Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

12 Mart 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1799 Görüntülenme
Bu bölümü 31 Kişi beğendi.
Cilt 2

İblis Lordunun Yaratıcılığı

Rir’le avlanmanın sonunda önemli şeyler fark etmiştim. Bir İblis Lorduydum ve bu isimden kaynaklanan güce sahiptim ama bu gücü tamamen gösterebileceğim herhangi bir alet edevata sahip değildim; hala bir silahım yoktu. Uzunca bir süre kılıç kullanmıştım, çünkü romanlarda başka dünyalara giden kişiler öyle yapardı ama sanırım bu bende çalışmıyordu. Hmm... Sanırım, işe yarar bir şey bulabilir miyim diye kataloğu daha iyi incelemem gerekiyordu.

 

Her zaman beynimi zorlamak için yaptığım gibi, bacak bacak üstüne atmış bir şekilde tahta oturup çenemi sol koluma dayamıştım. Listedeki çoğu şey kılıçtı. Muhtemelen çok kullanıldığı içindi. Şimdiye kadar kendime hep ucuz kılıçlar almıştım. Biraz daha pahalı bir şey alırsam önceki sorunlar tekrarlanmayacaktı, ama yine de daha kaliteli bir şeyin ihtiyacımı karşılayacağından emin değildim. Tabii ki her birini satın alıp denememin imkânı yoktu. Bu büyük bir israf olurdu.

 

Katalogda mızraklar, yaylar, katanalar ve aklınıza gelen birçok silah vardı ama hiçbiri kılıç kullanmamamın nedenini giderecek bir çözüm sunmuyor gibiydi. Hiçbiri gücümün tamamına dayanacak kadar sağlam gözükmüyordu. Geleneksel silahlar bir yana, gücün vücut bulmuş hali gibi olan şeyler de vardı ama onları da kullanamayacağımı biliyordum. Hünerim gayet iyi seviyedeydi, yani ellerimle bir şeyler yapmada iyiydim ama sanırım bu silah kullanımı için geçerli değildi...

 

Aslında iyi dostum demir çubuk beklenmedik bir şekilde işime yaramıştı. Kullanımı kolaydı. Herhangi bir ustalık ya da teknik gerekmeksizin etkili bir şekilde kullanabiliyordum; yaptığım tek şey onu rakibimin kafasına sağlam bir şekilde indirmekti. Sanırım yine küt bir silah bulmam gerekecekti. Kaba kuvvetle kullanılacak bir silah... Ah, sanırım sopa kullanacağım. Bu kulağa iyi geliyor.

 

...Bir dakika. Hangi İblis Lordu sopa kullanırdı ki? Bu çok ezik bir şey. Bunu atlayalım. Duruşumu değiştip soruna daha farklı bir açıdan yaklaşmaya karar verdim. Kullanmam gereken şey daha çok... ikonik olmalıydı. Bir JRPG’nin final bossu gibi hissettirecek bir silaha ihtiyacım vardı. Kullandığım şey havalı olmalıydı. Bir dakika. Final bossları ne kullanırdı ki? Kılıç mı? Yoo, alakası yok. Hatta, çoğu insan şeklinde bile değildi. Bir dakika! İşte bu! Kendimi büyük bir canavara çevirecek bir yetenek bulabilirdim! Evet! Bu eğlenceli olabilir. Her zaman birilerine gürlemek istemiştim. Dur, dur, dur. Lanet olsun Yuki! Kes şunu. Kendine gel. Bunu ciddiye alman gerekiyor.

 

Bir süre daha düşündükten sonra, çok fazla tekniğe dayalı olan silahları kullanamayacağıma karar verdim. Öldürücü darbeler vurabileceğim bir silaha ihtiyacım vardı. Vuruşlarım öyle sert olmalıydı ki düşmanlarımı paramparça etmeliydi. Monster Hunter dünyasını düşünürsek, çift taraflı kılıç ya da tek elli bir şeyden ziyade daha çok büyük kılıç ya da büyük çekiç ya da tokmak gibi bir şey olması gerekiyordu.

 

Bir dakika. Bu da bir seçenek. Büyük kılıç kullanabilirdim. Hemen kataloğu alıp heyecanla karıştırmaya başladım ve sonunda bir sonuca vardım. Büyük kılıçlar da teknik olarak kılıç sayılıyordu, bu yüzden Kılıç Sanatları yeteneğim boşa gitmemiş olacaktı. Demir çubuklardan da daha ağır olduklarından daha büyük güç uygulayabilirdim.

 

Ama asıl önemli olan, inanılmaz havalı olmalarıydı. Alıştırma yapmak gerçekten can sıkıcıydı. Havalı bir silah kullanmak beni çalışmaya daha çok itecek motivasyonu verirdi. Aynen. Gayet makul bir sebep. Havalı bir silah istememin sebebi çocuk gibi düşünmem kesinlikle değildi. Yoo. Hiç de bile.

 

Katalogda, kimisi diğerlerinden daha pahalı bir sürü kılıç vardı. Ne yazık ki bütün parayı uçmaya harcamıştım. Yeterince param olmadığı için, alabileceğim en pahalı kılıcı aldım.

