Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

07 Şubat 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
931 Görüntülenme
Bu bölümü 15 Kişi beğendi.
Cilt 20

Yan Hikaye: Lyuu’nun Zihnine Bir Bakış

Lyuu yavaşça doğruldu, bir elini ağzına götürdü ve esnedi. Yataktan çıkmadan önce her zamanki büyük gerinmesiyle devam etti.

 

Sabahın erken saatleriydi. Henüz doğmuş olan güneşin kırmızımsı turuncu ışınları perdenin arasındaki bir boşluktan içeri sızıyordu. Zindan sakinlerinin erkenci kuşu olduğundan, savaşkurdunu kadar erken kalkan tek kişiydi. Leila bile hala kendisinin yanında bulunan yatağında uyuyordu.

 

Koyun boynuzlu iblis uyanmasıyla nihayetinde meydana gelecek sahneyi hayal edince Lyuu kıkırdadı. Leila her zaman mükemmel görünüyordu. Sanki gülümsemesi silinmeden her şeyi yapabilir gibiydi. Ama onun bile zayıflığı vardı. Uyanmak bunlardan biriydi. Geçiş zorluydu ve genellikle iblisin yataktan doğrulup kafası yavaş yavaş her zamanki hızında çalışmaya başlayana kadar boş boş duvara bakardı. Lyuu’nun bildiği kadarıyla, onun güne yavaş başlangıcı ve hala uyurken yüzünü süsleyen saf masumiyet ifadesi, mükemmel zırhının üzerindeki sadece iki küçük gedikti.

 

Pijamalarından her zamanki üniformasına geçtikten sonra onunla paylaştığı kişisel odasından çıktı ve ortak alana, odanın doğrudan bağlantılı olduğu oturma odasına geçti.

 

Orada nişanlı olduğu adamı buldu. Pek iyi bir gece geçirmiş gibi görünmüyordu. Ne o ne de başı O’nun göbeğine gömülmüş olan ejderha kız, odanın ortasında uyuya kalmadan önce yataklarına gitmeyi başaramamıştı. Uyuma pozisyonu tam bir faciaydı, yüzündeki ifade belirgin bir rahatsızlık ifadesiydi, kolları ve bacakları her yere yayılmıştı ve küçük bir battaniyenin sadece ufak bir kısmıyla örtülüydü. Hali o kadar komikti ki, onu yanlışlıkla uyandırmamak için kahkahasını bastırmak zorunda kaldı.

 

Yanlarında bulunan masa oyununu üzerine basınca fark etti. Parçaları hala her yere yayılmış durumdaydı. Hiçbiri kutusuna geri konmamıştı, yani bu, ikisinin gecenin geç saatlerine kadar oyun oynayıp tartıştığı anlamına geliyordu, her zamanki gibi.

 

“Böyle giderse bu ikisinin uyku alışkanlıklarını düzelteceklerini sanmıyorum...” Müstakbel eşinin yanına gülümseyerek çömeldi ve parmaklarını nazikçe saçlarında gezdirdi. Bir anlığına rahatlık ve neşenin tadını çıkardı. Ama sonra ani, şiddetli bir kaygı dalgası hissetti.

 

Kaynağı, O’nun yanında uyuyan kızdı. O kadar güzeldi ki, Lyuu onu ilahi bir şey olarak betimlemekte hiçbir çekince görmüyordu. Aynı tanımlama kudreti için de söylenebilirdi. O’nu bütün tehditlerden sadece parmağını şıklatarak koruyabilecek kapasitedeydi.

 

Aynı şekilde, kısa süre önce işine geri dönmüş olan diğer eşi de aşırı güzeldi. Ona verilen her görevle başa çıkabilirdi ve alçakgönüllü, vakur ve saf bir yapısı vardı ve davranışları genellikle karşı cinstekilerin istediği gibiydi.

