Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

12 Mart 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1767 Görüntülenme
Bu bölümü 36 Kişi beğendi.
Cilt 2

İblis Lordunun Yaratıcılığı - Bölüm 2

Yapmam gereken tek şey, ne var ne yok her şeyi yapabilen tek İblis Lordu olmaktı, Yaratıcılığın İblis Lordu. İşte bu, bu kulağa bayağı havalı geliyor. Geleceğin iblis lordlarına, yepyeni bir yol açacağım. Onlara, benim yolumdan gitmenin tek doğru yol olduğunu göstereceğim.

 

Bu yeni bulduğum amacımı gerçekleştirmek için gereken araç, tabii ki de Silah Dönüşümü’ydü. Neyse ki, bu yeteneği kullanabilmek için elimde gereken her şey vardı. Demir bulmak benim için çok da zor değildi. Yapmam gereken tek şey katalogtan satın almaktı. Aynı şekilde, zihnimde istediğim şeyi tam olarak hayal edebildiğimden, diğer gereksinimi de kolayca halladebiliyordum. Büyü üzerine yaptığım alıştırmalar sayesinde zihnimde bir şeyler canlandırmakta iyice ilerlemiştim. Hatta Lefi bile yaptıklarımı onaylayıp, büyü yeteneğimin ortalamanın üstünde olduğunu söylemişti. Yeni şeyler üretebileceğim konusunda kendime güveniyordum.

 

Aslına bakarsanız, silah dönüşümü gözüme çarpan tek yetenek değildi. Efsunlama da aynı işi görürdü. Yeteneğin etkisi aynen açıklamasındaki gibiydi. Bir silaha, büyü tabanlı teknikler eklemeyi sağlıyordu. Büyü tabanlı teknikler, büyüyle benzer ama farklı bir koldu. Etkileri, hayal gücünün yerine mantıkla işliyordu. Sonuç olarak bilginler ve diğer otoriteler büyü yerine büyü tabanlı teknikleri daha çok önemsemişlerdi. En azından Lefi öyle söylemişti.

 

Daha açık olmak gerekirse Efsunlama, eşyaları büyü halkaları şeklinde işleyerek onları geliştirmeye yarıyordu. Hem yetenekle gelen hem de sağdan soldan öğrendiğim büyü halkalarını işleyebiliyordum. Yetenekle birlikte gelen halka sayısı, yeteneğin seviyesiyle birlikte artıyordu. Birinci seviyede bir çift işe yaramaz halka vardı. Zayıf Büyü Alanı Artırıcı ve Zayıf MP Kullanım Azaltıcı Yeaaani, sanırım bazı halkaları öğrenmek için biraz zamana ihtiyacım olacak gibi.

 

Bir eşyanın sahip olabileceği devre sayısı ve sahip olduğu halkaların her birinin etkinliği üç faktöre dayanıyordu: eşyanın büyüklüğü, şekli ve en önemlisi kalitesi. Tabii ki kaliteden kasıt kelimenin tam anlamıyla kaliteydi. Daha iyi yapılmış eşyalar kötü yapılmışlara göre efsunlamaya daha yatkın oluyordu. Ama kullanılan ham maddenin kalitesi de toplam kaliteyi etkiliyordu. Örneğin, mitrilden yapılan bir eşya, aynı boyut ve biçimde yapılmış bir eşyaya göre efsunlamaya daha yatkın oluyordu. Demirin aksine mitril, doğal olarak büyü enerjisine sahip bir maddeydi. bu yüzden büyü geliştirmelerine daha çok yatkınlardı. Üzerine işlenmiş her bir büyü geliştirmesi, aynı eşyanın demirden yapılmış haline göre daha da güçlü oluyordu.

 

Hmm. Şu iki efsun çok iyi olmasa da çok kötü de sayılmazlar. Az da olsa verecekleri fazladan bir etki dövüşte bir fark yaratabilir. Sonuçta daha çok büyü öğrenmeyi planlıyordum. *

 

Yetenekle birlikte gelen iki halka üzerine düşünürken kafamda bir istek canlandı. Silahlarımı geliştirmek istiyordum. Her birini efsunlayarak bir öncekinden daha da yıkıcı etkilere erişmek istiyordum. En sonunda da her türlü özel efektle donatılmış bir tür oyun sonu seviyesindeki bir silaha sahip olmak istiyordum. RPG oyunlarında olduğu gibi. Kafamda bu düşüncelerle hemen satın alma tuşuna basıp hem Efsunlama hem de Silah Dönüştürme yeteneklerini öğrendim ve hemen ardından istatistik sayfama bir göz attım.

