artık ne en iyi zamanındaydı ne de yakınındaydı. Normalde tahttan çekilip, daha arzulu, dinç bir varise bırakacak yaşa erişmişti. Ama tek varisini kaybettiği için, yorgun argın ilerlemek ve kendini zorlamaktan başka bir seçeneği yoktu.

 

Ağzının kenarları yukarıya çıkmıştı; bu düşünce, sadece kendinden nefret eden birinin yapacağı gibi gülümsemesine sebep olmuştu. Reiyd aslında bunun, Allysia’nın şu anki durumda bulunmasının sebebinin kendisi olduğunu biliyordu. Tüm suç nihayetinde kendi bilgisizliğine ve öngörüsüzlüğüne bağlanabilirdi.

 

Oğlunun davranışlarındaki değişikliğin doğal olmadığını anlamakta başarısız olmuştu. Bu, prensin kişiliğinin birden daha da kötüleştiğinin farkında olmadığı anlamına gelmiyordu. Başından beri bunu biliyordu, ama sebebini enine boyuna düşünmekte başarısız olmuştu. Yaşlı hükümdar dönüşümün, çocuğun sonunda isyan çağına girdiğini varsayarak önemsiz bir durum olduğunu düşünmüştü. Mantıksız bir çıkarım değildi, ama yine de ona çok pahalıya mal olmuştu. Ülkesini bir kaos haline sokmuş, yakınlardaki ülkelere saldırıya geçmesi için fırsat vermiş ve nüfuz ve meclis, güç isteyen çeşit çeşit soylu tarafından bir savaş alanına dönüştürülmüştü. Bir de bunlar, biricik oğlunun ondan alınmasının üzerineydi.

 

Tekrarlamak gerekirse, Reiyd biliyordu.

 

Eğer aklını sadece daha iyi kullanabilseydi, hepsinden kaçınılabileceğini biliyordu.

 

Yerini alacak veliaht prens olmayınca kral, senato tarafından sürekli rahatsız edilmeye başlamıştı. Üremesini, bir başka erkek çocuk sahibi olarak ülkeye layık bir adam olarak yetiştirmesini istiyorlardı. Ama kraliçe çoktan vefat etmişti. Bir varis istiyorsa yeniden evlenmesi gerekirdi. Reiyd bir kraliyet soyundan geldiği için, soyunun devam ettirmesinin görevi olduğunu tabii ki biliyordu. Ama çok yaşlıydı, üreme işi için arzularının keyfini çıkarma konusunda hiç ilgisi yoktu. Oğlunun kaybı, her şeyi daha da kötü yapmıştı. Çocuğuyla ilgili anıları, bel altıyla düşünme kabiliyetini biraz öncesine göre tamamen kaybetmesine sebep olmuştu.

 

Bu isteksizlik daha da fazla çekişme doğuracaktı. Ülkenin asil kan taşıyan birçok dükü, onun niyetini anlamış ve birbirleriyle, sadece birinin galip çıkacağı büyük bahisli bir taht oyunu yarışına tutuşmuşlardı. İblis lordunun Alshir’e dönmesine sebep olan şey de tam olarak bu çatışma, bu mücadeleydi. O da bu siyasi akıntıya tutulmuştu ve güç arzulayanlar tarafından mağdur bırakılmıştı.

 

Hem onun hem de kahramanın rahatsızlığının nihai sebebi olarak Reiyd, elinden gelen her şeyi işine vermeye devam etmeye mecbur kalmıştı. Diğerleri onun hatalarının sonuçlarıyla uğraşırken, hiçbir şeyle uğraşmadan öylece durmayı reddetmişti.

 

“Sanırım bu fırsatı, onun karışımlarından birini denemek için kullanabilirim.”

 

Reiyd, masasının kenarında duran küçük, yuvarlak şişelerden birini eline aldı. Kendine doğru yaklaştırdıktan sonra, baloncuklu sıvıyı havaya maruz bırakarak tıpasını çıkardı. Kullanıcısına fayda sağlaması için bir sürü malzemenin ve büyü enerjisinin karışımıyla elde edilen bir tür iksir gibi görünüyordu. Efsunlu eşyaya bakınca, belli belirsiz bir aşinalık hissi içinde uyanmıştı. Reiyd, en buna benzer bir karışımı daha önce en azından bir sefer gördüğünü hissetmişti, ama tam olarak ne iksiri olduğunu hatırlayamamıştı.