 

Öte yandan Lyuu, neredeyse hiçbir iyi tarafı yokmuş gibi hissediyordu. Diğer ikisi kadar güzel değildi ve boyu posu, konuşmaya değecek noktada bile değildi. Çoğunun arzuladığı kadınsı biçime sahip değildi ve göğsü de kayda değerden çok hayaliydi. Sakarlığı da üzerine tuz biberdi; ev işi yapmayı hiç beceremiyordu ve hatta ejderhanın varlığında bir oyun arkadaşı olamıyordu. Diğer ikisine karşı olan iki avantajı kulakları ve kuyruğuydu--Lefi’nin de kuyruğu olduğunu fark etmesinin üzerine avantaj sayısını bire düşürmüştü.

 

Neden olduğunu anlayamıyordu ama Yuki fiziksel ırsi özellikleri seviyor gibiydi. Sık sık onun kulaklarına ve kuyruğuna dokunmaya çalıştığı için bakımlı olmaya daha çok özen gösteriyordu. Ama şu anda diğer ikisinin ne kadar arkasında kaldığını fark edince bakımına daha çok gayret etmesi gerektiğini ve tüyo için Leila’ya gitmeyi aklının bir kenarına yazmıştı.

 

Kulaklarının ve kuyruğunun her zaman en ipeksi halinde olmasından emin olması için Yuki’nin büyü kullanarak dört dörtlük bir eşya yapabileceğinden hiç şüphesi yoktu, ama ona sormaktan çekiniyordu. Bir kadının çabaları, etkilemeye çalıştığı erkeğe açık edilmemeliydi. Onu daha çok sevmesi için elinden gelenin en iyisini yaptığını anlamasına asla niyeti yoktu. Bu, gerçekten çok utanç verici olurdu.

 

“Böyle bir sebepten bir savaşkurdu olarak doğduğuma şükredeceğim hiç aklıma gelmezdi...” dedi.

“Nasıl bir sebepten?” diye cevap verdi.

“Uhya!?” Lyuu neredeyse dilini yutacaktı. “B-başından beri uyanık mıydın efendim?”

“Hnnngg... hayır.” Gözleri yarı kapalıydı ve henüz doğrulmuştu. “Şimdi uyandım.”

“Özür dilerim. Galiba benim hatamdı. Seni uyandırmak istemedim.”

“Pekala, o zaman telafi et bakalım.”

 

Elini tutarken sırıttı ve Lyuu’yu yatağa çekti.

 

“N-ne!?” Diye ciyakladı. “Ş-şeyy.. Efendim...?”

“Öyle sıcak ve yumuşaksın ki... Senden harika yatak olurdu...”

“B-ben bir yatak değilim efendim...”

 

Onun tarafından kucaklanmış olmak yüzünü kıpkırmızı yapmıştı. Kaygıları onu henüz terk etmemiş olsa da, O’nun vücudunun sıcaklığı kalbini yumuşattı ve ona, endişelerini dile getirecek kadar güç verdi.

 

“Şey... Efendim, bir şey sorabilir miyim?”

“Tabii, sor bakalım.”

“Benim eşlerinden biri olmaya layık biri olduğumu düşünüyor musun?”

“Ha? Bu da nereden çıktı?” Şaşkın bir şekilde gözlerini kırptı.

“Ben.. B-ben seni Lefi gibi koruyamam ve Nell bir kadın olarak çok daha uygun.” Ağzını birkaç kez açıp kapadıktan sonra, nihayetinde yavaş, kaygılı bir tepki verdi. “Ev işlerinde de Leila’nın olduğu kadar iyi değilim. Başkası kadar güzel de değilim. Bu yüzden hep göze batıyor olduğumu düşünüyordum...” söylediği her söz, giderek azalan bir canlılıkla söylenmişti. Konuşması bittiğinde gözleri yaşlarla dolmuştu. “Benden iyi bir eş olmaz, değil mi...?”

 

Kelimelerini toparlayabilmek için bir süre sessiz kaldıktan sonra her zamanki haliyle karşılık verdi.

 

“Yani, evet. Pek güçlü değilsin, biraz sakarsın ve açıkçası berbat bir hizmetçisin.”

“Hmm...” daha da hüzünlenmişti.

 

Çünkü dalgasını geçtikten sonra anlatmak istediği şeyi yanlış anlamıştı.

