Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

18 Mart 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1737 Görüntülenme
Bu bölümü 38 Kişi beğendi.
Cilt 2

Eve Dönüş

“Pekiii... Şimdi ne yapıyoruz?” Zindanın girişinde dikilirken, şehirden getirdiğim kızlara söyle bir baktım. Biz yokken saldırıya uğrayabilir diye endişelendiğimden zindanın girişini büyük bir kayayla kapatmıştım. Ama geri dönünce kaya envanterime geri dönmüştü.

 

Bana baktıkça korkudan titreyen yirmi küsur kadar köle kız birbirlerine sokulmuştu. Onlara hiçbir şey söylememiştik; neden birden Uğursuz Orman’ın derinlerine götürüldüklerini bilmiyorlardı. Tabii ki, Illuna aralarında değildi. Uzun bir gün geçirmişti ve tüm bu kaçırma olayları onu tamamen bitkin hale düşürmüştü, bu yüzden eve gelir gelmez onu hemen yatağına yolladım. Aynı şekilde Shii de derin uykudaydı. Vampirin dönüşünden dolayı öyle heyecanlanmıştı ki sızana kadar zıplayıp durmuştu. Bir başka deyişle zindanın iki dövüşemeyen sakini birlikte rüyalar alemine dalmıştı.

 

“Sanıyorum kararlarının sonuçlarını düşünmedin değil mi?”

“Evet, aşağı yukarı öyle.” diye yanıtladım. “Aslında bunu tamamen unuttum.”

“...Hiç şaşırmadım.” diye mırıldandı Lefi. “Yaptıkların hakkında uzun uzun düşünüyor gibi gözüksen de, aslında o anda doğrudan aklına ilk gelen şeyi yaptığını biliyorum.”

 

Beni iyi tanımışsın Lefi. Dudaklarımın kenarları hafifçe yukarı kalktı.

 

“Ah tabii ya!” Aklıma gelen fikirle kalabalığa yüzümü döndüm. “Hepinizin yakalanıp köleleştirildiğini biliyorum. Bunlar olmadan önce hepinizin evi vardı değil mi?”

 

Çoğu hala korkudan tir tir titriyor gibi gözükse de sözlerimin ardından bir heyecan dalgası dolaşmaya başlamıştı. Birbirleriyle fısıldaşıp ne demek istediğimi tartışmaya başladılar. Grubun içinden bir tanesi ürkek bir şekilde bana doğru yaklaştı. Koç gibi boynuzları vardı ve tavırları sakin ve ağır başlıydı.

 

“E-Evet, saygıdeğer iblis lordu. Çoğumuz memleketinden uzakta çalışırken kaçırıldı. Ama onların bile dönebilecekleri bir yer yoktu.” dedi titreyerek. Koyun kız, diğer kızlardan daha sakin gözüküyordu ama yine de gergindi.

“Vay. Etkilendim gerçekten. Ne olduğumu nasıl anladın?”

“Manan tarafından taşınan özellikler ne olduğunu ayırt etmeme yaradı.”

 

Hmm. Demek mana gerçekten de öyle çalışıyor. Bunu biraz fark etmiştim ama birinin doğrulamış olması iyi olmuştu.

 

“Pekala, evi olanlar bu durumu aşabilmemiz için işimizi gerçekten kolaylaştıracak.”

“Hey Lefi, ejderhalar onları ailelerine geri götürebilir mi?”

“Basit bir iş.”

 

Yüce Ejderha göğe bakıp işaret parmağıyla bir hareket yaptı. Hala havada süzülen emrindekiler daha alçak bir seviyeye birbiri ardına indiler. İtaatkar olmaları gerçekten çok güzeldi ama onlara ne yapmıştı da bu hale getirmişti? Cidden... Ne kadar disipliler...

 

“Yüzündeki ifadeden ne sormak istediğini tek bir bakışla anlayabiliyorum.” dedi, bana dönerken Lefi. “Cevap gayet basit Yuki. Sadece üstünlüğümü varlıklarının derinliklerine gömdüm. Kemiklerine kadar benden başkasına itaat etmemeleri gerektiğini biliyorlar.”

 

Vay babanın kemiğine. Kız çıldırmış.

