Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

18 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1103 Görüntülenme
Bu bölümü 27 Kişi beğendi.
Cilt 17

Olayı Sona Erdirmek - Kısım 3

“Yaşlı piç lanet olası bir yılan.” İkimizin konuştuğu şeyleri krala özetlerken Jaynor’a tekrar küfrettim. “O lanet olası pis bir komplocu. Seni bilmem ama, onun kurnaz kıçını kurcalamazdım. Girdiğin zahmete değmez.”

“Sana yaptığı açıklama, son zamanlardaki durgunluğunu kesinlikle açıklıyor...” kral bir süre düşündü, sonra ona sunduğum bilgiyi içinde bir mantığa oturttuğunu gösteren bir şekilde yavaşça başını salladı.

“Evet, her neyse, bendeki haberler bu kadar. Sende bir şeyler var mı?”

“Var. Bakanın tarafının ortadan kaldırdığımızı emin bir şekilde söyleyebilirim. Argus’un komplosuna dahil olan şahıslar tutuklaınırken, dahil olmamışlar kraliyet tarafına katıldı. Ancak, yine de seni yüzüstü bıraktım.” Başını özür diler şekilde salladı. “Jaynor’u suçlayacak yeterli kanıt bulamadım.”

“Bunun olacağını düşünmüştüm. Görünüşe göre olan biten her şey hakkında bilgisi var ama gerçekten katılmamış.”

“Durum öyle görünüyor.” dedi kral, başını sallayarak. “Şu anda tutuklu olanların itiraflarına göre, onlar fiili olarak Argus’un emri altında çalışıyorlarmış. Üstleri tarafından ortada bırakılmak, baronu epey işbirlikçi bir duruma soktu. Ona yöneltilen her soruya açıkça cevap verdi, ama bize anlattıkça, Jaynor’un bu komplonun bir parçası olmadığı daha çok ortaya çıktı.”

“Gerçekten mi?” Şaşırmıştım. “Tam tersi olması gerekmez mi?”

 

Anca şüphelerimi dile getirdiğimde şüphelerimin yersiz olduğunu fark ettim. Bakan yakalanmayacak kadar zekiydi. Tam da bu durum için çok iyi hazırlanmış olduğuna emindim--olmuş her şeyi öyle ayarlamıştı ki, suçsuz kalmasını sağlayacak şekilde gerçekleşmişti.

 

“Daha normal şartlar altında evet, ama Argus’un ortaya döktüğü bilgi, hem Sengilia hem de kaleye yapılan saldırıları onun planladığını belirtiyor.”

“Hı hı.”

“Zaman zaman, bakanın emri ve yönergeleri altında çalıştığından bahsettiği oldu, ama yaptığımız daha derin araştırmalar Argus’un sadece, Jaynor’un dahil olduğu izlenimi altında yanlış yönlendiği sonucuna varmamıza sebep oldu, ki aslında değildi.”

“Şeyy... sadece aah... vay be.”

 

Jaynor sadece kendini Argus’un bütün günahlarından ayırmamıştı, ayrıca tepkinin bütün kısımlarını diğer adamın sırtına yüklemişti. Neredeyse Argus için biraz üzülmeye başlayacaktım. Neredeyse.

 

 

Öff, kimi kandırıyorum? Sikeyim onu. Ve Jaynor’ı da.

 

Bakanın bana sunduğu anlaşmanın iyi niyetten gelmediğini biliyordum. Artı ve eksilerin detaylı analizine ve benim en azından, muhtemelen onun bana ihanet etmeyeceğine güvenebileceğim anlamına gelen, fırsat maliyetlerine dayanan bir karardı. Ama yine de. Sikeyim onu. Umarım kriz falan geçirir de ölür. [1]

 

Ancak, Jaynor’la anlaşma sıkıntısına girmeye değmişti. Anlaşmamız, Nell’i fiilen dokunulmaz hale getirmişti. Şu anda sadece kral ve kilise değil, ayrıca ordu ya da en azından kaygan piçin yürüttüğü kısmı tarafından kabul görüyordu. Hayal mi görüyorum, yoksa bu biraz şeytanla anlaşma yapmışım gibi mi gözüküyor?

