Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

18 Nisan 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1656 Görüntülenme
Bu bölümü 35 Kişi beğendi.
Cilt 8

Alfyro’da Gece Karanlığı

Akşam şehrin üstüne çökerken, güneş batmaya, ay yükselmeye başlamıştı. Hava alacakaranlıktı ve gökyüzü turuncu ve siyahın muhteşem bir karışımıyla boyanmıştı. İnsanların çoğu evlerine çekilmişti.

 

Sokaklar gündüz olduğu kadar dolu değildi. Dolaşan birkaç insanın da pek acelesi yoktu. Hatta, arka fona karışmış gibi gözüküyorlardı. Tüm şehir daha sakin bir havaya bürünmüştü. Boş sokaklar ve güzel mimari birleşerek harika bir şehir manzarası oluşturmuştu. Gördüklerim öyle büyüleyiciydi ki, neredeyse şehrin arka plan müziğini duyacak gibiydim. [1]

 

Dışarıda olan herkes gibi, Lefi ve ben de manzaraya karışmıştık. Yan yana ve yavaş yavaş önceki geceyi geçirdiğimiz hana doğru yolumuza devam ettik.

 

Kahramana çoktan veda etmiştik--en azından bugünlük. Şaşırtıcı bir şekilde, bizimle iyi vakit geçirmiş gibiydi. Hatta, neşeli bir şekilde, eğer acelemiz yoksa ertesi sabah başkanın köşkünün önünde buluşmak istediğini söylemişti. Galiba kahraman eğitimi onu öyle meşgul ediyordu ki, arkasına yaslanıp rahatlayacak pek vakti kalmıyordu. Stresini atması için ona yardımcı olsam iyi olur. Zindana bir sonraki gelişinde, onu iyice eğlendirmek için iyi bir şey bulsam iyi olur.

 

“Söylemem gerek.” dedi Lefi, sessizliği bozmuştu. “Bu tecrübeye, zindandan sadece ikimizin gelmesinin çok yazık olduğunu düşünmeden edemiyorum.”

 

“Evet, doğru. Bizimle bu yolculuğa gelmiş olsalar daha neşeli olurlardı. “ Bu fikri kafamda canlandırdığımda yüzümde bir gülümseme belirdi. Illuna’nın heyecanla sokaklarda koştururken Lyuu’nun onu panik içinde takip etmesini gözümde çok net canlandırabiliyordum. Diğer iki enerjik holiganın aksine, Leila muhtemelen onların yanında durup, gülümseyerek onlara göz kulak olurdu.

 

Rir ve Shii ise... yok yok. İkisinin yapacaklarını düşününce kafamda tek canlanan, sebep olacakları karmaşa. Aynısı üç heyula kız için de geçerli.

 

“Heh.” Yapacaklarını kafamda canlandırınca kıkırdadım.

“Ne oldu?”

“Önemli bir şey değil.” Bir anlığına durakladım. “Sadece... senin bunu söyleyeceğini gerçekten hiç düşünmezdim.”

“Katılıyorum.” Lefi başını salladı. Yüzündeki gülümseme biraz garipti. Yüzündeki ifadeden, kendisinin bile bunu garip bulduğu belliydi. “Bir gün, birisinin varlığını özleyeceğimi hayal bile edemezdim.”

“Evet, doğru.” Omzumu silkerek cevap vermiştim. “Ama dürüst olmak gerekirse, sadece sen ve ben olayı da bayağı hoşuma gitti. Uzun zamandır birbirimize ayıracak pek vakit bulamamıştık.”

“H-haklısın.” Ejder kız soğukkanlılığını bozmamak için elinden geleni yaparken kekelemişti. “Ve sanırım seninle sadece yarım senedir tanışıyor olmamız gerçekten garip. Sanki onlarca yıldır berabermişiz gibi hissediyorum.”

“Değil mi? Bunlar gayet güçlü sözler. Neredeyse bütün gün tembellik yapmaktan fazlasını yapıyor olduğunu düşündürüyor bana.”

“Bunu söylüyor olmanın tek sebebi, zindana gelmeden önceki günlerimin nasıl geçtiğini bilmiyor olman. Eski yuvamda günlerimi bu dünya ve rüyalar alemi arasında gidip gelmeyle geçiriyordum.”

“Bir dakika. Yani, gerçekten, şu an daha az tembel olduğunu mu söylüyorsun..?”

“Kesinlikle. Senin varlığında geçirdiğim zamanlarda, önceki hayatıma göre daha çok enerji harcıyorum. Sana ev işlerinde yardım ederken kendimi çok yorgun buluyorum.”

“Kusurlu bir mantık...” ejder kıza dönüp ona gülümsedim.

 

Yolumuza sessizlik içerisinde, şehrin sıcak atmosferinden keyif alarak devam ettik. Ama ne yazık ki sessizlik bozuldu.

 

Bir çığlık tarafından.

 

Şehrin gece hayatının tadını çıkartmak için giyilen tipik kıyafetlerden giymiş bir kadın, yakınımzdaki sokaklardan birinden dışarı fırlayarak, ölüm perisine benzeyen bir çığlık atmıştı. Arkasında, elinde kanlı bir bıçak olan bir adam onu kovalıyordu. Of dostum, şu gözlere bak. Bu adam kontrolü tamamen yitirmiş.

 

Bunun üzerine bir de adamın ağzından çıkan kuru iniltileri de ekleyin. Hay. Sikeyim. Böyle. İşi. Dostum, bugün çok güzel geçmişti. Ama hayıııır, illa bir pezevenk çıkıp bunu bozmalı.

