Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

21 Nisan 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1536 Görüntülenme
Bu bölümü 34 Kişi beğendi.
Cilt 9

Buraları Böyle Bırakmadığımızdan Eminim

“Sonunda eve geldik.” Lefi’yle evin kapısına, zindanın bulunduğu mağaranın girişine vardığımızda derin bir nefes aldım. “Dostum, geri dönmek ne güzel. Bu mağarada yürümek, bana gerçekten evimin rahatlığını hissettiriyor.”

“Evet, dediğine katılıyorum.” diye onayladı ejder kız. “Her ne kadar insan yerleşiminde geçirdiğimiz zamandan keyif almış olsam da tereddüt etmeden, futonumun üzerinde geçirdiğim zamanı tercih ederdim.

“Böyle diyorsun ama, evde yaptığın gibi otelde de vaktinin çoğunu verilen yatakta tembellik yaparak geçirdin. Tek fark, zaman zaman beni tekmeleyip yataktan atmaya zaman ayırmandı.”

“Fmph. Yanı başımda yatmana izin verdiğim için onur duyman gerekir.” dedi.

 

“Yine söylüyorum, sanki çok özelmiş gibi bunu söyleyip duruyorsun ama değil. Hatta, neredeyse her zaman böyle oluyor bile diyebilirim. Uyandığım zaman kendimi, sık sık pek iyi bir uyku çekememiş bir halde buluyordum, çünkü gecenin bir yarısı, birisinin, hobi olarak sürekli üzerime çıkıp ayaklarını yüzüme sokup duruyordu.

 

“...”

 

Oh, şuna bakar mısınız? Suçlu, sadece sessizliğe gömülmemiş, bir de gözlerini benden kaçırıyordu. Ne büyük sürpriz. Bunu söyleyeceğimi beklemiyordu. Hem de hiç.

 

“Neyse, devam edelim.” Omzumu silkerek, kudretli “Yüce Ejderha”ya biraz mola fırsatı tanıyıp, konuyu değiştirmeye karar verdim. “Yapılacaklar listemin en başında Rir’i kontrol etme var. Düzlüklere gitmemizde bir sakınca var mıdır, yoksa doğrudan taht odasına mı dalmak istersin?”

“Sakınca yok.”

 

Aklımda sonraki görev ve elimin altında Yüce Ejderha’nın rızasıyla, zindanın en çimenli yerine açılan kapıya doğru döndüm ve kolunu çevirdim--bir canavar sürüsü beni karşıladı.

 

Sayıları yüzden fazlaydı. Formları ve türleri farklı farklıydı, tek ortak noktaları, bölgemin onların bölgesi olduğunu falan sanıyorlardı. Kapıyı açtığımız anda, vahşi bir yaratığın, bölgesine giren birine yapacağı şekilde bize hırlamaya başlamışlardı.

 

“...Hay sıçayım!”

 

Aklıma gelen ilk senaryo, olabilecek en kötüsüydü. Hem Illuna hem de hizmetçilerin başından talihsiz olaylar geçtiğinden emindim. Ve bu yüzden, kılıcımı çekip, intikam için kendimi hazırladım.

 

Ama, kaleden geldiğini düşündüğüm tanıdık bir ses, kana susamışlık hissimi uzaklaştırdı.

 

“Yoksa bu... Rir mi?”

 

Başımı sesin geldiği yere doğru çevirdiğimde, ailemizin evcil hayvanı Fluffnir’in bana doğru geldiğini gördüm. Canavarların onun sesine verdikleri tepki, kenara çekilip ona düz bir yol açmaları, aralarındaki ilişkiyi de ortaya çıkarmıştı.

 

“Immm... ne?” Şaşkın bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım.

“İyi izle Yuki, cevap gözlerinin önünde.” Lefi, sakin bir ses tonuyla konuşmuştu. Benden farklı olarak, hiç paniklememişti, olayın başından beri hem de.

 

Şaşkınlığımın aksine, silahımı indirip dediğini yaptım; canavarlara tekrar bir göz gezidirdim. Ama bu sefer, analiz yeteneğimi de kullandım. Bunu yapınca, önümdeki her bir canavarın aynı ünvanı taşıdığını keşfettim:

 

Kurt Efendinin Tebaası: Fluffnir’e, Kurt Efendiye boyun eğen. Bu unvanı taşıyanlar ya Fenrir’in kudretinden korkar ya gücünün farkındadır ya da her ikisi. Ve sonuç olarak onun önünde eğilirler.

 

Ahhh... Ne olmuş burada ya? Tüm bu canavarlar, cidden Rir’in adamları mı yani?

