Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

13 Nisan 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1570 Görüntülenme
Bu bölümü 39 Kişi beğendi.
Cilt 7

Ara Sokaklar

Lefi, kahraman ve ben, loncayla işimiz biter bitmez şehrin kapılarına doğru yöneldik. Henüz ayrılmayı planlamasak da aramızda insanlarla ilgili bir şey bilen tek kişi, artık ihtiyacımız olmadığı için geçici kimliklerimizi geri götürmemizi önermişti ve bu öneriye karşı çıkmak için bir sebep yoktu. Aynı yoldan geri dönmek sıkıcı olacağından, manzarası güzel bir yolu tercih edelim dedik. Aslında tam olarak öyle denemez.

 

Geçmek zorunda kaldığımız yer, şehrin az insan bulunan yerlerinden biriydi. Evlerin kalitesiz yapıldığı belliydi ve etrafta bir sürü bakımsız bina ve yıkıntı halinde bir sürü ara sokak vardı. Ve bu sokaklardan birine girdiğimizde önümüz kesildi.

 

“Sanırım kendimize bela bulduk.” diye yakındım.

 

“Aynen öyle gözüküyor.” dedi kahraman. Gergindi. Hatta öyle gergindi ki, elbisesini kenara itip elini kılıcının sapına koydu. Davranışı, Lefi’ninkinin tersiydi. Ejder kız durumdan hiç etkilenmemiş gibiydi. Sanki her şey normalmiş gibi davranıyordu.

 

Birkaç tane silahlı adam gölgelerden belirip sokağın iki tarafını kapatmıştı. Önümüzde ve arkamızda üçer tane olmak üzere, toplamda altı adam vardı. Hepsinin yüzünde aşağılık gülümsemeler vardı. Gruptaki beş kişi silahlarını bize doğrultmuş haldeyken, bir tanesi kendini beğenmiş bir şekilde kollarını bağlamıştı. Sanırım bir fincan çay içmek için davet etmeye gelmemişlerdi.

 

Aslında duruşumun değişmemesinin en büyük sebebi, onları uzun süredir tanıyor olmamdı. Loncadan çıktığımızdan beri peşimizdelerdi ve zindanın harita özelliği attıkları her adımı takip etmemi sağlamıştı. Tepelerine binmememin tek sebebi, onlarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyor oluşumdu. Burada yasalara saygılı bir vatandaş gibi davranmaya çalıştığımdan onları öylece gömemezdim.

 

“Hey, ah... Bir yere yetişmemiz gerekiyor. Çekilebilir misiniz?” Soğukkanlı bir ses tonuyla konuşmuştum. “Oh ve bu arada böyle keskin objeleri insanlara doğru tutmamanız gerekir. Eminim okulda ilk öğrettikleri şey budur.

“Heh. Kusura bakma velet, ama biz senin süslü okullarına giden tiplerden değiliz. Geldiğimiz yerde hiç öğretmen bulunmaz.” Silahını çekmemiş tek adam, grubun muhtemelen lideri, sırıtarak bir adım öne çıkmıştı. Tek önemli özelliği devasa vücuduydu. Vay anasını. Adam, kas kelimesinin vücut bulmuş hali gibiydi. Adamın vücudu, sağlıksız denebilecek kadar büyüktü.

 

“Şimdi beni dinle velet.” Konuşurken boynunu kütletti. “Eşek sudan gelene kadar dayak yemek istemiyorsanız, malları ve paraları sökülün. Ve bir numara çevirmeye kalkmayın. Aldığınız mangırları gördük. Sizi izliyorduk.”

“Söylesenize.” dedim. “Neden bütün loncayı dehşete düşüren canavarları öldürebilecek kadar güçlü bir adamla uğraşıyorsunuz ki?”

“İyi deneme, ama bu blöfü bir kilometre öteden bile görebiliriz. Senin gibi sıska bir piçin o kadar güçlü canavarları alt etmesine imkan yok. Büyük ihtimalle, onları halleden birinden çaktırmadan arakladın.”

 

Hmm.. güçlü? Ben öyle düşünmüyorum, ama tabii dostum, her ne diyorsan.

 

Yapmamam için bir sebep olmadığından lideri analiz edip, özelliklerini kontrol ettim.

 

***

Genel Bilgiler

İsim: Dorga

Irk: İnsan

Sınıf: Yetenekli Baltacı

Seviye: 47

HP: 1601/1601

MP: 198/198

Kuvvet: 350

Dayanıklılık: 432

Çeviklik: 210

Büyü: 91

Maharet: 132

Şans: 111

 

Yetenekler

Balta Tekniği IV

Kriz Saptama III

 

Ünvanlar

Katil

Seri Tecavüzcü

Akılsız Savaşçı

 

***

 

Vay be. Baltacı, şaşırtıcı derecede güçlüydü, özellikle bir insana göre. Gerçi, yine de yeterince iyi değildi.

