Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

28 Mayıs 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
929 Görüntülenme
Bu bölümü 14 Kişi beğendi.
Cilt 1

Gergin Bir Yolculuk ve Wattin Hanedanı

Bölüm 4: Gergin Bir Yolculuk ve Wattin Hanedanı

Sieg ile tanışmamdan bu yana üç gün geçmişti. Bugün ailesinin evini ziyaret edecektim.
Aceleyle karar verildiği için bir kutup ayısının ahşap bir heykelciğinden başka bir şeyim yoktu ve başka bir şeyim olmadığı için bunu bir hediye olarak almaya karar vermiştim. Başlangıçta köyün mağazasındaydı, ama satılmadığı için geri almıştım. Arkadaşıma falan vermeyi planlıyordum.
Otobüs durağında, dört atın çektiği olağanüstü mükemmel bir araba bekliyordu.
Wattin Hanedanı’nın armasının, taç benzeri bir çizgi ile sarı ve siyah çizgiler olduğunu duyduğumdan, önümdeki arabanın bugün bineceğim araba olduğundan emindim.

Sonra fayton şoförü bu hödüğü gördü, koltuğundan indi ve “Bekleniyorsunuz, efendim,” dedi. Kapıyı bu kadar nazikçe açtığı için üzüldüm.

“Günaydın.”
“G-Günaydın, hanımım!”

Bacaklarını çaprazlayıp otururken Sieg beni özenli bir şekilde karşıladı. Kalbim nedense hazır olmadığı için saygıyla konuştum.
İkinci kez benden büyük bir kadınla birlikteydim ama henüz alışamamıştım. Çarpık oturdum, yüzümde gergin bir ifade vardı.
Önümüzdeki üç saati nasıl geçireceğime üzülüyordum, ama oldukça kolay bir kişiliğe sahip olduğumu unutmuşum gibi görünüyordu. Araç hareket etmeye başlar başlamaz konuşmaya başladık.

Konu, yaşayacağımız sınırla ilgiliydi, Laponya.
İncelememiz gereken bazı tarih ve gelenekler vardı.

İnsanlar uzun zaman önce ruhlara tapıyorlardı. Ancak, bugün pek çok kişi ruhlara inanmıyordu. Gençler hala saygılarını göstermelerine rağmen, kötü alışkanlıkları öğrenmemeye çalışıyorlardı.

Bu kötü alışkanlık 'başkalarına yardım etmemek, böylece bu zorlu ortamda hayatta kalabilmek' idi.
Bu ruh sözünden dolayı, köylüler sadece kendilerine ve ailelerine güvenir ve nadiren başkalarıyla etkileşime girerlerdi.

Böyle bir gelenek olmasına rağmen, köylüler bir çocuk doğduğunda şenlik havasına girerlerdi.
Yeni bir hayatın, ruhtan daha değerli bir nimet olduğu söylenirdi.
Bir çocuk doğduğunda köylüler, çocuğun sağlıklı büyümesi için dua ederek o eve iyi yiyecekler getirirlerdi.

‘Bunlar ruhun çelişkili olan bu iki öğretisi değil mi?’ diye düşünen birçok genç vardı ama eski bir gelenek olduğu için elden bir şey gelmiyordu.

Ayrıca, ruhlarla ilgili başka şaşırtıcı bir şey daha vardı.

On yıl önce ailemin getirdiği asker, savaşçı ırkından bir aileydi.
Nereden olduklarını bile bilmiyordum. Onlarla iyi iletişim kuramıyordum ama hala evimde hizmetçi olarak çalışıyorlardı.
Anlaşılan, anavatanlarını kaybetmişlerdi ve sürgünde yaşamaya başlamışlardı ancak ailem onları sınıra gelmeye ikna etmişti.

Ruhlara da tapmaya başlamışlardı. Tabii ki farklı bir ruhtu.

Bir keresinde, dillerini ve kültürlerini öğrenmek için elimden geleni yapmıştım, ancak boşunaydı.
İletişim kurmak için dili çok fazla kullanmıyorlardı.

