Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

19 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1182 Görüntülenme
Bu bölümü 40 Kişi beğendi.
Cilt 17

Haremi Olan Herhangi Bir Baş Karakter Kesinlikle Utançla Dolar

“Neden?” Gözleri yavaşça, bir zamanlar güzel olan bir köyün perişan haldeki kalıntıları boyunca ilerlerken, içini berbat bir dehşet hissi kapladı. “Böyle rezil bir yıkımın yaşanmasına ne sebep olmuş olabilir?”

 

Sanki kasaba, dünyanın sonunu getiren bir felakete maruz kalmış gibiydi. Tarlalar bir ölü bitki keşmekeşine dönmüş ve toprak tersyüz edilmiş, evler kömürleşmiş ve değirmen bir moloz yığını haline gelmişti. Kasabanın kullandığı su yolu artık kullanılabilir değildi. Her tarafa yayılmış moloz yığınlarının altında hala görülebilen birkaç kanalın içinde, en ufak bir sıvı belirtisi yoktu. Orman bile, elini kasabaya uzatıp onu doğa adına doğaya kazandırmaya başladığı için, kasabanın artık bulunmadığını gösteriyordu.

 

Kendi bir yana, etrafta hiçbir zeki yaşam formu belirtisi yoktu--en azından şu anda.

 

“İnsan ırkı tarafından yapılmış büyülerin kalıntıları hissediyorum.” Bir zamanlar tanıdığı birine ait olan bir evin yanmış kalıntılarına nazikçe dokunurken sesli bir şekilde konuşmuştu.

 

Büyüler, çok sayıda kişi tarafından yapılmıştı; her birinin büyü imzası, tamamen olmasa da farklıydı. Hepsinde sadece insanlara özel olan karakteristik özellikler vardı. Başta kasabanın kaderinin bir savaşın sonucu olduğundan şüphelenmişti, ama böyle bir şeyin hiç olmadığını hatırlayınca, bunun çok daha kötücül bir şeyden kaynaklandığını fark etti. Köle ticareti.

 

“İnsanların bir zamanlar çok güzel olan bir manzarayı böyle korkunç bir hale getirebildiğini düşünmek... Aşağılıklar, sefiller ve öyle acınası seviyede uslanmazlar ki, onlardan daha haksız ve günahkar başka bir halk bulmakta zorlanıyorum.”

 

Bir anlığına, bir zamanlar çok değer verdiği şeyi yok eden adamlara, dipsiz bir hiddetle, saf, zapt edilemez bir öfkeyle köpürmüştü. Ama sonra bu öfke kaybolmuştu. Gazabı, geldiği hızla kaybolmuştu. Zamanı olmadığını bildiği için, bunu bilerek sona erdirmişti.

 

Verilen bütün hasara rağmen, görünürde tek bir ceset bile yoktu. Gömülmüşlerdi. Hayatta kalanlar tarafından. Bazı köylülerin yaşamış olduğunu bilmek, haklı öfkesini mühürlemiş ve intikam aramanın ilk önceliği olmadığını hatırlamasını sağlamıştı.

 

“Kutsanmış çocuğa nerede? Ona ne oldu?” Özel olarak birine yöneltilmemiş soru, bir şeylerin kendi kendine meydana gelmesine sebep oldu. Her biri farklı bir renkte olan birkaç ışık küresi, birden etrafında belirdi. Sayısız varlık, sanki kendilerine ait bilinçlerini sergilercesine etrafında döndüler, titreştiler ve bir ileri bir geri ufak ama seri bir şekilde hareket ettiler.

 

“İnsanlar tarafından mı alındı?” Kendi kendine bir soru mırıldandıktan sonra kesin bir ifadede bulundu. “Eğer başına gelen kader buysa, o zaman onu aramalıyım. Ona ihsan ettiğim kutsama yoluyla, hala hareketli olduğunu bilebiliyorum.

 

Kararını verdikten sonra elinde asası ve sarsılmaz kararlılığıyla, kasabaya arkasını döndü ve arayışına başladı.

