Overlord

30 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2847 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 11

Bilinmeyen Topraklara Hazırlık -8

“Zenveru. Ainz-sama’nın. Sorularına. Cevap ver. Ona. Direkt. Olarak. Hitap. Etmeye. İznin var.”

 

Zenberu kafasını “Evet,” diyerek kaldırdı ancak sesinde bir kafa karışıklığı vardı.

 

“O zaman, hemen konuya gireceğim. Cüce Krallığı’nı ziyaret etmek istiyorum. Bu yüzden de seni rehberim olarak yanıma almak istiyorum. Beni oraya götürebilir misin?”

 

Kertenkeleadam, gözlerini kısarmış gibi yaptı.

 

Ainz, kertenkeleadamların ifadelerini anlayamıyordu ve yüzündeki ifadenin ne olduğunu söyleyemezdi. Ancak bu ifade pek de hoş görünmüyordu.

 

“En büyük özürlerimi sunuyorum, Majesteleri, fakat Cüce Krallığı’na gitmekteki amacınızı sorabilir miyim?”

 

Sözlerini bitirdiği anda Ainz arkasından çatlak bir ses geldi.

 

“Zenberu. Ainz-sama’nın. Kararları. Arkasındaki. Sebebi. Bilmek. İstemek. Çok. Büyük. Bir. Saygısızlık. Yapman. Gereken. Tek. Şey. Dürüst. Bir. Şekilde. Ainz. Sama'nın. Sorusuna. Cevap. Vermek.

 

Cocytus her zamanki tonuyla konuşsa da sesinde bir memnuniyetsizlik vardı.

 

Ainz, arkasından gelen mutsuz sesten uzak durmak istedi.

 

Yine de Cocytus’un agresifliğinin hedefi olmamasına rağmen böyle hissediyordu. Ancak Zenberu sessiz kaldı. Ainz’in tepkisini izledi ve bakışları tereddütsüz bir hal aldı.

 

Bu korkutucu sessizliğin arasında bir gerginlik vardı. Bu sessizlik sadece Cocytus’tan gelen tehdit edici seslerle bozuluyordu. ‘Çok zaman geçmemiş olmalı,’ diye düşündü Ainz, fakat bunu düşündüğü sıradan arkasında bulunan Cocytus’un harekete geçmek üzere olduğunu fark etti ve önüne adım atarak onu durdurdu. Böyle yapmasaydı çok da tehlikeli olabilirdi.

 

“Sorun yok, Cocytus. Zenberu saygısızlık etmedi.”

 

“Ancak. Ainz-sama...”

 

“Sıkıntı yok. O zaman, sana az da olsa acıyacağım Zenberu. Şu anki yanlış anlaşılmaya neden olan ne?”

 

Zenberu’nun verdiği tepki, köye yaptığı şeyler düşünüldüğünde oldukça normaldi. Yine de Ainz bu düşüncelerinin yüzüne vurmasına izin vermedi. Eğer Ainz isteseydi, Nazarick’in hizmetkarlarını, yaptıkları şeyler yüzünden kimse onlara suç atamazdı. Astlarının önünde başka türlü davranmak kendilerinden şüphe etmelerine sebep olurdu ve gelecekteki aktivitelerini ekleyebilirdi.

 

“Zenberu. Cücelere zarar vermek gibi bir niyetim yok. Bizzat gidiyorum, çünkü cücelerle dostane ilişkiler kurmak istiyorum.”

 

“Bu cidden doğru mu?”

 

“Seni...”

 

Ainz Cocytus’a döndü.

 

“Cocytus. Sadakatin beni memnun ediyor. Ama sorun olmadığını çoktan söyledim. Zenberu'nun söylediği şeylere aldırma ve kafandan sil.”

 

“Anlaşıldı!”

 

“Dürüst olmak gerekirse,” dedikleri şey bu olsa gerekti herhalde. Eğer bir patron “dürüst ol,” diyorsa bu kesinlikle bir tuzaktı.

 

Ainz Zenberu’ya tekrar döndü.