Kendilerini işaretlerle ifade ediyorlardı. Göğüslerine vurmak, parmaklarını tutmak vb. Bu hareketleri anlamak birkaç yılımı almıştı. Ancak, sadece basit şeyleri söylüyorlardı, bu yüzden karmaşık cümleler oluşturamıyordum.

Yolculuk sırasında böyle hikayeler hakkında konuşmaya devam ettim.
Neyse ki Sieg hoşnutsuz görünmeden dikkatlice dinledi.

Aniden bana baktı, ne olduğunu merak ettim.

“Ah, sadece saçını kendin örüp örmediğini merak ediyordum.”

Kendim ördüğümü söylediğimde övgü aldım.

“Bunun da ruh ibadetinin bir parçası olduğunu söylemeliyim.”

Eski zamanlardan beri saçlarda gizemli bir güç olduğunu söylüyorlardı. Saçlarını uzatmak insanları felaketlerden korurdu.

Böyle bir öğreti vardı ama boynun etrafına sardığında sıcak tutması beklenmedikti.

“Saçını uzatmayı denedin mi?”
“Düşündüm ama hiç denemedim.”

Canlandırıcı bir şekilde güldüğü için bunun ona yakışacağını düşünerek ona saçlarını uzatmasını önermiştim. Bu iyi bir fikir olabilirdi.

Biz bu şekilde sohbet ederken üç saat hızla geçmişti.

◇◇◇

Wattin Hanedanı’nın yönettiği Thüringen bölgesi yeşilliklerle dolup taşan sakin bir yerdi. Şehri çevreleyen ağaçlar karda beyaza boyanmış, güzel bir manzara oluşturmuştu.

Bir süre patikada yürüdükten sonra büyük bir konak görmüştüm. Wattin Hanedanı’nın konağıydı.

Sieg beş yıl sonra geri döndüğünü söylemişti. Hizmetçiler de onu gördüğüne sevinmişti.

Misafir karşılama odasında beklerken kapılardan biri büyük bir kuvvetle açıldı. Genç yaşlardaki bir çocuk odaya girdi.

Sieg'i gördükten sonra çocuk gülümsedi.

Ama ağzından çıkan şaşırtıcıydı.

“Hey, büyükanne! Evlendiğin gerçekten doğru mu?”
“……”
“……”

Endişelenmeden önce Sieg'e döndüğümde, gözleri her zamanki yırtıcı kuşa benzeyen ışıltıya sahipti.

Neyse ki, çok kötü bir şey gibi görünmüyordu.

“Claus, bir konuğun önündesin. Otur……”
“Ne tür bir zengin bu yaşlı hizmetçiyle evlenir?”
“Claus, terbiyeni takın……”
“Bu doğru değil mi? Adam ya yeniden evleniyor ya da elli yaşında olmalı.”
“Claus, otur.”
“Ha, bekle, evlendiğin eş derken bu kız gibi saçı olan adamı mı kastediyorsun?”
“Sana oturmanı söyledim.”
“Neden? Tehdit mi edildin…… Aaah!?”

Çocuğun vücudu öne doğru eğildi ve bir anda yüz üstü yere düştü.
Çünkü Sieg'i görmezden geldi.

Neyse ki, yerde yumuşak bir halı vardı, bu yüzden darbenin çok kötü olduğunu düşünmüyordum, ancak Sieg, çocuğu bir diziyle yere bastırmaya ve kolunu bükmeye başladı.

“Ah, kırılıyor, kırılacak, ah, ah!!”
“Henüz kırılmadı.”
“Ah, kırılacak!!”
“……”

Çocuğun yalvarışını duyan Sieg, gitmesine izin verdi.
Hala yüzüstü yatıyordu, homurdandı.

“A-Aptal cadaloz……”
“Özel bir odada konuşalım mı, Claus?”
“…… Hayır.”

“Sadece beni takip et,” dedi Sieg çocuğu sürüklerken.

Birkaç dakika sonra.

“—Merhaba, tanıştığımıza memnun oldum. Claus von Wattin, hizmetinizdeyim.”
“…… M-Merhaba.”
“Az önce düşüncesizce konuştum. Özür dilerim.”
“…… Sorun değil.”