 

“Galiba onu Argusun kabahatlerinin sorumluluklarına dahil etme yolunu seçmekte doğru yapmışız.” dedi kral. “Ve ve bunu yaparken gelmiş olmandan çok memnunum. Bir kez daha içimizdeki hoş olmayan kısımları temizlememize yardım ettin. İlk seferinde çoğunu çoktan uzaklaştırdığımızı düşünmüştüm, ama görünüşe göre öyle değilmiş." Dedi ve iç çekti. “Ve sanıyorum ilerledikçe daha fazlası gün yüzüne çıkmaya devam edecek. Ama en azından, şu anlık biraz sakinleşeceklerdir. İşbirliğin için bir kez daha teşekkür ederim.”

“Ehhh, Nell için zaten yapacağım bir şeyi yaparken yapmak zorunda kaldığım bir şey. Tam tersi, kapınıza bu kadar sorun getirmiş olmaktan dolayı ben kötü hissediyorum.” [2]

“Bana herhangi bir sorun getirmedin.” diye karşı çıktı kral. “Senin, sadece yüzeyin altında zaten var olan bir şeyi ortaya çıkardığını söylemek daha doğru olur.”

 

Teşekkürler. Bu beni çok daha iyi hissettirdi. Dostum, sana gerçekten sağlam borcum var. Eeeeevet.... Lafı açılmışken... Kralın kahyasının getirmiş olduğu çaydan bir yudum içtikten sonra envanterime uzandım ve aldığım bir paketi ona sundum.

 

“Az daha unutuyordum, buyur, şunları al.”

“Bunlar... kolyeler mi?” diye sordu, kutuyu açıp içindekileri incelerken.

“Evet, onlar geçit kristalleridir. Birine mananı aktardığında içindeki halkayı çalıştırır ve seni doğrudan kaleme ışınlar. Tek sorun, her biri sadece bir kez kullanılabiliyor, o yüzden bunları acil durumlar için falan sakladığından emin ol. Toplamda beş tane var, o yüzden güvende olmalarını tercih ettiğin kişilere vermekten çekinme. Bilirsiniz, kızına falan işte.”

 

Kral kolyelerden alan tek kişi değildi. Raylow, Şövalye Hanım ve Büyücü Kız da aynı hediyelere maruz kalmışlardı. İçlerinde iblis lordu olduğumun farkında olmayan tek kişi Carlotta olduğu için, ona diğerlerinden biraz farklı bir açıklama yapmıştım. Anladığı kadarıyla, tüm geçit kristalleri onu evime yollayacaktı.

 

Kraliyet ailesinden olmayan üç kişiden biri olan Büyücü kız, en abartı tepkiyi veren kişiydi. Leila gibi o da bilim insaı türünde biri gibiydi. Ne işe yaradığını duyduğu anda, gözleri parıldayarak onu incelemeye koyuldu. Onu bir saplantı haline getirmeye başlamak gibi saçma boyutlara gelmesinden, açıkçası biraz korkutucu gelmeye başlamıştı. Gerçi sanırım bilim insanları böyleler.

 

"Az önce bu cihazların ışınlanma yetisine sahip olduğunu mu söyledin!?” Kralın bakışları ben ve ona verdiğim kutu arasında birkaç kez gidip geldikten sonra nihayet kabullenerek iç çekti. “Gerçekten de tamamen sürprizlerle dolusun.”

“Eh... Bu sadece, iblis lordlarının yaptığı şeylerden biri.”

 

Şakam, bıkkın bir şekilde de olsa onu güldürmüştü.

 

“Teşekkür ederim. Memnuniyetle kabul ederim. Karşılığında yapabilceğim herhangi bir şey varsa lütfen söyle.”

“Dostum, rahatla. Kafana takma.” dedim. “Bunları sana vermiş olmamın sebebi sana borçlu hissetmem. Bana iyilik yapmaya devam edersen, beni öyle çok borca sokarsın ki iflasa kadar giderim.”

“Bunlar, ağırlığı diğer tarafa kaydırır.” Bir avucunu açık bir şekilde uzattı ve başını salladı. “Karşılığında hiçbir şey yapmamam mümkün değil, özellikle bana sağladığın tam sağlık iksirlerinin sayısını düşündüğümüzde.”

