Overlord

28 Kasım 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2972 Görüntülenme
Bu bölümü 39 Kişi beğendi.
Cilt 10

Re-Estize Krallığı -7

“..."Buna ek olarak normalde çan çalarız ancak iki ülkenin arasında yaşanan trajedik olay yüzünden bunu yapamadık, lütfen bizi affedin. Ayrıca halk gelişinizden haberdar değil. Lütfen bunu da hesaba katın."

 

“Elbette, bu bir sorun değil.”

 

Eğer Büyü Krallığı'ndan bir elçinin geleceğini bilseler halkın nasıl tepki vereceği hakkında hiçbir fikri yoktu Zanack'ın. Bu açıdan Albedo'nun cevabı Zanack'a bir rahatlama vermişti.

 

Ona bir iyilik borcum mu var yoksa?

 

Elçilerin kızgın bir güruh tarafından saldırıya uğraması hakkında endişelenmiyordu. Bu Ölüm Süvarileri... Elbette güçlülerdi. Hatta Büyü Krallığı'nda bile. Her birinin Gazef Stronoff ile kafa kafaya kapışabileceği rahatlıkla anlaşılıyordu.

 

“O zaman birkaç soru sorabilir miyim?”

 

"Elbette! Bunu yapmak için gücüm olduğu sürece cevap vereceğim ”

 

“Peki o zaman, Kraliyet Sarayı'na ulaştıktan sonra ne yapacağımızı söyleyebilir misiniz?”

 

"Elbette! İlk olarak ben ve kalan kraliyet ailesiyle bir yemek yiyeceğiz. Yarın ise dansçıları seyretme için tiyatroyu ziyaret edeceğiz ve akşamına da tüm Krallık'taki soyluların davetli olduğu bir ziyafet vereceğiz. Ondan sonraki gün Saray'ın orkestrası tarafından bir konser verilecek, daha sonra da diplomatik müzakerelere başlayacağız.”

 

“Demek öyle… o zaman, başkenti serbestçe dolaşmaya karar verirsek hiçbir sorun olmayacağına güveniyorum.”

 

"Tabii ki. Muhafızlarınız olarak görev yapmak için olağanüstü şövalyeler seçeceğiz.”

 

Şövalyelerin amacı onlara korumak olmasına rağmen aynı zamanda başka bir görevleri de gerektiğinde onları kelepçeleyebilmek idi.

 

"İlginizi çeken bir yer olup olmadığını sorabilir miyim?"

 

Halkın oraya uğramasını engellemeleri için tüm gün boyunca o bölgeyi kapatmaları gerekecekti.

 

"Hayır, spesifik olarak ilgilendiğim bir yer yok. Başkentte hangi yerlerin görülmeye değer olduğunu bilmediğimden beri, beni bir turla yönlendirebilir misiniz?”

 

"Anlaşıldı. Gerekli hazırlıkları yapacağım.”

 

Albedo gülümseyerek başını salladı.

 

Bölüm 3

 

Geçtiğimiz bir ay öncesinden beri Philip, kendini Krallık'ın en şanslı adamlarından biri olarak görüyordu.

 

Kendi hakkında böyle demesine rağmen bu tartışmaya açık bir konuydu. Ancak, alçakgönüllülük bir faziletti. Ayrıca ondan şanslı sayılabilecek başka soylular da olabilirdi, bu yüzden kesin konuşmamak en iyisiydi.

 

Soylular demek...

 

Philip elbiselerini yumuşatırken gülümsemesini sıkılaştırdı.

 

Bu, böylesine bir soylu partisinde ikinci bulunuşuydu. Kraliyet Ailesi tarafından bizzat düzenlendiği için, bu ziyafetin önceki katıldığından çok daha büyük olacağı açıktı.

 

Diğer misafirlerin resmi kıyafetleri, önceki partidekilerden çok daha maliyetli görünüyordu. Fiyatları ne kadar olabilirdi ki? Philip kendi kıyafetlerine baktı ve biraz hayal kırıklığına uğramaya başladı.

 

Düşündüğü gibi, üst sınıf soyluların gerçekten harika kıyafetleri vardı.

 

Süslü elbiseler içindeki asil kadınların hepsinin yüzlerinde bir gülümseme vardı, ama bu gülümsemenin sebebi onun kıyafetiyle alay etmelerinden miydi? Philip'in buna bir dayanağı olmasa bile düşünmeden edemiyordu. Etrafına baktığı zaman, bütün soyluların ona güldüğünü hayal etti.

