Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

23 Temmuz 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
739 Görüntülenme
Bu bölümü 8 Kişi beğendi.
Cilt 2

Yeniden Birleşme

Sieglinde ile uzun zamandır beklenen birleşme vakti gelmişti! Teknede iki günlük gezi sırasında hiç dinlenmediğim için çok mutluydum.
Limanda, Sieg’in evinden bir hizmetçi bana rehberlik etmek için oradaydı.

Arabanın içinde bir kayınbiraderim bana Wattin konağındaki son ilginç olayları anlattı. Sieg'in sağlıklı olmasından memnundum.

Üç saat sonra Kont'un yönettiği yemyeşil topraklara vardık.

Girişin önünde, Sieglinde’nin kardeşleri beni bekliyordu.
Ne olduğunu merak ediyordum. Hepsi beni parlak ifadelerle selamladı. Sadece bir tane olsa garip değildi ama dizilmiş çok sayıda iri yarı asker vardı.

Tuhaf bir sahneydi.

“Hoş geldin Ritzhard-kun, seni bekliyorduk!”
“He? Aa, çok teşekkür ederim.”
“Çok kibar davranmana gerek yok! Biz kardeşiz, değil mi?”
"Anladım. Buna alışmaya çalışacağım.”

Böylesine düzgün bir şekilde konuşan bu askerlere nasıl tepki vermem konusunda sıkıntı yaşadım. Buna ek olarak ilk kez gördüğüm insanlar vardı. Aksine, beşinden dördünü ilk kez görüyordum.
Hepsi kızıl saçlıydı ve yırtıcı kuş yüzleri vardı. Hepsi benden daha uzundu, bu yüzden etrafımı sarmaları biraz korkutucuydu.

“Kayınbiraderlerim, neden buradasınız?”
“He, hayır, şey, bu.”
“Ah-, o. Çünkü güçlü…… Hayır, s-se, sevimli küçük kız kardeşimiz…… Hayır!! Ürperdim!!”
“Aa, çünkü öyle demek istemediğin bir şey söylüyorsun!”
“Her neyse, Sieglinde biraz asabi biri!”
“Sieg mi? Hehh, ne kadar sıra dışı.”

Aniden, kayınbiraderlerim nefesleri kesilerek bana baktılar.

"Ee, Sieg nerede?"
"Odasında, lütfen acele et!"
“Ne!!”

En büyük kayınbiraderim beni Sieg’in odasına itti. Kapıyı açtı, beni içeri attı ve kapıyı kapattı.

Büyük bir güçle kapatılan kapıya tekrar baktım ve şaşkınlıkla başımı eğdim.
Odaya baktığımda Sieg pencerenin kenarında oturuyordu. Gözlerimiz buluşunca şaşırdı.

“Ritzhard!”
“Ah, uzun zaman oldu, Sieglin……”

Adını söylemeden önce Sieg bana koştu ve sarıldı.

Vücutlarımız buluştuğu anda bunun bir rüya olup olmadığını merak ettim, ama kızıl saçları yanaklarıma değdiğinde bunun gerçek olduğunu anladım.

Sarılmanın tadını çıkardım.

“……Sieg, seni özledim.”

Sieg sessizce başını sallarken kulaklarına fısıldadım. Dudaklarım kulak memelerine dokunduğunda yavaşça açık kırmızıya boyadılar.

Şimdilik Sieg'den ayrıldım ve pencerenin yanındaki sandalyeye oturttum.

"Vücudun nasıl?"
“Aa, fena değil.”
"Pekala."

Ama yine de sabah bulantısı olduğunu söyledi.

“Ritz, biraz zayıflamış gibisin.”
"Öyle mi?"

Stresten kilo vermiş olabilirdim. Bir ay boyunca babama öğretmem gerektiğinden dinlenmeye vaktim olmamıştı. Farkında olmadan kendimi zorlamıştım.

Ailemle birlikte yaşama hakkındaki düşüncelerim tamamen söylenemezdi. On yıl boyunca seyahat ediyorlardı, bu yüzden sağduyuları gerçekten garip hale gelmişti. Onlara bakmaktan çok yorulmuştum.

“Gerçekten, Sieg ile yaşamak en iyisi.”

Sieg'in önünde otururken geçici dönemdeki hayatımızı hatırladım. Sadece eğlenceli şeyleri hatırlayabiliyordum.

“Sieg, geçen ay ne yapıyordun?”
“Şey, bir şeyleri yapamayacağımı, birçok sınırım olduğunu söylediler.”
“Kulağa zor geliyor.”

Kayınvalidem ve Sieg'in görümcesi yanındaydı ve ona göz kulak olmuştu.

“Gözlerini üstümden ayırdıkları an an egzersiz yapmaya dışarı çıkacağımı düşünüyorlar. Gerçekten, ne kaba bir aile.”

Ailesi endişeli olduğu için sessizce dikiş dikiyordu.

Sieg bana işlerini gösterdi.

“Çok yapmışsın.”
“Şey, sıkıldım.”

Yün palto, eldiven, atkı, çorap. Hepsinin düzgün desenleri vardı.
Sieg üzerime atkı taktı.

Mavi iplikle yapılmış bir atkıydı, dokunmak iyi gelmişti. Yumuşak his beni iyileştirdi.

