Kedi Olarak Geçirdiğim On Dört Yıl

23 Nisan 2020
Çeviri: CatInTranslation
Düzenleme: Birisi
923 Görüntülenme
Bu bölümü 10 Kişi beğendi.

Konserve Mama ve Dört Göz

O gece yağmur yağmadı.

Sonraki gün hava açıktı. Bulutlar sanki hevesle geçip gidiyordu.

Sokaktaki insan sayısı artmıştı. Doğal olarak satış peşindeki marketlerden gelen sesler de yükselmişti.

Okul çantası takmamış çocukların konuştuklarından anladığım kadarıyla bugün tatildi. Ağzımı iyice açarak esnedim.

Havadaki nem azalmıştı. Etrafa yayılan sıcaklık kemiklerimi ısıtıyordu.

Beni gören insanlardan bazıları ekmek parçaları, yemeklerinden arta kalanları önüme koyuyordu. Belki de tatillerde insanlar tuhaflaşıyordu. Uzaklaştıklarından emin olunca koyduklarını memnuniyetle mideye indiriyordum.

Ancak tabii kadının dün verdiği yiyecek kadar lezzetli değildi hiçbiri.

Ancak seçme lüksüm yoktu. Bana verilen ne varsa silip süpürdüm.

Kadın beni beslemek için balıkla geldiğinde akşam üstüydü. İşleri yoğundu anlaşılan. Akşam olmuştu ama sokaklar hala insan doluydu.

"Merhaba, ne yapıyorsun."

Çöp poşetlerinin arasında uyuklarken tanıdık bir ses duydum.

Sokağa doğru kafamı kaldırıp bakınca dün gelen dört gözü gördüm. Elinde nefis görünen bir konserve vardı. Bakışlarını üzerimden ayırmadan yavaşça yaklaştı.

Bu adam ne yapmaya çalışıyordu?

Belki de meczubun tekiydi. Daha da yaklaşırsa saldıracağımı belli eden bir poz alıp dik dik bakmaya başladım.

Adam durdu. Üzgünce başını eline yasladı.

"Amanın, ne kadar ürkeksin."

Beni kandırmak için daha kırk fırın ekmek yemen lazım genç adam, diye geçirdim içimden.

"Hırlama. Sana lezzetli bir şeyler getirdim." Konserveyi şaşkın şaşkın açtı.

Dünkü leziz kokunun aynısı havaya yayıldı. Kafamı uzattım. Adam konserveyi yavaşça önüme koydu ve uzaklaştı.

İyi mi davranmaya çalışıyordu? "Seni incitmeyeceğim." mesajı vermeye çalışıyordu muhtemelen.

 

 

 

Saçma. Bu kadar kolay tongaya düşeceğimi mi sandın?

Her zamanki gibi dikkatle konserveye ilerledim. Yol boyunca zaman zaman adam uzakta dursun diye bakış atıyordum. Tavırlarım ne kadar kabaysa yemek de bir o kadar lezzetliydi.

Konserveden yediğimi gören adamın ifadesi rahatladı. "Itou-san"ın ardından gelen tanıdık bir ses duydum. Az önce yemek getiren hanımefendi gelmişti.

"Merhaba."

Adamın kendisini nazikçe selamladığını duyunca nazikçe cevap verdi. "Merhaba."

"Bugün de mi senaryoyu götürmen gerekiyordu."

"Hayır, bugün birisiyle iş hakkında görüştük..."

"Buralarda pek görünmezdiniz de. İki gün üst üste görünce şaşırdım."

Hanımefendi 'Eşiniz sık sık uğruyor gerçi.' diye cümleyi devam ettirdi.

"Haklısınız." adam kafasını kaldırıp iç çekti.

"Evet öyle, çoğunlukla odaya kapanıp çalışıyorum..."

"İyi o zaman hazır dışarıdayken şöyle bir gezip marketleri turlamak iyi olur değil mi? Hem hareket etmiş olursunuz. Bugün yeni mallar geldi geç saatlere kadar açık kalacak marketler."

"Fiyatları uygun mu?"

"Şimdiden pazarlığa mı tutuştuk?"

Hanımefendi kahkaha attı. Adam utangaç bir gülümsemeyle cevap verdi.

Konserveyi hızlıca bitirip çöp poşetlerinin arasına döndüm. Adam "Aa!" diye şaşkınlıkla bana dönerken ben çoktan gizlenmiştim.

"Hay Allah, yine mi kaçtı?"

Hanımefendi cümlesini bitirince adam çömelip yerdeki boş konserveyi aldı. Cebinden beyaz bir torba çıkarıp boş kutuyu içine koydu.

"Ahh... Anlaşılan ben etraftayken çekingen davranıyor."

"Çoğu sokak kedisi böyledir. İnsanlara hemen güvenmemeleri için haklı sebepleri var."

Hanımefendi adamı teselli etmeye çalıştı. Adam sessiz bir "Anladım." deyip bana doğru hüzünle baktı.

Kimsenin beni kandırmasına izin vermeyeceğim. Eğer farkındalığımı daha önceden kazansaydım belki de tutumum farklı olurdu ama sonuçta içgüdülerimle hareket ediyordum. Kendimden başka kimseye güvenemeyeceğimden eminim.

Hava dört gün daha güzel gitti. Bu süre zarfında kadının getirdiği yiyecekler ve adamın verdiği konserve günlük yemeğim olmuştu.

Sağ olsunlar karnım toktu artık. Açlıktan karnıma acı dolu kramplar girmiyordu.

Böyle bir hayatın ürkütücü bir güzelliği vardı.

Üçüncü günün sabahı çöp toplayan adamlar gelmişti. Aralarından biri bir parça ekmek verdi. O bile çok lezzetli gelmişti.

Beşinci gün, sabahtan beri bulutluydu.

Hanımefendi dükkanını açtı. Nadiren yaptığı gibi sabah erkenden bir konserve getirdi. Kendi kendine "Anlaşılan bugün yağışlı geçecek..." dedi. Yemeğimi yerken 'sabah erkenden geldiğine göre ikinci öğünü akşama doğru getirecek' diye hesaplıyordum.

Gri yollar, gözümü açtığım ilk günkü hallerine bürünmüştü.

Arabalardan ve yorgun insanlardan oluşan güruhlar geçip gitti.

Hava biraz nemliydi. Çok rahat olmasam da çöp poşetlerinin ardında kıvrıldım.

Uyuyabilmek için gevşeyip gözlerimi kapadım.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FullmetalMerve (10 puan) Üye
2020-05-28 12:42:04
Yazık lan kediye ama durma öyle boş boş git ağaca fln tırman
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-04-26 20:45:33
Bir kedinin hayati bundan guzel anime cikar
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-04-28 17:14:55
@OkuyucuS0, Animeye veya Mangaya çevrilirse uzun bir seri olacağını sanmam, 10-15 sayfalık bir manga veya 8-12 dakikalık çerez bir anime olur
Nefret5335 (31 puan) Üye
2020-06-12 23:58:09
@MhmtSnmz, yinede okuruz izleriz :p
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-25 15:07:33
Bölüm için teşekkürler.