Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

27 Aralık 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1070 Görüntülenme
Bu bölümü 23 Kişi beğendi.
Cilt 20

İki Kişilik Gece

Gözlerim birden açıldı. Gecenin geç saatleriydi ama garip bir sebepten tamamen uyanıktım. Bu biraz nadir bir olaydı. Normalde, sadece susamış hissettiğim için rastgele zamanlarda uyanırdım ve sendeleyerek ayağa kalkar ve kendime bir bardak su alıp yatağa dönerdim. Ama bu geceki farklıydı.

 

Şu ya da bu sebepten zihnim tamamen açıktı ve mükemmel bir şekilde dinlenmiş hissediyordum. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım tekrar uykuya dönebileceğimden bayağı şüpheliydim. Nihayetinde bunu, günü tembellik edip hiçbir şey yapmadan geçirmeye yormuştum; yozlaşmış yaşam biçimim bana fazladan enerji bırakmıştı. Hmmm... şimdi ne yapsak?

 

Pek de fazla seçeneğim yoktu. Diğer herkes hala uykudaydı ve sabaha daha uzun zaman vardı. Sabırlı bir şekilde oturup güneşin doğuşuna kadar beklememin imkanı yoktu. Bak ne diyeceğim? Siktir et. Dışarı çıkacağım ve biraz temiz hava alacağım. Bu, hoş bir gece dolaşması için harika bir fırsat.

 

Kimseyi uyandırmamak için yatağımdan parmak uçlarımda çıkıp dikkatlice kapıyı açarak hemen bu rastgele düşünceyi uygulamaya koyuldum.

 

***

 

“Burası iyice büyüdü, değil mi?” Kalenin en üst katından inşa ettiğim her şeye bakarken kendi kendime mırıldanmıştım. Büyük kalemi yukarıdan izleyebilmemi sağlayacak açıda duran bir verandadaydım.

 

Şu anki boyutu benim bir huyumdan kaynaklanıyor. Bir dürtünün geldiği her zaman rastgele binalar ve yapılar ekliyordum; kalenin boyutu, sayısız heves güdülü büyütme çabaları yüzünden orantıdan tamamen sapmıştı. Ve hepsi de tamamen karmaşık bir şekilde tasarlanmıştı. Asıl taht odasının bulunduğu kat olan en üst kat, yaşam alanı olarak geliştirmem gereken tek yerdi ve bu bile aşırılığın sınırına dayanmıştı. Evin her bir üyesine tahsis edilmiş olan özel odalar, doğrusu, kişisel depolama alanı olarak iş görmek dışında başka hiçbir işe yaramıyordu.

 

Kalenin tasarımını öyle kompleks ve yolunu bulması imkansız yapmıştım ki kolaylıkla kaybolabilir ve sonsuza kadar etrafta dolanmak durumunda kalabilirdiniz. Ev sakinlerinin kaybolmamış olmasının tek sebebi, zindanın büyülü kapılarını diledikleri yere ışınlanmak için kullanabilmeleriydi.

 

Çapraşık tasarım, normalde kalenin mimari bir facia olarak nitelendirilmesine sebep olurdu. Ama değildi. Çünkü hiçbir işe yaramıyor gibi görünse de, teknik olarak benim son savunma hattımdı. Dostum... O kadar az istilacı alıyoruz ki, bu benim aklımdan tamamen çıkmış. Hatta son istilacı Nell’di ve bu da yaklaşık bir yıl falan önceydi... Demek istediğim, istilacısız olmak iyi bir şeydi tabii ama bir şeylerin olmasını da istiyordum. Bu şeyi biraz kullanmak istemem için beni yargılayabilir misiniz? Bu yere boş boş durup güzel gözükmesi için bu kadar çaba harcamadım.

