Overlord

25 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2492 Görüntülenme
Bu bölümü 33 Kişi beğendi.
Cilt 10

Baharuth İmparatorluğu -21

“Ha?”

 

Ainz oldukça şaşırmıştı.

 

Merak ettiği iki şey vardı. Daha çok merak ettiğini sormakla başladı.

 

“İsmimle alay etmeyecek misin?”

 

“Neden ki?”

 

“Neden mi..?”

 

Ainz, sorusuna soruyla karşılık verilince kafasını eğdi. Geçmişte de böyle olmuştu.

 

“Uzun isimlerin sizde bir olayı vardı diye hatırlıyorum..?”

 

“Anladım. Irkımı oldukça iyi tanıyor gibisiniz Majesteleri. Aynen öyle, ırkım kısa isimlerin gücü temsil ettiğini düşünür. Ancak ben uzun süredir bu ülkede yaşıyorum. Bu süre zarfında da insanların uzun isimler aldığını öğrendim. Bu sebepten böyle şeylerle alay etmem. Ek olarak isminizden oldukça gururlu olduğunu hissediyorum Majesteleri. Güçlü birinin adıyla dalga geçmek bir savaşçı için utanç verici bir harekettir.”

 

“Demek öyle... Savaş Trollleri hakkındaki görüşümü değiştirmem gerek anlaşılan.”

 

“Fuhahahaha. Hiç gereği yok. Ben istisnayım. Ayrıca farklı ırklar arasında farklı fikirler de olur. Sebebi bu.”

 

“Hahahahaha!! Aynen öyle. Seni sevdim Savaş Lordu. Kazanırsam seni almama ne desin?”

 

Ainz sağ elini kaldırdı.

 

Geçen sefer reddedilmiş olsa da bu sefer şartlar oldukça farklıydı. Savaş Lordu durumu düşündü ve cevap verdi:

 

“Pekala... Eğer kaybedersem senin astın olacağım. Peki ya ben kazanırsam?”

 

“Eh, bu tuzak bir soru. Ne istiyorsun? Arzunu söyle.”

 

“O zaman ben de sizi alacağım Majesteleri.”

 

“Hah?”

 

“Şu zamana kadar yiyecek olarak değerli kimseyle karşılaşmadım. Ama benden daha güçlü olan sizi yersem güçlerinizi elde ederim, Majesteleri.”

 

Ainz birazcık da olsa sakinleşmişti. Loncasındaki bir arkadaşından yamyamlık kültürü hakkında birkaç şey duymuştu. Her ne kadar insanları yeseler de sebepleri Savaş Lordu ile aynıydı. Rakiplerinin ruhunu almak. Fetişler gibi başka sebepler de yok değildi tabii.

 

En azından cinsel bir şey değil. Kaybedeceğimden değil tabi ama savaş sırasında birisi bana o gözle baksaydı çok iğrenç hissettirirdi.

 

“Pekala. Sonuçta hayat ve ölüm kazanan kişinin ellerindedir. O yüzden seni öldürsem bile, yeniden doğmayı reddetmeyeceksin.”

 

Ainz öne adım attı. Savaş Lordu bir anlığına dövüş duruşuna geçse de hemen ardından sakinleşti.

 

Ainz sağ elini kaldırarak uzattı. Savaş Lordu da aynını yaparak kendi devasa sağ elini uzattı.

 

Bu bir el sıkışmasından çok Savaş Lordu’nun, Ainz’in elini yutması gibi bir şeydi. Seyircilerden müthiş bir tezahürat yükseldi.

 

“O zaman, başka bir sorum daha var. Neden bana saygıyla hitap ediyorsun?”

 

Savaş Lordu’nun tavırları bir meydan okuyucuyu karşılayan bir şampiyon gibi değildi.

 

“Güçlü olana saygıyla hitap etmek oldukça doğal bir şeydir.”

 

“Anladım... Pekala. Soracağım tüm sorular bunlardı. Haydi başlayalım. Ne kadar uzakta olmalıyız? Aramızdaki mesafe yani. On metre falan mı? Arenanın kurallarına olabildiğince sadık kalmaya çalışacağım.

 

“Mesafe için belli bir kural yok, zaten önemi de yok. Yakında vuruş menzilimde olacaksın.”

 

“Bu bir handikap.”

 

Savaş Lordu bir şey söylemese de anladığını ifade etmek amacıyla kafasını salladı.

