Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

19 Ekim 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1029 Görüntülenme
Bu bölümü 28 Kişi beğendi.
Cilt 19

Zindan Fetih Operasyonu Başlasın! - Kısım 6

“N-ne yapacağız Yuki?” Nell tişörtümün eteğine sarılmış bir şekilde telaş içinde bana fısıldadı. İyiden iyiye bir korku filmindeymiş gibi bir hale bürünen atmosfer onu çok germişti.

“Bundan endişelenmezdim.” Saçlarını karıştırdım ve etrafa bakındım. “Bütün tuzaklarını elimizle tek tek etkisiz hale getirmemize gerek yok. Bu sadece bir zaman kaybı olur.”

Cevabımı duymuş olan Carlotta, “Aklında daha iyi bir fikir olduğunu sanıyorum öyleyse?” diye sordu. “Gemiye binmeden önce yaptığın büyüyü kullanmayı mı planlıyorsun?” Soruş şekli ilgili olduğunu gösteriyordu. Sanki yanlış bir cevap verdiğini biliyor ve ona, onu daha çok eğlendirecek bir cevap vermem için nefesini tutmuş bir şekilde bekliyor gibiydi.

“Yok.” Başımı sağa sola salladım. “Yani, yanlış anlamayın, yine yapabilirim ve hayvan gibi de güçlü, ama ayrıca pek de iyi bir fikir değil. Burada patlamayı sınırlamaya yetecek kadar mesafe yok. Sonunda biz de patlamaya maruz kalırız.” İfadem kendini beğenmiş bir sırıtışa döndü; şövalye leydinin eğlenmediğini söylemek abes olurdu. “Ama eğer elimin altındaki tek numaranın bu olduğunu düşünüyorsan, o zaman sana büyük bir hata yaptığını söylemem gerek.”

 

Şimdi iyi dinleyin. Size düzenbazlıkla ilgili küçük bir ders. Bir numaralı kötü adam olmayı amaçlıyorsanız, en güçlü büyülerinizi eğlence olsun diye sağa sola fırlatamazsınız. Bir süre kendimi beğenmiş bir şekilde gülümsedikten sonra, Kem Gözleri kullanarak çoktan keşfettiğim çıkışa doğru döndüm, büyü enerjimi harekete geçirdim ve bir büyü şeklinde salıverdim.

 

“Gel.” dedim, büyünün kapsaması gereken koca bölgeyi belirlerken. Senin işin, toprağı kazmak olacak.

 

Mezarlık boyunca bir dizi sarsıntının ardından, yarattığım “yaratık” tozun içinden yükselirken maceracılardan ve kutsal şövalyelerden “Ne!?” ve “Nasıl!?” bağırışları yükseldi. Bu, bir adamı tek lokmada yutabilecek kadar büyüklükte olan bir toprak ejderhasıydı. Etraftaki topraktan yapılmış olduğundan, içindeki her şey de onunla birlikteydi. Bir sürü mezarlıkla birlikte, kurtulmak için beyhude girişimlerde bulunmak adına hala hareket etmekte olan bir dizi iskelet, vücudunun sağından ve solundan çıkıntılık yapıyordu.

 

Ejderhanın kendini inşa etmek için kullandığı toprağın içindeki tuzaklar da kendi kendilerine harekete geçmişlerdi. Her tarafta gaz sızıntıları ve büyülü patlamalar vardı. Ama hiçbirinin bir etkisi yoktu.

 

“Şimdi git, git ve ye.” dedim, cisimleşmesi tamamlanır tamamlanmaz.

 

Toprak ejderham onayladığını gösterir şekilde kükredikten sonra belirlediğim yöne doğru hareket etti. Çenesini alçalttı, yerden bir ısırık aldı, ileri adım attı, çenesini sağa sola savurdu ve böyle tekrar etti. Basit bir dizi davranıştı, ama yine de etkiliydi. Çünkü şu anda arkasında, doğrudan hedefimize giden tuzaksız bir yol vardı.

 

İçinde bulunan mayınlar tetiklenmeye devam ediyor, harekete geçiyor ve vücudundan parçalar kopararak patlıyordu, ama patlamaların sebep olduğu her hasar, bir sonraki ısırışla birlikte tamir ediliyordu. İnanılmaz tesirli ve etkili bir büyüydü ve doğrusu beklenen bir şeydi. Toprak, kullanmada gayet uzman olduğum bir elementti. Ona olan yatkınlığım suya olandan hemen sonra geliyordu. Toprak tabanlı yeteneklerime olan güvenim boşa değildi. Bir başka iblis lordunun zindanında olmamıza karşın, büyü enerjimi içine aktararak kontrolünü tamamen sağlıyordum.