 

***

 

“Üç tam gün kalmasının sorun olmayacağından emin misin Kral?”

“Tabii ki. İkiniz onun yanındayken güvenliğinden endişe etmeme gerek yok.” diye yanıtladı hükümdar. “Ve rahmetli eşim ona en ufak bir özgürlük vermeden fazla korumacı olduğumu bilseydi, bana küserdi.”

“Bu... korkunç.”

“Ben de öyle düşünüyorum.” dedi, kendi gülmesiyle benimkine eşlik ederek.

“Bu harika, değil mi Enne?” diye sordu Nell. “Görünüşe göre Majesteleri, Leydi Iryll’in ziyaretine izin verdi.”

“Hı-hı. Çok mutluyum.” diye yanıtladı kılıç, başıyla onaylayarak.

 

Her zamanki ifadesiz yüzü aynı şekilde kalmıştı, ama bir bakışta ne düşündüğünü anlama yeteneğim, bana neşeyle patlamaya hazır olduğunu söylemişti.

 

“Kızıma arkadaşlık ettiğin için müteşekkirim Zaien. Son zamanlarda çok mutlu, senin sayende.”

“...Biz arkadaşız. Bu doğal bir şey.”

“Iryll’in hiç oyun arkadaşı olmaması hakkında hep endişelenirdim. Hiç sahip olmasını istediğim kadar arkadaşa sahip olamadı, o yüzden senin onu arkadaşın olarak görmen beni çok mutlu ediyor.” dedi kral mutlu, babacan bir gülümsemeyle.

 

Kralın kızı hakkındaki izlenimim, muhtemelen bir çok arkadaşı olduğu yönündeydi; kızın etrafta dolaşmaktan çok daha enerjisi vardı. Ama yaşlanan hükümdarın sözlerindeki içten rahatlamayı duyunca, onun yaşlarındaki çoğu çocuğun aksine onun gerçekten bir prenses olduğunu, yani arkadaşlıklarının genellikle siyasetle ilişkili olduğu ve bu yüzden olması gerektiğinden çok daha karmaşık olduğunu fark ettim.

 

“Hepinize beklediğiniz için teşekkür ederim!”

 

Arkadaşları olmadığı için, zor zamanları telafi ediyordu. Prenses, konuşmanın konusu olduğu anda resepsiyon odasına girmişti. Yolculuk için sabırsızlanıyordu. Yanında getirmek istediği eşyalar çoktan omzunda asılı olan büyük bir el çantasının içine yerleştirilmişti. Üç güne yetecek eşyayı alacak büyüklükte bir valiz gibi görünmüyordu ve bunun sebebi ihtiyacı olmadığıydı. Öncesinde, ona kıyafet ödünç vermenin bir sürü yer kaplayan elbise getirmekten çok daha pratik olacağına karar verdiğimizden, çantasında sadece gerekli şeyler vardı.

 

Zindana geri dönen tek insan Iryll değildi. Nell de geliyordu. Zindanın diğer sakinlerine değişen planlarını şahsen belirtmek istediğinden, prensesin kalışı boyunca eve dönmeyi seçmişti.

 

“Hazır mısın?” Diye sordum.

“Evet hazırım!” dedi, canlı bir şekilde başını sallayarak. “Beni davet ettiğin için çok teşekkür ederim!”

“Yuki’nin evinde birkaç gün geçirmen benim için sorun değil, ama sadece uslu bir çocuk olman şartıyla.” dedi kral. “Bir soruna sebep olma ve ne diyorlarsa onu yap.”

“Merak etme baba, uslu olacağım!”

“Güzel.” Diye başını salladıktan sonra bana döndü. “Kızım artık senin ellerinde Yuki. Ona iyi bak.”

“Tabii ki Kral. Sen farkına varana kadar sağ salim dönmüş olacak.” Kralın başını salladığını gördükten sonra, kızlarla konuşmaya gittim. “Pekala hanımlar, kalkış vakti. Önceden size verdiğim biletlere mananızdan biraz aktarın ve göz açıp kapayana kadar varış noktamızda olacaksınız.”

“Tamam.”