 

Durum her neyse, bunu içmenin ona bir zarar vermeyeceğinden emindi. İblis lordu ona birkaç tane vermiş ve bunların, onu canlandıracak ve yorgunluğunu alacak vitamin takviyeleri, enerji içeceği olduğunu söylemişti. Ve her ne kadar böyle bir iddiadan şüphe etmek için sebepler olabilecek olsa da, Reiyd’in herhangi bir şüphesi yoktu. Yuki’yi, insan olmamasına rağmen, mecliste büyüklük taslayan iki yüzlü komploculardan çok daha insanlık sahibi, iyi kalpli, güvenilir birisi olarak görüyordu. İyiliği göz önünde bulundurulduğunda onun, kızının ilgisini kazanmış olmasının şaşırtıcı hiçbir yanı yoktu.

 

Kendi kendine gülümsemesini ve prensesin son zamanlardaki tuhaflıklarını bir süre düşündükten sonra kral, şişeyi dudaklarına götürdü ve içindekileri tek bir seferdi midesine indirdi.

 

Dudakları ve gözleri birden açılırken, boğazından anlamsız bir ses çıkmıştı. Sanki bir yıldırım tarafından, daha önce tecrübe ettiği hiçbir şeye benzemeyen, doğası gereği saf bir kadim enerji dalgası tarafından vurulmuş gibi hissetti. Derinliklerinde güç akıyordu ve vücudu yenilenmiş bir canlılıkla dolmuştu. Etleri ve kemikleri, en temel bileşenlerine indirgenmiş ve bunca yıl boyunca aktif olarak görevde olmanın getirdiği stres ve yaşlanma tarafından bozulmamış, yara almamış bir şekilde yeniden bir araya gelmişti. Tüm ağrıları ve yorgunluğu iz bırakmadan kaybolmuştu. Gençliğindeki kadar canlılık dolu hissediyordu.

 

İlacın büyüsünün vücudunda yayılması ve tepeden tırnağa her şeyi düzeltmesi için sadece birkaç saiyeye ihtiyacı vardı. Ama o çok, çok daha uzun süre donakalmıştı. Etkisi öyle aşırıydı ki, nasıl düşünmesi gerektiğini bile unutmuştu. Hareketsiz bir şekilde karşısındaki duvara bakakalmıştı, ta ki bir dizi gürültülü, tok kapı tıklaması, onu dünyaya geri indirmişti.

 

“Misafirlerinizden birisi görüşmek istiyor majesteleri.” dedi kahya. “Emirleriniz nedir?”

“G-girmelerine izin verebilirsin.” diye kekeledi, yarı soğukkanlı Reiyd.

 

Kapı açılarak, az önce Reiyd’in aklının başından uçmasına sebep olan garip gözlü genci ortaya çıkarmıştı.

 

“Selam kilit adam.” dedim.

Soğuk kanlılığının geri kalanını da kazandığından emin olmak için bir süre bekledikten sonra, "...İyi akşamlar.”  diye karşılık verdi hükümdar.

 

Yuki maskesini takmamıştı, ama bu bir sorun değildi. Genç adam, tam olarak bu tarz durumlar için kim olduğuna şüphe gelmemesi açısından, yüzünü hükümdara çoktan göstermişti. Bu açıklama, ilk başta Reiyd’i hazırlıksız yakalamıştı; kral iblis lordunun bu kadar genç olmasını beklememişti.

 

“Gerçekten de şeytanın zamanlamasına sahipsin.” derken boş şişeyi masanın üzerine geri koydu. “Bu vitamin takviyeleri tam olarak nedir? Etkilerinin büyüklüğüne inanamıyorum.”

“Ah şunlar mı? Onlar sadece yüksek seviye iksirler.” Şaşırtıcı açıklaması, en normal ses tonlarından biriyle gelmişti. “Nasıl ama? Bayağı etkili değil mi?”