 

Bunların hepsinin sebebi paramın olmaması.

 

Eğer bölgesi daha zengin olsaydı, daha pahalı kıyafetler alabilirdi. Ancak Philip'in bölgesi hiçbir zaman o kadar refahlı olmamıştı. Kıyafetleri bile ağabeyinin eski kıyafetinden aceleyle dikilmişti. Sonuç olarak da kıyafet omuzlarından sıkıyordu.

 

Paralarının az olma sebebi ailelerinin başındakilerin tamamiyle işe yaramaz olmasıydı. Başa ben geçtiğimde bölgemin refahını artıracağım.

 

Philip soylu bir ailenin üçüncü oğlu olarak doğmuştu.

 

Halk tabakasındakilere benzer bir şekilde, üçüncü çocuklar soylu ailelerinde de pek hoş karşılanmıyordu. Aile ne kadar zengin olursa olsun, güçlerini birden çok kez ayırmak onları nihayetinde zayıflatacaktı. Bu sebepten dolayı mirası alan kişi en büyük oğul oluyordu. Bu bakımdan, soyluların ile halk tabakasının prensipleri aynıydı.

 

Belki daha zengin bir aile, üçüncü bir çocuğa bir miktar mali destek verebilirdi. Belki de diğer soylu ailelerle olan bağlantılarına güvenebilir ve onu teşvik edebilirlerdi. Ancak, bu Philip'in ailesi için geçerli değildi.

 

En büyük oğul iyice yaşlandığı zaman ailenin üçüncü oğul Philip'e hiç ihtiyaçları kalmayacaktı.

 

Ona biraz para verip evden mi atarlardı? Ya da belki de fakir bir aileyle yaşamak ve bir köylü gibi çalışmak için gönderilirdi. Her iki seçenekte de işin sonunda trajedi vardı. Ancak olaylar böyle gelişmemişti. Tam tersine, şu anda büyük bir baloda boy gösterecekti.

 

Bu yüzden Philip şanslı olduğunu düşünüyordu.

 

İlk şansı, ikinci oğul olan ağabeyinin yaşlanmadan hastalık sebebiyle ölmesiydi.

 

İlk oğul olan ağabeyi, kardeşi hastayken çoktan bir yetişkin olduğundan bu olay önemli bir şey değildi. Ek olarak yönettikleri tımar refah sahibi değildi, bu yüzden onu iyileştirmesi için rahipler yerine sadece bitkiler kullanabilmişlerdi. Sonuç olarak da durumu daha kötüye gitmiş ve tahtalı köyü boylamıştı.

 

Bu noktada Philip artık yedek varis konumuna yükselmişti. Değeri bir çiftçiden bir uşağa yükselmişti.

 

Bu gibi olaylar çok da nadir değildi.

 

Ancak Philip'i şu an olduğu konuma getiren şey başka bir şansı olaydı.

 

Yetişkinliğe ulaştıktan birkaç yıl sonra, Philip'in ağabeyinin aile mülkünü ele geçirme zamanı gelmişti. Ardından İmparatorluk ile olan savaş patlak verdi. Tıpkı önceki senelerde olduğu gibi bu da birkaç dalaşma ile sonlanmalıydı. Bu sebepten dolayı ağabeyi savaşa gidip şöhret kazanarak ailesinin onurunu yükseltecekti. Aynı zamanda güvende olacaktı.

 

Ancak, ağabeyi geri gelmemişti.

 

Büyücü Kral'ın büyüsü tarafından yirmi diğer köylü ile birlikte yok edilmişti.

 

Philip, o haberi duyduğunda hissettiği sevinç anını unutamıyordu. Yedekliğe yükseldiğinden beri bu kadar sevinmemişti.

 

Ağabeyinin cesedi ve giydiği, aileden birbirlerine miras kalan tam plaka zırh kayıptı. Yine de, bu büyük bir sorun değildi. Bölgesini refahlaştırdıktan sonra kendine daha iyi bir zırh bulabilirdi. Daha önemlisi, ailenin varisi unvanı ona gitmişti.

 

Zamanlama mükemmeldi.