 

Öyle diyorsun ama, sana sadece tüketilen şeyler verdim. Hepsi tek kullanımlık ve onlarla işin bittiğinde tamamen kaybolacaklar. Ayrıca, ne iksirler ne de geçit kristalleri aslında çok da DP’ye mal olmuyorlar. Aaah... bir dakika. Fikrim geldi.

 

“Pekala, o halde, geçen gelişimde bana verdiğin şaraplardan biraz vererek ödeşmeye ne dersin? O kadar iyiydi ki anında bitirdim.”

 

Yani, daha çok Lefi ve ben bitirdik. Sarhoş olduğunda çok tatlı oluyor.

 

“O zaman tabii ki, istediğin kadar alabilirsin.” dedi. “Ama böyle ucuz bir şey alarak memnun olacağından emin misin?”

“Ucuz olduğunu sanmıyorum. Bana gayet yüksek kaliteli gibi geldiği için, en azından bayağı pahalıya mal olduğundan eminim.” dedim. “Ayrıca, şahsen, bir varil iyi içkiyi, miniminnacık bir kolyeden daha değerli görürüm.”

“...Eğer asıl hissettiklerin buysa, o zaman sanırım tersini söylemeye ne gerekçem ne de hakkım var.” dedi, bir süre değerlendirdikten sonra. “Karşılığında sana birkaç varil hazırlatacağım.”

“Harika, teşekkürler.”

 

Vuu! Yine içki partisi zamanı! Uzun zaman sonra ilk defa yamışacağım. Normalde, çocuklara kötü örnek olmamak adına, çakırkeyften fazlasını içmeme izin vermemeye çalışıyorum, ama bu onların yanında hiç sarhoş olmadığım anlamına gelmiyor. Eğer ara sıra yaparsam çok kötü bir örnek olmam herhalde, değil mi?

 

Ne olursa olsun, kesinlikle keyif alacağımdan eminim. Eşlerimin kanlarındaki alkol seviyelerinin tavan yaptığını görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Az çok Leila’nın da sarhoş olmasını istiyorum, daha çok hiç sarhoş olmadığı için.

 

Yüzümde bir gülümseme ve başım bulutlarda birkaç saniye geçirdikten sonra ellerimi dizlerime bastırdım ve kendimi, kralın ofisindeki kanepeden ayağa kaldırdım.

 

“Pekala, gitmem gerek. Her ne kadar biraz daha takılıp muhabbet etmek istesem de, Nell peşinde bir arabayla beni bekliyor, o yüzden geri dönmem gerek.”

“Araba mı?” diye sordu. “Henüz geri dönmeyi planlamadığını sanıyordum.”

“Evet, annesiyle tanışabilmek için Nell’in köyüne gideceğim."

 

Kral şaşkınlık içinde birkaç kez gözünü kırptıktan sonra hafifçe güldü. “Sana iyi şanslar dilerim. Bu tecrübenin sinirleri harap ettiğini gayet iyi biliyorum.”

“Evet, aynen öyle. Şu anda öyle gerginim ki, göğsüm havaya uçacakmış gibi hissediyorum.

“İblis lordlarının bu şekilde hissedebildiklerini bilmiyordum.”

“Evet, ben de bilmiyordum.”

 

Son bir cıvık şakanın ardından, ona el salladım ve kapıdan dışarı çıktım.

Çevirmen Notu

 

[1] Fırsat maliyeti, yakalanan bir fırsat için başka şeylerden vazgeçmek. Genellikle ekonomide kullanılan bir terim.

[2] Umarım buradaki cümle anlaşılır. Herif 3 kere “do” kullanmış yav. Ya Japonda ya da çevirmende tırtlık var. Hayırlısı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-10 12:55:34
Kaynana biz geldik kaynana
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:06:18
“İblis lordlarının bu şekilde hissedebildiklerini bilmiyordum.” “Evet, ben de bilmiyordum.” ahh bu gerçekten yorucu ve eğlenceli sıcak olacak :)
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-14 12:40:50
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-18 19:34:34
Çeviri için teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-18 19:22:49
Bu gun üçlemişsiniz. Thanks 😘
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-18 18:55:41
çeviri için teşekürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-18 18:51:57
Ah shit, here we go again.