Overlord

06 Ocak 2019
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2850 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 11

Cüce Topraklarının Peşinde -1

Bölüm 2: Cüce Topraklarının Peşinde

 

1



Shalltear ve Aura, kendi seçtikleri takipçileri ile birlikte Kertenkeleadam köyünün yakınlarındaki göl kenarında toplanmıştı.


Shalltear’ın altında, hepsi seviye 80 civarında olan 25 namevt bulunuyordu. Aura ise 30 tane büyülü hayvan seçmişti. Shalltear, Aura ve Ainz’e eşlik eden altı tane Vampir Gelini de bulunuyordu. Ve bir de Ainz’in getirdiği beş tane Hanzo vardı. Bunun yanında, mamutlara benzeyen, oyun içi parayla çağrılmış beş büyülü yük hayvanı vardı. Söz konusu hayvanların iki yanında da, YGGDRASIL’de sıkça kullanılan tipte yük koşumları asılmıştı.



Sadece seviye 40 civarlarında olduklarından dolayı gruptaki en güçsüz yaratıklar olduğu söylenebilirdi. Yine de yük taşıma kapasiteleri oldukça etkileyiciydi ve sahip oldukları soğuk ile ateş direnci de, donmuş tundralarda ya da lavla kaplı kalderalarda rahatlıkla hareket edebilmelerine olanak sağlıyordu. En önemli özellikleriyse, görünüşlerinin aksine hareket kabiliyetleri oldukça yüksekti ve uzun süre yemeden ya da içmeden dayanabilirlerdi.



Ainz, Cocytus’a arkasında kalmasını emretti ve Zenberu’yu çağırdı.



“Ne istemiştiniz, Majesteleri?”



Zenberu, Zaryusu ve Crusch’tan -Ainz isimlerini hatırlayabilmişti- uzaklaştı ve Ainz’in önüne geldi. Ainz, Crusch’ın tuttuğu küçük beyaz kertenkeleadama bakmadan duramıyordu.



Crusch, Ainz’in koleksiyoncu ruhunu hissetmiş olmalıydı ki çocuğunu korumak için içgüdüsel olarak harekete geçti.



Onu sizden koparacak değilim ya...



Biraz depresifleşen Ainz, Zenberu’ya üç eşya uzattı.



“Al bunları. Bu yüzük yeme, içme ve uyuma ihtiyaçlarını yok ediyor. Bu yüzük soğuğa karşı dirençli olmanı sağlıyor. Ve bu kolye de [Uçuş] büyüsünü kullanmana olanak veriyor. Nasıl kullanacağını sonra anlatırım. Bir uçurumdan falan düşersen diye.”



“Çok teşekkürler, Majesteleri.”



Bu, YGGDRASIL günlerinde kullandığı temel tırmanma ekipmanıydı. Azellisia Sıradağlarında karşılaştığı herhangi özel bir etkiye karşı ekipmanını değiştirebilirdi.



“Hazırlıklarınızı böldüğüm için özür dilerim. Gereken her şeyi hallettim. Geri dönebilirsin şimdi.”



Zenberu kafasını salladı ve sessizce geri döndü.



“Cocytus. Çocuklar oldukça meraklı görünüyor.”



Çocuklar kaçmıyordu ancak mesafelerini de koruyorlardı. Parlak gözleriyle Ainz ve beraberindekilere bakıyorlardı.



Mm. Çocukları insan şehrine götürürsem adapte olabilirler mi ki? Hayır, tam tersini yapıp bu köye insan çocuklarını getirirsem ne olur? Belki de yakınlara bir kamp bölgesi kurmalı ve kertenkeleadam çocuklarını oraya götürmeliyim.



Ainz bir insan, bir kertenkeleadam ve bir goblin çocuğunun beraber oyun oynadığını hayal etti. Ardından bu görüntüye iki kara elf çocuğunu, Aura ve Mare’yi de ekledi. Sonra Shalltear’ı da kattı.



Shalltear’ı da katmıştı çünkü Aura’nın yanında, namevtlerle ve büyülü hayvanlarla yaptığı hazırlıkları görmüştü. Özel bir önemi yoktu tabii.



Bu hayali sevdim. Belki de bunu Albedo ve Demiurge’e önermeliyim.



“Eğer. Onlar. Sizi. Rahatsız. Ediyorsa. Hemen. Ayrılmalarına. Dair. Emir. Vereyim mi?”



“Demek istediğim o değildi... Sence çocuklar, farklı ırklardan olsa bile anlaşamazlar mı? İnsan çocukları ile kertenkeleadam çocuklarının el ele yürüyebileceğini düşünmüyor musun?”



“Ben. Emin. Değilim. Ama. Eğer. Sizin. İsteğiniz. Bu. İse. O. Zaman. Ama. El ele. Tutunacaklarını. Çok. Sanmıyorum. Ainz. Sama.”



Bunun benim isteğimle alakası yok ki. Mesele farklı ırkların beraber anlaşıp anlaşamayacağı. Sanırım kral olduğumdan dolayı bu öneriyi yapamam.



