Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

08 Aralık 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1008 Görüntülenme
Bu bölümü 22 Kişi beğendi.
Cilt 20

Şelale Altında Sırılsıklam Olmak

“İşte bu... Hayat budur...”

 

Nell’in tesadüfen kazanmış olduğu kaplıcanın taşlı dış kenarına sırtımı yaslarken rahatlık ve keyifle iç çektim. Rahattı, hem de ne rahat... Ortalama bahçe görünümlü kaplıcalardan öyle daha iyi hissettiriyordu ki, rahatlığının inanılmaz etkilerinden gelip gelmediğinden şüphe etmekten kendimi alamıyordum. Sonuçta en önemli özelliklerinden biri hissettirdiği canlılıktı. Suyunun içinde oturmak enerjim sanki yavaş yavaş yeniden dolduruluyormuş gibi hissettiriyordu. Of dostum... bu harika. Bunun içinde saatlerce oturabilirdim.

 

Sadece sınırsız sıcak su kaynağıyla bile tatmin olurdum. Böyle bir şeyin evinizde olması tam bir lüks. Bana göre, kalıcı stat artışı sadece pastanın üzerindeki kremaydı. Bu en iyi şey. Gerçekten hiçbir şey bunu geçemez.

 

...Biliyor musunuz, şimdi düşündüm de Nell’in gacha şansı gerçekten bayağı çılgınca ha.

 

“Bak Yuki, bu bir ahtapot!”

 

Illuna yanındaki bir havluyu almış ve onu, kocaman yuvarlak bir kafa ve alt tarafı yayılacak bir şekilde kıvırmıştı.

 

“Vay be, bu gerçekten de bir ahtapota benziyor,” dedim. “Lefi’nin de bunu görmesini isteyeceğim neredeyse.”

“Neden Lefi ahtapotları sevmiyor? Gerçekten lezzetliler...”

“Son konuştuğumuzda dokunaçlı kısımlarını sevmediğinden bahsetmişti sanırım,” dedim.

 

Japonyalı biri olarak, şahsen ahtapot yemeyi severdim ve neredeyse etrafımdaki herkes de öyleydi. Ama herkesin bizim gibi düşünmediğini gerçekten anlıyorum. Batılıların onları sevmeme eğilimleri hep bir tartışma konusu olmuştu. Dahası, onları anlamıyor da değildim. Ben de yumuşakça olmayıp çok fazla bacağı olan şeylere karşı doğal bir tiksinti hissediyordum. Onlardaki bir şey içimi sıkıyor ve beni bir döngüye sokuyordu.

 

Lefi ve ben bu şekilde hisseden tek kişiler gibiydik ancak, Nell, Lyuu ve Leila’nın ürkütücü börtü böceklere karşı özellikle güçlü hisleri yoktu. Çocuklar da tam tersi düşüncedeydi. Böcekleri seviyor gibilerdi ve eğlence için kırkayak ve benzeri şeyleri yakalıyorlardı. Bunu bu dünyanın sakinleri olmalarına yoracağım. Dostum, dünyalı olmayanlar çok güçlüler.

 

“Ahtapotlar kımıl kımıllar, değil mi?” Illuna parmaklarını dalgaya benzer bir şekilde oynatarak dokunaç taklidi yapmaya çalışmıştı.

Ben de onun gibi yaparak, “Evet,” dedim.

“Ben de kımıl kımıl olabilirim!”

 

Suyun içinde yarı uyuklar vaziyette olan Shii, konuşmaya dalarken biçim değiştirdi ve uzun, ince bir dokunaç şekline dönüştü.

 

“Vay canına! Bu harika!” dedi Illuna. “Hepimiz çok esneğiz!”

“Kımıl kımıl kımıl~” dedi Shii.

 

Illuna Shii’nin dokunaçlarının uçlarını dürtmeye başlayınca, Shii gıdıklanıyormuş gibi güldü ve bir yandan da daha fazla kımıldanmaya başladı. Hiç küçük kızların ve dokunaçların olduğu bundan daha şirin ve sağlıklı bir sahne gördünüz mü? Ve siz bir şey demeden önce araya gireyim de doğru cevabın sessizlik olduğunu söyleyeyim. Bu cevap beklemediğim bir soru, o yüzden bağlamından çıkarıp garip yerlere çekmeyelim lütfen.

“Bir saniye...” gözlerimi yanımdaki iki kızdan çevirdim ve üçüncüye, su kaynağının hemen altında oturan kıza baktım. “İyi misin Enne? Orası biraz sıcak değil mi?”

“Su orada gerçekten çok sıcak,” dedi Illuna.

“Ben olsam haşlanırdım!” diye ekledi Shii.