“N-n-ne!?” Gözleri masanın köşesine, boş olmayan çok sayıdaki şişeye fırlarken, yuvalarından fırlamıştı. “Bunların her birinin ne kadar tuttuğunu bilyior musun!?”

 

Hükümdar, iblis lordunun soğukkanlılığına inanamamıştı. Bulunması zor, değerli ilaçlara, sadece vitamin takviyesi demek tamamen yanıltıcıydı. Benzer karışımlar öyle pahalıydı ki, bir taneyi satın almak bile, küçük bir devleti iflasa sokup, en değerli hazinesinden vazgeçirmek zorunda bırakırdı.

 

Reiyd, Yuki’nin tam sağlık iksirlerine erişimi olduğunu biliyordu. Iryll’in kurtarılması sırasında kralın varlığında bir tam sağlık iksiri kullanmıştı. O zaman zarfında, Reiyd iblis lordunun, sadece durumun aciliyeti sebebiyle böyle bir masrafı göze aldığını düşünmüştü. Tam sağlık iksirleri, öylece hafife alarak dağıtılacak şeyler değildi sonuçta.

 

“Yani, tabii, sizin standartlarınıza göre bunların muhtemelen çok değerli olduğunu anlıyorum.” dedi Yuki. “Ama açıkçası bu bana koymaz.”

“B-bunun gayet farkındayım, ama öyle olsa bile, bunları üretmek sana bayağı pahalıya mal olmuş olmalı.” dedi kral. “Bu kadar fazlasını para almadan bana vermek gerçekten senin için önemli değil mi?”

“Neden para alayım ki? Bana çok paraya mal oldukları doğru, ama toplu bir şekilde ürettirdiğim için kenarda birkaç yüz tane var. Oraya buraya birkaç tane bırakmak pek de fark yaratmaz.”

“B-birkaç yüz mü!?” Reiyd, sudan çıkmış bir balık gibi nefes çekmişti.

“Evet, hep böyle yapıyorum. Ne zaman Monster Hunter oynasam, eğer çantamda birkaç yüz antik iksir yoksa, hep yeterince hazırlanamamışım gibi hissediyorum, bilirsin işte, her ihtimale karşı.” dedi. “Ah evet, unutmadan söyleyeyim, onları daha sonra içmektense şimdiden içmeni öneririm. Çok çabuk bozuluyorlar ve benimki gibi bir eşya kutun yoksa, onları saklama imkanın hiç yok.”

 

Kral, iblis lordunun sözlerinin sadece yarım anlamıştı. Önerisinin ilk yarısı, muhtemelen geçmişindeki bir hikayeden gelen, sadece kafasını daha da karıştırmaya yarayan jargonlarla doluydu. Ama durum her neyse, bir şeyi netleştirmişti. Ve bu da ikisinin değer algılarının farklı olduğuydu.

 

“Eğer gerçekten sorun değilse, hediyeni memnuniyetle kabul edeceğim.” dedi kral, aklını toparladıktan sonra. “Evet? Bu onuru neye borçluyum?”

“Ah tabii ya.” dedi garip gözlü genç. “Bu kadar geç uğradığım için üzgünüm. Bilgi toplama işinden henüz geldim. ‘Ekselansları’ olarak tanınan birini biliyor musun?”

“Hmm... Ekselansları...?” Kral düşünmeye başladı. “Bu unvan, normalde bakanlarımız için ayrılmıştır. Çözmeye uğraştığın komplonun bakanlardan birine ait olduğundan mı şüpheleniyorsun?”

“Aşağı yukarı, evet. Şöyle ki, gündüz Nell ve ben dolaşırken tesadüfen bizi birinin takip ettiğini fark ettim. Canımızı sıkmayı kestiği anda onu takip etmeye başladım ve neyin peşinde olduğunu anlayana kadar onu izledim. Kiliseden olduğu ortaya çıktı.”

“Kilise mi...?”