 

***

 

Genel Bilgiler

 

İsim: Yuki

Irk: Baş iblis

Sınıf: İblis Lordu

Seviye: 32

HP: 2511/2511

MP: 7180/7180

Kuvvet: 713

Dayanıklılık: 744

Çeviklik: 652

Büyü: 992

Maharet: 1310

Şans: 72

Yetenek Puanları: 3

 

Eşsiz Yetenekler

Büyülü Gözler

Tercümanlık

Uçmak

 

Yetenekler

Eşya Kutusu

Analiz VIII

Dövüş Sanatları Ustalığı IV

Kadim Büyü IV

Gizlilik V

Düşman Saptama IV

Kılıç Ustalığı I

Silah Dönüştürme I

Efsunlama I

 

Ünvanlar

Başka Dünyalı İblis Lordu

Yüce Ejderha’nın Sahibi

 

DP: 32041

 

***

 

Vuu! Sanırım her ikisini de öğrenmeyi başarmıştım.

 

Son bakışımdan bu yana da seviyem artmıştı. Ve tüm istatistiklerim, şans da dahil, seviyemle birlikte yükselmişti. Şükürler olsun. Arada bir şansımın gerçekten de yükseliyor olmasına sevindim. Sürekli 70’e takılı kalacağından korkuyordum.

 

Sadece üç yetenek puanımın kalmasının sebebi, diğerlerini tamamen Analize gömmüş olmamdandı. Ne kadar işe yaradığını görünce, seviyesini en yükseğe çıkarana kadar gömmeye çoktan karar vermiştim. Nihai hedefim bana Lefi’nin bilgilerini gösterecek kadar yükseltmekti. Çoktan sekizinci seviyedeydi ama hala bir bok göremiyordum. Lanet olsun. Nede-DUR BİR SANİYE! Şu tuhaf ünvan da neyin nesi!?

 

Parmağımı ünvanın üzerine getirip detaylarını öğrenmek için üzerine tıkladım.

 

***

 

Yüce Ejderha’nın Sahibi Diğer her şeye hükmeden ejderhayı eğitecek kadar korkusuz kişilere verilen ünvan.

 

***

 

Açıklamayı okurken gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Peki ama... Bunu hak edecek ne ypatım ki? Hmm... Vahşi hayvanları evcilleştirdikleri gibi, sanırım ben de sürekli onu besleyip bana alışmasını sağlamıştım. Yani, pek de yanlış bir şey diyemem ama... Eğer ona evcil hayvan gibi davrandığımı fark ederse beni kesin öldürür. Delirdiğini, öfke içinde yere ayağını vurduğunu görebiliyordum.

 

Ünvan demişken, Lefi başka dünyadan geldiğimi kesinlikle görmüştü, ama çok da umursamamış gibiydi. Hatta bu dünyanın bir sakini olarak doğmadığımı söyleyerek dikkatini çekmeye çalışsam bile tepki vermemişti. İlgisiz bir homurtuyla başından savmıştı. Pek umursuyor gibi değildi.

 

Japonya’yı ardımda bırakmaktan pek de pişman olmadığımı söylemem mümkün olmasa da çok da umurumda değildi açıkçası. Orda ölmüş olmam bir gerçekti. Diğer tüm şeyler gibi bu da çoktan geçmişte kalmış bir şeydi. Sonuç olarak İblis Lordu hayatı eğlenceliydi ve önemli olan anın tadını çıkarmaktı. Hangi dünyadaysam o dünyaya ait olduğuma karar vereli çok olmuştu. Bu kadar. Bu kararım asla değişmeyecek. Ve bu yüzden... Eskiyi, eski hayatımı arkamda bırakmak benim için sorun değildi. Neyse, işimize bakalım. Biraz yetenek kullanma zamanı! Vuu!