 

Her şey hesaba katıldığında, kertenkele şeklindeki bu yaratık tam olarak dünya dışından gelen bir buldozerdi. Olabilecek en kolay yöntemle tuzaklardan kurtulmamıza yardımcı oldu: onları zararsız ve tesirsiz hale getirip tetiklemek.

 

“Oh, şuna da bakın. Dümdüz bir yol.” dedim. Kendimi beğenmiş sırıtışım maskemin altından gözükmese de gayet belirgindi. “Hadi gidelim.”

“Biliyor musun... senden iyi bir inşaat işçisi olur.” dedi Nell.

“Hey, bu hiç de fena bir fikir değil. Bir şey diyeyim mi? Aslında bu fikrin peşinden gidip kendi inşaat şirketimi kurabilirim. Adını da İbli---şey, Mskeli İnş. Ltd. Şti. gibi bir şey koyarım.”

“Bu kulağa harika bir fikir gibi geliyor,” diye kıkırdadı kahraman, “ama gerçekten bir bina yapabilir misin? Bir evi bir araya getiremeyeceğinden gayet eminim.”

“Haklısın. Siktir et o zaman. Kazma ve kanal açma hizmeti için bir şirket kurarım bunun yerine.”

“Hizmetine ihtiyaç duyacak olursak seni arayacağımızdan emin olabilirsin o zaman.” dedi Carlotta, gülerek.

“Sizi bilmem ama, ben bunun gerçekleşeceğinden şüpheliyim. Alabileceğiniz tek hizmet burada gördükleriniz. Herifin teki gelecek, araziyi düzleştirecek ve basıp gidecek. Bu pek de çok talep gören hizmetlerden değil.”

“Merak etme. Bu, programını tamamen bize ayırmana ve seni kilisenin bordrolu çalışanı yapmaya zorlamamız için işimizi kolaylaştırır.” dedi muzip bir gülümsemeyle. “Ve merak etme. Sana harcanacak para boşa gitmeyecek. Her gün, yere yığılana kadar seni çalıştıracağız.”

“Aaaaaah şeyy... vay.” maskenin altından göremese de birkaç kez gözlerimi kırptıktan sonra Nell’e döndüm. “Sanırım planlarımdan vazgeçiyorum. Patronun, girişimci olmaya kendimi adamam için biraz fazla korkutucu.”

Kıkırdayarak, “Bu belki de en iyisidir.” dedi Nell.

 

Üçümüz toprak ejderhasının yeni açtığı yolda ilerlemeye devam ettik. Diğerleri anca şoktan çıkabildikten sonra bizi takip etmeye başladı.

 

Griffa bir paladine, “Kafalarınızın doğru çalıştığına hiçbir şekilde güvenmiyorum...” diye fısıldadı. “Tek parmağıyla böyle bir büyü yapıyor ve diğer ikisi sanki her gün gördükleri bir şeymiş gibi davranıyor.”

“Lütfen, yanlış anlamayın,” diye cevapladı paladin. “Genel olarak bizler gayet normaliz. Acayip olanlar şu üçlü.”

“Peki... en azından biraz anlayabiliyorum... bu, hepinizin kafayı sıyımış olduğunu düşünmekten daha iyi.”

 

Bu konuşmanın ardından ikisi birbirlerine baktı ve sanki dile getirmeden bir anlaşmaya varırmışçasına, kendilerinden emin bir şekilde baş salladılar. Şeyy... gençler...? Sizi hala duyabildiğimi biliyorsunuz, değil mi?

 

***

 

“Biraz daha sağa dön.” Haritamla tekrar kontrol yaparken toprak ejderhasına bir emir verdim.

 

İblis lorduna giden kapının tam olarak nerede olduğunu biliyordum, ama ilerleyişimiz yine de yavaştı. Toprak ejderhası ancak bu kadar hızlı ilerleyebiliyordu; mezarlıktan kazarak ilerlememiz yaklaşık iki küsur saat daha alacaktı. Bir yanım katın büyüklüğünden dolayı sinir olmuş olsa da bir şekilde memnundum da. Kalemin bulunduğu yeşillik alanın iki katı boyutlarında olduğu kesindi, ama ortaya çıkan geniş alan, aşırı büyük mayın temizleyicimi kullanabiliyor olmamın tek sebebiydi. Bu kadar büyük çaptaki bir büyüyü bu kadar uzun süreler kullanıyor olmanın mana havuzuma iyi bir darbe vuracağını düşünüyor olabilirsiniz, ama arada sırada içtiğim mana iksirleri havuzu sürekli dolu tutmamı ve her şeye hazırlıklı olmamı sağlıyordu.