“Ben iyiyim,” dedi Enne. “Meditasyon yapıyorum. Bir savaşçı gibi.”

“Şey... Öyle diyorsan...” dedim garip bir şekilde gülerek.

 

Odadaki bütün ısının geldiği yer şelale olduğu için tam altındaki yer herhangi bir yerden çok daha sıcak olmalıydı. Ama görünüşe göre Enne gayet iyiydi ve sıcaklıktaki değişimi hiç önemsemiyordu. Bir dakika, bütün savaşçıların şelale altında meditasyon yaptığı klişesini de nereden öğrendi o? Bunu hiç söylemediğimden gayet eminim... Dostum... biliyor musunuz, yapışkanların konuşamaması gerektiğini falan düşündüğümüzde, kızların içinde en gizemli olanının Shii olduğunu düşünmüştüm hep---hatta insana benzer şekil almak da dahil---ama Enne diğerlerine kök söktürmek için elinden geleni yapıyordu. Şu noktada birincilik tacını alıp zindanın en gizemli küçük kızı olabilirdi.

 

Enne’in iyi olduğunu doğruladıktan sonra arkama yaslandım ve birkaç dakika daha gevşedim. Illuna ve Shii hal oyun oynadıkları için sessiz değildi, ama soyunma odasından gelen ayak seslerini duymama yetecek kadar sessizdi. Arkasından kıyafet hışırtıları ve şu andaki ekipman yuvaları tamamen bomboş diyebileceğimiz Lefi’nin açtığı kapının gıcırtısı geldi.

 

“Ah, hey Lefi,” dedim. “Bir dakika, neden buradasın? Diğerlerine temizlik için yardım etmen gerekmiyor muydu?”

 

Normalde bulaşık yıkama ve her şeyi yerine kaldırma ortak bir görevdi; kimsenin ev işleriyle boğuşmaması için herkes kendine düşen görevi yapıyordu. Ama bugün durum biraz farklıydı. İçinde hala sıcak kömürler bulunan bir mangalı temizlemek bir çocuk için fazla tehlikeliydi ve böylece, ayak altında dolaşmamaları için onları banyoya göndermiştik. Başta onlara katılmayı planlamamıştım, ama görünüşe göre benim de onlarla gitmemi çok istiyorlardı ki, daha üzerime düşen ev işlerini yapamadan beni çekiştirip götürmüşlerdi. Ben yokken kişi başına düşen iş miktarının nispeten artması nedeniyle Lefi’nin etrafı toparlama işinin ortasında olduğunu beklerdim.

 

“Kömürü kül kalmadığından emin olana kadar yakarak kurtulacağımı söylememin ardından uzaklaştırıldım ve sana katılmam söylendi.” Ejderha kaşlarını çattı. “Anlamıyorum. Sanki aşırı miktarda güç kullanıp gemiyi ateşe vereceğimden korkmuş gibilerdi.” Şirin poposunu kaplıcanın hemen yanında duş başlıklarının altında bulunan taburelerden birinin üzerine yerleştirdi ve suyu açtı. “Bu kadar ihtiyatlı olmalarına gerek yoktu. Yanlış bir şey yapmazdım.”

 

Yani duyduğum şey, her şeyi batırmadan önce ondan kurtulmalarıydı. Aynen, bana çok mantıklı geldi. Nell ve hizmetçilerin vardığı karardan gayet hoşnuttum. Eğer Lefi henüz elde ettiğim filoyu yanlışlıkla yakmış olsaydı hiç de sevinmezdim.

 

“Ama bu ufak bir mesele. Umursamıyorum,” dedi, ikinci bir tabureyi alıp arkasına yerleştirdi ve birkaç imalı bir şekilde üzerine birkaç kez vurarak, “Başımı yıkamanı daha çok tercih ederim.”

“Bunu soracağını anlamıştım.” Ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm.

Illuna “Vay canına! Yine saçlarını ona mı yıkatıyorsun!?” diye sordu.

“Bu gayet doğal. Yuki bana sırılsıklam aşık oldu. Benim her dileğime boyun eğecek,” dedi, kibirli bir sırıtışla. “Onun kontrolümde olmasını kıskanıyor musun?”

 

‘Her dileğim’ kısmından pek de emin değilim. Aslında seni dinlediğimden fazla seni göz ardı ediyor ve seninle uğraşıyorum...

 

“Hayır! Çoktan ben de benimkini yıkattım!"

“Ah. Ne noktaya kadar yaptı?”

“Gayet iyi iş çıkardı! Saçlarım şimdi ışıl ışıl!”