 

Her şeyden önce, yeteneğin nasıl işlediğini anlayabilmek için bir ısınma turu atmaya karar vermiştim. Biraz DP harcayıp yumruk büyüklüğünde bir demir külçe aldım. Zaten çoktan aldığım için bunu şimdi sormak biraz geç olacak ama bu şeyin katalogda işi ne? Lanet şey, binbir çeşit dükkanlarından daha çeşitli şeye sahipti

 

“Görüyorum ki yine tuhaf işlerle uğraşıyorsun Yuki.” dedi, etrafta dolaşırken Lefi.

 

“Bize yeni bir sihir numarası mı göstereceksin?” diye ekledi Illuna. Illuna, Lefi’ye Reversi’de az önce kaybettiği için çocuk gibi yanaklarını şişirip kırgın bir yüz ifadesi takınmıştı ama bir şey yapacağımı fark edince bu halinden eser kalmamıştı. O da Reversi partneri gibi, meraklı bir şekilde bana doğru yürüdü.

 

“Hmm... Sayılır ama tam olarak diyemem.” dedim. “Ve Lefi, sürekli tuhaf şeyler yapıyormuşum gibi davranmasan olmaz mı?

 

Hadi ama! Yaptığım şeyler öyle ya da böyle gerçekten de mümkün olan şeylerdi.

 

“Neyse, istiyorsanız bakabilirsiniz ama gerçekten izlemesi eğlenceli olmayabilir.”

 

Canavar kızların yüzündeki ifadeyi görünce yüzümde yarım bir gülümseme oluştu. Vampir kızın gözleri meraklı bir şekilde parlıyordu. Ne yapacağımı görmek için sabırsızlanıyordu. Aynı şekilde ejder kız da yapacaklarımı merak etmişti. Yaptığım şeylere tuhaf diyerek ilgisini saklamaya çalışsa da Illuna kadar merak ettiğini biliyordum.

 

Üreteceğim ilk şey küçük bir bıçak olacaktı. Kafamda canlandırdığım şey bir asker bıçağıydı. Hatta sapından bıçağına her yeri paslanmaz çelikten olacaktı. Şeklini hayal etmek benim için çok kolaydı. Yapmam gereken tek şey oynadığım birinci tekil nişancı oyunlarını oynadığım günleri hatırlamaktı. Zihnimde canlandırdığım bıçak her zaman yakın dövüşte kullandığım bıçağın tıpatıp aynısıydı.

 

Silahın görselini keskinleştirirken büyü enerjisi külçeye akmaya başladı. Aktardığım enerji tamamen yayıldıktan sonra yeteneği aktifleştirdim. Ham madde şekil değiştirmeye başlamıştı. Tuhaf, rahatsız edici bir şekilde, sanki kendi zihni olan bir yaratıkmış gibi kımıldarken zihnimdeki bıçağın formunu almaya başladım. Off... Bu iğrenç.

 

“Hmm... Hiç fena değil.” Tamamlanmış halini incelerken başımı onaylar gibi salladım. Tam da zihnimde canlandırdığım gibiydi. Parlak, kalın ve tok kılıç, tam olarak on iki santim uzunluğundaydı. Her parçası saf demirden yapılmıştı. Tek sorun sapının biraz keskin olmasıydı. Bir ara etrafına bir ip falan dolasam iyi olurdu.

 

Eşya kutusunu açıp bir parça canavar eti çıkardım ve bıçağın keskinliğini denemek için kestim. Hareketi çok yumuşaktı; bıçak deneğin içinden herhangi bir direnç görmeden geçmişti. Vay be, bu bıçak gerçekten iyiydi. Döküm ya da dövme işlemlerinden geçmediği için kırılgan olacağını düşünmüştüm. Ama galiba değildi. Bu nasıl oluyor ki?

 

Sorumun cevabı, büyü enerjisinin bir şekilde demirin içindeki moleküllerin arasında dolaşarak onları işlediği olacaktı muhtemelen ama tabii ki bu öylesine bir varsayımdı. Her neyse. Şu şeyi analiz edelim bakalım.