 

Nell sataşırcasına, “Şu bir hazine sandığı mı?” dedi.

“Ben... umurumda değil.” Diye somurttum. “Hazine sandıklarıyla işim bitti.”

 

Hatta bir başka hazine sandığını açacağımdan bile şüpheliydim. Siktirip gitsinler! Kendi şüphelerim bir yana, sandığın bulunduğu yer de bayağı şüpheliydi. Toprak ejderhanın hemen yanındaydı ve bu şekilde devam ederse, yarattığı yolun yakınlarında olacaktı.

 

Carlotta, “Büyük ihtimalle bir tuzak değil mi?” dedi. “Neden sadece gözardı etmiyoruz?”

 

Zindan keşfine en yatkın olan üçlüye döndü ve onlar da hemen, kendilerine özgü bir şekilde onayladılar.

 

“Pekala, madem öyle şu şeyi parçalayacağım ve çekiciliğinden kurtulacağım.” Toprak ejderhaya onu yutturdum.

“Maskeli adamın etrafta olması her şeyi öncekinden çok daha kolaylaştırıyor... Son seferimizde zorlanmıştık...” dedi Griffa.

Reyus, “Aynen dostum. Bu, birbirimizden ayrıldığında bize öğrettiği bir dersti.” diye onayladı Reyus.

“Tam da düşündüklerimi söyledin.” diye ekledi Lurolle. “Tek başına bu akını parkta yürümek kadar kolay bir şeye çevirdi. Yardım istemek, lonca başkanı için gayet yerinde bir karar olmuş.”

Kendini küçümseyerek, “Evet, ama bunun için terfi alacaklar biz olmalıydık. Eğer bu kadar kolaysa, bu pek doğru hissettirmezdi.” dedi Griffa.

“Bir dakika, terfi işi de ne?” Bahsettiği şey dikkatimi çekince ben de konuşmaya dahil oldum.

“Sanırım size hiç söylemedik, ama bizler mitril seviye maceracılarız.” dedi Griffa. “Ve lonca başkanı bize, eğer bu zindanı temizleyebilecek seviyedeysek gayet güçlendiğimizi ve bizi adamantit seviyesine terfi ettireceğini söylemişti.”

 

Hmm... Yani iblis lordunu yenmek kendilerini kanıtlamaları için bir yol olacaktı.

 

“Canınızı sıkmayın.” dedim sırıtarak. “Biraz sonra katır gibi çalışacaksınız.”

“Bunu senin ağzından duymak, başımıza gelecek şey hakkında gerçekten kötü hissetmeye başlamama sebep oluyor...” dedi Reyus.

“Sezgilerin ne kadar da harika sevgili çırağım.” Yıkımın Yankısı’nı omzuma yasladım ve dövüşe hazır olduğumu gösteren bir duruşa geçtim. “Bize doğru büyük bir şey geliyor--ve bu, yerin altından geliyor.”

Bir anlık duraksamanın ardından, “...Sanırım haklısın.” dedi Carlotta. “Savaş yerlerine! Hemen!”

 

Paladinler anında yerlerini aldılar. İlk sırası sanki bir savunma duvarı gibi ve ikincisi de bundan faydalananlar gibi görünen bir çift sıra halinde durmuşlardı. Onlardan ayrı duran tek kişi Nell’di. Sanki futboldaki on numara pozisyonunda oynayan biri gibiydi. Nerede doldurulması gereken bir boşluk varsa oraya gidiyordu.

 

Kilisenin hizmetinde olanlar gibi maceracılar da çalışılmış bir savaş düzenine geçtiler ve silahlarını hazırladılar. Sanki iki grubun hareketleriyle başlamış gibi hareketlerini tamamlamalarının hemen ardından kulakları sağır eden bir gümbürtüyle yer yarıldı.

 

“Oha! Ne oluyor be!?” diye bağırdı Reyus.

“Bu kat efendisi!” diye yanıtladı Griffa.