 

Reiyd, ona sunduğum bilgiyi sindirmek için bir süre gözlerini kapadı. Tam da korktuğu gibiydi. Prensin isyanı sırasında kilisenin üstlendiği icraatlar, sadece onların ülke işlerinde daha çok söz sahibi olmalarına sebep olmadı, ayrıca bir tür siyasi dokunulmazlık kazandılar. Kral bile, halkın gözünde bu dini organizasyonun karşısında güçlü bir şekilde duramazdı. Uzun zamandır, grubun bu fırsatı kullanıp, siyasi zeminini güçlendireceğini ve nüfuzunu daha da artıracağından şüpheleniyordu.

 

“Kilisenin üst düzey yetkililerinden biri, Nell’i tamamen uzaklaştırmak istiyor.” diye sertçe konuştu iblis lordu. “Piç herif, Nell’i, ‘ekselansları’ dediği salakla siyasi bir evliliğe ikna ederek, kilisenin hükumetle olan bağlarını güçlendirmek istiyor. Kilisenin kozu olduğu için gayet iyi bir anlaşma olacağı için, ‘ekselanslarının’ muhtemelen bayağı önemli biri olduğunu ve bu yeni bilgi ile birlikte, onun kim olduğunu bulabileceğini düşünüyorum.”

“Ne demek istediğini anladım.” Reiyd düşüncelerini toparlamak için bir anlığına durakladı. “Ve tesadüfen benim de aklımda, kendi incelememizi yürüttüğümüz şüpheli addettiğimiz kişiler var.” Kral sandalyesine yaslandı. “Şöyle ki Yuki, benim bir veliahtım yok.”

“...Doğru.”

 

Kral güldü. İblis lordunun yüzünün farkına vardıktan sonra irade gücüyle neredeyse birden önceki haline dönmüş olmasına verilen bir tepkiydi. Tepki öyle insaniydi, öyle içtendi ki, hükümdar istemeden de olsa keyiflenmişti.

 

“Ne oldu?”

“Hiç, hiçbir şey.” Son bir kahkahadan sonra, Reiyd sakinliğini geri kazandı. “Bir oğlumun olmaması, bana iki seçenek bırakıyor: tekrar evlenip üremek, ya da damarlarında kraliyet kanı dolaşan bir adamı evlat edinmek. Yaşımdan dolayı ilk seçeneği şahsen hesaba katmıyorum ve bu yüzden ikincisini seçmek dışında bir seçeneğim yok.”

“Yani bana demeye çalıştığın şey, evlat edindiğin tarafın inanılmaz kazanç sağlayacağı, bu yüzden de herkesin kendi adayını öne sürüp, perde arkasından bir sürü saçmalık denediği, öyle mi? Sanırım, kendi adamlarını daha iyi göstermek yerine, güç dengelerini kurcalamak için lanet olası ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Özellikle, muhtemelen uzun vadede ülke için en iyisi olan kişiyi seçeceğini göz önünde bulundurursak.”

“Kesinlikle. Eğer Iryll’in evlenmesine izin verseydim bu güç mücadelesinin etrafından dolaşmış olurduk, ama onu Allysia siyasetine ve yanında birlikte gelen sorunlara sokmaya hiç niyetim yok.” Kralın yüzünde muzip bir gülümseme belirdi. “Eğer dilersen, onu istemeni seve seve kabul ederim.”

“Ş-şey ahh... bunu büyüdüğü zaman düşünelim. Her neyse, bütün bu komplonun tam olarak bir araya geldiğini görmeye başlıyorum.” Yuki konudan kaçındığını gizlemek için hiç çaba sarfetmedi ve hemen konuyu komploya geri döndürdü. “Bütün bu ‘ekselansları’ olayından anladığım şey, onun taht için rekabet edenlerden biri olduğu. Ve muhtemelen tahtı ele geçirme şansını en yükseğe çıkarabilmek için kiliseyle birlik olmaya çalışacağı.”

