Overlord

06 Ocak 2019
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2701 Görüntülenme
Bu bölümü 34 Kişi beğendi.
Cilt 11

Cüce Topraklarının Peşinde -6

“Hiiiiieeeeee!”



Madenci, dönüp ona baktığında sanki ölüyormuş gibi bir çığlık attı.



Sakalı uzundu, cüce ırkına mensup olduğu su götürmezdi.



Gözleri fal taşı gibi açılan adam kahverengi pelerinini sıkıca kendine sardı.



Ancak, yaptığı tek şey buydu. Adam hala oradaydı. Ancak böyle düşünen tek kişi Ainz gibiydi.



“Hıh! Görünmezlik demek...”



Aura’nın sesi, görünmezliği görebilen Ainz’in dikkatli bir şekilde cücenin olduğu yere bakmasını sağladı. Aura’nın dediği gibi, cücenin görüntüsü artık biraz daha soluktu.



Pelerin büyülü bir eşya olmalı, ve o hareketiyle görünmezlik gücünü ortaya çıkartmış olmalı. Shizu ile neredeyse aynı gibi görünüyor.



“Hey, hey, seni incitmeyeceğimi biliyorsun değil mi, cüce-san? Orada olduğunu biliyorum. İzin ver de bir bakayım sana.”



Aura’nın sevgi dolu, kalp ısıtan sesinin cücenin kalbinde büyük bir etkisi olmuş olmalıydı.



Pelerininin bir kısmını ayırdı ve aralıktan Aura’ya baktı.



“Sen, sen bir kara elf misin? Burada ne yapıyorsun?”



“Hm? Cüce şehrine geldiğimde bomboş olduğunu gördüm, o yüzden neden kimse olmadığına bir bakayım dedim. Etrafa bakındım ve buraya geldim.”



“An... Anladım...”



“Cüceler birkaç sene öncesine kadar hala burada yaşıyormuş. Şimdi neredeler? Bir şey mi yaşandı? Ve konusu açılmışken, neden sana bakmama izin vermiyorsun?”



Cüce yavaşça hareket etti, fakat Aura onu gözleriyle takip etti.



“Peki... Cidden de beni görebiliyorsun.”



Cüce, pelerinini geri katladı. Bu büyük ihtimalle büyü etkisini yok ediyordu. Bu olanlar, onun perspektifinde hiçbir şey değişmediği için Ainz’e oldukça gülünç gözüküyordu.



“O zaman, haydi yeni bir sayfa açalım. Nasılsın? Ben Ainz Ooal Gownun Büyü Krallığı’ndan Aura Bella Fiora.”



“Büyü Krallığı mı? Cahilliğimi affedin, fakat bu bir kara elf krallığı mı? Öyle bir şey mi? Ah, affedersiniz. Ben de Cüce Krallığı’ndan Gondo Ateşsakal. Tanıştığıma memnun oldum.”



Aura elini uzattı. Gondo bunun ne anlama geldiği biliyor gibiydi, kirli elini uzatıp sıkmadan önce sildi.



İşler iyi gidiyor gibi. Ainz, büyüsünü korumaya devam ederken olanları izledi ve kafasını salladı.



“Eh, çok resmi olmamıza gerek yok sanırım.  Normal konuşmaya ne dersin?”



“Ohhh! Ben de bizzat bunu sormak üzereydim. Ben halk arasından gelen sıradan bir kişiyim. Ancak siz önemli biriyseniz tek yapabileceğim sessiz kalmak.”



Aura, Gondo'nun güldüğünü gördü, Aura da ona gülerek cevap verdi.



“O zaman, az önceki soruma gelirsek. Birkaç yıl öncesine kadar burada yaşayan cüceler varmış. Nereye gittiler?”



“Mm, üç yıl önce hepsi başka bir şehre gitti. Bir sorun mu var?”



“Evet, sayılır. Burada kaldığını söyleyen bir kertenkeleadam ile buraya geldim. Buradan bana o bahsetti.”



“Kertenkeleadam mı? Beş yıl önce mi?”



Gondo kısa bir süre düşündükten sonra avuç içine bir yumruk attı.