 

“Elbette doğru, Zenberu. İsmim üzerine yemin edebilirim. Cüceler ile dostane ilişkiler kurmayı amaçlıyorum. Ancak, verdikleri cevaplara göre kuvvet kullanmamız da gerekebilir. Böyle bir durumun kaçınılmaz olduğunu anlayabiliyor musun?”

 

“Doğal olarak.  Gayet de mantıklı. Bu dünyada, güçlü olan haklıdır. Yine de nasıl söylesem... Kibarlığınıza kötü niyetle karşılık vermek istemiyorum.”

 

Zenberu sessizce nefes almak için durdu. Ainz, savaşçıların, saldırı düzenlemeden önce nasıl nefes aldıklarını hatırladı.

 

“Ek olarak, eğer sizi oraya götürürsem ve ondan sonra onlara sürpriz bir saldırı düzenlersiniz, size karşı çıkacağım için beni affedersiniz umarım.”

 

Ainz’in arkasında sessiz bir hareketlenme sesi gelse de Ainz, Cocytus’a “Sorun yok,” dedi.

 

Bakmadan bile, bu hareketlenme sesinin, Cocytus’un silahının kabzasını sıkması olduğunu anlamıştı.

 

‘Seninle ne yapacağım ya ben,’ diye düşündü Ainz, kibirli bir şekilde Zenberu’ya bakarken. Görünüşe göre sürekli pratiğini yaptığı şey sonunda meyvesini vermişti, çünkü Zenberu'nun bedeni şu an dehşet içinde donup kalmıştı.

 

“Eh, eğer öyle bir şey olursa ben de seni yok etmek zorunda kalırım. Umursadığımdan değil ama... Söylediğin oldukça cesurca bir şeydi. İhanetinin, köyündeki tüm kertenkeleadamların sonuna sebep olabileceğini de düşündün mü?”

 

“Gerçekten öyle yapmayacağınıza inanıyorum, Majesteleri.”

 

Zenberu ona bakarken, Ainz çenesini baş parmağı ve işaret parmağının arasına aldı. Ardından bir bildiri yaptı.

 

“Görünüşe göre yanılıyorsun. Ben konuları avantajlarına ve sorumluluklarına göre ele alırım. Her ne kadar bir adamın ihaneti yüzünden koskoca bir grubu yok etmeyecek olmam muhtemel olsa da eğer ki benzer bir durumun gelecekte olma ihtimali olursa ve onları hayatta bırakmam da belli bir avantaj sağlamıyorsa, cidden onları hiç beklemeden öldürmeyeceğimi mi düşünüyorsun? Yoksa beni beyinsiz, sevgi pıtırcığı birisi mi sandın?”

 

Zenberu’nun ifadesi değişti.

 

Ancak Ainz, bunun da nasıl bir ifade olduğunu bilmiyordu.

 

Bir namevt olarak bunu söylemesi garip olabilirdi, ancak Kertenkeleadamların biraz cingöz olduklarını düşünüyordu.

 

Diğer ırkların ifadelerini anlamanın bir gereği yoktu. Sonuçta kendisi, Suzuki Satoru adında bir insana ait anıları ve tecrübeleri olan bir namevtti.

 

Zenberu konuşmayacak gibi göründüğü için Ainz devam etti:

 

“Ah, endişelenme. Bana ihanet etsen bile bu köyü yok etmeyeceğim. Sonuçta bu organize olarak yapılan bir ayaklanma olmazdı, ve senin kişiliğine ve tarihine baktığımızda da bu hareketin oldukça anlaşılabilir olurdu. Onlar senin eski dostların... Sana iyilikleri olan kişiler, değil mi? Neden onlardan taraf olacağını anlıyorum. Ancak, kendimi tekrar etmeme izin ver. Sebepsiz bir şekilde Cüce Krallığı’nı yok etmeyeceğim.”

 

Orada oyuncular olsun ya da olmasın, Ainz diyaloğa girmeden düşmanca tavırlar sergilemek istemiyordu.

 

Sonuçta işler, komşu ülkelerle pek iyi gitmiyordu.

 

Şu anda en iyi ilişkileri olan ülkeyi bağımlı bir devlet haline getireceklerini de düşününce, cücelere de savaş açarlarsa isimleri rezillik içinde anılırdı.