“Hı-hı.“

"Bu kolyeyi mi kastediyorsun?”

 

Nell ve Enne hemen cevap vermişken, Iryll sesli bir şekilde ona verdiğim aksesuarı mı kastettiğimi merak ediyordu. Sorusu, benim tarafımdan olmasa da, sorar sormaz cevap buldu. Örnek olan diğer kızları takip ederek arkasında iz bırakmadan kayboldu.

 

“Pekala. Görünüşe göre her şey hazır.” dedim. “Her şey için tekrar teşekkürler Kral. Umarım tekrar görüşürüz.”

“Hislerimiz karşılıklı.”

 

Yaşlı hükümdara son kez el salladıktan sonra, kendi geçit kristalimi aktifleştirdim ve ışınlanarak eve döndüm.

 

***

 

“Döndün demek.”

 

Bizi karşılayan ilk kişi Lefi’ydi. Varış noktamıza, esnemeyle birlikte bir dizi yavaş, hantal hareketlerle gelmişti. Sanırım bu, her zamanki gibi tembellik yaptığı anlamına geliyordu. Hatta, geri geldiğimizi fark ettiği için uyanmış olması muhtemeldi.

 

Öğle yemeğini henüz geçmişti, ki rutine göre bu, muhtemelen içeride bulunan tek zindan sakini olduğu anlamına geliyordu. Çocuklar öğle yemeklerini yer yemez neredeyse her zaman oynamak için dışarıya çıkarlarken, hizmetçiler de bu fırsatı, genellikle kahvaltıdan sonra kuruması için astıkları çamaşırları toplamak için kullanıyorlardı.

 

Ejderhanın yaklaştığı ilk iki kişi kahraman ve kılıçtı.

 

“Hem dönerek hem de bir gözünüzü aptal sakinimizde tutarak iyi iş başardınız.” Ejderha iki kızın da omzuna hafifçe vururken birkaç kutlama cümlesi söylemişti. “Hemen ilgilenmemi gerektiren aptalca bir şey yaptı mı?”

“Bu sefer değil.” dedi Nell. “Aptalca bir şey yapmasını engellemek için onu yakından izlediğime emin oldum.”

“Bu sefer bir şey yapmadı.” diye doğruladı Enne.

“Ah, hadi ama.” diye şikayet ettim, ama konuşmaya gerçekten katılmakla uğraşmadım. Böyle zamanlarda katılmanın benim lehime hiçbir şey yapmayacağını bildiğim için, birkaç boş homurtudan başka bir şey yapmadan peşini bıraktım. “Siz kızlar beni ne sanıyorsun?

 

İki yol arkadaşımla birkaç cümle daha konuştuktan sonra, ejder kız bana döndü.

 

“Eve hoş geldin Yuki.”

“...Teşekkürler.” Bir anlığına, sessiz bir şekilde kalakaldım.

 

Bir çift çatışan duygu içimde kabarmaya başladı. Bir yandan, Lefi’nin sesini duymak hemen beni rahatlık ve huzur hissiyle doldurmuştu. Diğer yandan, bu şekilde hissettiğim için kendime çok kızmıştım. Sanki aşırı kibirli ejderha beni parmaklarının ucunda oynatıyor gibi hissediyordum.

 

“Davranışlarındaki hataları düzeltmekte bir kez daha başarısız olduğunu görüyorum.” Bakışlarını tanıdık gelmeyen malum prensese çevirdiğinde yüzündeki sıcak gülümseme kayboldu ve yerine bıkkın bir ifade belirdi. “Gözlerimi senden aldığım her seferinde neden bir çocuk kaçırmakta ısrar ediyorsun?”

“B-bekle Lefi, sadece sakin ol tamam mı? Ne düşündüğünü biliyorum, ama tamamen yanlış anlıyorsun. Iryll sadece Enne’in bir arkadaşı ve buraya sadece oyun oynamaya geldi.”

“Gerçekten mi?” Lefi gözlerini kısmıştı. “Sana inanmak için hiç sebebim yok.”

