Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

05 Nisan 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1125 Görüntülenme
Bu bölümü 18 Kişi beğendi.
Cilt 22

Aileyle Bir Sabah

“Uyan Yuki! Sabah oldu!”

“Biliyorum, biliyorum...” Her ne kadar kalkmayı planlıyor olsam da beni uyandırma niyetinde olan kişi omuzlarımı sarsmayı kesmiyordu. “Kalkıyorum, sıkboğaz etme beni.”

 

Uyku sersemliğimden kurtulmam biraz zamanımı almıştı; uzunca bir süre yarı uykulu yarı uyanı bir halde geçirdikten sonra sonunda kendimi yatağımın sıcaklığından ve rahatlığından ayıracak enerjiyi bulmuştum. Kalkarken, enerjik uyandırılmanın arkasındaki suçlunun Illuna olduğunu anlamıştım. Doğru... Lefi’yle, onun yattığı odanın hemen bitişiğinde uyuduğumuzu unutmuşum.

 

“Hemen ayağa kalkıp dolaşmanın iyi bir fikir olduğuna emin misin?”

“Hı-hı! Şu an tamamen iyiyim."

 

Bir avucumu alnına koydum ve ateşinin düştüğünü doğruladım.

 

“Boğazın hala ağrıyor mu? Ve başında hiç ağrı var mı?”

“Hayır, turp gibiyim!” Bana attığı gülücük enerji doluydu ve hala hasta olan birisinden gelebilecekmiş gibi görünmüyordu. “Ben iyi hissetmediğim zamanlarda Leila’nın yaptığı tüm şeyleri seviyordum ama normal yemeği çok özledim. Tekrar normal yemek yemek için sabırsızlanıyorum!”

“Pekala, eğer o kadar iştahlıysan, muhtemelen iyisindir sanıyorum.” Güldüm. “Pekala, öyleyse akşam yemeğinde ne istersen onu yiyebiliriz. Bu sana uyar mı?”

“Ne istersem mi!? Gerçekten mi!?”

“Evet.”

“O zaman doria yiyelim! Doria yemeyi çok çok istiyorum!” İlk aklına gelenleri söyledikten sonra tereddüt etti ve biraz geri çekildi. “Ama... Biraz hamburger de fena olmaz...” [1]

“Tamamdır. İkisini de aklımda tutacağım.”

“Yaşasın!”

 

İki elini havaya kaldırdı ve sevinçle bağırdı. Sanırım artık çok daha iyi hissediyor.

 

Başını okşamaya başladığımda kapı açıldı ve eşlerimin ikisi içeri girdi. Lyuu’nun çoktan kalkmış olmasına şaşırmadım. Her zaman erken uyanır ve genellikle ilk uyanan o olur. Ancak aynısını Lefi için söylemek mümkün değil. Ondan sonra uyandığıma inanamıyorum... Sanırım Drakenstead yolculuğu beni deli gibi yormuş.

 

Ejderhanın aksine benim sonsuz dayanıklılığım yok.

 

“İkinizin de uyandığını görüyorum,” dedi Lefi. “Hala ateşin var mı Illuna?”

Lyuu da, “Daha iyi hissediyor musun?” diye sordu.

“Evet, çok iyiyim! Bu kadar endişelendiğiniz için teşekkür ederim.”

“Vücut sıcaklığı normal geliyor, o yüzden artık iyi olduğundan eminim.” Ayağa kalktım ve sırtımı germek için kollarımı tavana doğru kaldırdım. “Ancak biraz ağırdan alman iyi olur, en azından bugünlük. Tekrarlamasını istemeyiz sonuçta.”

“Tamam!”

 

İlk bakışta bütün enerjisini topladığını öğrenince iki eşim de rahat bir nefes almıştı.

 

“Sanırım daha fazla endişelenmeme gerek yok. Diğerlerine kendini gösterip iyileştiğini haber versen iyi olur.”

“Shii çok endişeliydi. Eğer iyi olduğunu gösterirsen neşeyle sıçrayacağından eminim.”

“Hemen gidiyorum!”

 

Koşmaya başlamıştı ama ejderha onu kapıdan çıkmaya çalışırken yakaladı.

 

“İstekli olduğunu biliyorum ama önce yatağını düzeltmen gerek.”

“Ah, doğru!”

“Aynısı senin için de geçerli Yuki. Unutma.”

“Evet, evet, biliyorum.”