Ainz’in fikirleri her zaman mutlak emirler olarak algılanıyordu. Bu da, belli bir noktaya kadar oldukça korkutucuydu.



“Cidden de... O zaman, yola çıkma vaktimiz geldi. Aura, Shalltear! Hazır mısınız?”



İkisi de neredeyse anında cevap verdi.



“Evet! Her şey hazır!”



“Aynı şekilde. Emri verdiğiniz anda harekete geçebiliriz, Ainz-sama.”



“Zenberu!”



“Benlik de sorun yok!”



“O zaman, gidelim haydi!”



“Ainz-sama. Dikkatli. Olun! Eğer. Bir. Şey. Olursa. Kuvvetlerimi. Her. An. Size. Yardıma. Gönderebilirim.”



Cocytus haklıydı. Eğer yakınlarda bir düşman oyuncu varsa işler tam ölçekli bir savaşa evrilebilir ve çok fazla askeri kuvvet gerekebilirdi. Ancak...



“Bu elbette olabilir. Ancak bu bir keşif kuvveti. Eğer güçlü biri ile karşılaşırsak gerekli bilgiyi toplayıp hemen geri çekileceğiz. Eğer böyle bir şey olursa, savaş alanında senin başarılarını bekliyor olacağız.”



“Anlaşıldı!”



***



Planları, Zenberu’nun aklında kalanlara göre kuzeye doğru ilerleyip dağlara tırmanmaktı.



Atlı namevtler ön saflarda, Büyü Krallığı’nın sancaklarını gururla taşıyordu.



Gölün çevresinde yaşayan tüm akıl sahibi canlılar Cocytus'un sancağı altındaydı. Bu yüzden, sancakları çekmek, saldırıdan korkmalarına gerek olmadığı anlamına geliyordu. Ancak bu sadece akıl sahibi canlılara, hüküm altında olma konseptini anlayan kişilere uygulanabilirdi. Bu, düşük zekalı canlılara, örneğin yaratıklara bir anlam ifade etmiyordu. Hatta tam tersi, bu yaratıkların onlara saldırma ihtimalini artırıyordu. Yine de bu ormanda Ainz ve grubunun başa çıkamayacağı bir yaratık yoktu.



Shalltear, bu tarz aptal yaratıkları bulabilmek için etrafa bakınsa da tek bir canavar bile bulamamıştı. Nihayetinde, gölün en kuzey ucuna varmışlardı.

 

Bakışları, gölü besleyen küçük bir akıntıdan yukarı çıktı ve Azellisia Sıradağlarının çıkıntılı zirvelerine takıldı. Masmavi gökyüzünün ve güneşli bir havanın altında bu manzara oldukça heybetliydi ve Ainz’in kalbinde sönük bir duygu yerleştirmişti.



Tam o anda Zenberu, Ainz ile arasındaki mesafeyi kapattı ve bir öneride bulundu.



“Sizin önünüzden yürümeme izin var mı? Etrafa bakınmak anılarımı tazelememe yardımcı olabilir.”



Doğal olarak da karşı çıkmamıştı.



“Pekala. Sıranın başına git o zaman. Ama yalnız gitme. Benim halkımdan birini yanına al. Eğer bir şey saldırırsa onu kalkan olarak kullan ve geri çekil. Sen, bu seferin çok önemli bir üyesisin.”



“En derin teşekkürlerimi sunuyorum.”



Emrettikten -daha doğrusu istedikten- sonra sürdüğü büyülü hayvanı itaat etti ve hareket etmeye başladı. Zenberu’nun herhangi bir biniş tecrübesi olmadığından dolayı Ainz ona Aura’nın, teknik gerektirmeden, konuşma ile yönetilebilecek bir büyülü hayvanını vermişti.



Göl kenarında ilerkenki hızları ile dağlarda ilerledikleri hız arasında çok büyük bir fark vardı.



Bir başka deyişle oldukça yavaşlamışlardı.



İlk başlarda, akıntıyı kuzeye doğru takip etmişlerdi ancak sonra bir şelalenin etrafından dolaşmak için hızlarını kesmişlerdi.



Zenberu, geldiği rotayı hatırlamak için elinden geleni yapıyordu ancak seneler önce, tam tersi yönden sadece bir kere geldiği bir yolu hatırlamaya çalışmak oldukça zordu. Buna ek olarak yükselme hızları da oldukça yavaştı, bu yüzden ağaçlar görüş alanlarını engelliyordu.



Toprak şekilleri değişmemiş olsa bile zaman ilerledikçe ağaçlar büyüyordu.



Zenberu, zihnini zorlayarak devam etti.



Gruptaki çoğu kişinin dinlenmeye ihtiyacı yoktu, ancak grubun en önemli kişisi, yani Zenberu bir istisnaydı. Bu sebepten ötürü birkaç kez durup sonra tekrar devam ediyorlardı.