 

"Ama bunun bir önemi yok,” dedi nazikçe.

“Var... çok önemi var...”

“Yok. Bir önemi yok. Sen Lefi, Nell ya da Leila değilsin. Sen sensin.” Elini sıkmıştı. “Herkes farklıdır. Hepimizin güçlü ve zayıf yanları vardır.”

“Ama benim hiç güçlü bir yanım yok! Sadece kulaklarım var, hepsi bu!”

“Kulakların güzel ama sadece onlar yok.”

“Peki benim hakkımda başka neleri seviyorsun?”

 

Doğrudan gözlerinin içine baktı. Ve o da Lyuu’nun gözlerine baktı. Korkmamış, gözlerini kaçırmamış ya da dalga geçmemişti.

 

“Her şeyden önce, kendine gülseler bile, başkalarını güldürmek için elinden gelen her şeyi yapmayı umursamamanı seviyorum. Senin yanında olmak eğlenceli ve senin burada olman her şeyi daha neşeli bir hale getiriyor.”

 

Lyuu bir duygu karmaşası içindeydi. Bir yandan, utancından daha fazla duymak istemiyormuş gibi yüzü pancar gibi kızarmıştı. Ama diğer yandan, kulakları dikilmişti ve daha çok övülmek için yalvarıyorlardı.

 

“Kişiliğinle ilgili en sevdiğim kısım bu, ama bu senin hakkında sevdiğim tek şey değil. Ayrıca sesinin tonunu, kokunu ve kahkahanı gerçekten seviyorum. Evdeki işlere biraz daha yardımcı olabilmeni tercih ederdim ama aynı zamanda pek de umurumda değil. Bu konuda hiç ilerleme katetmesen de sorun değil. Şu anki halinden yeterince memnunum.”

“Efendim...”

“Ah ve nasıl göründüğün hakkında endişelenmene gerek yok. Gayet güzelsin. Kendini böyle hakir görmeye devam edersen diğerleri bunu her söylediğinde gözlerini devirecek kadar kızacaklar.”

“G-gerçekten mi?”

“Gerçekten. Güzelsin Lyuu. Güzel olmadığını düşündüğüm hiç olmadı. Ve haketmemek ve layık olmamak falan filan konusu... Açıkçası buradaki en haketmeyen kişinin ben olduğumu düşünüyorum. Bir ikiyi geçtim, tam üç tane mükemmel eş sahibi olmak beni bayağı geriyor.” Alayvari bir şekilde gülümsedi, “Her neyse, işte düşüncelerim bunlar. Umarım seni neşelendirmeye yetmiştir.”

“Eğer hislerin bu şekildeyse, o zaman çok hoşnutum.” O’nun göğsüne yaslandı. “Beni çok mutlu bir kız yapıyorsun efendim.”

“İyi. Hala biraz kaygılı hissediyor musun? Yoksa sahtekar sendromu hala içini yiyor mu?” [1]

“Artık değil.” O’nun elini biraz sıktı. “Teşekkür ederim efendim! Seni seviyorum.”

“Pekâlâ. Bu da hallolduğuna göre biraz daha uyuyacağım,” Lyuu’nun saçlarıyla oynarken gülümsemişti. “Bana katılır mısın?”

“Tabii! Memnun olurum.”

 

İkisi uykuya daldığında konuşmaya üçüncü bir ses dahil oldu.

 

Yorgun bir sesle, “Eğer birbirlerine böyle tatlı tatlı fısıldamak istiyorlarsa bunu yalnızken yapmalarını daha çok tercih ederdim...” diye homurdandı Lefi. “Bunu dinlememeyi çok daha tercih ederdim.

