Overlord

13 Ocak 2019
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2260 Görüntülenme
Bu bölümü 29 Kişi beğendi.
Cilt 11

Yaklaşan Kriz- 2

Onların quagoa olmasını beklemişti ancak bu ihtimali hemen kafasından attı. Eğer onlar quagoa olsaydı onları tarif etmek için bu kelimeleri kullanmazdı.



“Sakin ol! Ne dediğini anlayamıyoruz! Neler oldu? Herkes iyi mi?”



“P-peki! Girişte korkunç yaratıklar var! Buraya doğru gelen quagoa ordusu hakkında konuşmak istediklerini söylüyorlar!”



“Neee?!”



Zamanlamaları çok kusursuzdu. Bu iki olayın bağlantısız olduğunu hayal bile edemezdi. Bu kişiler quagoaların patronu muydu, yoksa Büyük Yarık’ı geçmelerine yardım eden kişiler mi?



“Kim... Onlar da kim? Neye benziyorlar?! Personel lideri! Hareket edebilecek herkesi topla!”



“Anlaşıldı!”



Başkomutan, panik içinde ayrılan astını izleyecek zamanı bile bulamadı.



“Kaç yaratık var?! Kayıplarınız neler?!”



“P-peki! 30 kadarlar Ancak savaşmak istiyora benzemiyorlar! Bizimle antlaşma yapacaklarını bile söylediler ancak çok kötücül duruyorlar, o yüzden gerçek amaçlarının bu olduğunu hiç sanmıyorum. Bu işin altında bir bit yeniği olmalı!”



Onları nasıl ‘kötücül’ olarak nitelendirebiliyordu? Ayrıca adam hala nasıl göründüklerini tarif etmemişti. Tekrar sorulunca, asker yutkundu ve açıkladı.



“Çok uğursuz bir aura yayan korkunç görünümlü namevtler!”



“Ne?! Namevt mi?!”



Ölüm ekip biçen, yaşayanlardan nefret eden, yaşayan herkesin düşmanı varlıklar.



“Namevt” lafını duyduktan sonra başkomutanın zihninde birkaç imge belirdi. Örnek olarak Donmuş Zombiler, Ayaz İskeletleri gibi. Ancak bu namevtlerin hiçbiri güçlü düşmanlar değillerdi. Bu adam bunu biliyor olmalıydı. Bu durumda neden böyle korkuyordu ki?



Ayrıca, neden namevtler buraya gelmişti ki? Cüceler ve quagoaların arasındaki katliamdan zevk almak için mi gelmişlerdi?



“Personel lideri, hazır mısınız?! İşiniz bittiği anda harekete geçin! Oradaki namevtlerin ne tür olduğunu bilmiyoruz, ama onları sakın hafife almayın! Bizi hor görmelerine izin vermeyin! Kibirli davranmıyor olabilirler, ancak bize yukarıdan baktıkları anda tehlikedeyiz demektir!!”



2



Gondo’nun önderliğinde, grup ilerledi.



Gondo genellikle yer altından ilerlediğinden dolayı yüzeye çok aşina değildi. Bu sebepten dolayı yön hislerine güvenerek ilerlemek zorundaydı. İlk başlarda Ainz bu konuda endişelenmişti. Ancak Gondo’nun tereddütsüz bir şekilde ilerlediğini görünce adama güvenmeye başladı. Şu anda, rehberlik görevinde ona tamamıyla güveniyordu.



İşin aslı, şimdi quagoalar cüce başkentine saldırdığı için Ainz’i bilerek yanlış yola saptıramazdı. Durum böyle olunca da onun yolu göstermesinde hiçbir sorun olmamalıydı.



Gondo’nun önderliğinde Aura’nın büyülü hayvanları karın içinde sanki kırlardaymışcasına hareket ediyordu.



Artırılmış çeviklikleri ve yüksek enerjileri olan yükseks eviyeli büyülü hayvanlardan da bu beklenirdi. Karlı dağlardaki zayıf hava ve sırtlarında Ainz’in grubunu taşımalarına rağmen hızları bir tık bile azalmamıştı. Kuzeye doğru saatte 100 kilometrelik bir hızla ilerliyorlardı.



Yolculukları sırasında birkaç uçan canavar fark etmişlerdi ancak büyülü hayvanlardan gelen birkaç uluma ve hırlama onları korkutmaya yetmişti. Tüm bunlar sağ olsun, yolculuk süreleri minimuma indirgenmişti.