Bir anlığına uzaklarda yaratıkların görüntülerini yakaladılar fakat yaklaşmaya yelteniyor gibi durmuyorlardı. Belki Ainz'in grubu kalabalık olduğundandı, belki de yaratık çoktan karnını doyurduğundan. Ainz, bilinmeyen bir yaratığı yakalayıp oynamanın eğlenceli olacağını düşündü ancak bu fikirden kısa süre sonra vazgeçti.



Şu an ana hedefleri Cüce Krallığı’na ulaşmaktı.



Ainz biliyordu ki, aynı anda iki tavşanı avlamaya çalışan bir avcı ikisini de yakalayamazdı.



Hafif bir azap hissederek, acele etmeye karar verdi Ainz.



Grupları ormanın ucuna vardığında ağaçlar iyice kısalmış, güneş dağların ardından batmaya başlamıştı.



Mavi gökyüzü artık kızıla boyanmış, çok geçmeden de gece çökmüştü. Dağların, sonsuz bir yıldız denizindeki siluetini tarif edecek tek kelime haşmetli idi. Bu manzaranın, bulundukları dünyanın sadece küçük bir parçası olduğunu bilmek bile Ainz’in baskı altında hissetmesine yetti.



Sinüsleri kıpırdadı ve tertemiz, hoş kokulu havayı içine çekti.



Bunu neden yapabiliyordu? Daha doğrusu, bunu yapabiliyorken yemeklerin kokusunu neden alamıyordu? Ainz bu düşünceleri aklından uzaklaştırdı ve Nazarik ya da E-Rantel’de bulunmayan bu havanın tadını çıkarmayı tercih etti.



YGGDRASIL’de, doğanın güzelliklerini böyle tecrübeleyemezdi.



İçinin bir şeyle dolduğunu hissetti, sanki Momon olarak maceralara çıkmış ve tecrübe kazanmış gibiydi. Ainz’in kalbi memnuniyet ile doldu. Şu anda Cüce Krallığı’nı bulmadan geri dönseler bile bunu hiç umursamazdı.



Bu... Bu, maceracıların gördüğü manzaralar böyle mi?



Ainz kendi kendine kıkırdadı ve arkasındaki kişilere seslendi.



“O zaman, bu gece burada kamp yapacağız.”



Herkes onayladıktan sonra Shalltear, “Nazarick'in Yüce Yeraltı Mezarı’na geri dönelim mi?” diye sordu Ainz’e.



Elbette, yapılacak en bilgece şey burayı işaretlemek ve geceyi geçirmek için herkesi güvenli bir bölgeye ışınlamaktı. Ancak bir sebepten ötürü böyle yapmak istemiyordu. Bu, işin artılarına ya da eksilerine göre verilmiş bir karar değildi, tamamen duygusaldı.



“Gerek yok. Burada kamp kuracağız.”



“Ama Ainz-sama, sizi böyle bir yerde kamp yaptırmak...”



Etrafına biraz bakınan birisi, açıkta duran kayaları görebilir ve buz gibi esen -tabii ki Ainz’e soğuk bağışıklığı yüzünden etkisi olmayan- rüzgarların vücut ısısını çaldığını hissedebilirdi. Soğuğa direnci olmayan ya da kalın bir şekilde giyinmeyen herkes vücuduna iğnelerin batması gibi bir şey hissederdi. Bunun sebebi büyük ihtimalle rüzgarın büyük kar kütlelerinin üzerinden soğuk hava olarak esmesiydi.



Ainz, doğanın bu görkemi gözlerinde gitgide büyürken gülümsedi.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-09 19:33:12
Çeviri için teşekkürler
Darksiders78 (24 puan) Üye
2021-06-25 18:12:38
Çeviri için teşekkürler 😘
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 14:32:03
Çeviri ve edit için teşekkürler
Itachi (1044 puan) Üye
2020-07-19 03:32:38
Çeviri için teşekkürler.
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-08 21:57:25
Lan böyle anlatıyor ya. Aq animesi çıkınca bu kısımların ne kadarını keserler ya da ne kadar gösterirler diye düşündükçe bölümü okurken aldığım hazzı rahatsızlığa çeviriyorum ya...
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-06 15:46:41
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 18:13:36
emeklerinize sağlık
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-19 22:45:05
Bölüm için teşekkürler.
Vampire (369 puan) Üye
2019-11-01 07:56:04
Teşekkürler
deden18 (428 puan) Üye
2019-09-24 17:57:15
Elini
Syke (3572 puan) Üye
2019-01-08 11:12:47
Güzel bölümdü
Devilman (2387 puan) Üye
2019-01-07 08:56:28
O manzarayı animede nasış yapwrlar diye düşünmeden edemiyorun tabi bu sahneleri koyacaklarından bile emin değilim
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-19 22:44:20
@Devilman, Animesi çıkarsa.
Devilman (2387 puan) Üye
2020-04-20 18:30:36
@ARS, çıkmama ihtimali yok gibi bir şey.
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-20 18:37:54
@Devilman, Umarım yakın zamanda çıkar
maahhaam (4749 puan) Üye
2019-01-06 21:14:01
Çeviri için nteşekkürler
bust3d (3373 puan) Üye
2019-01-06 20:36:54
Çeviri için teşekkürler.