 

***

 

İblis Lordunun Hançeri Yuki ismindeki İblis Lordu tarafından yapılmış bir hançer. Bir ismi yok. Kalitesi: B-

 

***

 

Analiz artık kaliteyi de mi gösteriyor? Bu çok iyi. Yaptığım yatırımlar sonunda sonuç verdi. Medenini bilemesem de da bir sebepten ötürü, B- seviyesinin yeterli bir seviye olduğunu ve ortalama bir bıçaktan yaklaşık bin yen daha pahalı olduğunu biliyordum. Ama sanırım bu pek bir şey ifade etmiyor değil mi? Evet, ben de bilmiyorum. Bunu hisseden ben olmama rağmen, ben bile tam olarak ne olduğunu anlayamıyordum

 

Yaptığım ilk silah denemesi başarılıydı. Silah Dönüşümü yeteneği hüner becerisiyle alakalı bir şeydi. Büyüyü yapanın hünerinin seviyesi ne kadar yüksek olursa, üretilen şey o kadar yüksek kalite oluyordu. Heh, şişkin hünerimin bir şekilde işe yaradığını görmek güzel. Lanet hüner, şimdiye kadar hiçbir işe yaramamıştı.

 

Yüzümde özgüvenli bir sırıtmayla beni örnek alan (hayali) iblis lordlarına doğru dönmüştüm. Dinleyin sizi böcekler! Siz hanımlar eğer gerçek birer erkek, gerçek brer Yaratıc İblis Lordu olmak istiyorsanız, hünere abanacaksınız! Bu kesin bir emirdir gençler! Konu kapanmıştır.

 

“Ne ilginç.” dedi, yeni ürettiğim bıçağa odaklanmış Lefi. “Görüyorum ki dağlıların silah üretmek için kullandığı demircilik büyülerinden birini kullandın. İtiraf edeyim, gayete iyi yapılmış gözüküyor.”

“Vay Yuki!” diye ekledi Illuna. “Her şeyi yapabiliyorsun! Bir sürü havalı şey yapabiliyorsun ve hatta yemek pişirebiliyorsun! Çok havalı birisin! Aynı annem gibisin!”

 

Ahh... Bir iltifat olduğunu biliyorum ama bu bende nasıl bir his uyandırıyor emin olamadım.

 

“Heh, daha bir şey görmediniz. Bu sadece bir denemeydi. Bu sefer her şeyimi koyup daha iyi bir şey yapmaya çalışacağım.”

 

kataloğu açtım ve yaklaşık on kilo ağırlığında bir başka külçe satın aldım Mitrille çalışmak istiyordum ama param ona yetmiyordum. Tammam. Silah dönüşütürme işinin olayını anladım. Şimdi sırada kendime gerçek bir kılıç yapma zamanı.

 

İkinci silahımı daha büyük ve iki tarafı keskin bir şey yapmayı planlıyordum. Bir dakika. Efsunlamayla işlenen her büyü halkası silahın şekline bağlı, değil mi? Sanırım bu daha akışkan ve aerodinamik bir şey olsa iyi olur, sonuçta çok fazla su büyüsü yapıyorum. Ya... Damlaya benzeyen bir şekilde yaparsam? Evet, havalı da olabilir.

 

Ve sonra yüreğimin sesini dinleyip tam olarak anlattığım şekilde eşyayı yaptım.

 

“...” Elimde duran büyük kılıcı görünce şaşırmıştım. Yapımında kullandığım tek şey demir olmasına rağmen, kılıç donuk mavi bir tondaydı. Sapından başlayıp, tam olarak... damlaya benzeyen keskin kısmını iyice inceledim. Kalın küt bir su damlası.

 

“Vay! Shii’ye benziyor!”

 

Illuna tam üzerine basmıştı. Kılıç, yapışkan arkadaşımızla çok benzerlik gösteriyordu.

 

“...Peki bu ne?” ciddi bir ses tonuyla sordu Lefi.

“Hmm... silah. Evet bir silah.”

“İlginç. Nasıl kullanacağını bana anlatabilir misin?”

“Ahh... Şöyle ki... Önce sapından kavrıyorsun. Sonra şu kısmı görüyor musun...damlaların olduğu kısım? Evet, o kısmı kullanarak vuruyorsun. Evet.”

“Anladım.” diye başını salladı ejder kız. “İtiraf edeyim, gerçekten güçlü gözüküyor.”

 

Ne? Nasıl? Ben, gerçekten mi? Ne?