 

Bu günlerde kale genel olarak bir oyun alanı görevi görüyordu. Bırakın ölüm odaları hazırlamayı, herhangi bir tuzak koymamın bile imkanı yoktu, o yüzden şimdilik bundan uzak durmak zorunda kalmıştı. Bu şekilde olmasından pek de memnun olmasam da eğer mutlularsa, sanırım o zaman bununla yetinmeliyim... Haaaah... Lanet olsun.

 

Bir süre her şeyin yolunda olduğuna kendimi ikna etmeye çalışarak geçirdim ama yaklaşan ayak sesleri tarafından kendi kendime düşünmemden uzaklaşmıştım. Arkamı döndüğümde kendimi, ay ışığı altında parıldayan gümüş saçlı güzel bir başa sahip birinin karşısında bulmuştum.

 

“Lefi? Neden ayaktasın?”

 

O da mı uyuyamamıştı?

 

Içimden sorduğum ikinci sorum koca bir esnemeyle cevaplanmıştı.

 

“Tesadüf eseri yataktan ayrıldığını gördüm,” dedi. “Saldırı altında olabileceğimizden endişelendiğim için takip etmeyi seçtim ama şu anda endişelerimin yersiz olduğunu görüyorum.”

 

Oh. Doğru. Evet, mantıklı. Sonuçta eğer istila altında falan değilsek gecenin ortasında ayakta olmamın pek bir sebebi yok.

 

“Benim hatam, seni uyandırmak istememiştim,” dedim. “Neden bilmiyorum ama muhtemelen tekrar uyuyamayacakmışım gibi hissettim, o yüzden biraz temiz hava alayım dedim.”

 

Lefi kollarını birleştirdi, iç çekti ve sanki gereğinden daha çok soruna sebep olduğumu söylermiş gibi başını sağa sola salladı.

 

“Bunun sebebi, sürdüğün sağlıksız yaşam biçimi. Bu bir uyandırma çağrısı Yuki, hatalarının üzerine düşünmen için bir şans.”

“Dedi benden daha kötü uyku alışkanlığına sahip tek kişi.”

“Alışkanlıklarım sağlıksız değil,” diye hıhladı. “Ben sadece sıradan bir ejderhanın yaşayacağı şekilde yaşıyorum.”

 

Hı-hı, eminim öyledir.

 

Yarım gülümsemeyle onu izlerken yanıma yürüdü, korkuluğa dayandı ve gün doğumuna doğru baktı.

 

“Bu kale bayağı genişledi.”

“Çok havalı değil mi?”

 

Başlangıç planım Anor Londo’yu taklit etmekti, ama o günden bu yana kontrolden çıktı. Beeeeelki biraz aşırıya kaçmış olabilirim. Bazen geriye bakıp batırmış olabileceğimi düşünüyorum. Birazcık. Belki. Bazen. Şşş.

 

“Kesinlikle. Luraghn Fjornr Kalesi ismine yaraşır bir hale geldi.”

“Luraneymiş?”

“Luraghn Fjornr Kalesi,” diye tekrarladı. “İstişaremizin ardından ona verdiğim ad bu.”

 

Ah... doğru. Adlandırmasına izin vermiştim, değil mi? Tamamen unutmuşum.

 

“...Sanırım unutmadın, değil mi?”

 

“P-Pek sayılmaz.” diye kekeledim. “Çok sevdiğim kızın bulduğu tamamen havalı ismi unutmamın imkanı yok.”

“Bizler, senin eşlerin, gözlerimizi boyamaya çalıştığın zamanlar dışında bizi nadiren pohpohladığının gayet farkındayız.”

 

Sıçtık, anladı. Ne düşündüğümü tamamen biliyor.

 

“Bana mı öyle geliyor yoksa siz kızlar son zamanlarda benim kişiliğimi gerçekten iyiden iyiye kavradınız mı?”

 

Barbeküdeyken onunla uğraşmaya çalıştığımda Lyuu beni faka bastırmıştı... Dostum, o eski güzel günleri özlüyorum. İkisi de kolayca kandırılabiliyordu...

