Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

05 Nisan 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1620 Görüntülenme
Bu bölümü 38 Kişi beğendi.
Cilt 6

Kahramanın Saldırısı

“Şu şey... de ne?”

 

Nell, büyük, ağzı açık bir mağaraya ulaşana kadar Uğursuz Orman’da ilerlemeye devam etti. Mağara her ne kadar sarp bir kayalığın gölgesinde duruyor olsa da dikkatini çekmişti. Çevresindeki ışığı emip dipsiz bir kuyuya gönderiyormuş gibi, etrafında bulunan her şeyden daha koyuydu.

 

“Bir dakika!” Mağaranın kime ait olduğunu fark edince kahramanın gözleri şaşkınlıkla açıldı. “Bu bir zindan!” Hemen kutsal kılıcı Durandal’ı belindeki pahalı gözüken deri kılıfından çekti. Elindeki kılıca bir bakışta hünerli bir ustanın ellerinden çıktığını anlayabilirdiniz--bir kın olarak işe yaraması bir yana, çok güzel bir sanat eseriydi.

 

Durandal’ın solgun ve tanıdık parıltısı rahatlatıcıydı. Bu, onun gerginliğini azaltmıştı; onu görünce kendini sakinleştirebiliyordu.

 

Nell çoktan hedefinin bir iblis lordu, bir zindan efendisi olduğunun farkına varmıştı. Kilisenin şövalyelerinden biri görev kağıdını teslim ederken detaylar hakkında onu bilgilendirmişti. Öldürmekle görevlendirildiği iblisin çok güçlü olduğu söylenmişti. Uğursuz Orman’da yaşıyordu; hala yaşıyor oluşu, ormanda yaşayan güçlü canlıları en azından kendinden uzak tutabildiğini gösteriyordu. Şövalye, onun Yüce Ejderha’nın bölgesinde olmasa da yakınlarında yaşadığını ve eğer baş edemeyeceği bir düşmanla karşılaşırsa geri çekilmesi gerektiğini de söylemişti. Hatta sırf bu durum için özel hazırlanmış büyü bağlı bir araç bile hazırlanmıştı.

 

Ne yazık ki, Nell durumun pek iyi kavrayamamıştı. Bu bilgiler hem eksik hem de yanlıştı. Alfyro’nun başkanı Raylow iblisi ilk elden görmüş ve bir iblis lordu olduğunu doğrulamıştı ama sefere karşı olduğundan tüm sefer kuvvetlerine yanlış bilgiler vermişti. Gönderdiği tüm raporlar yarım yamalak ve gerçek bilgiden yoksundu.

 

Nell’in tek güvenilir bilgi kaynağı, görevinden alınmış, Allysia şövalye birliklerinin eski komutanıydı. O ve yanındaki adamları dışındaki herkesin, muhtemelen tek bir erkek iblis tarafından yok edildiğini ifade etmişti. Eski şövalye komutanın raporu gayet detaylıydı ama geri çekilmişti, katliama ilk elden tanık olmamıştı. İblisin düşünüldüğü kadar güçlü olduğu hakkında doğrulanmış bir bilgi yoktu. Dahası, Raylow’un aksine, eski şövalye, iblisin Yüce Ejderha ile bağlantılı olup olmadığını bilmiyordu.

 

Komuta zincirinin başındaki prensin dışında, altında çalışanların çoğu Yüce Ejderha’nın bir mit olmadığını biliyordu. Askeri kademelerde görevli rütbelilerin çoğu, aynı efsanelerde tasvir edildiği gibi olduğunu biliyordu. Bölgesine izinsiz giren her şeye saldırıyordu. Bu bilgi ve iblisin hala canlı olması gerçeği, iblisin muhtemelen en iç bölgeden uzak bir yerde yaşadığı ile ilgili Allysia subaylarına yeterli bir kanıttı. İblisin, efsanelerde adı geçen ejderha ile herhangi bir karşılaşmadan ne kadar güçlü olursa olsun sağ çıkamayacağına eminlerdi.

 

“P-pekala, sanırım başlıyoruz!” Nell, gergin bir şekilde yutkundu.

 

Mağaraya adımını attığı anda soğuk bir hava vücudunu sardı. Attığı her adımda çıkan ses kulağına tekinsiz bir çınlama olarak geri yansıdı.

 

Mağara sessizdi, çok sessiz. Zindanlarda canavarlar olmalıydı, ama Nell henüz bir tanesiyle bile karşılaşmamıştı. Etrafı yaşamdan öyle yoksundu ki tuhaf ve tekinsiz hissetmişti; ağır bir gerginlik üzerine çöktü.

 

Huzursuz hissediyor olsa da kendini zorladı ve mağaranın sonuna kadar ilerleyip bir tür kapı buldu. Bunu tarif etmek için kullanacağı tabir doğal olmayan olurdu. Etrafındaki her şeyden farklı bir şekilde duruyordu; neredeyse suni gibiydi.

 

Nell hemen kendini hazırladı. Tuzaklı olduğunu düşündüğü için kapıyı inceledi ama ne kadar ararsa arasın bir şey bulamadığı için elini kapı koluna koyup onu çevirdi. Sonra yavaşça itip arkasına baktım.

 

“Vay be...”

 

Girişin bile ötesine uzanan yeşil düzlüğü görünce, hayranlık belirten sözler ağzından döküldü. Hem yeşillik hem de üzerindeki gök göz alabildiğine uzanıyordu.

