Overlord

16 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
3110 Görüntülenme
Bu bölümü 43 Kişi beğendi.
Cilt 10

Baharuth İmparatorluğu -8

“Meydan okuyan kişinin adını eminim ki seyircilerin birçoğu biliyordur. Harika bir adam bugün buraya gelmekle lütfetti! Size, Büyü Krallığı'nın Büyü Kralı, Majestelerini takdim ediyorum! Ainz! Ooal! Gown!"

“Haaaah?!”

 

Aptal birisinin çıkarttığı bir sese benzeyen bu ses Jircniv'den gelmişti.

 

Anonsçunun dedikleri beynine kazınırken bir yandan da olaylara anlam veremiyordu.

 

Arenaya birden bir karmaşa yayılmıştı ve o sırada VIP odası ölümcül bir sessizliğe bürünmüştü.

 

Jircniv etrafına bakındığında anladı ki herkes onun duyduğu şeyle aynı şeyi duymuştu.

 

"Ainz Ooal Gown mu?"

 

İmkansız.

 

Tabii ki imkansızdı. Bir ülkenin lideri başka bir ülkenin bir gladyatör savaşına çıkamazdı. Bu, sağ duyu sahibi olan herkes için böyleydi. Barbarın teki değillerse tabi.

 

İlk olarak, Büyü Krallığı'nın hareketlerini büyük dikkatle izliyorlardı. Eğer Büyücü Kral, Baharuth İmparatorluğu'na girmiş olsaydı bunun haberi Jircniv'in kulaklarına hemencecik ulaşırdı. Ve kesinlikle öncelik listesinde başa otururdu. Hareminde ya da başka bir yerde olsa bile bunun haberini ona ulaştırmaları için ayarlamalar yapmıştı.

 

Bütün bu çabalara rağmen bu haber ona ulaşmadıysa eğer bu da demektir ki...

 

Ülkeye gizlice mi girdi? Birisi neden böyle bir şey yapsın ki? Ve neden arenaya gelsin? Tanrı aşkına düşündüğü şey... Ne düşünüyor bu adam? Yoksa... Yoksa durum bu mu? Bu... Bu nasıl mümkün olabilir?

 

Jircniv'in bedeni istemsizce titredi.

 

Ardından bakışlarını Slaine Teokrasisi'nden gelen elçilere çevirdi.

 

Kapüşonlarının altındaki gözler keskin bir şekilde bakıyordu ve bu bakışlardan anlaşılan sadece tek bir şey vardı. Hayır, büyük ihtimalle Jircniv de onların yerinde olsa aynı sonuca varırdı.

 

Düşündükleri şey Jircniv Büyücü Kral'ı buraya çağırmış, idi.

 

"Lütfen bekleyin. Bu bir tuzak!"

 

Aynen öyleydi.

 

Bütün bunlar Ainz Ooal Gown'un bir komplosuydu. Eğer bunu anlayamıyorlarsa, hayır, eğer bunu kabul edemiyorlarsa durum cidden de çok berbat bir hâle gelecekti.

 

"Büyü Krallığı tarafından kurulan bir tuzak mı? Yoksa başkası tarafından mı? Sonuçta, Majesteleri, sizin belirttiğiniz bu yeri biz bile yalnızca birkaç saat önce öğrendik."

 

Bu doğruydu. Bilgi sızıntısı riskini azaltmak için işlerin son anına kadar her şeyi gizli tutuyordu.

 

Jircniv çaresizce bu konu hakkında kimin bilgisi olduğunu hatırlamaya çalıştı. Sayıları oldukça azdı ve hepsi de Jircniv'in güvendiği kişilerdi. Yoksa gerçekten böyle miydi?

 

Hayır...

 

"Bilginin bir büyü yoluyla ortaya çıkarılmış olma olasılığı var. Bu kesinlikle planımın bir parçası değildi. Kanıtını da söyleyeyim. Size böyle bir tuzak kursam şu an bu kadar panikler miydim?"

 

“Buna inanmamızı mı bekliyorsun? Tüm bunları bizi içeri çekebilmek için mi yapıyordun? Ya da bizi elden çıkarmaya mı çalışıyordun?!"

 

Ona hiç mi hiç güvenmiyorlardı.

 

Hayır, bu oldukça beklenen bir durumdu. Jircniv de onların yerinde olsa tıpkı aynını yapardı.

