Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk
İblis Lordunun Yaratıcılığı
Rir’le avlanmanın sonunda önemli şeyler fark etmiştim. Bir
İblis Lorduydum ve bu isimden kaynaklanan güce sahiptim ama bu gücü tamamen
gösterebileceğim herhangi bir alet edevata sahip değildim; hala bir silahım
yoktu. Uzunca bir süre kılıç kullanmıştım, çünkü romanlarda başka dünyalara
giden kişiler öyle yapardı ama sanırım bu bende çalışmıyordu. Hmm... Sanırım,
işe yarar bir şey bulabilir miyim diye kataloğu daha iyi incelemem gerekiyordu.
Her zaman beynimi zorlamak için yaptığım gibi, bacak bacak
üstüne atmış bir şekilde tahta oturup çenemi sol koluma dayamıştım. Listedeki
çoğu şey kılıçtı. Muhtemelen çok kullanıldığı içindi. Şimdiye kadar kendime hep
ucuz kılıçlar almıştım. Biraz daha pahalı bir şey alırsam önceki sorunlar
tekrarlanmayacaktı, ama yine de daha kaliteli bir şeyin ihtiyacımı
karşılayacağından emin değildim. Tabii ki her birini satın alıp denememin imkânı
yoktu. Bu büyük bir israf olurdu.
Katalogda mızraklar, yaylar, katanalar ve aklınıza gelen
birçok silah vardı ama hiçbiri kılıç kullanmamamın nedenini giderecek bir çözüm
sunmuyor gibiydi. Hiçbiri gücümün tamamına dayanacak kadar sağlam gözükmüyordu.
Geleneksel silahlar bir yana, gücün vücut bulmuş hali gibi olan şeyler de vardı
ama onları da kullanamayacağımı biliyordum. Hünerim gayet iyi seviyedeydi, yani
ellerimle bir şeyler yapmada iyiydim ama sanırım bu silah kullanımı için
geçerli değildi...
Aslında iyi dostum demir çubuk beklenmedik bir şekilde işime
yaramıştı. Kullanımı kolaydı. Herhangi bir ustalık ya da teknik gerekmeksizin
etkili bir şekilde kullanabiliyordum; yaptığım tek şey onu rakibimin kafasına
sağlam bir şekilde indirmekti. Sanırım yine küt bir silah bulmam gerekecekti.
Kaba kuvvetle kullanılacak bir silah... Ah, sanırım sopa kullanacağım. Bu
kulağa iyi geliyor.
...Bir dakika. Hangi İblis Lordu sopa kullanırdı ki? Bu çok
ezik bir şey. Bunu atlayalım. Duruşumu değiştip soruna daha farklı bir açıdan
yaklaşmaya karar verdim. Kullanmam gereken şey daha çok... ikonik olmalıydı. Bir
JRPG’nin final bossu gibi hissettirecek bir silaha ihtiyacım vardı. Kullandığım
şey havalı olmalıydı. Bir dakika. Final bossları ne kullanırdı ki? Kılıç mı?
Yoo, alakası yok. Hatta, çoğu insan şeklinde bile değildi. Bir dakika! İşte bu!
Kendimi büyük bir canavara çevirecek bir yetenek bulabilirdim! Evet! Bu
eğlenceli olabilir. Her zaman birilerine gürlemek istemiştim. Dur, dur, dur.
Lanet olsun Yuki! Kes şunu. Kendine gel. Bunu ciddiye alman gerekiyor.
Bir süre daha düşündükten sonra, çok fazla tekniğe dayalı
olan silahları kullanamayacağıma karar verdim. Öldürücü darbeler vurabileceğim
bir silaha ihtiyacım vardı. Vuruşlarım öyle sert olmalıydı ki düşmanlarımı
paramparça etmeliydi. Monster Hunter dünyasını düşünürsek, çift taraflı kılıç
ya da tek elli bir şeyden ziyade daha çok büyük kılıç ya da büyük çekiç ya da
tokmak gibi bir şey olması gerekiyordu.
Bir dakika. Bu da bir seçenek. Büyük kılıç kullanabilirdim.
Hemen kataloğu alıp heyecanla karıştırmaya başladım ve sonunda bir sonuca
vardım. Büyük kılıçlar da teknik olarak kılıç sayılıyordu, bu yüzden Kılıç
Sanatları yeteneğim boşa gitmemiş olacaktı. Demir çubuklardan da daha ağır
olduklarından daha büyük güç uygulayabilirdim.
Ama asıl önemli olan, inanılmaz havalı olmalarıydı.
Alıştırma yapmak gerçekten can sıkıcıydı. Havalı bir silah kullanmak beni
çalışmaya daha çok itecek motivasyonu verirdi. Aynen. Gayet makul bir sebep.