“Büyük ihtimalle haklı olduğunu düşünüyorum.” dedi Reiyd. “Benden sonra tahta geçecek kişiler büyük ihtimalle Ekonomi Bakanı, Senato Başkanı ve Savunma Bakanı’ndan biri olacak. Üçü de, diğerlerinin onlar hakkında senin bahsettiğin şekilde bahsetmesine sebep olan kuvvetli mevkilerde bulunuyor. Şahsen ben, sıkıntılarının arkasındaki kişinin büyük ihtimalle Savunma Bakanı Jaynor Redrius olduğuna inanıyorum.”

“Anladım... Genel olarak nasıl birisidir?”

“Jaynor... öyle vatansever ki, tutkusu bağnazlık sınırındadır. Ülkenin mevcut durumundan çok açık bir şekilde memnuniyetsiz ve uzun zamandır askeri harcamaları artırmanın savunuculuğunu yapmakta. Teklif ettiği bir diğer görüş ise, askeriye ile bağları olanların eğitimlerine daha çok harcama yapılması. Amacı, düşmanlarımızı uzaklaştırmak için ülkenin kuvvetini artırmak.”

“Of dostum... Yani numunelik bir militarist. Harika. ...harika.” Yuki gözlerini devirdi. “Seni bilmem ama, ben olsam bir gözümü onda tutardım. Genellikle öyle tipler, herkesin iyiliği için en iyisinin bu olduğuna kendilerini ikna ettikleri sürece, saçma sapan işlere başvurmaktan geri durmazlar.”

 

Kral başını uzun uzun salladı ve nihayet konuşmaya başladığında ise kaşlarını çattı.

 

“Ben de sık sık aynı endişeyi düşünüyorum. Bakan Jaynor, taçtan uzak tutmak istediğim tek kişi. Kişiliği çok zorlayıcı, çok ısrarcı. İyi bir kral olacağını düşünmüyorum. Üzülerek, benim gibi hisseden pek fazla kişi yok. Savunma bakanı hem kitleler tarafından hem de meclisin diğer üyeleri tarafından çok seviliyor ve o, hem en becerikli hem de en çok eski başarımlara sahip olan kişi.”

“...Bana, muhtemelen aradığım şerefsiz gibi geliyor.”

“Eğer konuşmaya başlarsam muhtemelen uzunca bir süre kendimi kaybetmiş bir şekilde konuşurum, o yüzden olabildiğince kısa ve öz olacağım. Bildiğim şeylere dayanarak, büyük ihtimalle haklı olduğuna inanıyorum. Bana kilise hakkında getirmiş olduğun bilgi, şüphelerimi sadece daha da ileriye taşıyor. Eğer ordunun başındaki adam, iç işlerden sorumlu organizasyonla iş birliğine giderse, o zaman ona tacı vermek ve gücü ikisine de vermek dışında başka seçeneğim olmaz. Çıkarları mükemmel bir şekilde uyum sağlıyor.”

“Sadece meraktan soruyorum, sen kimin kral olmasını istiyorsun?”

“Bu... gayet iyi bir soru. Uzun zaman düşündükten sonra, Senato Başkanı’nın en iyi seçim olduğu sonucuna vardım. Hem güvenilir hem de mevkiimle birlikte gelen her şeyle başa çıkabilecek yeterlilikte birisi. Ancak senatonun çok az otoritesi olduğundan, tacımı ona devretmemin imkan dahilinde olduğundan şüpheliyim.”

“Bir dakika, neden emeklilikte bu kadar ısrarcısın ki? Neden yaptığın şeye devam etmiyorsun?”

“Bu kadar tecrübe biriktirmiş olmasaydım, çok isterdim delikanlı. Daha genç birisi, kral olmakla gelecek bütün işten zevk alacak kadar hevesli olur. Ama ben değil. Ben bundan bıktım. İstediğimden çok daha fazla çaba gerektiren, berbat bir makam. Oğlumu kaybettiğim olay, sadece kendi yetersizliğime ikna olmama sebep oldu. Daha belirgin bir varisim olsaydı, tahtımı bırakır ve sorunları daha uygun ve istekli birine bırakabilirdim. Ama olmadığı için, tacı terk etmek tamamen ülkenin zararını olur. Ve kral olarak, mükemmel olamayacak biri bile olsam, bu yapamayacağım bir şey. Zorunda olduğum süre boyunca bu yükü taşımaya devam edeceğim.”