 

Odadaki havayı okuyup ailemizin yeniden bir araya gelmesine izin vermek için sessiz kalmayı seçmiş Iryll, konuşmaya katılmak için bu fırsatı değerlendirmişti.

 

“Tünaydın! Ben Iryll Glorio Allysia, Iryll olarak seslenilmesini tercih ederim!” Prenses kendini hevesli bir şekilde tanıtırken, eteğinin kenarlarını kaldırdı ve mükemmel bir resmi selamlama yaptı. “Bay İblis Lordu’nun diyarında birkaç gün geçirebilme fırsatından ötürü çok mutluyum ve buradaki kalış sürem boyunca memnuniyetinizi kazanmış olmayı umuyorum!”

“Çok naziksin küçük kız.” Gümüş saçlı ejderha gülümsedi. “Ben Leficios, ama bana Lefi şeklinde seslenebilirsin. Ben bu aptal adamın eşiyim.” dedi, beni göstererek.

“Eşi mi? Onun Nell ile evleneceğini düşünmüştüm.”

“Yuki şehvet dolu bir adam. Onun alışılmamış eğilimi, toplamda üç eş almasına sebep oldu.”

 

İddia ettiği gibi abazan birisi asla değilim. Ben de herhangi bir erkek kadar karşı cinsin bazı üyelerinden etkileniyorum. Gerçi, çokeşli yaşam biçimini henüz kabullenmeye başlayan biri olarak, ona karşı bu türden bir argüman sunacak pozisyonda değildim.

 

“Bay İblis lordunun üç eşi mi var!?” Prensesin gözleri ardına kadar açılmıştı. “Bu harika! Bu büyüyünce onunla gerçekten evleneceğim anlamına geliyor!”

“Bu çoktan kabul ettiği bir şey mi?”

“Evet!” Prenses enerjik bir şekilde başını salladı.

 

Ejderhanın boynu, neredeyse doğal olmayan bir şekilde bana doğru yavaşça döndü. Yüzünde mükemmel bir gülümseme vardı. Hatta öyle mükemmeldi ki, kendine ait bir aurası varmış gibiydi. Sanki , Japon folkloruna hakim olan birinin Hannya diyeceği, kıskançlıkla özdeşleştirilen bir tür kötücül bir ruh arkasında duruyor gibiydi.

 

“Vay canına... Demek iblis lordlarının kaleleri böyle görünüyor...” görünüşe göre, Iryll etkilenmemiş ve öylece etrafını incelerken ben korku içinde titrediğimden, Lefi’nin formundan yayılan baskı insanlar tarafından anlaşılamıyordu. “Gerçekten rahat ve önceden yaşanmış bir yer gibi!”

 

Yani, evet. Burada bir taht olduğunu ve bayağı süslü olduğunu falan biliyorum, ama isminin aksine asıl taht odası sadece bizim oturma odamızdı. Aksine, yaşanmış gibi görünmese daha çok şaşardım.

 

“Dışarısı çok daha havalı.” dedi kılıç kız. “Beni takip et. Sana etrafı göstereceğim.”

“Teşekkürler Enne!”

 

Lefi iki küçüğün ayrılmasını bekledikten sonra gözlerini kıstı ve çok daha soğuk bir şekilde konuştu. “Bana bunu detaylı bir şekilde açıklayacağını sanıyorum?”

“Y-yani, başka ne söylemem gerekiyordu ki!? Soran kişi oydu ve gerçekten zavallı bir kızın kalbini kıracak kadar acımasız olabileceğimi mi sanıyorsun gerçekten?” Dedim gücenmiş ve paniklemiş bir şekilde. “Ayrıca sorun olmaz. Şu anda beni sevdiği kesin, ama büyüdükçe bu değişecek.”

 

Büyüdüğü zaman benden hoşlandığını bile unutacağından kesin olarak emindim. Bu işler böyle yürür!