 

İçinde bulunduğum durum, eski halimi paniğe sokardı ama yeteneklerim sayesinde ondan çok daha güçlü olduğumu fark edebiliyordum. Zaferimden emindim. Demek birine yukarıdan bakmak böyle bir şeydi. Dostum, imparatorlar falan bayağı şanslıydı be.

 

Gerçi, rahat hissetmem gerekirken pek de mutlu değildim. Daha çok tadım kaçmış gibi hissediyordum. Çıkmak üzere olan kavgaya karışmak büyük ihtimalle şehirden atılmama neden olacaktı. Ve hala şehri tamamen gezmediğimden, bu fikre pek sıcak bakmıyordum. Onları öylece öldürüp, cesetlerini eşya kutusuna atabilirdim...

 

Bu fikri bir süre düşündüm ama bir kenara atmak zorunda kaldım. Görünmeme izin vermezdim, bu yüzden büyü yapmak imkansızdı. Ve onları tek tek öldürmek de bayağı sıkıntı olacaktı. Öffff.

 

Liderleri, sessizliğimi, şüphelerinin tam isabet olduğu şeklinde yorumlayarak kahkahayı basmıştı. Ah tanrım! Neden bu kadar gereksiz derecede gelişmiş bir vücudu var ki? Adamın özellikleri hem benim hem de Nell’in özelliklerinden düşüktü. Fazladan kaslar, onu sadece daha çirkin gösteriyordu. Amaç ne ki?

 

“Şu veletin insan olduğunu biliyorum, ama şu gümüş saçlı orospunun damarlarında iblis kanı var değil mi?”

“Böyle düşünmene ne sebep oldu?” Meraklı bir ses tonuyla konuşmuştum.

“Heh. Sanırım size eski bir ders verecek kadar nazik biriyim.” dedi baltalı adam. “Bir yerlerde, birinin insan olup olmadığını söyleyen bir tür büyülü bir cihaz var, anladın mı? Ve söylemeliyim ki, üzgünüm ama sana sormadan onun üzerinde kullandım. İşimin gereği. Gücenmek yok.”

 

Grubun lideri yine iğrenç gülümsemesini takınmıştı. Hmm. Böyle şeyler gerçekten var mı? Her gün yeni bir şey öğreniyorsun.

 

“Eee? Diyelim ki gerçekten bir iblis. Ne olmuş?”

“Heh. Sorduğuna sevindim. Biliyorsun velet, iblisler biz insanlarla pek iyi geçinmezler. O lanet şeylere ne istersek yapabiliriz. Bizi engelleyecek hiçbir kural yok. Ama eğer bize dokunacak olurlarsa, askerleri çağırır ve hemen buraya gelmelerini sağlarız. Siz mankafaların etrafını anında sararlar.” dedi devasa adam. “Şimdi, eğer gevezelik edip onlara canımızı yaktığını söylememizi istemiyorsan, cebindeki tüm parayı sökül. Ve bir de şu iblis kızı da gönder. Tahta göğüslü olsa da yüzü fena değil. Merak etme, iyi hissetmesini sağlayacağız. İşimize başladığında canlı olacağını düşünürsek tabii! Kim bilir, belki de cesetle oynamak isteriz. Gahaha!”

 

Şalterlerimi attırdı.

 

Adam konuşmaya başlar başlamaz kontrol edemediğim bir öfke dalgası içimi doldurduğu için tek adımda aramızdaki yolu geçip, ensesinden tutup onu havaya kaldırmıştım.

 

“Tekrarlar mısın orospu çocuğu?”

“Ne!?” Adam konuşmaya çalışmıştı ama ona izin vermedim. Boğazını iyice sıkıp sözlerini boğdum. “Arghhh! Krghghhh!”

“Söyle hadi. Kadınıma ne yapacaktın, tekrarlar mısın?”

“Patronu sal seni piç!”

 

Solumdaki adam kılıcını savurarak kendini beni kesmek için hazırlamıştı ama çok yavaştı. Elimdeki beyinsizi kaldırıp kılıcını bana savuran adama doğru fırlattım. İkisi birbirine çarptığında küt diye bir ses gelmişti. Fırlatmamın kuvvetiyle iki serseri havalanmış, yakındaki binalardan birine çarpmışlardı.

 

“Seni piç!”

“Siz mankafaların bildiği tek hakaret bu mu? Bir iki yeni kelime öğrenmeye ne dersiniz? Hazır kelime öğrenmeye başlamışken götünüze de sözlüğü komple sokmayı ihmal etmeyin.”

 

Vücudumu çevik bir şekilde döndürerek üçüncü adamın kılıcını savuşturdum. Kazandığım momentumu kullanarak alnının yanına bir döner tekme yapıştırdım. Ayağım dokunur dokunmaz vücudu dönmeye başladı. Kafasını sert bir şekilde yere çarpmadan önce o da havada bir süre süzüldü. Ve bu, ondan aldığım son tepkiydi. Hareketsiz bir şekilde yatıyor, artık parmağını bile kıpırdatamıyordu.