 

Sözlerinde, kanıtlamaya çalıştığı her bir yorgunluk zerresi vardı. Her ne kadar açık bir şekilde son raddeye kadar itilmiş olsa da, kral sarsılmamıştı. Halkı için elinden gelenin en iyisini yapmak için çabalamaya devam etmişti İradesinin kuvveti öyle güçlüydü ki, iblis lordu bile bunu takdir etmek için susmak durumunda kalmıştı.

 

“...Pekala. O zaman şuna ne dersin? Tahttan çekildikten sonra bana haber ver ve zindanıma gel. Orayı bir tatil yeri olarak görebilir, arkana yaslanıp hak ettiğin paydosu yapabilirsin.”

“Bu kulağa harika bir fikir gibi geliyor.” Kral nazik ama bir dost tarafından hoşnut edilmiş gibi candan bir şekilde gülümsemişti. “Teşekkür ederim. Umarım, bu teklifini kabul edip elimizdeki durum çözüldüğünde hoş, uzun bir tatil yapmak için Iryll’i getirmemi sorun etmezsin.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
yusuf (157 puan) Üye
2021-03-31 18:34:42
“...Pekala. O zaman şuna ne dersin? Tahttan çekildikten sonra bana haber ver ve zindanıma gel. Orayı bir tatil yeri olarak görebilir, arkana yaslanıp hak ettiğin paydosu yapabilirsin.” “Bu kulağa harika bir fikir gibi geliyor.” Kral nazik ama bir dost tarafından hoşnut edilmiş gibi candan bir şekilde gülümsemişti. “Teşekkür ederim. Umarım, bu teklifini kabul edip elimizdeki durum çözüldüğünde hoş, uzun bir tatil yapmak için Iryll’i getirmemi sorun etmezsin.” Krallar imparatorlar neden hep yorgun kendi hikayemde bile yorgun oluyorsun ... neyse bilmem çünkü imporotor değilim
Night (23 puan) Üye
2020-12-02 11:38:38
E.S
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-13 20:12:47
Çeviri için teşekkürler
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-15 20:38:17
Çeviri ve edit için teșekkürler.
darkrai (79 puan) Üye
2020-08-12 23:09:35
E.S.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-12 22:46:56
Bence kiliseyi toptan hitlerin yahudileri yakması gibi yakalım kilise milise kalmasın herkes rahat...💆🛀🗽
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-13 20:32:43
@ASİLZADE, bu biraz aşırı olabilir ama fikri beğendim
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-08-11 21:04:23
Zindana bir dede geliyor
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-12 22:44:13
@Ulaş, krala dede dedin ya 😂😂😂
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-11 19:05:07
Çeviri ve edit için teșekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-11 19:04:24
Bu kral olduğunda ortalik nasil karișacak acaba.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-12 22:45:12
@DeliDana, Olurmu ki ? bu yazarın ne yapcağı belli olmuyor pedofili şakası hariç...
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-13 18:41:42
@ASİLZADE, o olmazsa olmaz zaten.
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-08-11 17:30:35
Ben eksalanslarını kral olarak varsaymıştım
IBetonYetmezI (1626 puan) Üye
2020-08-11 17:13:20
Çok güzel gidiyor her şey ama bi lefiyle balayı na çıkamadı sinirimi bozdu
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-08-11 16:08:02
Acaba şu "ekselansları" ne zaman ölücek çok merak ediyorum
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-11 15:47:52
ama malesef kimsede boyle kurgu kapasitesi yok
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-11 15:47:33
çeviri için teşekürler prensesle yapmacik bir evlilik yapip yukinin kral olmasını isterdim hata kendine zaman ayirmak icin cumhuriyet ilan edip kafasina göre gezebilecegi yeri geldiginde ulke yonetecegi bir kral mukemel olmazmiydi
IBetonYetmezI (1626 puan) Üye
2020-08-11 17:12:24
@Oburcuk, serinin amacına ters istese en başta yapardı
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-11 15:32:31
Çeviri için teşekkürler