“Bu, bu benim için mi?”
“Aa, buradaki her şey Ritz için.”
“He, gerçekten mi!? Çok mutlu oldum!"

Bilin bakalım, bütün yünlü ürünler benim içindi.

“Teşekkür ederim, Sieglinde!”

Ona teşekkür ettim ve yanağından öptüm.

Ondan ayrıldığımda gözlerim gri gözleriyle kilitlendi. Böylesine uzun bir süre ayrı kaldığımız için utandım.

Birbirimize uzun süre baktık ama önce Sieg bakışlarını kaçırdı. Kirpikleri hafifçe çırpınıyordu.

Duvara yaslanan Sieg, utanmış görünüyordu. Bakışlarımız tekrar buluştuğunda kaçmaya çalıştı, bu yüzden onu yakalamak için her iki kolumu da duvara koydum.

“Hey, Sieg.”
“!?”
"Seni öpebilir miyim?"
“......”
“İstemiyor musun?”
"……Pek sayılmaz."

Sevmediğini söylemediği için bir kolumu duvardan çektim ve beline doladım.

“Ah, ceketimi çıkarmalıydım.”

Kabarık palto yüzünden onu hissedemiyordum. Kayınbiraderlerim dışarıda beklediğinden ceketimi çıkaracak zamanım yoktu.

Ancak, şimdi geri çekilirsem utanmış Sieg'i tekrar yakalamam zor olabilirdi, bu yüzden devam ettim.

Başını eğmişti, bu yüzden bir elimi çenesine koyup başını kaldırdım ve öptüm. Bunun tadını çıkarmak istedim, ama frenler dinlemediği için onu hafifçe öptüm.

Ondan yavaşça ayrıldım ve yüzüne baktım. Yanakları kırmızıya boyanmıştı ve gri gözleri nemliydi, normalden daha derin bir parıltıya sahipti.
Çenesini okşadığımda gözleri kapandı. O kadar fazla fırsatım olmadığı için onu hafifçe dudağının kenarına kadar öptüm ve tekrar bıraktım.

"Şimdi kayınpedermime gitmek zorundayım."
“……Aa, doğru.”

Burası Sieg’in evi idi. Burada her zaman kalamazdım.

“Kayınpederim nerede?”
"Ofiste gibi görünüyor."
"Peki. Sağ ol."

Onu nazikçe okşadım ve gitmek için yöneldim ama Sieg ceketimden tuttu.

“Ah, doğru, ceketim. Çıkarmam gerek.”
“Hayır, demek istediğim bu değil.”
“Hımm?”
“Ritz'in dediği gibi, birlikte yaşamak en iyisiydi.”
"Şey, aile varken gerçekten en büyük önceliğe sahip olamayız.”

Nedense birlikte yaşadığımız zaman çok uzun zaman önceymiş gibi geliyordu. Sadece bir ay boyunca ayrı kalmıştık, garipti.

Sieg de acı bir şekilde gülümsedi.

“Keşke yakında eve dönebilsek.”
“Endişelenme, yakında geri dönebileceğiz.”

Buranın da Sieg'in evi olduğuna işaret eden bir açıklama yapmadım.

◇◇◇

Sonra ikimiz aşağı indik.

“Aa, Ritzhard-kun, güzel iş!”
“?”

Neyin güzel olduğundan emin değildim ama kayınbiraderlerim misafirperver davrandıkları için ben de eğildim.

"Şey, çiftlikten bahsediyorum.”
"He!?”

"Bir sorun mu var?
“Çalışmayı mı planlıyorsun?”
“Evet, yani……?”

Tuhaf bir şey söylemişe benziyordum, bu yüzden Sieg'e baktım.

“Babam, sadece Ritzhard-kun'un bu kadar gayretli olmasına şaşırıyor.”
“He, gerçekten mi?”

Kayınpederime baktığımda Sieg’in sözlerine uygun olarak başını salladı.

"Uzun bir yol kat ettin, iki ya da üç gün dinlenmelisin."
“Hayır, öyle yapamam.”

Tembellik etmek kötü hissettiriyordu. Biraz iş istedim.

“Haa, gerçekten, keşke oğullarım da böyle olsaydı.”

Asker olan kayınbiraderlerim bu çiftliğe yardım etmiyor gibi görünüyordu. Fakat tatilde oldukları için kulağa hiç adil gelmiyordu.

“Ritzhard-kun, açık konuşmak gerekirse bu çok büyük bir yardım. Öğleden sonra bana yardım etmeye başlayabilir misin?”
"Evet, tabii ki."

Böylece bu yeni iş için kendime meydan okudum.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ŞahiTopu (56 puan) Üye
2021-11-03 11:17:38
Riiitz !!!!! Avcı iç güdülerin uyandı bakıyorum İşine gelince nasılda kapiyosun ?
ŞahiTopu (56 puan) Üye
2021-11-03 11:15:17
Olum çok iyi yaaaa Kız kardeşinden korkan kayınbiraderler, Oğullarından yakınip damadı öven kayınbaba, Çalışkan damat, Görünce bile kızın başını bırakmiyo be Aile dinamiği çok iyi be.
Ker!m (339 puan) Üye
2020-12-20 00:02:10
Çok tatli