 

Bu sebepten ötürü, yapmaları gereken en iyi şey cüceler ile arkadaşlık kurmaktı. Böylece komşu ülkelere, Büyü Krallığı’nın, paktlar ve antlaşmalar yapılabilecek bir ülke olduğunu göstermiş olurlardı. Ayrıca bu onlara moral verirdi ve dışarıda bir yerlerde saklanan bir oyuncu varsa ona saldırmadan önce kendini kısıtlamasına sebep olurdu.

 

Oyuncular, Büyü Krallığı’ndan ürkse ne olurdu?

 

Büyük ihtimalle Büyü Krallığı’nı şeytani bir imparatorluk olarak ilan edip bir yardım çağrısı ile birleşip savaş açarlardı.

 

Bir diğer taraftan, Büyü Krallığı, uygun, iyi bir ülke gibi, Cüce Krallığı ile bir dostluk antlaşması imzalarsa ne yaparlardı?

 

Bazıları bunun şantaj ile imzalatıldığını söyleyebilirdi tabii ki. Ancak yüzeyde, bu adil ve normal bir antlaşma gibi görünecekti.

 

Teorik olarak düşünülünce, eğer bir oyuncu, Büyü Krallığı’na savaş açmaya karar verirse kendi seviyesindeki varlıkları -ki bunlar büyük ihtimalle diğer oyuncular olacaktı- sfere katılmak için davet edecekti. Fakat bu insanlardan bazıları, Büyü Krallığı’nın iyi bir ülke olduğunu düşünebilirdi. Bu savaş karşıtı kişiler, cüce antlaşmasını bir sebep olarak sunup bu savaştan çekilebilirlerdi.

 

Elbette bu küstahça bir varsayımdı fakat düşmanı dağınıkken saldırıp onları yenebilir ve “İşte bu yüzden savaşmak istemedim,” deyip düşmanları paramparça edebilirdi.

 

Bu yüzden de ölümlülerin bölgesine bizzat olarak gitmek istiyordu.

 

Sonuçta Ainz’in korktuğu tek şey bir grup oyuncuydu, sadece bir ya da iki oyuncu değil.

 

Dünya Sınıfı eşyaları olan oyuncuların korkutucu olduğu doğruydu. Aynı şey, Dünya Şampiyonu gibi güçlü sınıfları olan oyuncular için de geçerliydi. Fakat tek başlarınalarsa, Yirmi’den bir eşyayı kullanmadan Nazarick’i yenemezlerdi.

 

“O yüzden rahat olabilirsin.”

 

“Şimdi daha iyi anladım.”

 

“Evet. Bu en iyisi için. O zaman bu görevde sana güvenebilir miyim, Zenberu?”

 

“Anlıyorum, Majesteleri. Geçmişte bir süreliğine konakladığım cücelerin mağara şehrine götüreceğim sizi.”

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-25 12:58:06
Kat muhafızlarının taptığı adamla böyle konuşmak baya cesurca
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-09 02:02:59
Çeviri için teşekkürler
Darksiders78 (24 puan) Üye
2021-06-25 17:59:47
Çeviri için teşekkürler 😘
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-25 21:51:39
Çeviri için teşekkürler
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 09:01:41
Elinize sağlık
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 13:07:45
Çeviri ve edit için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-08 17:40:55
Bölüm için teşekkürler.
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-08 21:07:24
Yaşamaktan sıkılmış adamın hali bir başka oluyormuş onu öğrendik.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-06 15:23:20
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 17:42:59
zenberuyu izleyen diğer kelerlerin kuyruk pıt
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-19 22:13:40
Zenberu sendeki cesaretin milyonda biri olsa varya.... Bölüm için teşekkürler.
Vampire (369 puan) Üye
2019-10-11 13:20:11
Bu ne cesaret
deden18 (428 puan) Üye
2019-09-24 17:26:33
T*ssağa bak kertenkele adamdaki
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-23 01:26:27
Zenberu, cocytus seni bi daha elden geçiricek :d
ViJinix (1266 puan) Üye
2019-03-28 18:00:47
Zenbura işkence odasına gitmek istiyorsun galiba ?
Devilman (2387 puan) Üye
2019-01-05 16:38:33
Zemberu sen yaşamaktan sıkıldın herhalde