Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

16 Şubat 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
855 Görüntülenme
Bu bölümü 16 Kişi beğendi.
Cilt 21

Drakenstead’e - Kısım 3

“Rapor veriyorum komutanım! Grandarr Kalesi’nden kırmızı kod uyarısı geldi. Bizden hemen sorti talebinde bulunuyorlar. Kökenleri ve ilişikleri bilinmeyen iki iblis hava sahamıza girdi. Ejder şövalyelerimiz onlara engel olmaya çalıştı ama bir tür büyüyle yarı ejderleri korkutmuşlar ve ellerinden kurtulmuşlar.”

“Lanet olsun asker, izinliyim ben.”

 

Komutan olan adam Zellirum, sinir olmuş bir şekilde sandalyesine yaslandı ve çatalını masanın üzerine koydu. Çok mutsuzdu. Adamlarından biri, nadir alabildiği izin günlerinden birinde yemek yediği restorana dalmıştı.

 

“Çok özür dilerim efendim, ama bu önemli. Niyetlerinin ne olduğu hakkında hiçbir fikrimiz yok ve tek bildiğimiz başkente ilerleyerek kötü bir şeyler çevirebilecekleri. Üst makamdakiler, onları durdurmamıza yardımcı olmak için size ihtiyacımız olacağına karar verdiler.”

“Ne kadar kaybımız var?”

“Herhangi bir kayıp yok efendim. Yarı ejderlerimizi korkuttular ama bize saldırmadılar. Tek sorun, onlara yetişemeyeceğimiz kadar hızlı uçmaları.”

“Amaçları nedir...? Bir güç gösterisi belki de?” Zellirum sesli düşünmüştü. “Gidip bir bakacağım. Birimi uçuşa hazırlayın.”

“Hazırlıklar çoktan başladı efendim. Her an harekete geçmeye hazırız.”

 

Zellirum’un adamı ikinci cümleyi bastırarak üstünü mümkün olan en kısa sürede işe götürmeye zorluyordu. Ancak, ya mesaj ulaşmamış ya da bilerek yok sayılmış olacak ki, Zellirum ayağa kalkma zahmetine bile girmemişti.

 

“Hepiniz çok sabırsız ve örgütlüsünüz...” bardağından büyük bir yudum aldı, sesini yükseltti ve dükkanı yöneten yaşlı kadına seslendi. “Hesabı alabilir miyim? Gitmem gerek.”

 

***

 

Zellirum olay yerine gelip şüpheli ikilinin etrafındaki daireye katıldığında, kendini bir tür tartışmanın ortasında buldu.

 

“Hepsi senin hatan! Aptal yarı ejderlerini altlarına sıçırtacak kadar korkutmadan önce iki saniye düşünseydin bunların hiçbiri olmazdı!” Yanındakine bağıran adamın kendini tutmak diye bir şeyden haberi yok gibiydi. “Şimdi ne bok yiyeceğiz bakalım!?”

“Yaptıklarım, seninkilerin yanında çok üstün kalır! Herhangi bir çözüm bulmayı başaramadın! En azından benimki bir nebze ilerleme kaydetmemizi sağladı!” Diğeri de aynı şekilde bağırmıştı. Kelime seçimleri biraz garipti. Konuşma şekli çok eskiydi, sanki bir padişahın konuşmasına benziyordu. “Ayrıca ben herhangi bir sorun göremiyorum! Aralarından uçup geçmemizi engelleyen hiçbir şey yok!”

“Gözlerini açıp etrafına bakmaya ne dersin? Etrafımız tamamen çevrili. Üzerimize üç tam takım yollamışlar!” Bu arada onun konuşma şekli ise daha basit ve daha rahattı.

 

Birbirlerine bağırma şekli sanki bir karı koca tartışmasına benziyordu ki bu, birçok ejder şövalyesinin bıkkın iç çekişlerinden de anlaşılıyordu.

 

“Ciddi olamazsınız... Bunun için mi buraya uçtuk?” diye homurdandı bir tanesi.

“Değil mi? Grandarr Kalesi’ndekilerin o kadar kişiden bu ikisinin geçmesine izin verdiğine inanamıyorum... Onların sorunu ne, aaah, komutanım?” dedi bir başkası. “Bir dakika... Komutan mı?”

 

Adamlarının aksine Zellirum hiç rahat değildi. Gözleri ardına kadar açık bir şekilde dona kalmıştı ve vücudundaki bütün tüyler diken dikendi.

 

Vücudu korku ve dehşetle titriyordu.

 

Onu öyle korkutmuştu ki, zihni otomatik olarak bir kurtuluş yolu aramaya başlamıştı.

 

Biliyordu.