 

“H-Her neyse.” boğazımı temizleyip köle kızlara konuşmaya devam ettim. “Bu ejderlere evlerinizin nerde olduğunuzu söylerseniz sizi en kısa zamanda evinize götürecekler. Çok zekilerdir, bu yüzden yönünü gösterirseniz herhangi bir sorun olmadan sizi ulaştıracaklardır.”

 

Kızların çoğu içten ölmüş gibiydi. Gözleri öyle boş bakıyordu ki sanki dipsiz bir kuyuya bakıyor gibiydiler. Ama sözlerimi duyunca bir kez daha umutla dolmuşlardı. Bir daha dönmeyi ummadıkları evlerine dönmeye izin verileceğini fark edince hareketlenmiş ve heyecanlanmışlardı.

 

Kalan kölelerin hepsinin genç kadınlar olması köle tacirlerinin erkekleri öldürmesi ya da umursamaması nedeniyle değildi. Aslında baskın yaptığımız şehrin bağlı olduğu ülke bir savaşın tam ortasındaydı. İblisler ve yarı insanların sıradan insanlardan güçlü olduğu biliniyordu, bu yüzden esir alınan her erkek yaşı kaç olursa olsun savaşması için götürülüyordu. Aynı şekilde yaşlı kadınlar da benzer şeylere maruz kalıyordu.

 

Bulundukları şehrin büyüklüğüne göre sadece yirmi küsur tane kölenin olması iki sebepten biriydi. Diğer sebep ise meşrulukla alakalıydı. Ülkede kölelikle alakalı tüm alışveriş yasadışıydı. Hem satın alma hem de satış yapma yasaktı, pazardaki tüm köleler illegal işlerin ürünüydü. Bu yüzden de çok az sayıda köle taciri bulunurdu. Köle alım satımıyla uğraşan organizasyonlar, benim de bulunduğum zaman dağıttığım grup gibi, yer altı mafyalarının parçası olanlardı.

 

Dostumuz bay başkan köle meselesini nasıl halledeceğini bilemiyordu, bu yüzden hemen ona sunduğumuz hediyeye sarıldı ve onları bize itelemiş oldu. Bu durum duygularımı karman çorman ediyordu... Aman neyse. Tüm bu olanları Illuna’nın isteği olarak kabul edeceğim. Neredeyse hiçbir istekte bulunmuyor, bu yüzden elimden geleni yapacağım.

 

“G-Gerçekten bizi evimize yollamak istiyor musunuz? Dedi koyun kız şaşırmış bir şekilde.

“Evet, gerçekten sorun değil. Bizim de kaçırılan bir arkadaşımız vardı, bu yüzden onunla aynı durumda olanlara da yardım etmek isterim.” dedim. “Ah, gidecek yeri olmayanlar konuşmaktan çekinmesin. Bir şeyler ayarlamaya çalışırız. Sizi buralara kadar ben getirdim, gbu yüzden gidecek bir yeriniz yok diye sizi kapı dışarı etmeyeceğim ya da ormanın ortasına sizi bırakmayacağım.”

 

Birkaç tanesine bakabilirdik. Ama çok fazla kalan olursa sorun olabilirdi.

 

Kızlar tekrar aralarında konuşmaya başladılar, bu sefer daha da gürültülü bir şekilde. Bir ya da iki dakika sonra aniden durdular. Düzgün bir şekilde dizilip aynı anda hem derin bir saygıyla öne eğildiler hem de konuşmaya başladılar.

 

“Hepimiz farklıyız. Irklarımız farklı ve geçmişte yaşadıklarımız farklı. Ama hepimiz aynı zorlukları paylaştık. bu yüzden hepimiz size minnettarlığımızı sunmak istiyoruz. Teşekkür ederiz. Bize gösterdiğiniz merhamet için size çok teşekkür ederiz.”

 

***

 

“Tamam, bir grup daha gitti. Görünüşe göre geriye sadece siz ikiniz kaldınız.” Bir grup daha ejderhanın uzaklaşmasını izledikten sonra kalan iki kıza dönmüştüm.

“Borçlarımı her zaman tam olarak geri ödemem gerektiği inanışıyla büyütüldüm.” dedi ilk kız. “Hizmetinizde olmaktan memnun olurum, eğer sorun olmayacaksa tabii ki.”