Çevirmen Notu

[1] Sahtekar Sendromu (orijinali Imposter Syndrome): Bir kişinin, becerilerinden, yeteneklerinden ya da başarımlarından şüphe ettiği ve sürekli bir “sahtekar” olarak afişe olmaya dair bir iç korku barındırdığı sendrom. Yeterliliklerine dair dış kanıtlar olmasına rağmen hala bu durumu yaşayan kişiler, kendilerinin sahtekar olduklarına ve başardıklarını hak etmediklerine ikna olmuşlardır.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 14:11:56
Mc haremin temellerini sağlamlaştırıyor
Otaku (24 puan) Üye
2021-06-05 15:44:24
Çok tatlılar 😍
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 12:49:09
“Gerçekten. Güzelsin Lyuu. Güzel olmadığını düşündüğüm hiç olmadı. Ve haketmemek ve layık olmamak falan filan konusu... Açıkçası buradaki en haketmeyen kişinin ben olduğumu düşünüyorum. Bir ikiyi geçtim, tam üç tane mükemmel eş sahibi olmak beni bayağı geriyor.” Alayvari bir şekilde gülümsedi, “Her neyse, işte düşüncelerim bunlar. Umarım seni neşelendirmeye yetmiştir.” hhhhhhhhhhhhaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh RUHUMU VERDİM AM* asjdajsdkajsdksajkd huh neyse abi yazar kusura bakma artık tatmin oldum teşekkürler çeviri edit için he kşke yazara mesaj yazabilsem
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 12:45:24
“Şey... Efendim, bir şey sorabilir miyim?” “Tabii, sor bakalım.” “Benim eşlerinden biri olmaya layık biri olduğumu düşünüyor musun?” “Ha? Bu da nereden çıktı?” Şaşkın bir şekilde gözlerini kırptı. “Ben.. B-ben seni Lefi gibi koruyamam ve Nell bir kadın olarak çok daha uygun.” Ağzını birkaç kez açıp kapadıktan sonra, nihayetinde yavaş, kaygılı bir tepki verdi. “Ev işlerinde de Leila’nın olduğu kadar iyi değilim. Başkası kadar güzel de değilim. Bu yüzden hep göze batıyor olduğumu düşünüyordum...” söylediği her söz, giderek azalan bir canlılıkla söylenmişti. Konuşması bittiğinde gözleri yaşlarla dolmuştu. “Benden iyi bir eş olmaz, değil mi...?” ahhh Lyuu ya yaktım yine *** ya
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 12:40:47
Öte yandan Lyuu, neredeyse hiçbir iyi tarafı yokmuş gibi hissediyordu. Diğer ikisi kadar güzel değildi ve boyu posu, konuşmaya değecek noktada bile değildi. Çoğunun arzuladığı kadınsı biçime sahip değildi ve göğsü de kayda değerden çok hayaliydi. Sakarlığı da üzerine tuz biberdi; ev işi yapmayı hiç beceremiyordu ve hatta ejderhanın varlığında bir oyun arkadaşı olamıyordu. Diğer ikisine karşı olan iki avantajı kulakları ve kuyruğuydu--Lefi’nin de kuyruğu olduğunu fark etmesinin üzerine avantaj sayısını bire düşürmüştü. Neden olduğunu anlayamıyordu ama Yuki fiziksel ırsi özellikleri seviyor gibiydi. Sık sık onun kulaklarına ve kuyruğuna dokunmaya çalıştığı için bakımlı olmaya daha çok özen gösteriyordu. Ama şu anda diğer ikisinin ne kadar arkasında kaldığını fark edince bakımına daha çok gayret etmesi gerektiğini ve tüyo için Leila’ya gitmeyi aklının bir kenarına yazmıştı. ben dedim yazık lyuu ya ama bu bölüm kesin iyi bir şey verecek yazar inş
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-23 02:57:59
Çeviri ve edit için teșekkürler.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-03-01 20:30:47
Bazı yan hikayeler gerçekten güzel oluyor.
... (26 puan) Üye
2021-02-14 23:35:39
Lyuu' nun zihnine bir bakış... Neden bir şey göremiyorum!?
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-02-09 19:03:56
Lyuu sen olmasan biz kime güleceğiz kızım :D imposter sendromu çok ironik olmuş yalnız XD çeviri ve edit için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-02-07 20:11:34
Çeviri için teşekkürler. Şu yan hikayeler bitse artık. Sıradaki arka geçse ejderhanın ailesini merak ettim köyünü. Bizimki artık onları kralı