 

“Biz göstermelik olarak eşlerin değiliz,” diye hıhladı. “Senin hakkında öğrendiğimiz her şey konferanslar aracılığıyla hemen diğerleriyle paylaşılıyor.”

 

Ah, eşler konferansı saçmalığından bahsediyor olmalı. Doğru. Her konferans yaptıklarında beni zorla dışarı çıkarıyorlar. Nasıl unutabilirim?

 

“Sadece örnek olması için soruyorum, son konferansta tam olarak ne hakkında konuştunuz?”

“Fetişlerin hakkında uzun uzun konuştuk,” dedi normal bir şeymiş gibi. “Bacaklarımızın uyluk kısımlarıyla ortalama bir erkekten çok daha fazla ilgili olduğunu, gözlerini ensemizden ayıramadığını ve sık sık kalçalarımıza baktığını tamamen biliyoruz.”

“Şeyyy... Biliyor musun, sanırım yeterince duydum. Durabilirsin.”

“Durmamı mı istiyorsun? Konuştuğumuz şeyler hakkında bir şeyler bilmek istemiyor muydun?”

“Yani, evet, ama fikrimi değiştirdim.”

 

Evet şeyyy, düşündüğümden daha fazla şey biliyorlar. Hatta gerçekten yaptığımın farkında bile olmadığımdan büyük bir kısmı muhtemelen bilinçsizce yapılan şeylerdi... Aktif olarak bu konuları konuştuklarını bilmek pek de rahatlatıcı gelmiyordu. Ve benim yerimde olsanız muhtemelen siz de aynı şekilde hissederdiniz. Lanet olsun, cidden sormamalıydım. Bu tam da klasik, merağın kediyi öldürdüğü durumlardandı. Sikeyim.

 

“Öyle bir surata gerek yok,” diye kıkırdadı. “Günlerimizi dikkatlice seni gözlemleyerek ve seni anlamak için elimizden geleni yapmakla harcadığımızı bilmek seni memnun etmeli.”

“Öyle söylersen beni memnun eder tabii, ama beni daha çok ne mutlu eder biliyor musun? Birilerinin kişisel tercihlerim hakkında konuşmaması.”

“İmkansız. Çoktan seninle alakalı bütün konularda iş birliği yapmaya karar verdik.” Bana doğru sırıttı. “Ancak, isteklerimden birini yerine getirmen durumunda bunu tekrar düşünmek sorun olmaz.”

“Pekâlâ, duyalım bakalım. Ne istiyorsun?”

 

Of dostum, işte Lefi’nin yine tatlı isteklerinden geliyor.

 

“Nell ile plajda ve Lyuu ile de ormanda yalnız vakit geçirdin. İkimizin de bir randevuya çıkmasını istiyorum.”

 

Ya da gelmiyor. Bu gerçekten de söylemesini beklediğim son şeydi. Gözlerim ardına kadar açıldı, ama kısa süre sonra soğukkanlılığımı geri kazandım.

 

“Nasıl isterseniz leydim,” dedim, sakin bir gülümsemeyle. “Açıkçası bir pasta falan istemeni bekliyordum.”

“Biraz tatlı atıştırmalık da benim için sorun olmaz,” dedi. “Ama ikimizin eşlere yaraşır bir şekilde davranması daha iyi olur.”

 

Omzuma yaslandı ve yukarıya doğru, bana cesur bir gülümsemeyle baktı.

 

“Mesaj alınmıştır.” Bir kolumu beline doladım ve kendime doğru çektim. “Bu durumda, daha sık birlikte uyumaya ne dersin? Bu çiftlerin yaptığı bir şey, değil mi? Seni bilmem ama, bence iyi bir değişiklik olurdu.”

“Olmamasını tercih ederim. Üçümüz tek bir yatağa pek sığamıyoruz.”

“Açıkçası öyle sıkış tepiş olmasını biraz seviyorum.”

 

Abartı bir iç çekmeyle karşılık verdikten sonra birbirimize baktık ve güldük.