 

Sanki az önce girdiği kapı bir başka dünyaya açılan bir geçit gibiydi. Ardındaki şey beklentilerinin öyle üzerindeydi ki üzerine bir keyifsizlik hissi çökmüştü. En çok göze çarpan şey, üzerinde en büyük etkiyi bırakan tek şey, alanın merkezinde duran devasa kara kaleydi.

 

Ona baktığı anda zihnine kazınmıştı. Sadece boyutu bile ezici bir hisle dolduruyordu; bu iri, kapkara yapı, Allysia kraliyet kalesinden en az iki kat büyüktü. Nasıl olduğunu anlayamasa da ona baktığı zaman hem tiksinti hem de saygı hissine sebep olmuştu. Yapıldığı maddenin karanlığı yüzünden rahatsız olsa bile güzelliği yüzünden de kendinden geçmişti. Bakmaya devam ettikçe göğsü de daha fazla yanıyordu.

 

“Muhteşem...”

 

Gerçekliğe dönene kadar kaleyi gözlemlemeye bir süre daha devam etmişti. Kafasını sağa sola sallayıp gereksiz düşüncelerden kendini uzaklaştırmaya ve görevine odaklanmaya kendini zorladı.

 

Nell, sonunda hipotezinin doğru olduğunu anlamaya başlamıştı. Mağara gerçekten de zindanın girişiydi. Henüz saldırılmamasının sebebi sadece giriş kısmı olmasıydı. Kapıdan geçtikten sonra, sonunda zindan efendisinin ciddileşeceği yere gelmişti.

 

Kutsal kılıcını daha sıkı kavradı, gözlerini kısıp etrafını taradı ve kalenin devasa kara geçitlerine doğru ilerledi.

 

***

 

Kahramanın kaleye uzun uzun bakışını görünce kendimi gülmekten alıkoyamamıştım.

 

“Bu şapşal yüz ifadenin sebebi nedir?”

“Neden bahsettiğini anlamadım.”

 

Lefi’nin keskin bakışları beni kendime getirdiği için boğazımı temizleyerek ifademi gizlemeye çalıştım. Ejder kız, kaleye Luan Fionell Kalesi adını koymuştu. Söylediğine göre bu sözler ejderha dilinde “Her Şeye Hükmeden Kişi” anlamına geliyordu.

 

İyi bir isimdi; kaleyi olduğundan daha etkileyici ve muhteşem yapmıştı.

 

“Yuki...” her ne kadar Lefi’nin sözlerini inkar etsem de bakışları hala keskindi. “Bana öyle geliyor ki kızın hayatını sonlandırmaya niyetin yok gibi.”

“Ah... neden böyle düşündün ki?”

“Niyetinin olmadığını anlamam için sana bir bakışım yetiyor. Senin kana susamış haline tanık olduğum için farkı hemen anlayabiliyorum.”

“Yani, soruyu zaten cevaplamış oldun.”

“Ne? Anlayamadım.”

“O bir kız.”

 

Her ne kadar tüm düşmanlarımı yok edeceğimi söylemiş olsam da, kahramanı öldürmek istemiyordum. Bir kadını öldürmenin vicdanımda büyük bir yük olacağını biliyordum. Erkekleri soğuk kanlı bir şekilde öldürmekte rahattım ama kendimi, aynısını genç bir kıza yaparken düşünemiyordum. Bu dünyaya geldiğim andan beri insanlarla ilgili böyle düşünmeye başlamıştım. Daha doğrusu bu kural sadece insanlara işlemiyordu. Öncesinde herhangi bir duygusal bir bağımın olmadığı diğer herkes için benzer hissediyordum.

 

Çoktan öldürmek istediğimi öldüreceğimi ve öldürmek istemediğimden de kaçınacağıma dair kararımı vermiştim. Kahraman bu iki gruptan ikinci kategoriye dahil olduğundan ölümcül tuzaklarımı aktive etmemeye karar vermiştim... Bunun yerine, savaşma isteğine yavaş ama kesin bir şekilde bitirecek, ölümcül olmayanları seçmeye odaklanmıştım.

 

Lefi kolumu cimciklerken, “Pis sapık...” dedi.

“Off! D-demek istediğim şey bu değil! S-senden bir iki yaş büyük gibi değil mi? Bu kadar genç bir kızı öldürmekte tereddüt etmek doğal bir şey değil mi?”

 

Aceleyle bahane uydurmuştum.

 

“Hmph...” Lefi şimdi de yanaklarını şişirmişti. “Pekala, nasıl istersen öyle yap. Ama şunu bil ki, bu kararından dolayı kendini tehlikeye sokarsan seni affetmeyeceğim.”

“B-bir şey olmaz. Kurduğum tuzaklara bayağı güveniyorum. Sadece arkana yaslan, rahatla ve izle. Ne demek istediğimi anlayacaksın.”

 

Lefi’yi neşelendirip elimle ekranı gösterdim ama çabalarım bir işe yaramamıştı. Bana daha da sert bakmaya başlamıştı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-21 17:45:19
Lefi varken neden başka birisini arıyorsun..
darys045 (56 puan) Üye
2020-08-16 15:26:23
Çeviri ve edit için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-26 16:46:23
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-13 23:22:33
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-04-20 01:16:12
Bir kaleyi kale yapan icindeki kraldir ama askersiz kral olmaz git magazadan bir iki ork falan al
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-04-08 00:29:17
Kale güzelde ordusu olmadan olmaz ki 😋😋
Uykuluaizen (22 puan) Üye
2020-04-06 16:00:31
Bölüm için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-04-06 09:08:15
Çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-04-06 08:00:32
Bölüm için teşekkürler, ellerinize sağlık ^_^
Farazgul (7 puan) Üye
2020-04-05 19:34:24
Çeviri için teşekkürler.