 

Bu, arkadaşları adına öne çıkıp konuşma yapan, sakin ve ağır başlı olan koyun kızdı. Boynuzlarının dışında gözüme çarpan diğer şey göz kamaştırıcı beyaz saçlarıydı. Beline kadar uzanıyordu. Saçını beline doğru takip ederken vücut hatlarının mükemmel olduğunu fark ettim. Vücudunun her kısmı olması gerektiği gibi büyümüştü; tüm kıvrımları olması gerektiği gibiydi. Vücut hatlarının bu kadar belirgin olmasının sebebi giydiği paçavralardı. Onun için çok küçüklerdi ve vücudunun bazı bölgeleri belli oluyordu. Nereye bakacağımı bilememiştim. Neyse ki bu durumu büyütmemişti ve bunu yerine umursamaz bir şekilde hayatına devam ediyordu. Nasıl desem... biraz.. benden biraz daha olgun gözüküyordu. Ondan bir abla havası seziyordum, demek istediğimi anlamışsınızdır.

 

“Hmm... Şuradaki bir fenrir mi...? Diğer kız bir hayvansıydı. Köpeklerinkine benzeyen kulakları ve kuyruğu vardı. Saçları, kısa, kıvırcık ve kestaneyi andıran bir renkteydi. Koyun kızın aksine, hiç baştan çıkarıcı bir havası yoktu. Bunu söylemem belki biraz kaba kaçacak ama bu Lefi, Illuna ve bu kız aşağı yukarı aynı vücut hatlarına sahipti.

 

Yine de çok güzeldi. İkisi de öyleydi. Bir bakışla her ikisinin de neden hedef olduğunu anlayabiliyordum.

 

“Evet, neden?”

“B-Biliyordum!” Diye heyecanlı bir şekilde bağırdı. “Ben de kalabilir miyim!? Ne isterseniz yaparım! Lütfen!?”

“A-Ahhh... tabii... sanırım... “ bu ani coşkudan şaşırıp gözlerimi birkaç kere kırpıştırmıştım. “Bunun sebebi Rir mi?”

 

Kurdun başına birkaç kez hafifçe vurarak ondan bahsettiğimi gösterdim.

 

“Bizim için savaş kurtları, fenrirler tanrı gibidirler! Dostum, çok mutluyum! Köyü terk etmeme değdi! Herkes bana kötü bir fikir olduğunu söylemişti ama şimdi onlara bir fenrire hizmet ettiğimi söyleme şansım var!”

“Tamam... senin adına sevindim...” kurt kızdan uzaklaşırken başımı salladım. Napalım. Elimizde nevi şahsına münhasır bir başka kişi daha var.

“Bunu duydun mu Rir?” Kurdu okşadım. “Senin bir tanrı olduğunu söylüyor.”

 

İniltiyle birlikte bir kurt ne kadar yarım gülebiliyorsa o kadar gülebilmişti. Seni çooook iyi anladım dostum. Eğer tanımadığım bir kız bana tapınmaya başlasaydı ben de kafayı yerdim.

 

“Tamam o zaman... bir dakika. Doğru ya tanışma faslını unuttuk. Ben Yuki, bu Lefi, ve bu da Fluffnir.” dedim işaret ederek.  “Bir iki dostumuz daha var ama onlar çoktan uykuya daldıklarından sizle yarın tanıştırırım. İsimleriniz neydi?”

“Benim adım Leila.” dedi koyun kız. “Lütfen bana nasıl uygun görürseniz öyle seslenin.”

 

Konuşurken eğilmişti. Daha fazla eğilme lütfen. Gerçekten bakmamam gereken bazı şeylere daha çok bakasım geliyor.

 

“Ben Lyuuinne Gyroll, bir savaş kurduyum. Bana kısaca Lyuu derseniz sevinirim." dedi köpek kız. Bir erkek beyzbol takımını idare edebilecek türde bir kız gibiydi. Bana, Power Pros oyunundaki Hamura’yı hatırlatıyordu. Öyle gözüktüğü için değil tabii ki. Davranışları falan onun gibiydi.

 

“Neyse.” dedim. “Eminim ikiniz de yorgunsunuzdur, bu yüzden karmaşık işleri sonraya bırakalım. Şimdilik kendinizi evinizde gibi hissetmeye çalışın.” dedim zindanın girişne doğru dönerken.

“Uhm, efendim...” koyun kız, düşündüklerini söylemeden bir anlık tereddüt etmişti. “Bu sadece bir mağara değil mi?”

“Ne demek istediğini anladım ama merak etme. Sizi öylece taşın üstünde uyutacak değilim. Göreceksin. Sadece beni izle.”