Bir günden kısa bir süre içinde cüce şehri Feoh Gēr’e olan yolu kat etmişlerdi.



Ainz hayvanını Gondo’ya doğru sürdü ve bir soru sordu.



“Pekala, Gondo. Güneydeki Feoh Raiđō şehrine bir çatlaktan erişiliyordu. Feoh Gēr de mi öyle?”



Eğer öyleyse girmek için bir yol aramaları gerekiyordu. İlk başlarda büyülü hayvanından korkmuş ancak artık alışmış olan Gondo cevap verdi.



“Umu. Cücelerin şehirlerinin çoğu öyledir. Ancak Feoh Gēr, insanlarla büyük çaplı ticaret yapılması planlanarak tasarlandı, o yüzden Feoh Raiđō’dan biraz farklı. İlk olarak, insanların bulabilmesi bile kolay. Ve ziyaretçilerin rahatını en aza indirgemek için dışarıya bir kale kurulu durumda. Gördüğünüzde anlarsınız.”



Ainz bunu duyduktan sonra etrafına bakındı ancak yine de bir yapıya dair hiçbir iz bulamadı.



“En kuzeydoğu ucuna kadar gitmeden göremezsiniz.”



Gondo kendinden emin bir şekilde konuşuyordu. Nereye gittiklerinin oldukça farkında gibiydi. Onları götürebilecek tek kişi o olduğundan Ainz’in şu anda Gondo yanlış olsa bile yapabilecek bir şeyi yoktu, o yüzden tek yapabileceği ona güvenmekti.



“Deme öyle,” dedi Ainz ve bir [Mesaj] büyüsü yaptı.



Yakaladıkları quagoalar Nazaraick’e götürülmüştü. Orada sorgulanmışlardı ve elde ettikleri bilgilerle Gondo’nun raporuna ilave yapmışlardı.



Quagoalar güçlü olana teslim olacak tarzda bir ırktı, ancak Azellisia Sıradağlarında bulunan quagoalar sekiz farklı klana ayrılmıştı ve bir Klan Lordu altında toplanmışlardı. Sayıları 80.000 kadardı.



Bu bilgiyi analiz ettikten sonra Ainz onların ilgisini çekmeyen bir ırk olduğuna karar verdi.



Eğer cüceler ve quagoalar arasından birine yardım etmesini isteselerdi Ainz tereddüt etmeden ilkini seçerdi.



Ancak öğrenmişti ki, gençlik zamanlarında yedikleri metaller quagoaların olgunlaştıkları zamanki gücünü belirliyordu. Eğer Nazarick’teki metalleri yemelerine izin verirse tek bir kişiye bile çok güçlü bir kuvvet kazandırabilirdi.



Ardından Cüce Krallığı’nda bulunan prizmatik cevherleri düşündü.



Prizmatik cevherlerden birini yememiş bile olsa, belki de Klan Lordu bulunduğu konuma, YGGDRASIL’deki nadir metallerden birini yiyerek gelmişti.



Eğer yakalanabilirse, o zaman araştırma yapmaya değerdi.



Eğer Büyü Krallığı’na itaat etmeyi kabul ederlerse onları almayı düşünebilirim, ancak 80 bin kişiyi beslemek konusunda kendime çok güvenmiyorum. Sonuçta istediğim ülke bu tarz bir şey.



Ainz’in istediği ülke...



Kendi hükümdarlığı altında, farklı ırkların ahenk içinde yaşadıkları bir ülke. Ainz Ooal Gown loncasının sahip olduğu fikri tekrar canlandıran bir ülke.



Arkadaşlarının, nerede olurlarsa olsun yaşayabildikleri ve gülebildikleri bir ülke.



Bu durumda, quagoalara biraz merhamet göstermeliydi.



Yine de, bana sadakatlarini sunarlarsa onları nereye koyacağım ki? Bu dağ biraz kıt... Peki ya E-Rantel’in güneyindeki dağ menzili nasıl olur? Ama orada yaşayanlar da olabilir... Umu, ne karın ağrısı... Kertenkeleadamların teknoloji seviyesi onlarla aynı. Belki de onlara hükmetme deneyim işe yarayabilir. Cocytus'un onları idare etmesini sağlamak iyi bir fikir olabilir.



Bunları düşündükten sonra Ainz madalyonun diğer yüzünü de ele aldı.