Havalı bir silah istememin sebebi çocuk gibi düşünmem kesinlikle değildi. Yoo.
Hiç de bile.
Katalogda, kimisi diğerlerinden daha pahalı bir sürü kılıç
vardı. Ne yazık ki bütün parayı uçmaya harcamıştım. Yeterince param olmadığı
için, alabileceğim en pahalı kılıcı aldım.
Cisimleşen kılıcı kabzasından kavrayıp detaylı bir şekilde
incelemeye başladım.
“Demek sonunda oyuncaklarını bir kenara bırakıp daha etkili
bir silah almaya karar verdin?” diye sordu Lefi. Sanki büyük bir şey başarmış
gibi konuşmuştu ama benimle alakalı bir şeyden ötürü değildi. Ejderha, az önce
vampir kızı Reversi oyununda yenmiş, bu yüzden keyfi gayet yerindeydi. Beni
yenemediği için ancak o kadar mutlu olabilirdi. Heh.
“Merak etme. Bir gün kılıçta öyle iyi olacağım ki, ejderha
formunda bile olsan senden bir iki pul kopartacağım.”
“Çok cesur bir iddia.” Korkusuz bir sırıtış Lefi’nin yüzünde
belirdi. “İlahi çelikten daha sert olduğu için, pullarımın dayanıklılığıyla
gurur duyarım. Onlara hasar verebilecek seviyeye geleceğin günü sabırsızlıkla
bekliyorum.”
Sözlerimin tamamen blöf olduğunu düşünmesi beni biraz
bozmuştu ama kendime gelip iki elle kullanılan kılıcı tekrar incelemeye döndüm.
Bu şey gerçekten çok hafifti...
İstediğim ağırlıkta olmadığın anlamam için savurmama gerek
yoktu. Önceden kullandığım demir çubuktan ağır olduğu kesindi ama yine de
yeterli değildi. Elimde gerçekten ağırlığını hissedeceğim bir şey istiyordum.
Öyle ağır bir şey ki bir kayayı parçalayacak kadar ağır olmalıydı.
Her ne kadar geçmişteki hayatımda amuda kalkmayı bile
becerememiş olsam da şu anda vücudumu istediğim gibi hareket ettirebiliyordum.
Nasıl desem... Bu kılıç çok ince. Monster Hunter’da göreceğiniz türden belim
kadar kalın ve büyük bir kılıç bekliyordum. Bu şey Monster Hunter türündeki
kılıçlardan çok bir claymore ya da zweihander’a benziyordu. Bir kayaya vursam
muhtemelen ikiye ayrılırdı. Gerçi kılıçlar kayaya vurulsun diye yapılmadığı
için bu mantıklı sayılırdı.
…
Bir dakika! İşte bu! Şimdi anlıyorum. Bu şey İblis lortları
düşünülerek yapılmamıştı. Bir insana göre yapılmıştı. Büyük kılıçlar büyük,
ağır olur. Bu yüzden de sert ve kullanması zor silahlardır. Yani insan ustalığı
açısından baktığımızda, demirci ya da diğer zanaatkarlar, ürettikleri şeyler
her ne olursa olsun, biraz hantal gelse bile olabildiğince hafif yapmaya
çalışırlar.
Bir başka deyişle, elimde tuttuğum kılıç, öyle ince bir
şekilde yapılmıştı ki aradığım şeyin tam tersiydi.
Mağazada daha kaliteli ürünler vardı ama en ucuzları bile
elimdeki kılıçtan iki üç kat daha pahalıydı. Onlara param yetmezdi ve tabii ki
daha ucuzu da işime yaramayacaktı. Gerçi, bir saniye. Geçen gün bununla ilgili
bir yetenek gördüğüme yemin edebilirim.
Kataloğu hızlıca aşağı kaydırdım ve tam olarak aradığım şeyi
buldum. İsmi, Silah Dönüşümü’ydü. Ve açıklamasına göre, materyalleri silahlara
çevirebiliyordu. Yapmam gereken tek şey materyalden manamı geçirirken olmasını
istediğim şekli zihnimde canlandırmaktı. Yarattığım silahın kalitesi, zihnimde
canlanan imgenin ne kadar berrak olduğuna göre, aktardığım mana miktarına göre
ve kullandığım ham materyalin kalitesine göre değişiyordu.
Görünüşe göre, yeteneğin seviyesini artırmam, daha az mana
ve materyal ile daha kaliteli silah yaratabilmemi sağlayacaktı. Heh. Eğer bana
göre silah yoksa, kendi silahımı kendim yapardım o zaman. Yapmam gereken tek
şey ne var ne yok her şeyi yapabilen tek İblis Lordu olmaktı, Yaratıcılığın İblis
Lordu.
***