 

Rahat bir nefes almıştım. Mitril kullanmamam iyi olmuştu. O kadar DP’yi bu koca çöpe harcamak içimi yakardı. Off, hele o parayı geri kazanmak sonsuza kadar sürebilirdi.

 

“N-Neyse. Devam edelim.”

 

Tekrar kataloğa girip demir almak için dolanmaya başladım ama hemen kendimi durdurdum. Bir dakika! Hala bir şeyim var!

 

Başka bir külçe almak yerine envanterimi açıp bir süredir içinde bulunan siyah, dikenli şeyi aldım. Bunun bir boynuz olduğunu anlamak için tek bir bakış yeterdi. Özellikle, bir arabadan daha büyük bir gergadanböceğinden kopardığım bir boynuzdu. Boynuzuyla koca koca ağaçları kolaylıkla parçalayabiliyordu. Öldürdükten sonra, işe yaracağını düşündüğüm için kopartıp almıştım.

 

Boynuzu tekrar inceleyince boyutu ve ağırlığı yeterli gibi gelmişti. Ağaçları parçalayabildiğinden tahtadan daha sert olduğu belliydi. Bu demek oluyor ki büyük kılıç yapmak için ideal malzemeydi!

 

Silahlarda standart madde olarak kullanıldığını düşündüğüm için hep demir kullanmıştım ama Monster Hunter’dan başka bir şey bilmeyen beynim bana aksini söylemediğinden, boynuzdan silah yapmanın bir sakıncası yoktu. Pekala Yuki, bu kadar yeter. Odaklan. Daha fazla rastgele şeyler düşünmek yok. Sadece odaklan. Yapman gereken şey basit olmalı. Keskin. Yeterince ağır. İşte bu. Şeklini karmaşıklaştırmaya da hiç gerek yok. Yapman gereken bir sap ve çift taraflı keskin olması.

 

Kalan büyü gücümün üçte ikisini boynuza aktarırken, yapmak istediğim silahı zihnimde canlandırmaya çalıştım. Bu kadar mana gitmesinin sebebi boynuzun demirden çok daha iyi bir materyal olmasından dolayıydı.

 

Ve manamın çoğunu harcadıktan sonra, sonunda yeteneği aktifleştirdim. Tam bunu yaparken, Lefi’nin bana doğru koca bir sırıtışla geldiğini gördüm. Tam yanıma geldi ve kulağıma doğru fısıldadı. “Ç. İ. Ç. E. K.”

 

Dur, ne? Çiçek mi?

 

“BEKLE! BU DA NE DEMEK OLUYOR ŞİMDİ!?”

 

Yetenek aktifleşti ve zihnimdeki imgeye uygun bir silah ortaya çıktı. Saptan yukarıya doğru bir kılıç, daha doğrusu, bir sap uzanıyordu. Tepesinde açmış bir çiçek bulunan bir sap.

 

Analiz ettiğimde çıkan menü şöyleydi.

 

***

 

İblis Lordunun Büyük Kılıcı Yuki ismindeki İblis Lordu tarafından yapılmış güzel bir silah. Tepesinde açmış bir çiçek bulunuyor. Kalite: A-

 

***

 

Düşüncelerim son saniyede karışmıştı; dönüştürme işleminin son aşamasında Lefi birden bana çiçek düşündürtmüştü. Ve sonuç olarak kılıcın şekli de... bir çiçek olmuştu. Sıçacağım böyle işe ama! Neden bu kadar iyi kalitede olmak zorunda ki!?

 

“N-Napıyorsun Lefi!?” Diye kekeledim.

 

Silah dönüşümü, dönüşüm işleminden geçen bir şeyi tekrar dönüştürmeme imkanı vermiyordu. Yetenek, aynı şeyde iki kere kullanılamıyordu ve manamın eşyaya geçiş işlemi de tamamlanmıştı. İşlem tamamlanmıştı. Geri dönüşü yoktu.

 

Kullandığım boynuz bir taneydi. Başka bir böcek daha avlayabilirdim tabii, ama çok fazla zamanımı alacağından şüphem yoktu. Başka bir tane görmüşlüğüm yoktu.

 

Bir başka deyişle elimdeki çiçek kılıcı sahip olduğum en güçlü silahtı.