 

Yine de, bilgi sızıntısı neredeydi? Hayır, bilgi cidden sızmış mıydı? Bütün bunların hepsi avucunun içinde olabilir miydi? Ortaya bir yem attı ve benim yemi yakalamam için mi bekledi?

 

Aniden, sırtında soğuk bir rüzgâr patladı.

 

Büyü Kralı, Jircniv'in hareketlerinden kaçını tahmin etmişti?

 

Şimdiye kadar yaşanan her şeyin onun planının bir parçası olması oldukça olasıydı.

 

Büyücü Kral işte tam da böyle bir rakip, diye sonuca vardı Jircniv parmak zihniyle.

 

Planları ve komploları ne kadar karmaşıktı ki böyle? Hayır, şu anda Ainz Ooal Gown'un kurnazlığından korkma zamanı değildi! Eğer hızlı davranmazsam...!

 

"Durum hiç iyi değil, hemen şu anda gitmeliyiz..."

 

Ancak çok geç…

 

Davetsiz şekilde gelen kişinin sesi, tıpkı avını çok dikkatli kurduğu bir tuzağa düşüren bir avcınınki gibi çıkmıştı.

 

“Jircniv Rune Farlord El-Nix-dono. Görüşmeyeli uzun zaman oldu!"

 

Panikleyerek aldığı nefesleri kontrol etmeye çalışırken, arenadan, VIP odası ile aynı yüksekliğe kadar yükselmiş olan Büyücü Kral'ın görüntüsü karşısında belirdi.

 

Nefret dolu yüzünü açık açık görebiliyordu. Amacı herkesin, kendisinin cidden de Büyücü Kral Ainz Ooal Gown olduğunu sağlamak olmalıydı.

 

“Thuh, huu. Aynen öyle oldu, Gown-dono. Sizinle böyle bir yerde buluşmayı pek de beklemiyordum açıkçası."

 

Ne söyleyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Ona karşı söylediği her şey ileride ona geri dönebilirdi. Ancak Jircniv'in dudakları, sanki yapıştırıcıyla yapıştırılmış gibi açılmamıştı.

 

"Ben de aynını hissediyorum. Ne tesadüf ama!"

 

Kuku, diye güldü Büyü Kralı, şeytani bir biçimde. Kesinlikle ve kesinikle tesadüf olmadığını biliyordu.

 

Hem de hiç mi hiç tesadüf değildi.

 

Jircniv, bütün bunların Ainz Ooal Gown'un planının bir parçası olduğundan emindi.

 

Teokrasi ile gizli görüşmelerin kontrolünü ele geçirerek, hem Jircniv hem de Teokrasi üzerinde baskı uygulayacak ve birbirleriyle ittifak kurmasını engelleyecekti.

 

Bu gerçekten de çok çarpık bir zekaydı.

 

Terli avuçlarını giysilerine sürerek sildi.

 

Çok fazla bilgi sızmış olmalıydı. Asıl soru bu bilgilerin ne kadarını bildiği idi.

 

Tam Jircniv düşünmeye çalıştığı sırada, Büyücü Kral'ın göz yuvarlarındaki nefret dolu ışıklar Teokrasi'nin elçilerine doğru döndü.

 

"Arkadaşlarınız mı, Majesteleri?"

 

Jircniv'in, Ainz'in sorusunu cevaplaması imkansızdı.

 

Çünkü bu basit bir soru değildi.

 

Sorunun asıl amacı onu test etmekti.

 

Teokrasi'nin adamlarını korumak için yalan mı söyleyecekti, yoksa Büyü Krallığı'nın dostu olarak onları satacak mıydı?

 

Bu o kadar şeytanca bir plandı ki Jircniv'in midesinin bulandığını hissetti.

 

Bu duyguları olmayan kafatası sanki kötülüğün ta kendisi tarafından şekillendirilmiş gibi görünüyordu. Şu anda konuşamayan Jircniv ile alay ediyor olmalıydı.

 

"Sorun ne? El-Nix - hayır, Jircniv-dono. Yüzünüz solgun görünüyor. Rahatsız mısınız?"

