Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk
Shii’nin Evrimi
“Görüyorum ki, zindanda yaşayanlardan biri daha senin
arzularını dürtecek bir forma dönüşmüş Yuki.” ejder kız homurdandı. Konuşurken
Shii’nin yanağını dürtüp onu inceliyordu.
“Bir ara ikimizin oturup ne tarz kızlardan hoşlandığım
konusunu konuşmamız gerek.” Gözlerimi devirdikten sonra, belimi kırarcasına
sarılmayı bırakmış Illuna’ya döndüm. “Peki bu nasıl oldu?”
“Şeyyyy...” Bir süre durakladıktan sonra coşup, bütün
yaşananları olabildiğince hızlı anlatmaya başlamıştı. “Shii, şey gibiydi,
dönüşüm geçirebileceğini düşünüyordu! Bu yüzden ona denemesini söyledi ve sonra
dönüştü! Değil mi Shii?”
“Doru!” diye tekrarladı yapışkan.
Bana dönmeden önce iki kızın da suratında kocaman gülümsememeler
belirmişti. Dostum, çok tatlılar. Ama anlattıklarından tam olarak ne olduğunu
anlayamamıştım.
Neyse ki vampir kız açıklamaya devam etmişti. Sadece bir
çocuk olduğundan sadece umursadığı şeyleri anlatmıştı. Sonuçta, ne olduğunu
anlayacak kadar bilgi verebilmişti.
Bizim olmadığımız zaman, ikisi her zamanki gibi etrafta
oynarken Illuna düşüp kendini yaralamış. Shii hemen sıçramış ve yaranın çok
acıyor olduğunu düşünerek, acısını azaltmak için yaraya dokunmuştu. Bunu yapar
yapmaz vücudu parlak bir ışık saçmaya başlamış. Ve ışık kaybolduğunda kesik de
kaybolmuştu.
Olaydan hemen sonra Illuna’nın şeklini almıştı. Birden
birilerine dönüşebilme yeteneğini kazandığını hissetmişti ve kızın da yapmasını
istediği gibi, onun formuna dönüşmeyi denemişti. Bir dakika, bu Illuna’nın Shii
ile, yapışkan formundayken bile konuşabildiği anlamına mı geliyor?
...Nasıl ya?
Bir şey diyeyim mi? Bu konuyu, daha sonra konuşmak için bir
kenara attım.
Uzun lafın kısası, Shii evrim geçirmişti ve bu muhtemelen,
tam da vampirin yarasına dokunduğu an gerçekleşmişti.
Olan olayları anlayabilmiştim. Ama Illuna’nın
anlattıklarının aksine, önemli bir sorunun cevabını tam olarak alamamıştım:
neden? Ama boş boş oturmak yapbozu çözmeme yardımcı olmayacağından, yapışkanın
özelliklerine kendim bakmaya karar verdim.
***
Genel Bilgiler
İsim: Shii
Sınıf: Şifacı
Irk: Şifa Yapışkanı
Seviye: 11
HP: 130/130
MP: 572/572
Kuvvet: 21
Can: 51
Çeviklik: 32
Büyü: 256
Maharet: 64
Şans: 114
Eşsiz Yetenekler
Dönüşüm
Yetenekler
Avlanma III
Yenilenme III
Şifa Büyüsü II
Ünvanlar
İblis Lordunun Soyundan Olan
İyileştirici Yapışkan
***
...Tamam o zaman. Bu zamana kadar gördüğüm en büyük değişim
olabilir bu. Büyü özelliği öyle gelişmişti ki, artık şehirde analiz ettiğim
insanların iki katından daha yüksekti. Dur bir saniye. Onu sadece yürüyüşe
çıkarırken dışarı çıkarmıştık ve zindanın kendisi de hiç saldırıya uğramamıştı.
Nasıl oldu da evrim geçirecek kadar tecrübe kazandı lan bu?
Leila, benim evrim geçirmemden sonra bana bağlı yaratıkların
daha kolay evrim geçirebileceğini açıkladı. Bu açıdan bakıldığında Shii’nin
gerekli olan tüm gereksinimleri sağlaması pek de tuhaf gelmemişti. Muhtemelen
şuradan buradan üç beş tecrübe kazanmayı başarabilmişti. Yine de, seviye
atlamasına yetecek kadar bile tecrübeyi kazanmış olm--bir saniye!
Uzun süre düşündükten sonra, Shii’nin Avlanma adında bir
yeteneğe sahip olduğunu fark ettim. Görünüşe göre bu yetenek sayesinde her ne
yerse yesin içindeki büyü enerjisini emmeye benzer bir şey yapabilmesini
sağlıyordu. Ve yapışkan, onun olduğu tarafa ne fırlatırsam fırlatayım yemeye
istekli olduğundan, ona bir sürü saçma sapan şey yedirmiştim. Yediği mana
yönünden zengin akşamüstü atıştırmalıkları çok fazlaydı, ya da en azından öyle
olmalı. Aynen, durum bundan ibaret olmalı. Muhtemelen ona verdiğim her şeyin
içindeki manayı emip tecrübe puanlarına dönüştürmüştü.
Her ne kadar sonunda doğru sonuca ulaştığıma inanmak istesem
de bir şeylerin hala garip geldiğini hissediyordum. Sadece oburluğunun gücünü
kullanmaktan başka bir şey yapmayan biri için çok fazla gelişmişti. Sadece
yemek yemek, evrim geçirmek için geçerliyse, ormandaki avcılar bunu çoktan
yaparlardı. Etoburlar her gün et yiyorlar sonuçta. Ve et tercih etmeyenlerin de
aşırıya yakın seviyede büyü enerjisine erişimi vardı. Bölgedeki çoğu meyve ve
sebze büyü enerjisiyle doluydu.