 

Aramızdaki mesafeyi kapattıktan sonra, kurtun ilk yaptığı şey özür diler şekilde inlemek olmuştu.

 

“Ö-önemli değil. Sadece şaşırdım, hepsi bu.” dedim. “Gerçi tam olarak ne olup bittiğini öğrenmek isterim.”

 

Kurta göre, her şey, her zaman yaptığı avlarından birinin ortasında başlamıştı. Uğursuz Orman’da kendi işiyle ilgilenirken, bir canavar ona gelip, saldırmaması için ona yalvarmıştı. Ona bağlı olduğuna dair yemin etmiş ve her emrine itaat edeceğini kabul etmiş. Gücüne olan hayranlığını göstermek için bu kadar ileri gittiğini gördükten sonra onu duygusuzca geri çeviremezdi. Gerçi, zindanla bağı olan bir canavar olduğunu biliyordu ve başkalarına sadece kendi otoritesi içerisinde emirler vermesi, onun için pek iyi bir fikir olmayabilirdi. Ve bu yüzden, her ne kadar sıradan bir hal olmaktan çıkmış olsa da, herhangi bir emir vermemeyi sürdürdü. Onu takip eden grup, ne kadar büyüdüğünün farkına varmadan büyümeye devam etmişti. Kurta göre, olaylar, göz açıp kapayıncaya kadar kontrolden çıkmıştı.

 

Nöbet görevi verildiğini duyan Rir’in adamları, o pes edene kadar bu göreve dahil olmak için ısrar etmişlerdi. Ve durum bu noktaya bu şekilde gelmişti.

 

Doğrusu pek de şaşırmamıştım. Hatta gayet mantıklı gelmişti. Rir büyüdükçe daha da güçlenmişti. Çok çok güçlenmişti. Özellikleri, çoktan benimkini aşmıştı ve artık zindanın batısında, en güçlü canavarların bulunduğu yerdeki canavarlarla boy ölçüşebiliyordu. Bana mı öyle geliyor, yoksa bana göre bir ana karaktere daha mı çok benziyordu? Sonuçta ana karakter benim değil mi? Başka dünyada yeniden doğan ben olduğum için öyle olmalı. Ah, her neyse. İki türlü de bana fark etmez.

 

“B-bunu pek kafana takma dostum.” İlk başta yaşadığım kafa karışıklığım gittikten sonra kurtun omzunu okşadım. “Ne istersen onu yapabilirsin diye ben söyledim ve bu hala geçerli. Ama adamlarınla ilgilendiğinden emin ol, tamam mı?”

 

Rir, sebep olduğu şeyler için özür dilercesine başını eğdikten sonra arkasını dönüp adamlarına havladı. Emrine birden karşılık verip, sanki bir insanın diz üstü çökmesine benzeyecek şekilde duruşlarını değiştirmişlerdi.

 

...Vay anasını. Cidden çok disiplinliler. Şerefsiz Rir. Onlara iyi davransan iyi edersin. Diğerleri ne mi olacak? Adam olacaklardı.

 

***

 

“Dostum... bu cidden şaşırtıcıydı.”

En realist ses tonuyla, “Diğerlerinin üstünde olması gayet doğal, sonuçta güç sahiplerinin kaderi böyledir.” dedi Lefi.

 

Yani, sanırım hayatını bir başarı hikayesine çevirmenin bir yolu da bu. Sonuçta, şırı güçlü birine bağlılık yemini etmek, hayatta kalma şansını bayağı bir artıracaktır. Çünkü, canavarlar da güçlenmişti. Her gün, sadece hayatta kalabilmek için, orman kanunlarıyla ümitsiz bir şekilde mücadele ederek geçiriyorlardı. Açıkçası, kendinize güvenilir bir patron bulmak, işleri tek başına halletmekten daha iyi bir seçenek gibi geliyordu. Bir şey diyeyim, şimdi bir düşününce, bunu anlayabilmek de bayağı akıllı olduklarını gösterir değil mi?

 

Rir’le konuşmam çoktan bittiğine göre, zindanın çimenlik bölgesinde boş boş gezinmenin pek bir anlamı kalmamıştı. Bu yüzden, Lefi ile birlikte kaleye doğru yöneldik ve doğrudan tahta giden, yakınımdaki bir kapıyı açtım.

 

Heyula kızlara henüz merhaba dememiştim ama bunu bilerek sonraya saklamamıştım. Galiba Lefi’den biraz korkuyorlardı. O varken saklandıkları yerden çıkmayı reddettikleri için, Lefi buralarda olmadığı zaman gelip onları kontrol etmeye karar verdim.