 

Cidden de endişeleniyormuş gibi gelen sesi Jircniv'e korku saldı. Kendini, biri tarafından sevilen yavru, evcil bir hayvan gibi hissediyordu. Bir insan olarak, neşeye sarılmış bu dehşeti hissetmesi oldukça doğaldı.

 

"Sorun... Sorun yok. Bir şeyim yok. Aniden ayağa kalkmaktan biraz başım dönmüş gibi görünüyor.”

 

"Öyle mi? Her şeyden önce sağlık gelir diye boşuna demiyorlar, kendinize iyi baksanız iyi olur."

 

Jircniv'in mazereti çok da doğal değildi ama en azından elle tutulur bir şeyi vardı. Avının işini bitirmek için doğru anı mı bekliyordu yoksa sadistik hobisi yüzünden onunla şu an eğleniyor muydu? Ya da belki de-

 

“Öyleyse, baylar kendiniz tanıtmak ister misiniz? Ben Büyücü Kral Ainz Ooal Gown."

 

― Belki de amaçladığı şey buydu.

 

Bir ülkenin lideri olarak ismini öne sunduğu için karşı tarafın da cevap vermekten başka çaresi kalmamıştı. Büyücü Kral gerçekte kim olduklarını biliyorsa ve eğer sahte bir isim verirlerse, nasıl bir tepki verecekti?

 

Bizimle oynamayı bırak!

 

İfadesi değişmemişti ki bu, derisi ve eti olmayan bir kuru kafadan ibaret olduğu için oldukça normaldi. Gözleri olmamasını geç, göz yuvarlarında sadece kızıl alevlerin olması yüzünden yüzünde herhangi bir duygu ifadesi okumak imkansızdı. Yine de Jircniv, kötülük dolu bir tebessümün Büyücü Kral'ın yüzüne yayıldığını hissediyordu.

 

"Çok teşekkür ederiz, gerçek şu ki kendimizi tanıtmak isterdik. Ancak korkunç bir acil durum ortaya çıktı, o yüzden hemen ayrılmamız gerekiyor. Eminim ki Majesteleri bizim hakkımızda size sonra bir şeyler anlatmaktan mutluluk duyacaktır."

 

Elçiler koltuklarından kalktı.

 

"Öyle mi? Ne yazık. Umarım tekrar görüşürüz. Lütfen o zamana kadar kendinize iyi bakın. Pekala, hâlâ şu maç konusu var, o yüzden izninizle."

 

Bu (muhtemelen) alaycı olan sözlerle beraber Büyücü Kral aşağı inmeye başladı.

 

Ainz Ooal Gown'un sureti kaybolduğu anda elçiler dönüp Jircniv'e baktı.

 

"Bize ne cüretle tuzak kurarsın?"

 

"Tuzak falan kurmadım!"

 

"Kurmadın mı? Ne dersen de adam her şeyi biliyordu. Yaptığı her şey, tam olarak tahmin ettiği gibi hareket eden bir grup aptalla alay etmekti. Bunların ne kadarını anlattın ona? Kendi ülkeni kurtarmak için daha kaç kişiye ihanet edeceksin? O büyük yıkıcı büyüsünü kullanmasını da istemişsindir kesin, değil mi?"

 

Jircniv umutsuzca yardım istemek için gözlerini rahiplere doğru çevirdi.

 

Gözlerinde şüphe ya da endişe olmasa bile düşmanlık ve hayal kırıklığı vardı.

 

Büyü Kral, en etkili olacağı anı bekleyip muazzam bir darbe vurmuştu. Öyle sert bir darbeydi ki bu İmparatorluk'u tamamen yıkabilirdi. Bu gösteriyordu ki, İmparatorluk'un, insanlığa ihanet etmekten başka çaresi kalmamıştı.

 

“Lütfen bana inanın, sizi satmadım...”

 

“..."Size inanıyor olsak bile, tüm operasyonunuzun ifşa edildiğini inkâr edemezsiniz. Üzgünüm Majesteleri ama bir daha görüşemeyeceğiz."

 

Bunu söyledikten sonra elçiler ayrılmak üzere döndüler, ardından rahipler de aynını yaptılar.

 

"Bekleyin! Görüşlerinizi duyana kadar bu odadan çıkmanızı yasaklıyorum!”

 

Nimble ve Baziwood silahlarını çekerek hareket etmeye hazırlandılar.