Çocuk birkaç dakika içinde yeniden eğitildi.

Sieg’in abisinin oğluydu. Görünüşe göre tatilde olduğu için büyükanne ve büyükbabasının evini ziyarete gelmişti.

Claus'la küçük bir konuşma yaparken Sieg’in ebeveynlerinin yakında geleceği haberi geldi.

O giderken Claus bana garip bir şekilde baktı.

“Hmm, Levantret-san.”
“Hmm?”
“Çok kaba davrandım. Üzgünüm.”
“Sorun yok. Endişelenme.”
“……”

Çocuk içten bir şekilde eğildi ve odadan çıktı. Konuşma sırasında Sieg'den biraz korkmuş görünüyordu, bu yüzden özel odada nasıl bir terbiye aldığından endişelenmiştim.

“Özür dilerim, yeğenim Claus kaba davrandı.”

Sieg yeğeninin hareketleri için özür dilemişti.

“Şehirde yaşadığı bir dönem vardı, bu yüzden davranışının kısmen benim hatam olduğunu düşünüyorum.”
“Sorun değil. Boş ver.”

Yeğenine yakın görünüyordu.

Sieg hala mahcup görünüyordu, ama sonra ailesi içeri girdi, o an mahcup olmayı bıraktı.

Bu görüşme için gergindim ancak Sieg’in ebeveynleri çok iyi kalpliydi.

Durumumu anlayıp evliliğe karşı çıkmamışlardı.

Ayrıca neyse ki, kutup ayısı heykelciğini memnuniyetle kabul ettiler.

Görüşme beklenmedik bir şekilde olaysız geçmişti. Babası tarafından vurulabileceğimden korkuyordum ama her şey yolundaydı.

“O zaman iki ay sonra oraya gidebilir miyim?”
“’Ne zaman istersen gel, hoş karşılanırsın,’ demek istiyorum ancak baharın başlarında gelmenin en iyisi olacağını düşünüyorum.”
“Orada yaşayacaksam mevsimler o kadar da önemli değil.”
“…… Evet, bu doğru.”

Eski nişanlımın oranın insanların yaşaması için uygun bir yer olmadığını söylediğini hatırladım.

Yine de onu zorlamak istemedim.

Orada yaşayamayacağını söylerse vazgeçebilirdim.

“Ne oldu?”
“Hiçbir şey.”

Böylece Sieg'in iki ay sonra gelmesine karar verilmişti.

◇◇◇

Wattinlerin konağında geçirdiğim zaman çabucak geçmişti.

“O zaman, iki ay sonra görüşürüz.”

Veda eden Sieg, el sıkışmak için elini uzattı.
Üçüncü kez olduğu için temkinli davrandım.

Ondan biraz intikam almak istemiştim, kendimi çocuk gibi hissettim.

“Bir sonraki görüşmemizi dört gözle bekliyorum, ojou-san (fräulein).
“!?”

İki elini sıkıca tutarak yanağından öptüm ve o bir şikayette bulunmadan önce arabaya bindim.

Pencereden, Sieg'in şaşırdığını, elini yanağına bastırdığını görebiliyordum.
El sallayarak veda ettim.

İki ay sonrasını dört gözle bekleyerek eve döndüm.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Temurzeyn (6 puan) Üye
2022-02-11 21:32:37
Ayyyy 💜💜
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-09 14:22:05
Çeviri için teşekkürler
Waga na wa Megumin (136 puan) Üye
2021-01-03 12:03:30
harika tatlı gidiyor bölümde emeği geçenlerin ellerine sağlık...
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-27 08:29:31
Çeviri için teşekkürler.
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-05-31 08:52:08
Uuu bi önceki yorumda friendzone dediğim için özür dileyip lafımı geri alıyorum beyza tavşan. İyi gidiyosun iyi~ :') Bölüm için teşekkürlerr^
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-05-28 22:05:16
Korkak mı cesur mu yoksa abazalıktan mı bilmiyorum ama fena hamleydi