“Ohhh! Onu bizzat görmedim ama öyle bir şey olduğundan haberim var. Bir kertenkeleadamın bizi ilk ziyaret edişiydi, o yüzden oldukça büyük ses getirmişti. Oldukça kalın kolları olan bir arkadaştı sanırım değil mi?”



“Evet öyle! Evet o.””



Gondo “Anladım, anladım,” diye tekrar tekrar mırıldandı. Gözlerindeki bakış, gardını indirdiğini gösteriyordu.



“O kertenkeleadama nazikçe davranmış kişi de taşınmış görünüyor. Nereye gittiğini söyleyebilir misin?”



“Eh, sana söylemekte pek sorun olacağını sanmıyorum... Ama duyduğuma göre kara elfler toprağın altında yaşamazlarmış, haksız mıyım? Yolu bilsen bile güvenli bir şekilde ulaşabilir misin ki?”



“Eh, sorun olacağını sanmıyorum ancak yer üstündeki rotayı da bilmek isterim.”



Gondo, sakallı suratını buruşturdu.



“Ah, özür dilerim. Yüzeye çok nadir yolculuk ediyorum, o yüzden oraya giden rotayı tarif etmekte kendime pek güvenmiyorum. Bahsettiğim şehir Feoh Gēr.  Tek yapabileceğim kaba tarifler vermek, şu kadar kilometre kuzeye gidin falan gibisinden.”



“O da olur. Aslında, yolu göstermeni isteyecektim. Seni tutsam nasıl olur? Para da öderim elbette...”



“Ne çekici bir teklif. Yine de sen... Hayır, az önce bir kertenkeleadamdan bahsetmiştin... İkiniz buraya yalnız mı geldiniz? Daha bir yetişkin değilsin değil mi? Sizinle beraber kaç kişi var?”



“Çok az. Yine de buraya hep beraber gelseydik sorun çıkabileceği için onları tünel girişinde bıraktım.”



“Girişte mi? ...Hm?”



Gondo bir şeyleri hatırlamışcasına düşüncelere daldı. Yine de bu çok kısa sürmüştü. Düşüncelerini bir kenara attı ve konuşmaya devam etti.



“Eh, rahatladım. Tünele tek başına girmek... Çok da iyi bir fikir değil. Sen yer altında yaşayan biri değilsin, o yüzden büyük ihtimalle bilmiyorsun ancak toprağın altında özgürce dolaşan birçok yaratık var. Birinin yalnız başına gidebileceği bir yer değil. Eh, bendeki büyülü ekipmana sahip olsaydın belki bir şeyler yapabilirdin...”



Peşi peşine Aura’nın kıyafetine, üstünde bir büyülü eşya taşıyor mu diye baktı.



“Peki o zaman, yoldaşlarını şikayet etmem lazım. Bir çocuğu böyle yalnız başına göndermek yetişkinler için tamamen bir rezillik.”



Gondo arkasını döndü ve yanında durmakta olan taşları bir çuvala doldurdu.



Çuval şişmemişti bile. Bu da bir büyülü eşya olmalıydı. Ardından yakındaki feneri alıp kapağını açtı.



Şaşırtıcı bir mavi ışık -büyülü bir ışık- tüneli aydınlattı. O zamana kadar ikisi zifiri karanlıkta konuşmuştu.



“Gidelim o zaman. Zifiri karanlıkta görebiliyorsun sanırım, ama yine de ışığın faydası olur değil mi? Eh, canavarlar tarafından fark edilmemizi kolaylaştırıyor gerçi, o yüzden çok tavsiye etmiyorum. Canavar geldiğinde kaçabileceğin bir yol var mı? Burada çok yaygın değiller ama ihtimaller sıfır da değil.”



Ainz kafasını salladı. Cüce, Aura’nın gücünü bilmiyordu, o yüzden ona karşı böyle olgun bir şekilde davranması takdire şayandı. Ancak Ainz, Gondo’nun yeteri kadar tedbirli olmadığını hissediyordu. Ona tavsiye vermeden önce çeşitli olasılıkları göz önünde bulundurmalıydı.



“Endişelenme. Tek başıma çok rahat kaçabilirim. Ayrıca yalnız da değilim.”