 

Birkaç paniklemiş ama sözde mantıklı açıklamadan sonra, Lefi kısa bir iç çekmişti. “Yuki, kendi mezarını kazdığını sana söylemek isterim.” Sözleri yoğun bir bıkkınlık içeriyordu. “Bu konu hakkında sen ne düşünüyorsun?” Tekrar iç çektikten sonra, odadaki diğer kızı bana ders vermesi için konuşmaya sokmuştu.

 

“Sanırım haklısın.” dedi Nell. “Kadınların etrafında çok daha dikkatli olmayı gerçekten öğrenmek zorundasın Yuki. Böyle gidersen bir gün birisi seni kullanacak, canını yakacak ve sonra bir kenara atacak.”

“D-daha dikkatli olmaya çalışacağım.” dedim.

“Böyle bir olayın onu beklediğinden hiç şüphem yok.” dedi Lefi. “Bunun gerçekleşmediğinden emin olmk için onun yanında kalmam gerekecek. Karşı cinse hep çok fazla nazik davranıyor.”

“Aynen!? Erkekler olunce tamamen gaddar oluyor, ama bir kızla uğraşmak zorunda kalınca hep yumuşuyor. Hatta Ronia’nın ısrarlarına boyun eğip kanatlarını ona gösterdi!”

“Y-yani şöyle ki, onu geri çevirmek için bir sebebim yoktu, değil mi?”

 

Bilakis, hayır demek kendimi kötü hissettirirdi. Onun gibi sessiz bir kızın böyle heyecanlanmış görmek her zaman karşılaşacağınız bir şey değil.

 

“Pişman olmamasından, bu durumun Konsey’in ilgisini gerektiren bir sorun olduğunu anlıyorum.” dedi Lefi. “Lyuu ile konuşalım ve beşinci Eşler Konferansı’nı organize edelim.”

“Aslında ben de hem sen hem de Lyuu ile bir şey konuşmak istiyordum. Sence bu iyi bir zaman mı?”

“Pekala. Konferansı sen ve tartışmak istediğin konu odağında gerçekleştireceğiz.”

 

Pekala, bir saniye. Beşinci mi dedi o? Diğer dördü ne ara oldu lan?

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-10 13:06:18
Oha beş mi eşler örgüt olmuş Assxafsfaasd
Otaku (24 puan) Üye
2021-06-03 04:03:18
Adamın merhametini hep ona karşı kullanıyorlar... Nell biri sana acı çektirecek diyor ama eşlerinin içinde ona en çok acı çektiren Nell-in kendisi :(
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:37:15
Pekala, bir saniye. Beşinci mi dedi o? Diğer dördü ne ara oldu lan? asksjkdahsjkdksdaksdkasjdk AHHH YUKİ hahaha mük ya şu sahneler eğlenceli XDAKSJDKASJDKA
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-14 14:02:43
Çeviri için teşekkürler
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-18 02:18:04
Çeviri için teşekkürler.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-20 18:55:26
Ah shit, here we go again.
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-20 06:24:41
çeviri için teşekürler
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-20 06:24:33
iluna tehlikeye gireceo gibi pesine birisi düştü
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-19 23:36:31
Ikiside haklı gibi ama ben team yuki denim.
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:37:56
@Ker!m, aynı taraftayım oney vermeyeceklerdi ** verdilerse tutamazlar
Ellas (919 puan) Üye
2020-08-19 22:20:55
diğerlerine kıyasla yuki ile lefi bambaşka birşey
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-08-19 21:25:22
Ulan burda sadece lefiye aciyorum yuki yavas aq yavas
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:39:01
@ThisIsTurk, ben acımıyorum izin vermeyecekti
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-08-19 20:59:19
adam her evden çıktığında yada bir kıx getirdiğinde yada konu açtığında toplantı yapıyolar. E haklılar yani adam lolicon çıktı reiz. :D?
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 10:38:47
@agamoneypls, eh bence lolikon değil kızlara karşı çok yumuşak bu onun aptallağı çocuklara karşıda daha aşırı tam bir özürlü
vuler (25 puan) Üye
2020-08-19 20:24:02
yazık lan yukiye Çeviri için teşekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-19 20:17:11
Șimdi kim geldi lan.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-19 19:32:50
Çeviri için teşekkürler