Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

01 Nisan 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1538 Görüntülenme
Bu bölümü 30 Kişi beğendi.
Cilt 5

Yuki’nin Amacı: Final

Yaptığım kale, günlük kullanımımız için bize çok fazla gelmişti. Boyutu, tabii ki de isteyerek böyle büyük yapılmıştı. Yapının ihtişamı neredeyse tamamen büyüklüğünden kaynaklıydı. Ne yazık ki ihtişam ve pratiklik her zaman aynı anda ilerlemiyordu. Hatamı baştan fark edememiştim. Kızların övgülerinin tadını çıkarmaktan yaptığım hatayı fark edememiştim.

 

Koridorlar çok uzundu; iki yer arasındaki uzaklık saçma derecede fazlaydı. Yeni kalede yaşamak kelimenin tam manasıyla zahmetliydi. Kalenin yapımından uzunca bir zaman geçmesine rağmen hiçbir oda kişisel kullanım için istenmemişti. Hatta yetişkinler gezmeyi tamamen bırakmıştı. Illuna, Shii ve Fluffnir ile birlikte her gün oynamak ve gezmek için ziyaret etse de sadece o kadardı. Harcadığım en küçük emekte mutlu olanlar bir tek onlardı.

 

Tüm zindan sakinleri hala taht odasında yaşıyordu ve bu yeni taht odası değildi. İki taht odasına sahip olunca karışacağı için kaledeki taht odasını “taht odası” derken zindanın orijinal taht odasına ise “asıl taht odası” adını verdim.

 

Neyse ki bütün çabalarım boşa gitmemişti. Zindanımın bulunduğu mağarayı gezmeye gelecekler için dev kale, karanlıkla birlikte gözlerinde büyüyecekti ve bu en azından, istilacıların özgüvenlerine bir iki darbe indirip gözlerini korkutmaya yeterdi. Bu amaçla kaleye birkaç dekoratif ekleme de yaptım. Koridorların batı stili zırhlar dizdim ve toprak büyüsü kullanarak güzel de bir bahçe yaptım. Kalenin avlusu ve iç kısımları, dış kısımlarıyla aynı amaçla kullanılmak için tasarlanmıştı. Onları yapmamın sebebi, ihtişamı artırmaktı; izinsiz girenlerin kararlarını olumsuz anlamda vermelerini sağlayacak yıkıcı bir güç sağlamaktı.

 

Şimdi düşününce, kalenin pek bir işe yaramayacağını bilmem gerekirdi. JRPG’lerdeki İblis Lortları bölgelerini gezmez ya da kendi binalarını kullanmazlardı. Sadece tahtlarında oturur ve görkemli bir şekilde meydan okuyanları beklerlerdi. İblis lordu ve yardakçıları için en mantıklı şey taht odasında kalmaktı.

 

Kale yaratmak aptalca bir karardı. Ama yine de yaptığım şeyden hoşnuttum. Bunu anlayıp kabullendim. İlk yapmak istediğim şeyin bu olmasının sebebi, fantastik bir şeyler yaratabilmek istememdi. Fantazi, kalplerini heyecandan pır pır ettirdiği için var olan bir şeydi. Disneyland ya da diğer fantazi amaçlı kurulan yerler gibi benim kalem de eğlence amaçlı yapılmıştı. Kimse Disneyland’de yaşamıyordu. Bu yüzden kalemde yaşayan birilerinin olmaması gayet normal bir şeydi. Her şey bundan ibaretti.

 

Öff tamam. Disneyland’miş, oldu. Tüm zamanımın ve emeklerimin boşa gitmediğine kendimi ikna etmeye çalışıyordum.

 

Bezgin bir şekilde nefes verip kendimi tahta bıraktım.

 

“Bu kadar depresif olmana gerek yok Yuki. Yaptığın kalenin gördüğüm en harika kale olduğuna yemin edebilirim.” dedi Lefi.

“Bana yalan söylemene gerek yok, biliyorsun değil mi? Neden bu kadar gereksiz derecede büyük olduğunu sormak için can attığını görebiliyorum.”

 

Beni duyan Lefi kıkırdamamak için kendini tutmuştu.

 

“Ne?” Diye homurdandım.

“Seni ilk defa bu kadar bezgin görüyorum. Aslında bu halini görmek çok eğlenceli.”

 

Arkasını dönüp kucağıma kendini bırakırken dudaklarının yukarı doğru bükülüp gülümsemeye döndüğünü gördüm. Sonra rahatlayıp gevşek sırtını göğsüme bıraktı.

 

Cildinin verdiği his ve hoş, tanıdık kokusu vücuduma bir sıcaklık dalgası yaymıştı.

 

“N-ne oldu?”

“Sakıncası var mı?”

“Iııı... yok.”

 

Sesi sakin geliyordu. İçimden bir ses bu yaptığı şeyin beni kışkırtmak için yapılan bir meydan okuma olduğunu söylediği için bununla savaşıp bir sorun yokmuş gibi davranıyordum.

 

İkimiz de başka bir şey söylememiştik.