 

Yüzü görünmüyordu ancak soluk alması ve hareketleri sakin görünüyordu.

 

İğnelediğini anlamış mıydı yoksa bu onu kızdırmak için yeterli değil miydi?

 

Ainz dişlerini gıcırdattı.

 

Ne baş belası bir düşman. Eğer duyguları hassas olsaydı bunun üstüne oynayabilirdi ancak tetikte olan bir düşmana düşük seviye de olsa yukarıdan bakmak olmazdı.

 

Savaş Lordu sırtını Ainz’e döndü ve yürüdü.

 

Ardından on metre kadar yürüdükten sonra durdu.

 

“Pekala, ziller çalındığı anda başlayacağız Majesteleri.”

 

“Pekala... Savaş Lordu, senin türün ile daha önceden savaştım, peki ya sen benimkilerle savaştın mı?”

 

“Overlordlar ile mi? Hayır, savaşmadım. O namevt türünü hiç duymamıştım bile.”

 

“Demek öyle... Eh, doğru. Benim türümden biriyle karşılaşsaydın şu an burada kanlı canlı duramazdın. Overlordlar namevtlerin en yücesidir... Peki daha önce hiç namevtler ile dövüştün mü?”

 

“Hayır, daha önce hiç namevtler ile dövüşmedim. Sonuçta buraya getirecekler namevtler bana denk olamazdı.”

 

“Cidden de... O zaman ‘beni diğer savaştığın namevtler ile karıştırma’ diyemeyeceğim sana. Bir Büyük Lich’den birkaç kat daha güçlüyüm ama... Ne utanç verici.”

 

Savaş Lordu kıkırdadı.

 

Ainz ise omuz silkerek asasını bir kılıç gibi tuttu. Ainzach arka taraftan izliyor olmalıydı ancak ona Momon olarak dövüş duruşunu göstermemişti, o yüzden problem olmayacaktı.

 

Savaş Lordu da aynı şekilde devasa sopasını kaldırdı.

 

Ve ardından çanlar çaldı.

 

Aynı anda Ainz devasa bir gölge tarafından yutulmuştu.

 

Hah, cidden hızlı!

 

Bu, üzerine doğru inmekte olan sopanın gölgesiydi.

 

Saldırıyı asam ile durdur... A Ainz böyle yapmak istese de hemen bu düşünceden vazgeçti. Düşman hakkında çok fazla şey bilmese de böyle yüksek hasar veren büyük bir darbeye karşı yapılacak en iyi şey kaçınmaktı.

 

Bu sebepten dolayı dengesini kaybetmesini umursamadan, Ainz kaçınmaya çalıştı.

 

Ainz burun farkıyla kaçınmayı başarabilmişti. Sopa yere çarptı ve yankılı bir gök gürültüsü sesi çıkardı. Darbeden dolayı havaya fırlayan tozların oluşturduğu duman bir patlama gibiydi.

 

Tekrar saldırı yapacağından endişelenen Ainz birkaç metre daha geri çekildi.

 

Toz dağıldığında Savaş Lordu’nun elinde sopa tutan silueti de belirdi.

 

Seyircilerden müthiş bir tezahürat yükseldi.

 

Bu bir dövüş yeteneği miydi? Ne olursa olsun... Bu oldukça heyecanlı.

 

Tüm bu kulakları sağır eden tezahüratların arasında Jircniv’in destekleyici sesini duyabiliyordu. “Hakla onu! Orada duruyor işte!” ve bunun gibi birçok çocukça bağırış.

 

Ainz, Jircniv'in kişiliğine hiç uymayan bu bağırışları duyunca kıkırdamadan edemedi. İmparatorluk Şehri’ni gözlemlediği tüm bu zamana rağmen böyle davranacağını hiç beklemezdi.

 

Şaşırtıcı bir biçimde ilginç bir ahbap...

 

Ainz’in, Jircniv’e karşı olan fikri birden yükseldi. En başta bir İmparator olmak için mükemmel biri olduğunu düşünüyordu. Ancak şu anda bu maça karşı olan tutkusunu görünce onunla daha iyi anlaşabileceğini hissetti. Ainz'in kalbini bir yakınlık hissi doldurdu.

 

Ardından dikkatini Savaş Lordu’na verdi Ainz.