 

“Üzgünüm, ama sizden ne özür dilerim ne de sizi savunurum.” dedi kahraman. Arkamızdaki üç adam, patronlarını havaya kaldırdığımda saldırmaya kalkmıştı ama kahramandan yavaşlardı. İkisine hala kınında olan kılıçla çoktan indirmiş, sonuncuyu ise konuşurken halletmişti. Vay be, kılıç dövüşünde bayağı iyi gibi duruyor.

 

Bir anda, ayakta kalan sadece Lefi, kahraman ve ben olmuştuk.

 

“Hay sikeyim!” Gerçi bu durum pek uzun sürememişti. Fırlatışım, lideri bayıltmaya yetmediğinden, adam yavaşça ayağa kalkıp çarpmanın etkisinden çıkmaya çalıştı ve sırtından baltasını çekti. Silah sorun çıkaracak gibiydi. Üzerine bir sürü iskelet simgesi oyulmuş ve şekli de bir cellatın kullanacağı bir baltaya benziyordu.

 

Silahı eline aldığımda bir büyü enerjisi akışı hissettim. Emin olmak için Büyülü Gözleri kullanarak büyünün kaynağının baltadan başka bir şey olmadığını gördüm.

 

“Hepinizi sikeyim. Bunu kullandığıma pişman olacaksın piç velet!”

 

***

Genel Bilgiler

İsim: Dorga

Irk: İnsan

Sınıf: Yetenekli Baltacı

Seviye: 47

HP: 1502/1891 (1601/1601)

MP: 456/456 (198/198)

Kuvvet: 552 (350)

Dayanıklılık: 681 (432)

Çeviklik: 429 (210)

Büyü: 211 (91)

Maharet: 132

Şans: 111

 

Yetenekler

Balta Tekniği IV

Kriz Saptama III

 

Ünvanlar

Katil

Seri Tecavüzcü

Çılgın Savaşçı

 

Silahlar

Kızgınlık Baltası Ona kurban gidenlerin nefreti ve kanında bekletilmiş, öfke ve ıstırap tarafından ele geçirilmiş balta. Bu silah kullanıcısını delirtirken, özelliklerinde sert bir artışa neden olur. Kalite: A+

 

***

 

Silahın açıklamasında olduğu gibi, Kaskafa’nın özelliklerinde büyük değişimler olmuştu. Yeni kazandığı deliliğini bayağı belli ediyordu. Gözlerinin kırmızıya dönmüş olması yeterli kanıttı.

 

“Hayır olamaz! Güçlendirilmiş bir silahı var!” Kahramanın sesi panikle doluydu.

“Bir ne?”

“Bir güçlendirilmiş silah! Büyülü bir etkiyle güçlendirilmiş bir silah, benim kutsal kılıcım gibi.” Kahraman konuşurken yanağından bir damla ter akmıştı. “Ama baltasında, hayatımda hissettiğimden çok daha fazla negatif enerji var! Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim!”

“Heh. Heh. Heh. Dinlemen gerekirdi. Ama artık çok geç! Sizi bir kasap gibi doğrayacağım!”

 

Kaskafa silahını daha sıkı kavrarken, yaz güneşinin altındaki bir asfalt gibi sağdan sola sallanmıştı. Yüzündeki deli gülümsemesi, artık kontrolde olmadığını anlamama neden olmuştu.

 

“N-ne yapacağız!?”

“Sakin ol kahraman. Paniklemene gerek yok. Kaygı ve karmaşanın sana bir faydası yok.” dedi Lefi. “Bir bardak çay ister misin? Seni sakinleştireceğinden eminim.”

“Onu bilmem, ama ben isterdim.” dedim. Galiba bir çay partisi yapacağız.

“Siz ikiniz çok rahatsınız! Ne oluyor ya!?”

 

Kahraman, davranışımızdan ötürü şaşırıp kalmıştı ama onu pek umursamadım. Verdiğim tek tepki omuzlarımı silkmek olmuştu. Daha çok envanterimi karıştırmakla meşguldüm; eşya kutumu açtım ve yarattığım boyutsal yarığa elimi daldırdım.

 

Oradan, yakın zamanda yarattığım silahlardan birini aldım. Aşırı kaslı balta kullanıcısı, yeni yarattığım şey için mükemmel bir hedef olmuştu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-11 19:48:34
Of erkek yhağğğğğ
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-26 17:49:39
Bölüm için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-04-15 12:37:12
Kadınım O.o Yuki sayko tarafını özlemedim değil be. Çeviri için teşekkürler. Bölüm çok güzeldi ellerinize sağlık
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-04-13 17:47:49
Bence devasa bir kılıç çıkaracak
Uykuluaizen (22 puan) Üye
2020-04-13 17:05:16
Bölüm için teşekkürler
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-04-13 15:08:59
Umarım insanlara gereksiz merhamet olayını fazla abrtım bokunu çıkarmazlar ölmesi gereken ler ölmeli
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-21 21:19:05
@Kiriyodx, biat etmeliler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-04-13 14:43:37
çeviri için teşekkürler. yakında manga yı geçecek gibi