 

Sessiz sessiz oturuyorduk ama bir gariplik yoktu.

 

Hatta rahatlatıcıydı.

 

“Ne sıcak.” diye sessizliği bozdu Lefi.

“E tabii, sonuçta canlıyım.”

 

Tuhaf cevabım Lefi’yi güldürmüştü.

 

“Gerçekten öylesin.”

 

Konuşmayı nereye götürmek istediğini anlamamıştım, o yüzden bakışlarımı aşağı, yüzüne doğru indirdim. Fark etmiş gibi bana doğru yan dönüp bakışlarıma cevap verdi.

 

“Biliyor musun Yuki?”

“Evet?”

“Seninle geçirdiğim vakit gayet eğlenceli. Gerçekten ilginç bir adamsın ve bana her zaman yeni bir eğlence yaşatabiliyorsun.”

“Bu da nerden çıktı birden? Beni neşelendirmeye falan mı çalışıyorsun?”

“Kesinlikle. Son birkaç gününü somurtarak geçirdin. Bir büyüğün olarak, moralini düzeltmenin benim görevim olduğunu düşünüyorum.”

 

Tüm konuşmasını omzunu silkerek yapmıştı.

 

“Tamam öyleyse. Bunu kabulleneceğini düşünmemiştim.”

 

Yüzümde yarım bir gülümseme oluştu.

 

“Her ne kadar aklı başında davransan da aptal yanını da görmezden gelemiyorum. Bu yüzden, sorumluluk sahibi bir yetişkin olarak davranışlarının benim konumumdaki birine uygun olup olmadığını izlemeye devam edeceğim.”

“Dedi, her kaybedişinde çıldıran kişi.”

“B-bunun olgunlukla bir alakası yok!” Diye bağırdı Lefi. “Bir oyunu ciddiye almak eğlencenin önemli bir parçasıdır!”

 

Gücenmiş bir şekilde yanaklarını şişirip bana bakıyordu. Kafasına elimi koyup kıs kıs gülmüştüm.

 

“Hey Lefi.”

“Ne?”

“Teşekkür ederim.”

 

Bana doğru daha da çok dönüp sırıtarak göğsüme yanağını bastırdı.

 

“Bu adil değil! Ben de Yuki’nin kucağına çıkmak istiyorum!”

 

Gezintisinden dönen Illuna, bağırışıyla aramıza girmişti.

 

“Bahsettiğin adil olmayan şeyin ne olduğunu anlayamıyorum Illuna. İkimiz için de yeterli yer var.”

“Yaşasın! Sarılmak da istiyorum!”

 

Koridordan patır patır koşan Illuna, momentumunu koruyarak doğrudan kucağıma atlamıştı.

 

“Ne!?”

 

Kucağıma birden düşmeden şaşkın bir biçimde gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Birden tek kişi yerine iki kişiyi kucağımda taşıyordum.

 

“İ-ikinizi de aynı anda taşıyabileceğimden emin değilim. Bu biraz ağır gelmeye başladı.”

“Sen bir erkeksin Yuki. O yüzden bir erkek gibi davran.”

“Aynen! Kızlara şişko dememelisin!”

“Öyle diyorsunuz ama bu taht sert ve bacaklarımın ona doğru bastırılıyor olması acı verici.” diye homurdandım.

“Merak etme Yuki! Sarılarak düzeltirim!” Illuna kollarını belime doladı. “Acı, acı, git buradan!”

“Vay be, bu gerçekten çok etkiliydi Illuna! Şimdi çok daha iyiyim!” diyerek gülümsemeye çalıştım.

“Pedofil.” Lefi, kınayan gözlerle bakıyordu.

“Bunun, birinin yüzüne doğrudan söyleyebileceğin bir şey olduğundan pek emin değilim...”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-21 17:16:44
Pedooo
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-26 16:17:27
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-13 22:40:18
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-04-19 21:56:42
Pedofil diyene bak 1000 yasindasin senden 900 yil daha genc birine asiksin bunu oylesine dedim pisman ettirmeyin
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-07-02 22:13:22
@OkuyucuS0, cok doe tespit
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-04-06 08:49:16
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-04-04 02:20:13
Bence mangasını geçmeli ve biraz daha seri fazla bölümle bir süre gidilerek okuyucuyu heyecanlandırılmalı seriye bağlamalı ,sonra günde teke dönülebilir. Takdir sizin...
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-04-01 19:33:03
"Bir oyunu ciddiye almak eğlencenin önemli bir parçasıdır!” Yaa yerim~ Çeviri için teşekkürler, ellerinize sağlık :)
Farazgul (7 puan) Üye
2020-04-01 16:27:46
Çeviri için teşekkürler.
efknyrk (1574 puan) Üye
2020-04-01 12:37:10
en azından mangasına yetişene kadar günde 3 4 bölüm gelse sonradan günde 1 2 bölüme dönseniz çok daha güzel olabilir
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-04-19 21:55:30
@efknyrk, mangasi varmi
efknyrk (1574 puan) Üye
2020-04-20 02:16:41
@OkuyucuS0, seri mangada var