Bir sürü yiyecek
tüketebiliyor olduğunu düşünsek bile, Shii’nin bu hızda evrim geçirmesi pek
aklıma yatmıyordu. Eğer birkaç sefer yemek yiyen bir canavar çok daha güçlü bir
canavara dönüşebiliyor olsaydı, insanlık çoktan besin zincirinden yok olmuştu.
“Eeeıı...” yapışkana bakmaya devam eden ejder kız, garip bir
ses çıkarmıştı.
“Ne oldu Lefi? Sanki bir şeyler söylemek istiyor gibisin.”
“Sanırım Shii’nin ani evriminin sebebini biliyor olabilirim.
Bunun... yaptığım şeylerle alakalı olabilir, onu büyü enerjimle beslediğimi
düşünürsek...”
“Ne yaptın...?”
“Yemeklerinden manayı emme alışkanlığı olduğunu fark
etmiştim.” diye devam etti ejder kız. Hem sesi hem de yüzündeki ifade bir
suçluluk hissi taşıyordu. “Muhtemelen sevdiğini düşünerek, kendi manamdan ona
arada sırada vermiştim.”
“Senin mana. Çoğk lesis!” ded Shii gülümseyerek. ÇOK ŞİRİN!
Galiba bu her şeyi açıklıyor. Lefi’nin açıklamalarını
yapbozun kayıp parçası olarak kabul ederek başımı salladım. Kendim de tam
olarak aynı şeyi yaptığım için, ne demek istediğini anlamıştım. Ama Lefi benden
çok daha güçlü olduğu için, onun manası çok daya yoğundu. Küçük bir parçası
bile çok büyük etki yapardı.
Şu anki formunda ve hatta ejder formunda, o kadar çok manası
vardı ki, sıkıştırmadan içinde saklayabilmesinin imkanı yoktu. Ve, şehirde bir
iki zombiyi yakmaya çalışırken bir evi yanlışlıkla yakmasının sebebi de tam
olarak buydu. Aşırı fazla manaya sahipti ve küçük miktarlarda kullanmak
istediğinde çok dikkatli olması gerekiyordu. Bir başka deyişle, ejder kızın
sakar doğası nedeniyle, büyüleri istediğinden daha güçlü oluyordu. Pekala, bu
konu hakkında bu kadar konuşmak yeter. Konudan sapmaya başlıyorum.
Sonunda Shii’nin hızlı evriminin sebebini ve ayrıca büyü
seviyesinin aşırı derecede artışını hem anlamış hem de kabullenmiştim. Ejder kızımız, aslında onu streoidlerle
beslemişti. Manasından aldığı her bir doz ender şeker niyetine geçiyordu. [1]
Ender şeker demişken, Pokemon çok sıkıntılı iş ya. Ender şekerler, temelde
sadece tuhaf haplardan başka bir şey değildi. 100% eminim bundan.
Shii’nin evriminde şaşırmadığım tek şey, ırkı olmuştu. Bir
Şifa Yapışkanı olması gayet mantıklıydı. Her zaman zihinlerimizi rahatlatmaya
yardımcı olurdu. Bu yeni yeteneği, şu anki yeteneklerinin bir uzantısı olarak,
fiziksel yaralarımızı da iyileştirebilecekti.
Dönüşüm, muhtemelen şu anki formunu almasına yarayan
yetenekti. Rir’de buna sahipti ama yapışkanın aksine Rir’in vücudu kolayca
şekil alamadığı için, tek yapabildiği boyutunu değiştirebilmekti. Ve Shii’ye
kız gibi davranıyor olsam da aslında bir yapışkan olduğundan gerçek bir
cinsiyeti de yoktu.
“Anlıyorum... Demek olaylar böyle gelişti...” Shii’nin
kafasını okşarken kendi kendime mırıldanmıştım. Başta sadece şaşırmıştım. Ama
bu duygu yavaş yavaş kayboldu ve yerini neşeye bıraktı.
“Sahip? Shii evrim. Mutlu?”
“Tabii ki mutluyum.” Kafasını okşamaya devam ederken ona
gülümsedim.
Bu doğruydu. Mutluydum. Shii’nin değişmesinden en az onun
kadar mutlu olmuştum. Sanırım, çocukları büyüdüklerini fark eden ebeveynlerin
de hissettiği şey buydu.
“Ben de.” dedi Shii. “Herkese daha çok benziyor. Mutlu.”
Aman Tanrım. Bu. Kız. Çok. Tatlı
“Bir aptal gibi sırıtıyorsun Yuki.”
“A-ah kapa çeneni Lefi, sen de aynı şekilde sırıtıyorsun.”
“S-sırıtmıyorum! Yüzümdeki sırıtma, korkumun olmadığının bir
göstergesi, o kadar.”
Şey, tek başına söylemek biraz tuhaf, ama peki. Her ne
diyorsan de.
“Oh tabii ya.” Illuna’ya döndüm. “Az önce Shii’nin, normal
bir yapışkan halinde de seninle konuştuğunu söylemiştin değil mi? Onu gerçekten
anlayabiliyor muydun?”
“Hıhı! Tabii ki de anlayabiliyordum!” vampir kız başını
sallamıştı. “Çünkü biz arkadaşız!”
“Avkadaş!”
Evet şeyyyyyyy... Bu pek de bir anlam ifade etmiyor. Ama bir
şey diyeyim mi? İkisi de aşırı tatlı olduğu için cidden hiç umurumda değil.
[1] Pokemon göndermesi, rare candy. Pokemon oyunlarında,
pokemonların seviyelerini artırmak için savaştırıp tecrübe puanı kazanmak
yerine, bunlar kullanılıp bir seviye artırılabilir.