 

 

Jircniv, paramparça olmuş kalbine biraz canlılık getirmeye çalışırken iki Yüce Rahip'e baktı. Elçiler ise odadan çıkarken arkalarına bile bakmamıştı.

 

"Sen, tapınağın ne düşündüğünü anlat bana. Büyücü Kral hakkında ne düşünüyorsunuz?”

 

“..."Büyücü Kral aşağılık bir hortlaktır ve ona kral diyerek kendimize acı çektirmeyeceğiz."

 

Jircniv cevabını veremeden Ateş Tanrısı'nın Yüce Rahibi devam etti: "Ancak onu savaşta yenemeyiz, bu yüzden de onu yok etmek için başka bir yol bulmamız gerekiyor."

 

“Eğer istersen bize ihanet et, Ey İmparator, kötülüğün gücüyle baştan çıkarılmışsın demektir."

 

Rüzgâr Tanrısı'nın Yüce Rahibi tarafından söylenen bu söz resmen Jircniv'e karşı olan düşmanlıklarını gözler önüne seriyordu.

 

Bu çok çok kötü bir durumdu.

 

Tapınaklar, hükümetler üzerinde nüfuz sahibi olamazdı. Ancak herkesin düşmanı olan, bir namevt ile dostluk kuran bir İmparator'u aforoz edebilirlerdi.

 

Onları tamamıyla yok da edemezdi, sonuçta tapınaklar iyileştirmeden ve insanların ruhunu kurtarmaktan sorumluydu.

 

Eğer böyle bir hamle yaparsa eğer, İmparatorluk içten yıkılırdı.

 

Jircniv'e göre, Ainz Ooal Gown tarafından yapılan bu tek hamle, Azrail'in orağını sallaması gibi olmuştu. Hiçbir şey yapmasa bile İmparatorluk çökecekti. O zaman da Büyü Krallığı, topraklarına girmek için bir bahane bulacaktı.

 

Eğer Jircniv aynı şeyi yapıyor olsaydı, mazeret olarak "Müttefikimiz olan ülke şu an kaos içerisinde, bu sebepten ötürü onlara toplumsal düzeni sağlamalarında yardımcı olmak için birliklerimizin bir kısmını gönderiyoruz," derdi.

 

Tepkilerinden yola çıkarak, Slaine Teokrasi'si Büyü Krallığı'nın böyle bir şey yapması durumunda onları eleştirmeyeceği açıktı. Krallık'ın ise bu konuda bir şey yapacak gücü yoktu, ve Şehir Devletleri İttifakı ise bir şey yapmadan önce bekleyecekti.

 

Şu an yüreklerine serpilmiş şüpheleri yok etmek için ne gibi caziplikler önerebilirdi? Ya da şüpheleri olsa bile, bağlılıklarını korumak için ne yapabilirdi?

 

Jircniv, bir İmparator olarak başkalarıyla konuşurken bu konuyu kalbinde hep en öne yerleştirmişti. İnsanları harekete geçirmenin en kolay yolu arzularına hitap etmekti. Jircniv, bir şeyleri görmek adına yapılabilecek en iyi şeyin bu olduğunu bilerek büyümüştü. Sadece güzel bir yüz arzuları yüzünden yönetilen o kadar çok insan vardı ki... Bu hiç de şaşırtıcı değildi.

 

Ancak şu anda Jircniv herhangi bir cevap bulamıyordu.

 

Şimdi diğer herkes, namevtlerle çalışabilmek için insanlığa ihanet ettiğini düşündüğüne göre onlara teklif edebileceği hiçbir şey yoktu.

 

Yapabileceği tek şey içtenlikle ve ciddiyetle hikâyenin kendi tarafından olan kısmını anlatmaktı.

 

“Lütfen son bir şey söylememe izin verin. O adamın kurnazlığı benimkini oldukça aşıyor. Tüm bu gelişmeler onun başının altından çıkıyor olabilir. Biliyorum, öylece inanması oldukça zor... Ben de sizin yerinizde olsam aynı şekilde düşünürdüm. Ancak sizi gerçekten de satmadım. Buna da inanamayacağınızı bildiğim halde, bir insan olarak size bir şey söylemek isterim. Büyücü Kral'ın saltanatı oldukça merhametlidir. E-Rantel halkı hala barış içinde yaşıyor.”