 

Zarif genç bir bayan gibi gözükse de onun, kadim, saf enerjinin vücut bulmuş hali olduğunu biliyordu. Vücudundan yayılan ezici aura kalbini korkuyla avuçlarının içine almıştı.

 

İlk başta onun bir tür büyü  yaptığını düşünmüştü, ama daha ileri analizle bu düşüncesinin kendi aptallığı olduğunu fark etmişti.

 

Hiçbir şey yapmamıştı.

 

Bu onun doğal haliydi.

 

Ezici üstünlüğü, onu dehşete düşüren tek şeydi--ve muhtemelen Grandarr Kalesi’ndeki yarı ejderlerin binicilerini dinlememe sebebiydi. İnsan efendilerinin aksine, askerlerin sürdüğü canavarlar içgüdüsel olarak zayıf ve güçlüyü ayırt etmede çok daha başarılıydı. Ve bu, Zellirum için en büyük tehlike işaretiydi.

 

Kıdemli bir komuta subayı olarak bir miktar özel muamele görmüştü. Onun bineği özeldi. Yarı ejderlerin arasındaki en üstün avcı olan zilant türündendi. Ortalama bir iblis onunla asla aşık atamazdı. Ama zilant bile korkuyla titriyordu. [1]

 

Yaratabileceği şiddete karşın, ona hasar verebilecek hiçbir şey yapamayacağını biliyordu.

 

Daha da kötüsü, tek tehdit de sadece o değildi. Adamın kızdan daha güçsüz olduğu açık olsa da varlığı daha az korkutucu değildi. Eğer Zellirum onu bir ölçüye koyacak olsaydı, kızla aynı seviyede olurdu. Şu anda var olan bütün ejder şövalyelerini tek damla ter dökmeden bile yok edebilecek yetide olduğu çok uzun süredir subaylık yapan adam için gayet açık olduğundan, o da hiçbir akıllı adamın küçümsemeye cüret edemeyeceği varlıklar arasındaydı.

 

Zellirum boynundaki yumruyu yutmaya çalıştı ve kendini görevini yapmaya zorladı. Şu anki konumuna erişmesi için çok güvendiği Analizi etkinleştirdi.

 

Ve bunu yaptığında tüm korkularının kaynağını nihayet anladı. Zellirum tekrar donakalmak yerine durumun kontrolünü olabildiğince eline aldı.

 

“Tüm birimler, rahat!” Hem kendi hem de daireyi oluşturmaya yardımcı olmuş diğer iki birliğe bir dizi emirler yağdırdı. “Durum ne olursa olsun hiçbir şey yapmayın!”

 

Her zamanki davranışıyla şu anki hali arasındaki bariz farkı gören adamları şaşırmıştı, özellikle önemsiz görünen böyle bir durum karşısında. Yine de dediğini yaptılar. Oradaki en yüksek rütbeli subay oydu. Emirlerine itaat etmemek hoş olmayan sonuçlara sebep olabilirdi.

 

Zellirum derin bir iç çektikten sonra zilantı yavaşça, mevcut koşullara rağmen tartışmaya devam eden ikilinin arasına doğru ilerlemeye zorladı.

 

“Ne tür bir insan bu kadar önemsiz detaylarla bu kadar dertleniyor!?” diye ciyakladı kız. “Yani kötü bir üvey anne gibi davranmak mı istiyorsun!?”

“Ne, asla tatlım! Seni ne kadar önemsediğimi hiç bilmiyorsun!” Tiz bir sesle kıza karşılık vermişti, sanki onunla alay ederken çıkardığı sesle dalga geçer gibi. “Beni canavarmış gibi gösterme. Bu kadar böyle nankör olasın diye büyütmedim ben!”

“Bu iğrenç! Şunu hemen kes, beni rahatsız hissettiryorsun!”

 

Subayın anlama yetisinin ötesinde bir sebepten ötürü, sanki ikisi eğleniyor gibi görünüyordu.

 

“Kusura bakmayın, ikinizin ayıracak biraz vakti var mıdır acaba?” diyerek, kısa boşluğun ardından kendini konuşmaya dahil etti. “Ben Kuzey Bölgeleri ordusunun komutanlarından Zellirum. İkinizin bugün burada olma sebebini sorabilir miyim?”

 

Sesi ikiliyi gerçekliğe geri götürmüştü. Kendilerini maskaraya çevirdiklerini fark ettiklerinde utançlarından tartışmayı kesmişlerdi.

 

Boğazını temizleyen adam, “Sadece geçiyorduk,” dedi. “Eski tanıdıklarıyla görüşebilmek için eski evlerinden birine gidiyorduk.”

“Eski evlerinden biri mi...?”