 

Eğer ağabeyi, ailenin kontrolünü aldıktan sonra ölmüş olsaydı yeğeninin büyümesini beklemek zorunda kalabilirdi. Ancak ağabeyi ailenin kontrolüne geçmeden öldüğü için lordluk ona geçmişti.

 

Sanki Büyücü Kral bunları Philip için ayarlamış gibiydi.

 

Bundan dolayı, Philip daha önce hiç tanışmadığı Büyücü Kral'a minnet duydu. Keşke minnetini bizzat Büyücü Kral'ın elçisine iletebilseydi.

 

Buna ek olarak...

 

Doğru. Şansıma güveneceğim. Gözlerimin önünde duran böyle iyi bir şansın kaçmasına nasıl izin verebilirim?

 

Philip'in kalbi bir ateş gibi alev aldı.

 

Babasını ve ağabeyini bu zamana kadar yaptıklarından dolayı aptal olarak nitelendirmişti. Neden bunu yapmıyorsun? Bu size daha fazla fayda sağlamaz mı? Tabii ki bunları asla yüzlerine söylememişti.

 

Bunun sebebi, elde edilen kazanımların hiçbirinin ona etki etmemesiydi. Böyle yapmasının ona prestij olarak bir getirisi de olmazdı. Bu nedenle uzun bir süre boyunca Philip, bölgesini nasıl yöneteceğini düşünmüştü.

 

Lordlara bu unvanı asıl hak eden kişinin ben olduğumu kanıtlayacağım. Ağabeyimi seçmekle babamın nasıl salak bir adam olduğunu herkesin bilmesini sağlayacağım. Yüksek kalitedeki buğdayları ve sebzeleri o tüccarlara satmalıyım. Hayır, ne yapmalıyım? Bu çok fazla dikkat çekerdi. Ya devrimci teklifim başkaları tarafından çalınırsa? Yine de ticaret yapmadan para kazanamayız. Sıkı ve güvenilir tüccarlar bulmalıyım. Başka bir deyişle, bu adam o değil.

 

Philip, o tüccarın yüzünü hatırladığında somurttu.

 

O adama ait anıları şu an bu lüks salondaki eğlencesini baltalamıştı.

 

Ne cüretle bana yukarıdan bakar? Şu anlık buna katlanmam gerekse de Kraliyet Başkenti'nde daha iyi bir tüccar bulduğumda onu postalayacağım. Çoktan kendi bağlantılarımı kurdum!

 

Philip, Kraliyet Başkenti'nde kaldığı birkaç haftalık süre içinde çoktan yer altı bağlantıları edinmişti. Bu gurur onun kalbindeki mutsuzluğu kovaladı.

 

Tıpkı benden beklendiği gibi, ne yapacağım zaten belli. Bölgemi zenginleştirecek ve büyük bir servet kazanacağım. Bana yukarıdan bakan o salaklar şimdi gerçek salağın kim olduğunu görecek.

 

Philip bu görkemli, altın geleceğini kafasında kurarken bir erkek sesi salonda yankılandı.

 

"Bayanlar ve baylar! Sizlere Büyü Krallığı'nın elçilerinin lideri Albedo-sama'yı takdim ediyorum!"

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-08 20:10:36
Çeviri için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-06 01:23:38
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-26 20:46:37
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-22 15:14:56
Çeviri için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-06 23:05:22
Bölüm için teşekkürler.
YokTanVaR (35 puan) Üye
2020-05-29 10:50:12
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık :)
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 03:41:47
aç gözlünün sürünüşüü var sanki
emircan (120 puan) Üye
2019-07-16 15:21:07
Teşekkürler
emircan (120 puan) Üye
2019-07-16 15:20:54
albedo salıcak ortalığı :D
Vampire (369 puan) Üye
2019-04-24 00:17:53
Bakalım neler olacak
☆JUDAL☆ (57 puan) Üye
2019-04-06 20:10:24
Çeviri için teşekkürler
blade (3267 puan) Üye
2019-02-08 15:46:29
Çeviri ve edit için teşekkürler
BenJamin (1689 puan) Üye
2019-01-02 10:11:44
Kos albedoya yavsa hemen :d
.K (21 puan) Yazar
2019-04-02 21:18:26
@BenJamin, kesin ölüm
bust3d (3373 puan) Üye
2018-12-27 15:03:18
Çeviri için teşekkürler.
Devilman (2387 puan) Üye
2018-12-06 23:43:51
Yalaka time vakti philiph