 

Illuna futonu katlayıp odanın kenarına yerleştirirken ben de pencerelerden birini açarak içeri hava girmesini sağladım. Ciğerlerimi doldurduktan sonra döndüm ve ben de yatağımı topladım. Ancak, birkaç kez gülmek için durmak zorunda kaldığım için benim toplama sürecim onunki kadar düzgün gitmemişti.

 

“Şu anda aklında ne geçiyor acaba?” Soru yanındaki kıza yöneltilmişti.

“Hmmm...” Lyuu düşünmek için bir süre durduktan sonra sırıtmaya başladı. “Biliyor musun Lefi, sanırım şu anda Efendimin ne düşündüğü hakkında iyi bir fikrim var. Hatta, galiba ne diyeceğini bile söyleyebilirim sanırım.”

“Oh? Nedir peki o?”

 

Sonraki cümleyi Lyuu’yla senkron bir şekilde söylemiştik.

 

“Onca kişi içinden Lefi’nin bana yatağımı toplamamı söyleyeceğini hayatta düşünmezdim.”

“Onca kişi içinden Lefi’nin bana yatağımı toplamamı söyleyeceğini hayatta düşünmezdim!”

 

Anlayacağını biliyordum.

 

Gücenmiş bir şekilde, “N-neden bu sonuca vardığınızı anlamıyorum,” dedi kekeleyerek.

“Ah, biliyorum biliyorum!” Illuna cevabı vermeden önce heyecanla zıpladı. “Çünkü her zaman bir şeyler yapmak yerine yatakta yatıp durduğun için senin yatağın asla toplanmaz ya da kaldırılmaz!”

“G-genç olanların bile benim hakkımda böyle düşündüğüne inanamıyorum...” diye mırıldandı kendi kendine. “Hıh! Peki öyleyse. Ben de bu genç olanın velisiyim. Kendimi daha fazla utandırmaya izin veremem. Yemin ederim, bugünden itibaren erken kalkıp erken yatmak için elimden geleni yapacağım.”

“Blöf yapıyorsun. Hepimiz senin bu gece de geç yatacağını biliyoruz.”

“Öyle bir şey yapmayacağım. Hayatımı düzene sokacağım ve sağlıklı alışkanlıkları başkalarına tavsiye edebileceğimi kanıtlayacağım! Seninle geçe kalmayacağım, yanında olmam için bana yalvarsan bile! Eğer geceleri masa üstü oyunu oynamak istiyorsan bunu yalnızlık ve çaresizlik içinde, tek başına yapman gerekecek!”

“Sağlıklı bir hayat tarzı ha? Eğer yapmak istediğin buysa, o zaman yediğin şeylerden fazladan tatlıları kesmen gerekecek.”

“...Y-yanlış anlama Yuki. Ş-şekerli şeylerin fazla besin içeriyor olabileceği doğru ama günlük yaşamın getirdiği bezginliği hafifletmek için çok önemliler. Ruhlarımızı yatıştırmak için kesinlikle gerekliler ve onları birden kesmek genç olanları da üzecektir. O-onların velilerinden biri olarak böyle şeytani bir karar almana izin vermem mümkün değil!”

“Pekala... tam bir söylenme.”

“Böyle zamanlarda her zaman uzun uzun konuşmaya başlıyor, değil mi Efendim?”

 

Dalga geçmemiz biterken her şeyi toparlamayı da bitirdiğimden, asıl taht odasına geçmeye karar verdik. Günlük yaşam odamıza girdiğimizde bizi hoş, ağız sulandıran bir koku karşılamıştı. Kahvaltı hazırdı. Masa, her birimize kızarmış ekmek, pastırma, yumurtalar ve brokoli dolu olan birer tabakla hazırlanmıştı. Hatta bir kase güzel bir mısır çorbası bile vardı. Kahvaltının kendisinde “özel” bir şey yoktu, gayet tipik ve her sabah yediğimizin az çok özetiydi ama bu daha az leziz göründüğü anlamına gelmiyordu.

 

“Günaydın Lordum. Günyadın Illuna.” Aşırı iştah açan yemek hazırlayan kişi, masanın yanına bizi karşılıyordu. “Bugün nasıl hissediyorsun?”

Shii, “Daha iyi misin?” diye sordu.

Enne, “...Soğuk algınlığın. Gitti mi?” diye ekledi.

