Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk
Yan Hikaye: Yuki İsmindeki Adam Hakkında Bir Düşünce Dizisi
Yuki ismindeki adamı kısaca tarif etmek benim için hep zor
olmuştu. En uygun yaklaşım, hem kendine özgü saçmalıkları hem de anlaşılmaz
olduğundan, onu tuhaf olarak nitelendirmekti.
“Gökten düşmesine rağmen Yuki nasıl hayatta kaldı?” Belli
ki, yanımda duran kız da aynı şekilde hissediyordu. Yuki’nin yaptığı işlerin
mantığını o da sorguluyordu.
“Mükemmel bir soru, küçüğüm...” sorusuna en uygun cevabı
verebilmek için bir süreliğine durdum. Kızın normallik algısını bozmamak benim
için en iyi seçenek olacaktı. “Sebebi, sahip olduğu büyülü bir kolye. Çarpmanın
neden olduğu etkiyi yok ediyor.”
Zindanın en yeni üyesi olan çocuğa kısa bir bakış attıktan
sonra İblis Lordu’na geri döndüm.
Vahşi tuhaflıklarına tanık olmak, bana, anlattığı hikayeleri
anımsatmıştı. Etkilenmiştim. Anlatışı öyle etkiliydi ki, yaşıma uygun olmayacak
şekilde heyecandan kalbim hızlanıyordu. Bize birbiri ardına anlattığı
duyulmamış hikayeleri dinledikçe bir çocuk gibi hissetmiştim.
Hikayeleri sadece yeni yaşadığı şeyler değildi. Ürettiği
eşyalar ve sergilediği bilgiler, çoğunlukla hep bilmediğim şeyler oluyordu.
Onun bilge biri olduğuna ikna olmaktan sadece birkaç adım uzaktaydım. Ama
sağduyulu olmaktan fersah fersah uzak olması, beni durdurmuştu. Benim bariz
olarak bildiğim şeyleri bilmiyordu. Bilgi hazinesi devamsız, ahenksiz ve
uyumsuzdu.
Ve tam olarak da bu yüzden onu çok gizemli buluyordum.
Başta, kökeninden dolayı onu bir hata olduğundan dolayı şüpheliydim. Bu dünyaya
henüz yeni gelmiş bir İblis Lordu’ydu. Ama bir süre sonra şüphelerimde
yanıldığımı anlamıştım. Bir zindanın efendisi olması onun tuhaflıklarını
yansıtamazdı. Daha önce karşılaştığım tüm İblis Lord’larından daha farklı
şekilde davranıyordu.
Bu kavramı kelimelerle anlatmanın kolay bir yolu yoktu. Ama
farklılığın, yaydığı auradan kaynaklandığı sonucuna varmıştım. Yuki’de, sizi
çok rahatlatan ve bu yüzden de diğerlerini kendi tarafına çekebilen bir hava
vardı.
Etrafındakilerin yüreklerine huzur veren bir yeteneğe sahip
olduğunu hissettiği için ona doğru çekilen, yanımdaki bu genç kız da eminim
aynı şekilde hissetmiştir. Etrafındakileri sakinleştirme yeteneği için
kolaylıkla büyüyle akraba bir yetenek diyebilirdim.
Kesin bir cevabım olmamakla beraber, buradaki önemli
noktanın karakterinde olduğunu düşünüyordum. Yuki kontrolsüzdü. Duygularını
saklamıyor ve öyle samimi konuşuyordu ki neredeyse tepkileri çok masum
geliyordu. Bu çok tuhaf. Sorunlarını ve yaptıklarının sorumluluğunu hem alabilir
hem de alamaz gibi geliyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse onu anlayamıyordum.
Ama sonuç olarak, bu kadar detaylı tanımlama bile Yuki adındaki adamı tamamen
anlatmakta yetersiz kalıyordu. Varabildiğim tek sonuç, diğerlerinden farklı
olduğuydu.
Yüzyıllar boyunca sürekli bir can sıkıntısını atlatmakla
uğraşıp durmuştum. Benim için yapabilecek hiçbir şey yoktu. Önceki dönem için
aynısını söyleyemezdim. Dünya, çatışma ve huzursuzlukla doluydu. Çoğu mantıksız
gerzek benim kudretimi sınamaya kalkmıştı. Onlarla dövüşmek benim için mükemmel
bir zaman öldürme aracı olmuştu, bu yüzden savaştım. Savaştım, savaştım,
savaşmaya devam ettim, ta ki bir gün kendimi Yüce Ejderha olarak bulana
kadar... Bu, çatışmanın kalan közlerini de söndüren olay olmuştu. Benimle yüzleşmeye
gelenlerin hissettiği tek şey ünvanımı görüp korkmak olmuştu. Meydan
okuyanların hepsi kuyruklarını kıstırıp kaçmaya başlamıştı. Kendi ırkımdan
olanlar, ejderhalar bile, en güçlü ırk olarak doğmalarına rağmen önümde diz
çökmüşlerdi.
Terörün vücut bulmuş hali olmuştum.
Yuki farklıydı. Başta gücümüzdeki uçurumdan dolayı
donakalmıştı. Ama kısa süre sonra gardını indirdi ve ancak pişkin olarak
nitelendirebileceğim bir şekilde davranmaya başladı. İsteğimi çürütmesi çok
sürmemişti. Şaşırmıştım. Sözlü tartışmaya girdiğim ilk kişi o olmuştu. Ve
bugüne kadar da ne korku denen bir şeyin varlığından haberdar olup olmadığını
ne de bu korkuyu aşıp aşmadığını anlayamamıştım.
Beni Yüce Ejderha olarak değil de bir şahıs olarak gören ilk
kişiydi. Leficious olarak. Bunu yeni ve hoş bir şey olarak gördüğümü inkar
etmeyeceğim
Sadece varlığıyla bile bana rahatlık veren ilk ve tek
kişiydi. Onunla olan zamanım ne kadar sürer bilmiyorum... Ama kendimi bana
verdiği bu rahatlığa bırakmaya devam etmek istiyorum. En azından bir süre daha.
***