 

Cisimleşen kılıcı kabzasından kavrayıp detaylı bir şekilde incelemeye başladım.

 

“Demek sonunda oyuncaklarını bir kenara bırakıp daha etkili bir silah almaya karar verdin?” diye sordu Lefi. Sanki büyük bir şey başarmış gibi konuşmuştu ama benimle alakalı bir şeyden ötürü değildi. Ejderha, az önce vampir kızı Reversi oyununda yenmiş, bu yüzden keyfi gayet yerindeydi. Beni yenemediği için ancak o kadar mutlu olabilirdi. Heh.

“Merak etme. Bir gün kılıçta öyle iyi olacağım ki, ejderha formunda bile olsan senden bir iki pul kopartacağım.”

“Çok cesur bir iddia.” Korkusuz bir sırıtış Lefi’nin yüzünde belirdi. “İlahi çelikten daha sert olduğu için, pullarımın dayanıklılığıyla gurur duyarım. Onlara hasar verebilecek seviyeye geleceğin günü sabırsızlıkla bekliyorum.”

 

Sözlerimin tamamen blöf olduğunu düşünmesi beni biraz bozmuştu ama kendime gelip iki elle kullanılan kılıcı tekrar incelemeye döndüm. Bu şey gerçekten çok hafifti...

 

İstediğim ağırlıkta olmadığın anlamam için savurmama gerek yoktu. Önceden kullandığım demir çubuktan ağır olduğu kesindi ama yine de yeterli değildi. Elimde gerçekten ağırlığını hissedeceğim bir şey istiyordum. Öyle ağır bir şey ki bir kayayı parçalayacak kadar ağır olmalıydı.

 

Her ne kadar geçmişteki hayatımda amuda kalkmayı bile becerememiş olsam da şu anda vücudumu istediğim gibi hareket ettirebiliyordum. Nasıl desem... Bu kılıç çok ince. Monster Hunter’da göreceğiniz türden belim kadar kalın ve büyük bir kılıç bekliyordum. Bu şey Monster Hunter türündeki kılıçlardan çok bir claymore ya da zweihander’a benziyordu. Bir kayaya vursam muhtemelen ikiye ayrılırdı. Gerçi kılıçlar kayaya vurulsun diye yapılmadığı için bu mantıklı sayılırdı.

 

 

Bir dakika! İşte bu! Şimdi anlıyorum. Bu şey İblis lortları düşünülerek yapılmamıştı. Bir insana göre yapılmıştı. Büyük kılıçlar büyük, ağır olur. Bu yüzden de sert ve kullanması zor silahlardır. Yani insan ustalığı açısından baktığımızda, demirci ya da diğer zanaatkarlar, ürettikleri şeyler her ne olursa olsun, biraz hantal gelse bile olabildiğince hafif yapmaya çalışırlar.

 

Bir başka deyişle, elimde tuttuğum kılıç, öyle ince bir şekilde yapılmıştı ki aradığım şeyin tam tersiydi.

 

Mağazada daha kaliteli ürünler vardı ama en ucuzları bile elimdeki kılıçtan iki üç kat daha pahalıydı. Onlara param yetmezdi ve tabii ki daha ucuzu da işime yaramayacaktı. Gerçi, bir saniye. Geçen gün bununla ilgili bir yetenek gördüğüme yemin edebilirim.

 

Kataloğu hızlıca aşağı kaydırdım ve tam olarak aradığım şeyi buldum. İsmi, Silah Dönüşümü’ydü. Ve açıklamasına göre, materyalleri silahlara çevirebiliyordu. Yapmam gereken tek şey materyalden manamı geçirirken olmasını istediğim şekli zihnimde canlandırmaktı. Yarattığım silahın kalitesi, zihnimde canlanan imgenin ne kadar berrak olduğuna göre, aktardığım mana miktarına göre ve kullandığım ham materyalin kalitesine göre değişiyordu.

 

Görünüşe göre, yeteneğin seviyesini artırmam, daha az mana ve materyal ile daha kaliteli silah yaratabilmemi sağlayacaktı. Heh. Eğer bana göre silah yoksa, kendi silahımı kendim yapardım o zaman. Yapmam gereken tek şey ne var ne yok her şeyi yapabilen tek İblis Lordu olmaktı, Yaratıcılığın İblis Lordu.

 

***

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-20 16:07:30
Yaratıcılığın İblis Lordu. demek ismimiz bu olucak
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-11 13:50:12
Mantıklı
Bayoku (55 puan) Üye
2021-04-07 11:17:12
Teşekkürler
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-17 10:30:35
Bölüm için teşekkürler.
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-06 02:01:34
Çeviri için teşekkürler.
Raskreira (10 puan) Üye
2020-10-15 03:37:47
Çeviri için teşekkürler.
shypax (132 puan) Üye
2020-10-05 11:48:53
Çeviri için teşekkürler
Razziel (6 puan) Üye
2020-08-04 17:08:14
Elinize sağlık emekleriniz için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-25 23:40:46
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-07 09:00:12
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
Farazgul (7 puan) Üye
2020-03-13 08:03:37
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-03-13 01:30:05
Çeviri için teşekkürler