 

Topraktan yükselen şey, çakma ejderhamla aşağı yukarı aynı boyutlarda olan bir yaratıktı. Vücudu sağlam değildi. Orasında burasında eksik olan yerleri vardı ve çoktan çürümeye başladığı gün gibi ortadaydı. Hortlak yaratığı analiz ettiğimde şu sonuçları ortaya çıktı:

 

***

İsim: Devasa Hortlak Solucan

Sınıf: Çürüyen Ejderhamsı Böcek

Seviye: 87

***

 

Solucan başka kimseyi umursamadan toprak ejderhanın tam altından fırlayıp ona saldırdığı için, onu en ileri öncelikli hedef olarak seçtiği belliydi. Neyse ki haritam bunu önceden görmemi sağladığından, bu ciddi darbeden kaçınabilmesi için ejderhama zamanında emir verebilmiştim.

 

“Çenelerini kullan!”

 

Kükreyerek, kertenkelem çenelerini solucanın savunmasız boynuna geçirdi, parçaladı ve çürümüş etine tutundu. Bırakmak ya da yırtmak ve parçalamak yerine, kaçmasın diye yer altı omurgalısının vücudunu kavradı ve kaçmak için ihtiyacı olan topraktan onu uzaklaştırdı. Hortlağın ejderhanın elinden kurtulmak için verdiği tüm uğraşlar anlamsızdı. Kıvranıp durmak dışında bir şey yapacak kadar güçlü değildi.

 

“Vuuuuuu! Aferin toprak ejderhası, çok iyi iş! Şimdi daha sert ısır ve lanet şeyin kafasını kopar!” Sanki kozlarını paylaşan iki böceği izleyen bir çocuk gibi heyecanla tezahürat ediyordum.

“B-bu şekilde tezahürat etmenin sırası olduğunu sanmıyorum!” diye bağırdı Griffa.

“Vazgeç patron. Büyük üstadın kafasında birkaç tahta eksik. Herifi çok az tanıyorum ve buna rağmen bu haldeyken onu ikna edemeyeceğini söyleyebilirim!”

 

Ben Godzilla ve Ghidorah kavgasının yeniden canlandırılmasının tadını çıkarıyorken, diğerleri pek rahat değildi. Maceracılar devasa çarpışmaya kapılmamak için elinden geleni yaparken bağırarak yorumlarda bulunuyordu.

 

“Merak etmeyin çocuklar, ejderham tırt bir solucandan çok daha iyidir. Onun kıçına tekmeyi basacaktır, sadece izleyin.”

“Y-yani, evet, tabii dostum, ama onu kontrol altında tutmanın bir yolu yok mu!?” diye bağırdı Griffa. “Solucanın böyle delice hareket etmesi beni neredeyse öldürüyordu!”

“Yapamam! Atlatmaya devam edin!”

“Kardeşim!? Hadi ama!!!”

 

İçten kahkaham, Griffa’nın canını korumak için elinden geleni yaparken çığlık çığlığa bağrışmasıyla mükemmel bir tezat oluşturmuştu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-14 21:19:26
Yarı deli olduğunu biliyoruz
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-02 12:23:32
İçten kahkaham, Griffa’nın canını korumak için elinden geleni yaparken çığlık çığlığa bağrışmasıyla mükemmel bir tezat oluşturmuştu. Ben Godzilla ve Ghidorah kavgasının yeniden canlandırılmasının tadını çıkarıyorken, diğerleri pek rahat değildi. Maceracılar devasa çarpışmaya kapılmamak için elinden geleni yaparken bağırarak yorumlarda bulunuyordu. bu gayet eğlencelidir bende olsam izleyip kenarda çekirdek çitlerdim
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-10-29 15:02:58
Elinize sağlık teşekkürler.
shypax (132 puan) Üye
2020-10-21 17:41:07
Gayrimenkulde para var yavrum gir bu işe
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-10-21 03:03:39
Aga hadi iblis lordu vs si okutun bize kac bolumdur boyle devam ediyor
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-10-20 19:47:32
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-10-20 10:51:00
Şuan yorum yapacak zamanım yok.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-10-19 22:26:08
Çeviri ve edit için teșekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-10-19 22:26:00
Nerede ulan iblis lordu zaten bölümler yavaș geliyor. Her bölümde heyecanım daha da artıyor.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-10-19 20:45:34
İnşaat sirketimi yaparsın kale yaptın tek başına Levi yardım etti ama olsun bu MC de salak yavrum geç kenera otur digerkileri çalışsın bide klişe neli fasulye olarakmi kullanıyorsunuz neresi Bossa oraya hadi lan oradan çocuğu madara ettiniz