 

İkisi konuşurken Lefi’nin kafasını iyice ovaladım. Ona arkadan bakmak, tam bir irade testiydi. Gözlerim, gümüş uzantılarının yapıştığı cildine, yumuşak, parıldayan etine çekildi. Ona dokunmak, onu okşamak ve sarmalamak istiyordum. Ama yapamayacağım biliyordum. Illuna’nın doğrudan bize baktığını bilmek gözlerimin Lefi’nin başına odaklanmasını sağlıyordu.

 

Gerçi, özellikle tam olarak saçına dokunmakla aynı çekicilikte olan saçlarına dokunduğum gerçeğini hesaba katarsak, başına bakmak da pek bir işe yaramıyordu. Eğer iplerimi biraz bile gevşetirsem transa geçip saçlarıyla oynamaya başlayabilirdim.

 

Çok çok kez birlikte banyo yapmıştık, ama garip bir sebepten onun çekiciliğine alışamıyordum. Bu mümkün değildi. Lefi kalbimin küt küt atmasına sebep oluyordu. Nokta.

 

“Neşelen Yuki. Genel anlamda hala kusurlu olsan da gurur duyulacak yeteneklere sahip olduğunu inkar edemem. Baş yıkama yeteneğin rakipsiz.”

“İltifatı kabul edeceğim, ama şunu söyleyeyim, birine kusurlu demesini duymak isteyeceğim son kişi sensin.”

 

Lefi’nin başını köpürtmeyi ve her yerini şampuanlamayı bitirdiğim anda Shii yaklaştı. Yapışkan hala aynı biçimdeydi; hala birkaç tane dokunaca sahipti.

 

“Bak Lefi! Kımıl kımıllar! Kollarını uzattı ve onları diğer kızın kol ve bacaklarına sarmaya başladı.

“B-bana ne dokunuyor!?” diye ciyakladı ejderha. “Shii!? S-sesini ve dokunuşunu tanıyorum, a-ama bu şekilde dokunulmaktan hoşlanmıyorum! K-kes şunu, d-derhal kes!”

 

Neredeyse tamamen hareketsiz kalmış olmasına rağmen dokunaçların her hareket edişinde kıvranıyordu. Eğer yapışkana zarar vermek istemiyorsa kafasına göre çırpınamayacağını biliyordu. Başının şampuanla kaplı olması, gözünü açmasını engellediğinden, hiç de yardımcı olmuyordu.  Göremiyor oluşu, diğer kıza durması için bağırmasından da anlaşılacağı üzere, belli ki onu daha da rahatsız etmişti. Aman aman. Gözlerimin önünde dokunaçlar tarafından saldırıya uğrayan güzel bir kız var. Ne edepsizce. Gerçekten de ne edepsizce.

 

“Bravo Shii,” dedim memnun bir gülümsemeyle. “Lefi bunu yapmandan çok mutlu, o yüzden devam et.”

“Gerçekten mi? Yaşasın! Devam edeceğim!”

“Onu dinleme! Seni kandırıaaa!? H-hiç de memnun değilim! Onun aptalca gevezeliklerine dikkat etmemen senin için iyi olur!”

 

İtirazlarına rağmen yapışkan kız eğlenceye doyana kadar devam etmişti.

 

Shii gittikten sonra, Lefi bitkin bir şekilde göğsüme dayandı ve duş başlığı yavaşça işini yapıp saçlarındaki köpükleri durularken öylece kalakaldı. Aslında saçlarını çoktan durulayabilirdim, ama bunu yapmadım ve Shii’nin onu kavramasını biraz daha izleyebilmek için köpürtmeye devam ettim. Şeyyyy, demek istediğim, onu çok önemsediğim için aşırı dikkatli olup köşe bucağı temizlediğimden emin oldum. Evet, ondan.

 

“Böyle korkunç bir tecrübeye maruz kalırken boş boş oturup izlemene inanamıyorum,” diye homurdandım. “Beni isteyerek durulamadığını gayet iyi biliyorum.”

“Şey, özenli davrandığım ve sana ne kadar değer verdiğimi göstermeye çalıştığım için özür dilerim.”

“Hıh... Kandırmana düşmeyeceğim. Tek yaptığın kelimeleri kendi işine geldiği şekle sokmak.”

 

Bu suçlamayı ne kabul ettim ne de reddettim. Bunun yerine tek yaptığım gülmekti.

 

Gülmem bitince ikimiz de konuşmayı kestik ve bir süre sessizce zaman geçirdik. Hoş, sıcak bir sessizlik. Tek duyulan şey suyun akışı ve çocukların kahkahalarıydı.

 

Kısa bir süreydi.

 

Ama kalbimi sevgi ve sıcaklıkla dolduran, huzurlu bir zamandı.