 

"Ama bu durumun daha ne kadar böyle süreceği hakkında hiçbir fikrimiz yok, değil mi?"

 

"Belki de. Ama şimdilik en azından güvendeler. Kazanamayacağımız bir savaş başlatacak olursak, ülkemiz yok olmaya doğru giden bir yola girecektir. Umarım bunu dikkatlice düşünürsünüz ve aceleci bir harekete kalkışmazsınız."

 

İki Yüce Rahip birbirine baktı.

 

Artık Jircniv'e karşı olan düşmanlıkları biraz daha yumuşamış görünüyordu.

 

“..."Görünüşe göre biraz fazla duygusal davrandık. Eğer o namevt yaratık cidden söylentilerdeki gibiyse tüm bunların onun planı olabileceği gerçeğini göz ardı edemeyiz. Öyleyse, eğer durum buysa başka zaman görüşürüz."

 

"Teşekkür ederim. Ve gitmeden önce, sizden bir istediğim var. Nerede olursanız olun, lütfen arenadaki o kavgayı izleyin. Onu yenmenin bir yolunu görürseniz, lütfen bana söyleyin.”

 

Jircniv başını eğdi.

 

Her türlü komplo girişimleri de dahil, Ainz'i bir akıl savaşında yenmenin yolu yoktu. Ona karşı eşit bir şekilde savaşmak için ellerinde kalan tek koz insan yüreğiydi.

 

Aşağı taraftan tezahüratlar yağmaya başladı ve Jircniv de dönüp baktı.

 

“..."İyi şanslar, Savaş Lordu. Lütfen Tanrım!"

 

Jircniv, Savaş Lordu'nun zaferi için içtenlikle dua etti.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-09 08:16:05
Çeviri edit için teşekkürler
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-22 18:51:21
Hah savaş lordu kazanırmışta sanki
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-08 22:03:04
Çeviri için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-07 10:33:38
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-23 16:49:24
Çeviri için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-07 02:56:18
Bölüm için teşekkürler.
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-07 21:15:26
Ainz-sama'nın konuşmalarını sesiyle okuyanlar buraya😂
YokTanVaR (35 puan) Üye
2020-05-29 20:53:32
Elinize sağlık :)
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 13:53:34
bilmiyorki duaları ainz samaya gidiyor
akatsuki03 (168 puan) Üye
2020-01-15 15:39:32
bazı yazıları görürüyorüm ainz kötü karakter diye ama bence seride ainz tek iyi lider çünkü diğer ülkeler yozlaşmış ve halk cançekisiyor örneğin kralıktaki soylular teokrasiye bil veriyorlar ,vergiler yüksek ,köylülerin kızları alınıyor (tsuare) tecavüz ediliyor , imparatorlu krallığa göre ekonomisi yüksek ama elfler köle olarak teokrasiden alınıp zülme uğruyor imaparator soyluları sindirmiş (soylu ailelerin kızlarını alıp ainze hediye edilir olmuş) teokrasiinsanı üstün tutup diğer ırkların onlara hizmet etmesi gerektiğini savunuyor elf kralığındaki elfler sistematik bir şekilde öldürülüp köleleştiriliyor elf kralını teokrasinin elflere yaptığı zülmü umursamıyor bile 5 cüce krallığının 4 yok olmuş ejderlerin savaşı yüzünden (buda arlan belediyeleri olabilir) yan, serideki tek iyi lider ainz
deden18 (428 puan) Üye
2019-10-20 08:39:00
Bence varya ainz o kadar akıllı değil kesin tesadüf olmuştur. Demiurge olsa planlamış derdim ama ainz yok be abi
Liesenburg (22 puan) Üye
2021-05-29 09:56:14
@deden18, hepsi demiurgenin planı zaten. Ainz ise bence gökge iblisi takmıştı peşine ondan bilgileri alıyor.
☆JUDAL☆ (57 puan) Üye
2019-08-17 19:09:28
Çeviri için teşekkürler
Vampire (369 puan) Üye
2019-08-16 11:18:58
Hahahaha
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-08-10 00:34:30
Hadi hadi iyi yırttın yine jirnivcim
blade (3267 puan) Üye
2019-02-12 00:58:37
Çeviri ve edit için teşekkürler
bust3d (3373 puan) Üye
2018-12-28 06:38:59
Çeviri için teşekkürler.