Aura, Ainz’in olduğu tarafa baktı. Ancak bakışları biraz kaymış gibiydi.



“Hm? Cidden mi? Benim görünmezlik pelerinim var, o yüzden beni boş verip kaçabilirsin. Ancak toprakta gezinen canlılar rakiplerinin yerini, yerin titreşimine göre tespit edebilir. O yüzden dikkatsizce hareket etmemen konusunda seni uyarmak istedim.”



Gondo homurdanarak çuvalını sırtına attı ve ayağa kalktı.



“Gidelim o zaman.”



Gondo ilerledi. Aura ve hala fark edilmemiş olan Ainz de arkadan onu takip etti.



“Şimdi düşündüm de, bu mekanın güvenli olmadığını söylemiştin, ancak burası önceden bir cüce şehri değil miydi? Burayı tahliye edecek kadar tehlike arz eden şey neydi?



“Şey, bu şehir değil, şu anki başkentimiz Feoh Gēr idi. Kuzeybatıda bulunuyor. Yakınlarda bir Quagoa (Dehliz Yaratıkadamı) keşfettik. Şehrimiz bölük pörçük yok edilirse oldukça trajik olurdu, o yüzden biz de bu şehri, yani Feoh Raiđō’yu geçici olarak terk ettik.”



“Quagoa mı? Nasıl bir ırklar?”



“Evet. Bizim gibi yer altında yaşıyorlar... Ama çok belalı elemanlar. Aramızdaki durumlar o kadar kötü bir halde ki ilk gördüğümüz yerde birbirimize saldırıyoruz.”



Gondo, tünellerde yürürken Quagoalar hakkında konuştu. Bu büyük ihtimalle Aura’nın dikkatini çekmek içindi.



İlk bakışta bu yaratıklar iki ayak üstünde duran, köstebeğimsi yarı insanlara benziyordu. Boyları 140 santim civarlarında, kiloları ise 70’li kilolardaydı ve kısa, ancak güçlü bedenleri vardı.



Büyük bir çoğunluğu koyu kahverengiydi ve bazen de siyah ya da kahverengi oluyorlardı. Kırmızı ya da mavi gibi özel renkleri olanlar ise o kişinin güçlü biri olduğunu gösteriyordu.



Işığın giremediği yerlerde yaşıyorlardı, ancak görüşleri diğerlerinden daha kuvvetliydi.



Teknolojik seviyeleri düşüktü, daha düşük olmasa bile en azından kertenkeleadam seviyesindeydi. Silah ya da zırh yapmıyorlardı, çünkü pençeleri ve kürkleri, vasatın altındaki savaş ekipmanlarından daha iyiydi.



Bedenlerinin tamamını kaplayan kürk metal zırhlar kadar sertti ve metal silahlardan gelen saldırıları önleyebilirdi. Gençliklerinde nadir metaller ile beslenirlerse bu kürk daha da sağlamlaşıyordu. Hasara olan dirençleri, kürklerinin renginden anlaşılabiliyordu.



Bir YGGDRASIL oyuncusunun bakış açısına göre, hasar direncine karşı bir ırksal özellikleri olduğu söylenebilirdi. Bu durumda bu hasar da metal silahlara karşıydı. İşin önemli kısmı, metal silahlara ne kadar dirençli olduklarıydı. Bağışıklık seviyesinde olması pek muhtemel değildi ancak yine de bir araştırma gerekliydi.



Bir de metali bile kesebilen pençeleri vardı. -tıpkı armadillolar ve karıncayiyenler gibi-



“Demek öyle tipler... Sanırım az önce şehirde onların izini bulduk.”



Gondo aniden durdu ve Aura'ya baktı.



“Ne dedin? Burası onların yuvası mı artık? Tıpkı orası gibi olmuş!”



“Orası mı? Eh, buraya mesken tutmuşlar gibi durmuyor. Sadece gözcülük için gelmiş olmaları muhtemel. Yine de burayı terk edeceksiniz neden yok etmediniz?”



“Doğru diyorsun, ancak burayı sonsuza dek terk etmeyi amaçlamıyorduk. Ordularımız hazır olduğunda tekrar almayı planlıyoruz. Gördüğün gibi, burada çok fazla cevher var, tıpkı az önce kazdığım yer gibi.”