“Evet evet! Daha iyi hissediyorum. Benim için bu kadar endişelendiğiniz için teşekkür ederim hepinize!”

“Hadi bunu sonraya saklayalım kızlar,” dedim. “Şu anda kahvaltı zamanı ve Illuna’nın iyi kalması için yemesi gerek.”

 

Tam yerlerimize oturmaya başlamışken asıl taht odasının bir köşesi bozulmaya başlamıştı. Ve garip uzay yarığından tanıdık bir yüz çıkmıştı.

 

“Ben geldim!”

“Nell! Dönmüşsün!”

 

Illuna yeni gelmiş kahramanı haber verirken, sandalyesinden uçak gibi fırlamıştı. Ardından her birimiz onu kendi şeklimizde karşıladık.

 

“Evine hoş geldin Nell.” Onu gördüğüme çok mutlu olmuştum ama herkesin benden önce onunla konuşmasına izin verdim. “Görünüşe göre Carlotta’dan tatil için izin koparmayı başarabilmişsin.”

 

Dün gece 2. Nesil İletişim Küresini kullanarak muhtemelen birkaç gün içinde gizlice gelebileceğini haber vermişti.

 

“Hı-hı. Ne yazık ki uzun sürecek bir tatil olmayacak. Yarın sabah gitmek zorundayım.” cevap verdikten sonra vampire iyice bir baktı. “Soğuk aldığını duymuştum ama sanırım şu an gayet iyi olmalısın.”

“Evet! Geçti!”

“Bunu duyduğuma sevindim.”

 

Konuşmada kısa bir boşluk olunca kızarmış ekmeğini kemirmekte olan Lefi araya girdi.

 

“Kahvaltı yaptın mı Nell?”

“Henüz değil. Varsa biraz dünden kalanlardan alırım diyordum. Yoksa hemen kendime bir şeyler hazırlarım.”

“Buna gerek yok. Dönme ihtimalin olduğunun farkındaydım ve sana fazladan yaptım. Gel otur. Yorgun olduğun ve gece geç saatlere kadar çalıştığın belli olduğundan sandalyeyi ben getiririm.”

“Ah... O kadar belli olduğunu fark etmemiştim.” Nell garip bir şekilde gülerek geçiştirmeye çalıştı. “Teşekkür ederim Lefi.”

“Gerçekten o kadar meşgul müsün?” diye sordum.

“Hı-hı. Kısa süre sonra çok önemli, uzun sürecek bir sefere çıkacağım, o yüzden her şeyi hazırlamak zorundaydım,” diye açıkladı. “Sanırım bugün bana tatil vermelerinin tek sebebi, mümkün olduğunca dinlenip motive olduğumdan emin olmak istemeleri.”

“Öyleyse bugün dinlenmen için elimden geleni yapacağım,” dedim.

“Ben de öyle yaptığından emin olacağım,” dedi Illuna. “Herkes benim için çok endişelendi ve çok minnettar hissettiğim için ben de başkasına yardım etmeyi çok istiyorum. Bu işi bana bırakın! Umduğundan çok daha fazla misafirperverlik göstereceğim!”

 

Nell masaya otururken, “Teşekkür ederim Illuna. Bunu dört gözle bekliyorum.” dedi ve güldü.

 

Ve işte böylece iblis lordunun bir başka günü başlamıştı.

Çevirmen Notu

 [1] Doria: Beşamel sos ve pirinçle yapılan bir yemek. Fırında makarnaya benziyor anladığım kadarıyla. 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 23:56:20
Sadece kızlardan oluşması da ayrı bir kıskanılası
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-09 19:08:25
Yeni bölüm ne zamaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaannnnnnnnn
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-04-08 23:46:26
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-04-08 12:00:32
Aklıma komik bir şey geldi haremle alakalı galeriden resim paylaşabilsem paylaşırdım ama neyse gerek yok.😂😂
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 21:10:59
Nell masaya otururken, “Teşekkür ederim Illuna. Bunu dört gözle bekliyorum.” dedi ve güldü. Ve işte böylece iblis lordunun bir başka günü başlamıştı. eh gerçekten kıskanıyorum
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 23:57:39
@yusuf, Etrafında sana değer veren insanlar var ve bunların hepsi karşı cins (hareme sahip olmasından bahsetmiyorum bile)
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-04-07 02:55:28
Güzel bölümdü
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-04-07 02:54:40
Çeviri ve edit için teșekkürler