 

Gittikleri yerin muhtemelen ülke sınırlarının ötesinde bir bölge  olan Drakenstead olduğunu anlamak için beynini yormaya fazla zaman harcamaya gerek duymamıştı. Bunu anladığında subay, adamın kim olduğunu anlamaya çalıştı. Kızın aksine o bir ejderha gibi görünmüyordu. Hayvansılara benzeyen herhangi bir özellik de taşımıyordu, ki bu, büyük ihtimalle bir iblis olduğu sonucuna varınca, Grandarr Kalesi’ndekilerin doğru tahmin ettiği anlamına geliyordu.

 

Ancak bu onun gerçek kimliğini ortaya çıkarmış olmuyordu. Komutan, onun kızla olan ilişkisini pek anlayamamıştı. Onun adına iletişim kurduğuna bakacak olursak, adamın bir tür hizmetli olduğundan şüphelenmişti, ama bu da pek doğru görünmüyordu.

 

Zellirum olasılıkları düşünmeye başlamıştı ancak fazla ileri gitmeden kendini durdurdu. Adamın tam olarak kim olduğu önemli değildi. Eğer ikisi sadece geçip gidiyorsa yapılabilecek en iyi şey yollarına gitmelerine izin vermekti.

 

“Anlıyorum. Eğer durum öyleyse bunu almanızı isterim.” Adama bir arma uzattı. “Bu, istediğiniz gibi gelip gitmenize izin verecek bir belge görevi görecektir. Her şeyin sorunsuz ilerlediğinden emin olmak için gerekli ayarlamaları yaptıracağım.”

“Komutanım, emin misiniz!? Bu pek do---”

 

Zellirum’un adamlarından biri şaşkınlıkla bağırmıştı, ama tecrübeli asker onu bir bakışla susturdu.

 

“Ooo, çok iyi, teşekkürler. Bu işleri çok daha kolay hale getirecek. Açıkçası, geçmemize izin vermeyi planladığınızı hiç sanmıyordum,” dedi iblis. “Ah doğru ya, aklıma gelmişken söyleyeyim, bana buralarda kalmak için iyi bir yer önererek bir iyilik yapabilir misin? Biraz geç oluyor da, bu günlük yolculuğa ara vermeyi planlıyoruz.”

 

Komutanın ifadesiz yüzü neredeyse bozuluyordu. Neredeyse. Her ne kadar ikisinin yollarına gitmesini dilese de, kontrolünü kaybedip korku dolu somurtmaktan kaygısız bir gülümsemeye geçerek deli gibi görünmeden kendini zaptetmeyi başarmıştı.

 

“On kilometre ileride güzel bir otel var. Size yolu göstermemi ister misiniz?” Zellirum’un kaşlarından terler süzüldü. Bir yerde gözetlenmeyi sorun edip etmediklerini sorduğundan, ikilinin rencide olacağından endişeleniyordu.

“Bana uyar. Sen ne dersin Lefi?”

“Bir sorun görmüyorum.”

 

Neyse ki ikisi de fark etmemiş gibiydi.

 

Ama Zellirum tam da rahat bir nefes alacakken, adamın ağzından tahminlerinin hiç de doğru olmadığını ortaya koyan bir cümle döküldü.

 

“Bu kadar gergin olmana gerek yok,” dedi adam. “Endişelenmeni anlıyorum, ama sakin ol. Sabah ilk iş gitmiş olacağız. Sanki hiç gelmemişiz gibi olacak.”

 

Komutan donakaldı ve içinden çığlığı bastı. “Lanet olsun! Bugün izinli olmam gerekiyordu!”

 

Ne kadar mutsuz olsa da aşırı stresli ciyaklaması sonsuza dek duyulmayacaktı.

Çevirmen Notu

[1] Zilant, yarı ejderlerden olan wyvern ve yılan karışımı olan efsanevi bir yaratıktır. Tatarca "yılan" (Rusçası elana benziyordu, yılan değil de elan olabilir) sözcüğünden Rusça'ya geçmiştir. Eski Türkçe Zılan/Çılan/Şılan kelimeleri yine yılan manası taşımaktadır. Öte yandan Tatarlar bazı zamanlar bu yaratıktan Farsça kökenli "Ajdaha" (ejderha) kelimesiyle de bahsederler.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-15 00:39:57
Yazık lan adama
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 15:26:28
İzin günün içine ettiniz adamın Asdasdasdasd
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-23 09:32:11
Güzel bölümdü çeviri ve edit için teșekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-03-16 12:01:15
Evet bana kalsa her gün izinli olmam gerekiyor 😂
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-03-14 01:23:11
Çeviri ve edit için teşekkür
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-02-17 02:14:36
Çeviri için teşekkürler