 

Gecenin kalanı da böyle geçti. Yan yana. Verandada. Sadece ikimiz.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-14 23:51:57
Yatağı genişlet biraz çok da zor olmasa gerek
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 01:04:36
Lan mc'nin içeriği (fetişleri) gün yüzüne çıktı desene
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-06 10:38:23
Evet şeyyy, düşündüğümden daha fazla şey biliyorlar. Hatta gerçekten yaptığımın farkında bile olmadığımdan büyük bir kısmı muhtemelen bilinçsizce yapılan şeylerdi... Aktif olarak bu konuları konuştuklarını bilmek pek de rahatlatıcı gelmiyordu. Ve benim yerimde olsanız muhtemelen siz de aynı şekilde hissederdiniz. Lanet olsun, cidden sormamalıydım. Bu tam da klasik, merağın kediyi öldürdüğü durumlardandı. Sikeyim. Mal MAL MAAAAAL YUUUUKİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ xd ein lan onlar senin Xd
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-30 22:56:07
Şey senin yerinde olsaydım bir tek leila ya o gözle bakardım nedenmi geri kalan ( çocuklar hariç , ve zindan tarafından yaratılan canavarlar ) herkes senin karın onlara dokunmamış olman senin hatan
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-12-28 23:35:15
Çeviri ve edit için teșekkürler.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-12-28 15:57:12
Fena değildi bu bölüm.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-12-28 03:31:51
Çeviri ve edit için teșekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-12-28 03:31:18
Yuki nin giyim tarzindan serinin basindan beri nefret ediyorum. Bir iblis lordusun, anor londo dan bile daha büyük bir yerde yașıyorsun ama hâlâ terlik ve tișört giyiyorsun. Gerçekten anlayamıyorum.
Mesofoworld (90 puan) Üye
2020-12-28 11:37:18
@DeliDana, adamın vücut demir n'apsın zırhı XD
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-12-28 12:20:54
@Mesofoworld, bi pelerin fln takarsin ve terlik giymezsin en azından mangasını okurken her bölümün bașında ben senim moda anlayıșına sokayım demekten yoruldum artık.
Mesofoworld (90 puan) Üye
2020-12-28 15:32:08
@DeliDana, lan ben daha mangası var mı onu bilmiyorum malım ben hemen mangasını okumaya gidiyom tşk ama evet başka şey giymeli bence -_-
Mesofoworld (90 puan) Üye
2020-12-28 15:34:54
@DeliDana, reis mangasının adı lazım bulamadım adını yazar mısın ve okuduğun site ingilizce olsa da sıkıntı deil
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-12-28 15:56:39
@DeliDana, işte yorum ruhu 😂. Mangası devam ediyormu hayla belli bir yerde çevirisi durduydu ve çok geriydi.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-12-28 19:48:02
@Mesofoworld, Maou ni Natta node, Dungeon Tsukutte Jingai Musume to Honobono suru olarak ararsan bulursun. lhtranslation çeviriyor ingilizceye.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-12-28 19:50:20
@ASİLZADE, lhtranslation çeviriyor 1 ay önce atildi en son bölüm 1 haftaya kadar yenisi gelir. En son kiliseyle buluștu șimdi yetimhanede yemek pișiriyor mangada.
Mesofoworld (90 puan) Üye
2020-12-28 21:06:00
@DeliDana, valla çok saol sonunda kafamda nell'in bi figürü oluştu ne zaman nell'in bulunduğu sahne olsa kızı kafamda canlandırana kadar kafayı sıyırıyodum :)
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-30 22:53:58
@Mesofoworld, valla kızı benkafamda uzun saçlı olarak düşünmüştüm
KW299 (17 puan) Üye
2020-12-27 23:09:03
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-12-27 22:45:40
çeviri için teşekkürler
Mesofoworld (90 puan) Üye
2020-12-27 19:43:08
Randevuyu bekliyorum ve 500 yıldır ele geçirilemeyen zindanı fethetmesini bekliyorum Fatih Yuki .d çeviri ve edit için teşekkür