 

Mağaraya girerken yanımızdaki ikiliye bir bakış attım. Biraz korkmuş gibilerdi ama çekinerek de olsa beni takip etmişlerdi. Ve böylece, teyit edildikten sonra peşimize takılmış Lefi’ye döndüm. Yüzündeki ifade ve tavırları, kendinden ve yaptıklarından gurur duyuyor gibiydi.

 

“Pekii... Ahh.. Lefi...”

“Evet? Ne oldu?” Cevap verirken bana dönmüştü.

“...” devam etmeden önce tuhaf bir şekilde susmuştum. “Bugün için teşekkür ederim. Sen olmasaydın bunu başaramazdım.”

 

Bir anlığına duygularını göstermişti. Gayet şaşkın bir biçimde bakarken, bu, birden minnettar bir yüz ifadesiyle kesildi. Ama hemen ardından kendini beğenmiş bir gülümsemeye döndü.

 

“Sana sarılıp bir çocuğu sakinleştirir gibi sinirini yatıştırdığım andan mı bahsediyorsun acaba?”

“...B-Bu hiç olmamış gibi davranabilir miyiz? Ciddiyim. Lütfen!?” Rahatsızlığımı gösterecek şekilde sızlanmıştım. Tam incitebileceği yerle oynamaya başlamıştı.

 

Tepkimi görünce candan bir kahkaha patlattı. Uzunca güldü ama sonunda birden kesildi.

 

“Yuki, ben...” tam tersi bir ruh haline geçmişti. Daha içten bir hale. “Yıllarımı tek başına geçirdim. Kendimi bildim bileli yalnızlık içindeydim. Dünya sıradan boş ve sıkıcı geliyordu. Can sıkıntısı, tek hissettiğim şeydi. Ve bunu normal bir şey olarak kabul etmiştim.”

“...”

 

Ona bir şey diyememiştim. Sözleri, olağanüstü gücünün getirdiği yalnızlığı yansıtıyordu. Yüce Ejderha olarak geçirdiği zamanlarda biriktirdiği hatıraları tasvir ediyordu.

 

“Ama artık bu böyle değil. Malum karşılaşmanın hemen ardından günlerim değişmeye başladı. O gün, dünyamı rengarenk boyayan bir insanla tanıştım. Bu dünyayı, hayal bile edemeyeceğim, türden renkle ve tonlarıyla doldurdu. Yaşattığı şeyler öyle yeni ve hoştu ki kalbimin bir parçası haline gelmişti.” Konuşurken doğrudan bana bakıyordu. “Ve bu yüzden senden, dünyama renk getirmeye devam etmeni isteyeceğim Yuki.”

 

Konuşması biter bitmez gülmeye başlamıştı, sanki itiraf ettiği şeyleri şakaya vurmaya çalışmıştı.

 

Ama biliyordum.

 

Ve bu yüzden kısa ve basit bir cevapla başımı eğdim.

 

“Her zaman.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Kumpir (44 puan) Üye
2023-10-18 23:11:39
Aslında bunu çok kez okudum baya çok hem de şu an da yine okuyorum ama yine de öncelerde yorum yazmadığım için yorum yazmak istedim ilk kez okuduğumda(3yıl önce filan yani ne kadar hatırlıyorsam) hissettiğim duyguları yazmaya çalışıcam niyeyse açıklama yapama gereksinimi duydum bunu okuyan insan pek de yargılama deli değilim… Yav amk yine kız geldi bir de loli awwwww skm böyle işi milf gelse olmazmıydı neyse en azından biri biraz daha büyük gibi
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-11 15:14:16
Hoj
Bayoku (55 puan) Üye
2021-04-27 09:39:01
tŞK EDERim
ramazan (64 puan) Üye
2021-02-17 10:32:36
Bölüm için teşekkürler.
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-06 03:21:32
Çeviri için teşekkürler.
shypax (132 puan) Üye
2020-10-05 22:00:06
Vaay duygusal anlar
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-26 00:59:02
Bölüm için teşekkürler Çeviri ve edit için teşekkürler ... /;)
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-07 11:49:10
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
AdelMyron (62 puan) Üye
2020-03-20 01:31:10
Vay babanın kemiğine. Kız çıldırmış.
Farazgul (7 puan) Üye
2020-03-18 23:12:43
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-03-18 15:54:55
Çeviri için teşekkürler