 

“Merhaba millet. Biz döndük.”

“Evet, döndük.”

 

Lefi ve ben kapıdan girerken herkese selam vermiştik.

 

“Yaşasın! Döndünüz! Hoş geldiniz!”

 

Zindanın sakinlerinden küçük sarı saçlı kız, neşeli bir şekilde bağırarak kapıya doğru koştu. Hızını azaltmadan zıplayıp bana doğru uçtu.

 

Onu yakalarken, “Hey, dikkatli olmalısın.” dedim.

“Oh, merhaba patron, merhaba Lefi. Döndüğünüzü görmek güzel. Hoş geldiniz.”

“Seni görmek de güzel Lyuu. Leila nerede?”

“Büyük ihtimalle çamaşır yıkıyordur. Hemen gidip çağırayım!”

“Yok yok, gerek yok. Bunu yaparsak işini engellemiş oluruz, şimdilik bir şey demeyelim.” Lyuu’ya gergin şekilde gülümsedim.

 

Beni karşılayan bir sonraki kişi, bir yanımdan bana tutunmuştu.

 

”Hoş. Gel.”

“Aynen, teşekkürler. Geri... dönmek... güzel...?” Tuhaf bir şeylerin döndüğünü fark edince yavaş yavaş geri yürüdüm. ...Bir dakika, ben az önce kiminle konuştum lan?

 

Demin beni karşılayan kişi Illuna ya da hizmetçilerden biri olamazdı. Vampirin nerede olduğunu biliyorum. Kucağımda, yüzünü sevgiyle göğsüme sürtüp duruyordu. Savaş kurdu kızımız bana tutunamayacak kadar uzaktaydı ve Leila zaten baştan beri burada değildi.

 

Bunları düşünürken yavaşça yapışma hissinin olduğu yana doğru döndüm.

 

Kafamı çevirdiğimde kendimi, Illuna’ya benzeyen bir başka kızla yüz yüze bakışır halde buldum. İkisi arasında tek bir fark söyleyecek olsam, birinin maviyken diğerinin mavi olmadığını söylerdim.

 

Ve mavi derken ne saç renginden ne de giydiği kıyafetten bahsediyorum. Kelimenin tam anlamını kastediyorum. Yani, yarı saydam vücudundan yeri görebiliyordum.

 

Sessizlik.

 

Tek yapabildiğim, ardına kadar açık ağzımla sessizce ona bakakalmak olmuştu. Her ne kadar onu ilk kez görüyor olsam da bir şekilde tanıyormuşum hissi veriyordu.

 

Onu görür görmez, tanıdığımı söyleyebilirdim.

 

Şüphesiz, önceden tanıştığım biri olmalıydı.

 

Yoo, bundan daha da fazlasıydı.

 

O, bir tür sevgi, şefkat hissettiğim birisi olmalıydı.

 

Lefi ve Illuna kadar yakın hissettiğim birisiydi.

 

Ve bu şekilde hissettiğim, yarı saydam mavi renkili bir tane kişi vardı.

 

“Bir dakika... yoksa sen... Shii!?”

“Bu. Doru!”

 

Vücudu deniz kadar mavi olan kız, tanıdığımı duyar duymaz mutlu bir şekilde etrafta zıplamıştı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-30 22:34:19
resmen cosplay cafelere döndü bu zindan. Ejderha,vampir,hayalet,koyun,köpek,slime
İners (132 puan) Üye
2022-10-31 09:35:37
@Damocles, dostum serinin en eğlenceli kısmı da orası, böyle sakin eğlenceli bir seri ama arada aksiyonda giriyor bağlıyor kendine seni
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-22 12:32:21
@İners, +
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-26 20:25:34
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
İbocan42 (61 puan) Üye
2020-06-19 22:24:41
Şansız deilmiydi bu nie kız hep aq
STERBEN (225 puan) Üye
2020-05-22 03:45:01
Slime mı da kız yaptığımıza göre artık önümüz açık :D
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-04-22 14:33:13
Harem zindanı olacak yakında sanırım.
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-04-22 00:41:31
Bu da kız çıktı cafer. Bu işin sonu hayır değil.. :') Çeviri için teşekkürlerr~
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-04-22 00:17:28
çeviri için teşekkürler. adam haremi farklı noktalara taşıyor artık :)
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-04-21 18:06:39
Ben shiiiyi erkek sanmistim ama kiz mis rir de kiz cikarsa sasirmam artik