“Hm~”



İkisi sessizce yürüdüler. Konuşmalardaki bu boşluklar oldukça sıradandı ve yeni bir konu ile doldurulmadığında konuşmaları bitecekti. Ainz, ikisinin konuşacağı tüm konuların bittiğini düşünüp kendini göstermeye karar verdi. Tünelden ayrılıp namevtleri görmeden önce Gondo’ya olan biteni anlatsa iyi olacaktı.



“O zaman, kendimi tanıtmamın vakti geldi.”



Ainz bunu söylerken [Mutlak Bilinmezlik] hala devredeydi, bu yüzden sesi ikisine erişmemişti.



Biraz utanmış hisseden Ainz büyüyü devre dışı bıraktı.



Gondo, Ainz’in varlığını sezmiş olmalıydı ki döndü ve gözleri fal taşı gibi açıldı. Bakışları birçok duyguya girip çıktı. Şaşkınlık, şok, dehşet, kafa karışıklığı ve sonra...



“Eeeeeehhhhhhh!”



Ainz onu rahatsız edecek bir ses yapıp yapmadığını düşündü, ancak Gondo sıkı bir şekilde Aura’nın elini tutmuştu.



“Bir can.... Bir cana...! Kaç! Kaç hemen! Çabuk! Kaç!!”



Ancak Aura bunun kim olduğunu biliyordu ve kaçması için bir sebebi yoktu.



“Acele et, çabuk ol kaç!!!”



Gondo, dev bir kayaya zincirlenmiş gibiydi ve hareket edemiyordu.



“Çok, çok ağır! Sorun ne?! Bana bir şey mi oldu?!”



“Korkma... Gondo.”



Ainz konuştuğu anda Gondo’nun korkmuş yüzü seğirdi.



“Nasıl... İsmimi nasıl biliyorsun! Benim beynimi mi okuyorsun yoksa?!!! Yoksa büyü mü?!!!”



Cidden de maskeyi giymeliydim, diye düşündü Ainz. Ardın Gondo’yu daha fazla galeyana getirmemek için sakince konuştu.



“Sakin ol. Konuşmanıza kulak misafiri oldum. Ben Büyü Krallığı’nın hükümdarı, Büyücü Kral Ainz Ooal Gown’um.”



Gondo’nun yüzü tekrar duygu karmaşası yaşadı, ardından gözleri Aura ve Ainz arasında gidip geldi.



“Büyü... Büyü Krallığı mı? Büyü Krallığı kara elflerin ülkesi değil mi?”



“Hayır, beni kralı olarak gören birçok farklı ırkın ülkesi.”



“...Eh? Cidden mi?”



Gondo’nun gözlerinde ihtiyat ve şüphe varken sesinde gerginlik ve endişe vardı.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-12 11:56:21
Çeviri edit için teşekkürler
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-09 21:09:22
Çeviri için teşekkürler
Darksiders78 (24 puan) Üye
2021-06-25 18:42:34
Çeviri için teşekkürler 😘
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-26 20:02:18
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-20 18:21:47
Guzel bölümdü ceviri icin teşekkürler
stakr (27 puan) Üye
2021-01-05 20:36:34
Elinize sağlık
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 10:42:01
Elinize sağlık
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 17:11:18
Çeviri ve edit için teşekkürler
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-09 09:02:32
Cüce altına kaçırmadığına çok şaşırdım.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-07 15:57:26
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 19:26:56
:D yazık la
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-19 23:35:59
Bölüm için teşekkürler.
Vampire (369 puan) Üye
2019-11-02 08:53:48
Hahahaha
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-24 00:14:13
Orda Albedo veya Cocytus olsaydı şuan kellen yerdeydi Gondor
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-19 23:35:33
@Ulaş, Bu kadarla da kalmazdılar.
ViJinix (1266 puan) Üye
2019-03-29 08:33:07
Gondo sakin yavrum
Devilman (2387 puan) Üye
2019-01-08 13:07:40
Gondo çok sempatik bir karakter gibisin sevdim seni xD