Overlord

13 Ocak 2019
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2273 Görüntülenme
Bu bölümü 38 Kişi beğendi.
Cilt 11

Yaklaşan Kriz- 4

Büyük Yarık'ı koruyan kale düşmüştü ve son savunma hatlarına kadar geri çekilmek zorunda kalmışlardı. Onlar ve düşman arasında sadece tek bir kapı bulunuyordu ve orası da düşerse düşman şehre akın edecekti ve birçok cüce ölecekti. Feoh Raiđō’daki insanların kaçması için zaman kazanmayı planlasalar bile eğer doğru plan yapmazlarsa tüm bir ırkın yaşamının tehlikeye gireceği açıktı.



Ainz, cücelerin sıkıntısını duyduktan sonra içten içe gülümsedi. Her şey şu an onun lehine oluyordu.



“Peki buna ne dersiniz? Bu süre zarfında quagoaları yenmeniz için kuvvetlerimin kullanımını size ödünç vereceğim. Ne düşünüyorsunuz?”



Kumandan sanki duygularını gizlermiş gibi gözlerini kıstı.



“Bunu yapabilir misiniz? Ama...”



Geleneklere göre bu antlaşmanın şartlarını yazıya dökmeleri ve antlaşmanın imzalanması gerekirdi İşleri böyle halletmenin birçok getirisi vardı. Ancak onlara direkt olarak gücünü ödünç verirse herkesin minnetini kazanırdı. Yazılı anlaşmalarla kazanılamayan bir şey bir kira ile kazanılabilirdi ve Ainz de şu an bunun üstüne oynuyordu.



Düzenli ve düzensiz arasında, düzensiz şeyler daha sıkıntılıydı. Birinin yediği yemeğin parasını moraline göre ödemesi gibiydi. Sabit bir fiyatın aksine bu durumda kazıklanma ihtimalleri vardı.



Cömertlik çoğunlukla aç gözlülüğe benzer değil mi? Punitto-Moe mi söylemişti bunu?



“Sizi bulmak için bunca zahmete katlandıktan sonra arkadaş olmak istediğim ülkenin yok olması oldukça kötü bir durum olurdu. Yardımımı kabul etmeyecek misiniz?”



“Ancak Konsey’in onayı olmadan...”



“Eh, yeteri kdar zaman varsa sorun yok. Bu basitçe bir yardım teklifi. Son karar size kalmış. Elbette Konsey son kararı vermeli ancak bu işlerin genelde nasıl sonuçlandığını biliyorsunuzdur. Görüşmeler sabahtan akşama kadar devam eder ve sonunda hiçbir sonunca varılamaz. Her ne kadar yolculuğum boşa gitse de elden bir şey gelmez.”



“Majesteleri, quagoaları püskürtmek konusunda yeteneklerinize güveniyor musunuz?”



“Feoh Raiđō’dadaki seviyedelerse çocuk oyuncağı olur.”



Gondo yan taraftan kafasını salladı.



“Elbette quagoalar şehre girmeden öncesi için geçerli bu. Bir kargaşa sırasında sadece düşmanı öldürmek oldukça zor olur. İnanıyorum ki savaşın cüce şehrine sıçramasını siz de istemiyorsunuzdur? O yüzden şu küçük kapınız son şansınız değil mi?”



Başkomutanın yüzünden acı dolu bir ifade yayıldı.



“Ne kadar daha zamanınız var? Kapı daha kaç gün dayanabilir?”



Ainz’in aynı konuyu tekrar tekrar dile getirmesi, başkomutanın zihnini istediği kıvama getirmiş gibiydi.



“Anladım. Majesteleri, umarım ki ulusal gücünüzü bize ödünç verebilirsiniz.”



“Başkomutan!”

Başka bir asker panikle bağırdı ve başkomutan keksin bir şekilde ona baktı.



Ardından başkomutan, Ainz’den özür dileyerek askeri konuşulmaları duyulmayacak bir mesafeye götürdü.



Ardından konuştular.



“Bu kötü,” “quagoa,” “biz hala,” “önümüzdeki tehlike,” “her halükarda,” gibi bölük pörçük şeyleri duyabiliyordu Ainz.



Konuşmanın ana fikri, kendi başlarını quagoalarla başa çıkmalarının zor olduğu ve bu fırsatı lehlerine kullanmaları gerektiği gibi duruyordu.



Görünüşe göre son bir baskının zamanı gelmişti.



Sesine bir güç katan Ainz seslendi:



“Sizce de planlarınıza karar verme zamanı gelmedi mi artık?”



3



Azellisia Sıradağlarında yaşayan sekiz quagoa klanı vardı.