Ya diz çökmezlerse? Onlara zor kullanarak hükmetmeli miyim? Yoksa onları öldürmeli miyim? Ya da tüm yetişkinleri öldürüp çocukları da deneylerim için mi kullanmalıyım? Onları tek bir klan haline getirip hükmetmek en iyi seçenek mi?



Birçok konuyu düşünürken, Gondo’dan gelen bir bağırış Ainz’in düşüncelerini böldü.



“İşte orada!”



Ainz, Gondo’nun işaret ettiği yere baktı ve bu sefer kesinlikle, dağın bir tarafına yapılmış kale benzeri bir yapı görüyordu.



Grup dümdüz oraya doğru ilerledi. Kendilerini gizlemek için pek çok yolları olsa da böyle yapmalarının bir getirisi olmazdı, bu yüzden direkt olarak ilerlemeye devam ettiler.



Kaleyle olan mesafelerini kapattıkça kaledeki savunmacılar onları fark ettiler ve nöbetçiler birden canlandı.



Tıpkı bir satış konuşması yapmadan önce yaptığı gibi Ainz kıyafetlerine baktı ve cübbesinin güzel ve temiz olmasına dikkat etti. Elbette parçalanması ve kırışması imkansız bir büyülü eşyaydı, ancak Suzuki Satoru olduğu zamanki anıları ona yine de bakmasını söylüyordu.



Kaleye yaklaştıklarında cüceler kundaklı yaylarını çektiler ve pencerelerden hedef aldılar.



Okların ölümcül hasar verebileceği tek kişiler Gondo ve Zenberu idi.



Her ne kadar düşmancıl niyetleri olmadığını belirtmek için, antlaşmaya onları göndermek istese de işler kötüye gittiğinde vurulabilirlerdi, o yüzden de bu fikirden vazgeçti. Onun yerine Ainz önden gidecekti ve sonra da Gondo ve Zenberu gelecekti.



Kundaklı yayların etkili menzilinin dışındayken hayvanını durdurdu ve indi. Hala kundaklı yayların maksimum menzilinde olduğundan dolayı Shalltear ve Aura’ya dikkatli olmalarını ve Gondo ile Zenberu’yu korumalarını emretti.



Bundan sonra kalan tek şey, oyunculara karşı olan stratejilerdi.



Eğer burada oyuncu olsaydı anında bir savunma duruşu alır ve geri çekilirdi. Gondo ile yolda konuştuklarına dayanarak bir oyuncu olup olmadığından emin olamasa da büyük ihtimalle yoklardı. Ancak dikkatsiz olursa NPCleri (çocukları) kaybedebilirdi ve Ainz bunu ikinci kere yaşamak istemiyordu.



Pencereden onu izleyen tüm cücelerde aynı ifade vardı. Karman çorman olmuş sakalları sağ olsun bir cüceyi diğerinden ayırt edemiyordu, ama nasıl deseydi... Komik gözüküyorlardı.



Gülme hissini bastıran Ainz öne adım attı ve sakin bir hava yaymaya çalıştı.



Düşmanca bir amacı olmadığını belirtmek için ellerini kaldırdı.



Kaleye yaklaşırken...



“Orada dur!”

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-12 15:01:58
Çeviri edit için teşekkürler
Wickedleopar (1865 puan) Üye
2021-11-22 11:23:24
Oya
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-09 22:06:51
Geri bas
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-11 23:37:17
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-21 13:46:24
Çeviri ve edit için teşekkürler
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 12:39:03
Elinize sağlık
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 20:33:23
Çeviri ve edit için teşekkürler
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-09 12:05:56
Bence hepsini bir klan olarak birleştirip yönetmeye çalışsın.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-08 14:45:59
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-07 01:56:04
emeklerinize sağlık
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-20 09:42:23
Bölüm için teşekkürler. Çok güzel gidiyor.
Vampire (369 puan) Üye
2019-12-04 07:39:42
Hahahaha
bust3d (3373 puan) Üye
2019-01-14 17:04:25
çeviri için tesekkurler
Syke (3572 puan) Üye
2019-01-14 08:01:59
Dusunsenize ellerini havaya kaldırmış guzel giyinmiş bir navmet size doğru geliyor:-)) :-))
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-24 10:26:53
@Syke, şuan cüceleri anladm :)
maahhaam (4749 puan) Üye
2019-01-13 22:54:03
ellerinize sağlık