 

“Ne güzel bir çiçek.” dedi Lefi, kahkalara boğulmuş bir halde. “Hem güzel hem de bir silah. Ne etkileyici!”

“O şeylerden sadece bir tane vardı biliyorsun değil mi?”

“Sorun ne anlamıyorum. Sadece elindeki kılıcı kullanacaksın.” dedi ejder kız. Her cümle başlangıcında kahkahalarını tutmaya çalışıyordu. “Eminim bir sürü canavar öldürmene yardımcı olacaktır.”

 

Ejder kız kahkahasını daha fazla tutamamıştı. Kollarını kendine dolamış, kahkahalarla yerde yuvarlanmaya başlamıştı. Kahkahası öyle yüksekti ki bütün taht odasında yankılanıyordu.

 

“Seni lanet küçük velet... Başta sadece çocuk gibi göründüğünü düşünmüştüm ama gerçekten baş belası bir çocuk gibi davranıyormuşsun...” diye bağırdım. “Öğrettiğin ilk büyü de saçma çiçekli şeydi zaten. Belli ki çiçeklerle alakalı bir sıkıntın var. Hah! Ne şeker bir kızsın, o Yüce Ejderha. Hem çiçekleri hem de tatlıları sevdiğini düşününce!”

 

“T-Tercihlerimde hata göremiyorum!” diye bağırdı gücenmiş Lefi. “Ve zaten çok az önem taşıyorlar! Hatta hiç önemli değiller!”

“Demek istediğim, neyi sevip sevmemen umurumda değil. Senin bileceğin şey. Tek şikayetim, verdiğin intibaya hiç yakışmıyor. Seni tanımıyorum ama birisi bana dünyanın en güçlü ejderhasından falan bahsetse, sümüklü bir velet beklemem.”

“Bu ne cüret! Bu affedemeyeceğim bir söz!” diye bağırdı ejder kız. “Peki nasıl istersen! Yüce Ejderha ile kavga etmenin nasıl bir şey olduğunu sana göstereyim!”

“Kıçımın Yüce Ejderha’sı!” Diye geri bağırdım. “Sürekli ünvanınla ilgili hava atıp duruyorsun ama hiç bir numaran yok! Yaptığın tek şey etrafta bir patates çuvalı gibi tembellik etmek. Yüce Ejderha? Daha çok Zaptolmuş Ejderha, bana sorarsan!”

“Sana inanamıyorum! Ünvanımı tekrar aşağılamaya nasıl cüret edersin!?” Lefi ayaklarını yere vururken sinirden kıpkırmızı kesilmişti. “Kendini hazırla Yuki! Cehennem kelimesinin tanımını sana göstereceğim!”

 

Kavgamızı izleyen vampir kız derin bir nefes alıp evcil yapışkana döndü ve zor duyulabilir bir ses tonuyla konuşmaya başladı. “Öff, yine başladılar. Hadi Shii. Başka bir yerde oynayalım.”

 

Her ne kadar çiçek kılıca sinirlenmiş olsam da gayet iyi özelliklere sahipti, bu yüzden tam olarak Lefi’nin dediğini yapacak ve bir süre ana silahım olarak bunu kullanacaktım. Lanet olsun... Daha çok maddeye ihtiyacım var.

 

***

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2022-10-28 03:55:35
Böyle kılıca fikfik yapayım ağır kılıç bekliyordum
Bayoku (55 puan) Üye
2021-04-07 12:00:42
Tsk
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-17 10:30:53
Bölüm için teşekkürler.
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-06 02:17:28
Çeviri için teşekkürler.
Razziel (6 puan) Üye
2020-08-04 17:34:01
Okuması çok eğlenceli
Razziel (6 puan) Üye
2020-08-04 17:33:43
Elinize sağlık emekleriniz için teşekkürler.
Razziel (6 puan) Üye
2020-08-04 17:15:52
Elinize sağlık emekleriniz için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-25 23:56:52
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-07 09:13:55
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık.
AdelMyron (62 puan) Üye
2020-03-19 01:15:36
..
Farazgul (7 puan) Üye
2020-03-13 08:25:21
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-03-13 02:16:35
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-03-13 00:06:21
Çeviri için teşekkürler.