 

Savaş Lordu devasa sopasını ona doğru tutmuştu ve yakına geldiği anda, ya da uzaklaştığı anda harekete geçeceğini ima ediyordu. Birinin rakibi yerine mıhlaması için alabileceği en iyi duruşlardan biriydi bu.

 

Silahının tüm uzunluğunu kullanarak bir kalkan oluşturan bir savunma duruşuydu bu.

 

Açıkçası, Ainz’in bunu nasıl kıracağı hakkında hiçbir fikri yoktu.

 

Bu... Biraz can sıkıcı olabilir. Eşit olduğum birine karşı büyü kullanmamak oldukça zormuş. Eh, sonuçta bir büyü kullanıcısıyım.

 

Bu durumdan dolayı yapabileceği tek bir şey vardı.

 

“Ee? Gelmeyecek misin? Yoksa orada bir kaplumbağa gibi kalacak mısın?”

 

“Majesteleri, gardımı indirmeyeceğim. Her ne kadar kurallar büyü kullanmanızı engellese de o saldırıdan kaçınabilmenizi hiç de hafife alamam.”

 

“O zaman agresifleşmemi mi istiyorsun? Bu durumda, sopanı biraz kenara çeker misin? Saldırı yapmamı zorlaştıran bir şekilde duruyor da.”

 

Savaş Lordu cevap vermedi. Miğferinin vizörünün ardındaki keskin bakışları Ainz’e kitlenmişti.

 

“Eh, peki o zaman... Öyleyse ben yaparım.”

 

Ainz vahşi bir şekilde asasını, sopanın ucuna gelecek şekilde savurdu. Devasa sopa yere saplandı ve Savaş Lordu “Aahh!” diye inledi

 

Darbenin etkisi Savaş Lordu’nun ellerine ulaşmış ve onları uyuşturmuş olmalıydı. Bunun tam tersine, Ainz’in ise böyle biyolojik fonksiyonları yoktu.

 

Tam o sırada Ainz, Savaş Lordu’nun saldırı menziline doğru atıldı.

 

Ainz zihninden sopasına emir verdi ve sopadan alev dalgaları yayılmaya başladı. Bu “alev dalgaları” sopayı sarmalayan bir alev katmanından ibaretti. Alevler ise kişinin kendisine bir saldırı teşkil etmiyordu. Ancak Ainz, Savaş Lordu’nun dikkatini kendisinden sopasına verdiğini fark etti.

 

Doğru. Siz Trollerin iyileşme yetenekleri var. Bu sebepten ateş ya da asit hasarı kullanan silahlar ile bu iyileşme yeteneğinizi nakzetmek oldukça mantıklı bir şey.  Ancak bu ölümcül bir hata.

 

Ainz, boştaki sol eliyle Savaş Lordu’nun zırhına dokundu. O anda Savaş Lordu sanki elektrik ile çarpılmışcasına titredi ve düşünmeden sopasını savurdu.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-11 06:13:34
Çeviri edit için teşekkürler
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-09 15:47:44
Çeviri için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-07 15:31:17
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-24 18:55:17
Çeviri için teşekkürler
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-25 19:55:36
Elinize sağlı eheheehehheeh
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-07 14:42:30
Bölüm için teşekkürler. Asla canlı 1 iskelete dokunma.
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-08 12:12:09
İşte buuu!!!
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-03 14:54:11
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 15:18:19
ellerinize sağlık
☆JUDAL☆ (57 puan) Üye
2019-09-24 23:01:45
Elinize sağlıl
Vampire (369 puan) Üye
2019-09-24 07:10:32
Hahahaha
seyirci343 (3138 puan) Üye
2019-02-13 06:07:54
Bu bölüm baya komikti Cinsel gözle bakmak. Ainzin burun farkıyla kaçması (burnu olmadığı için kaçabilmiş yani:D) Elinize emeğinize sağlık.
blade (3267 puan) Üye
2019-02-12 02:53:57
Çeviri ve edit için teşekkürler
Devilman (2387 puan) Üye
2018-12-26 10:12:01
Vay be ainz in tek atmadan savaştığı tek kişi eğer büyü kullansaydı neyse sonucu herkes biliyor xD
Syke (3572 puan) Üye
2018-12-25 23:44:37
Ainz birda büyümü kullaniyor?
UGURINAL (2124 puan) Üye
2018-12-26 00:31:24
@Syke, Büyülü eşya kullanmaları serbest. Elindeki sopa büyülü.