 

“Sikeyim seni! Ve modumu bozan deliliğini de sikeyim!” Yakınımdaki bir taşı kapıp suratına atarken bağırmıştım. Taş havada bir ıslık sesi ile ilerledi ve taş ona çarpar çarpmaz, sanki kafatasının bir kenarını kazmışlar gibi içine gömüldü.

 

Kendini bu ani saldırıdan koruyamayan adam yakınındaki bir binanın duvarına çarptı ve ardından yere yığıldı. Yarası bayağı ağırdı. Her yer kan olmuştu. Adamın öldüğünden ya da sarsıntı geçirdiğinden emindim Ama adam hemen ayağa kalkınca şaşırdım.

 

Başı bana doğru, tuhaf bir şekilde dönerken, vücudu bana bir jiangshiyi hatırlatan bir şekilde doğrulmuştu. [2]

 

“Bu da ne lan? Bu bayağı ürkütücü.” dedim.

“Büyülü Gözler’ini aktifleştirsen iyi olur.” dedi Lefi.

“Ahhh... tabii...”

 

Lefi’nin dediği gibi yaptım ve yetenek aktifleşince delirmiş adama doğru baktım. Nasıl ya? Bütün vücudu bir tür büyü enerjisiyle kaplıydı. Sanki birisi onu bağlamış gibiydi.

 

“Sanırım bu adama ceset dersek yanılmış olmam.” dedi Lefi.

“Ciddi misin?”

“Kesinlikle. Ölü Diriltenler, geçmişte karşılaştığım düşmanlardandır. Dirilttikleri ruhları manayla dizginlerler. Onu bağlayan zincirler, bana onların işi gibi geliyor.”

“Anladım...” diye başımı salladım. Tamam, peki. Şimdi anlıyorum. Bu adam bir zombi.

 

Adama zombi demiş olsam da, bir virüsün etkisi altında hareket etmiyordu. Yeniden canlanması, bunun aksine bir büyü tabanlı bir şey nedeniyleydi. Hatta, birinin boyunduruğu altındaydı. Benim lanetli baltanın kontrolünü ele geçirmemle aynı şekilde, birisi de bu adamın kontrolünü ele geçirmişti. Temelde bir kukla denebilirdi.

 

Birinin bir yerlerde onu kontrol ettiğini bilsem de düşman saptama yeteneğim bir şey bulamıyordu. Pekala, bu kadar düşünmek yeter Yuki. Önce zombiyi hallet. Sonra düşün.

 

Yüzümü buruşturup sonraki adımlarımı düşünmeye başladım. Adam enfekte olsa kolay olurdu. Virüsle kontrol edilen zombiler, boyunları kırılarak etkisiz hale getirilebiliyordu. Ya da doğrudan kafasını uçurup rahatlayabilirdin. Ama büyüyle manipüle ediliyor olması demek, muhtemelen beyni olmasa da hareket edebilir anlamına geliyordu.

 

“Peki, bu şeylerle nasıl başa çıkıyordun?” Ejder kızdan akıl isterken ona doğru döndüm.

“Basit bir iş. Sadece ölü diriltenlerin kendilerini kül ediyordum.”

“A-Anladım.”

 

Ah, anladım. Onları dezenfekte etmekte için iğrenç herifleri yakmak yeterdi. Mantıklı.

 

Sonuçta, bu kadar kısa sürede bulabildiğim tek sonuç, cesedi hareket ettiren manayı kendiminkiyle değiştirmekti. Neyse ki, çoktan hedefini değiştirip bana doğru gelmeye başlamıştı. Yürüyüş şekli beni rahatsız etmişti. İğrenç, insandışı bir şeydi.

 

Hemen yaratığı devirdim ve yere düştüğü anda kafasının arkasını kavradım. Büyü enerjimi toplayıp adamın kafasına doğru zorladım. İçinde bulunan mana bana direndi. Ama tek yapabildiği buydu. Heh. Beni durdurmaya yetecek kadar mana yoktu.

 

Büyü gücümü ona zorla aktarmaya çalışırken, zombi homurdanmaya ve kıvranmaya başladı. Ama ne yaparsa yapsın, durmadım. Ama, adamın kıvranması durdu. Onu hareket ettirmeye zorlayan güçler bozuldu. Ve böylece, yere yığılıp kaldı. Aynı iplerinden kurtulmuş bir kukla gibi.

Çevirmen Notu

[1] Yine oyunlara gönderme yapıyor. Oyunlardaki arka plan müziğini kastediyor burada. Bazı oyunların harika sanat yönetmenliklerini düşündükçe, bir gamer olarak ben de böyle düşünürdüm herhalde.

[2] Jiang shi; Çin mitolojisinde vampir/zombi arası bir şey. “Taşlaşmış Ceset” anlamına gelir. Etrafta sürekli zıplayarak dolaşır ve bir canlıyla karşılaştığında onun yaşam enerjisini (qi/chi) emer. Crazy Safari diye çok eski bir filmde de vardı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-26 19:31:12
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-25 02:39:17
*Kamu Spotu* Lütfen zombilerinizi ortalığa başıboş bırakmayın. Çünkü başkalarının gününü mahvedebilirsiniz.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-04-19 02:39:17
Zombinin sahibi ortamın içine(randevuya) etti yukinin o zombinin sahibinin amel defterini kapatması lazım.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-04-18 23:51:04
Ceviri icin tesekkurler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-04-18 21:32:36
Olm zombinin sahibi kim acaba, merak ettim. Çeviri için teşekkürler ^
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-21 23:19:18
@Sadecesama, ^ ^