 

Cansız bir şekilde bana yaslanmaktan göğsüme iyice sokularak adımı mırıldandı, “Yuki...”

“Ne oldu?”

“...Bir şey yok.”

“Ah hadi ama, beni böyle arada bırakma. Tek yaptığın beni deli gibi meraklandırmak."

 

Sözünü sakınması onun için nadir bir olaydı. Normalde doğrudan ve özüne kadar konuşan birisiydi, utandığı durumlarda bile.

 

Ama cevap vermedi. Bana gösterdiği tek şey yumuşak, hoş bir gülümsemeydi. Kısa süre sonra bu da kayboldu ve yerini koca, yaramaz bir sırıtışa bıraktı.

 

“Hizmet gören tek kişinin ben olmam adil değil. Benimkini yıkadığın için ben de karşılık olarak seninkini yıkamalıyım.”

 

Tamamen durulanmıştı ve işim bitmişti, o yüzden ayağa kalkıp bir adım geri attım.

 

“Y-yok, ben iyiyim,” diye kekeledim. “Çoktan kendi saçlarımı yıkadım ben.”

“Böyle çekingenlik göstermene gerek yok. İlişkimizin geldiği noktadan ötürü buna gerek yok.”

“Pekala, sen kartlarını kapalı oynayacaksan ben de sana açık olacağım. Saçlarımı yıkamandan nefret ediyorum... Deli gibi canım yanıyor. Saçımı son yıkadığında saç derimi yüzmeye çalışıyormuşsun gibi hissettim.”

“Merak etme. Gücümü kontrol etme sanatında çok daha ustalaştım. Ve hiçbir acı hissetmeyeceğinden bir nebze de olsa kendime güveniyorum.”

“Ben de saçlarımı yolacağına güveniyorum!”

“Bunun sebebi intikam arzuluyor olmam.”

“Vay be, şimdi de hiç niyetini saklamıyorsun ha!? Gizli saklı davranmaya ne oldu!?”

 

Şikayetlerime rağmen, nihayetinde hakkımdan gelindi ve duşun önünde oturmaya zorlandım. Banyonun, bir dizi acı dolu çığlığın ardından avazımız çıkana kadar bağıracak noktaya gelene kadar gittikçe artan kızgın bağırışlarla dolduğunu söylemeye gerek bile yok.

 

Bir başka deyişle, sıra dışı olmayan, her zamanki huzurlu bir başka akşamdı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-05 19:05:35
“Vay be, şimdi de hiç niyetini saklamıyorsun ha!? Gizli saklı davranmaya ne oldu!?” Şikayetlerime rağmen, nihayetinde hakkımdan gelindi ve duşun önünde oturmaya zorlandım. Banyonun, bir dizi acı dolu çığlığın ardından avazımız çıkana kadar bağıracak noktaya gelene kadar gittikçe artan kızgın bağırışlarla dolduğunu söylemeye gerek bile yok. Bir başka deyişle, sıra dışı olmayan, her zamanki huzurlu bir başka akşamdı. eh iyi eğlenceler ne diyeyim yine kendimi sap gibi hissettim XD
Krano (23 puan) Üye
2021-01-19 11:33:37
Elinize sağlık
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-07 05:19:05
Levi geçmişte ne yasad dokunaclarla acaba ayrıca bu bölüm güzel ve iğrenç tarziydi çocukların gülmesi eğlenmesi güzeldi ama dokunac kısımları tek kelimeyle igrencdi
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-12-10 20:27:15
Loli sapıklığını biliyoruz yazarın, yemekte ki iğrençliklerini de biliyoruz ve daha ne yapabilir ki dediğimiz anda bu bölümde dokungaçlı hentai kategorisini de novele eklediğini görüyoruz. Yaptı gene yapacağını onun bunun çocuğu yazar yapacaksan bir hentai adam akıllı yap bizde sana böyle güzel sözler söylemeyelim ...çocuğu yazar. Kendisine hakaret ettirmekten zevk alıyor. İlla bana sövün, azımı yüzümü si..kn diyor.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-07 05:16:56
@ASİLZADE, sana katılıyorum
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-01-07 23:06:17
@OkuyucuS0, Eywalah.
Mesofoworld (90 puan) Üye
2020-12-09 11:59:05
bölüm için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-12-09 01:39:42
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-12-10 20:28:23
@maahhaam, ne ara okadar puan kastın ? Okadar premium bölümüm var o puana ulaşamadım 😂.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-12-13 22:25:39
@ASİLZADE, ben sitenin ilk zamanından beri varım premium bölümler yorumlar derken çıktı puan bu kadar :)
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-12-09 00:41:36
Çeviri ve edit için teșekkürler.