Bunlar, Pu Rimidol klanı, Pu Randel klanı, Pu Surix klanı, Po Ram klanı, Po Shyunem klanı, Po Gusua klanı, Zu Aygen klanı ve Zu Riyushuk klanı idi.



Pu’nun -eskinin kahramanı- çocukları onun ismini alan üç klan kurmuştu ve Po ie Zu isimli klanlarla rekabete girmişti. Her klan arasında çok küçük farklar bulunurdu ve her biri yaklaşık 10.000 quagoa’ya sahipti. Toplamda ise Azellisia Sıradağlarında 80.0000 quagoa dağılmış vaziyetteydi.



Eğer birisi Quagoa halkının güçlü olup olmadığını sorarsa, cevap güçlü olmadıklarıydı.



Bir klanın 10.000 üyesi olsa bile quagoaların teknolojide ve medeniyette iyi değillerdi ve dağdaki diğer ırkların yanında en düşüklerdendi. Daha çok, güçlü olanlar için birer avlardı.



Birisi, quagoaların en azılı rakiplerini sorarsa cevap kendi ırklarının klanları olurdu. Hayır, bazen aynı klandaki kişiler bile düşman olabiliyordu. Diğer yaratıklar, quagoaları yemekten fazlası olarak görmüyordu. Onlara nefret beslemiyorlar, yahut onlarla yarışmıyorlardı. Ancak quagoalar farklı düşünüyordu.



Bu da quagoaların büyüme şeklinden kaynaklıydı.



Gençken yedikleri mineraller ve taşlar quagoaların ileriki yaşamlarındaki yeteneklerini belirtirdi. Bir başka deyişle, kendi soylarını güçlendirebilmek için, nadir cevherler ve taşlar için kendi halklarıyla yarışmak zorundalardı. Bu yüzden de klanları düşmandı, ancak yakındaki bir düşmanın, uzak olanlardan daha zor olması oldukça doğaldı.



Benzer bir şekilde, cevherler konusunda onlarla yarışan cüceler de onların düşmanıydı, ancak cücelerin yıldırım efsunlu silahlarıyla onları kovalaması olasıydı.



Ancak belli bir noktada, eskilerin kahramanı Pu’yu bile geçebilen, efsanelerin kahramanı doğmuştu.



Bu kişi, Klanların Lordu olan Pe Riyuro idi.



Gücü mavi ve kırmızı quagoaları tamamen aşıyordu. Ezici gücü, klanları birlikte toplamayı başarmasını sağlamıştı.



Riyuro'nun devrimi bununla da kalmamıştı.



Terk edilmiş bir cüce şehri keşfettikten sonra klanını toplamış ve yaratıklarla savaşan birlikler kurmuş, cüce esirlerini kullanarak tarım ve hayvancılığa girişmişti.



Bu kadar da değildi. Genelde yeni bir klan lideri doğduğunda önceki klan liderinin soyunu tamamen yok ederdi. Bu, quagoalar arasında güç takasının herkesçe kabul edilmiş yoluydu. Ancak Riyuro bunu yapmamıştı. Bunun yerine klanların liderlerinin kendi kendilerini yönetmesini seçmişti. Fakat Riyuro, tüm cevherlerin ona getirilmesini emretti. Riyuro’ya itaat edenler ve iyi iş çıkaranlara, konumuna bakılmaksızın nadir cevherler verilecekti.



Örnek olarak, canavar istilalarını püskürten klanlar cesur olarak bilinecekken daha fazla altın ve değerli taş bulmuş klanlar daha fazla lütuf ve üye kazanacaktı. İşlerini, uygun cevherler ile ödüllendiriyordu.



Lordlarına karşı olan yarışları birbirine çevrilmişti ve böylece Lord’un tahtı güvenceye alınmıştı.



Hiçbir quagoanın hayal bile edemediği şeyler yapmıştı ve nüfuzunu yaymak için belli bir planı yürürlülüğe koydu.



Bu plan da cüce şehrine saldırmaktı.



Lord’un çağrısına uyan klanlar en iyi savaşçılarını topladı. Klan başına 2.000 kişi, toplamda 16.000 kişi toplanmıştı.



Bu, tarihin görmediği büyüklükte bir orduydu. Ancak bu kadarlık bir kuvvet ile bile o asma köprüden direkt saldırmaları çok fazla kayıp vermelerine neden olurdu. Çok sayıda asker toplamanın amacına ihanet etmeyi geç, kaleyi düşüremeden yenilme gibi bir risk de taşıyorlardı.



Bu sebepten ötürü Riyuro kalenin çevresinden dolaşılabilecek bir yol bulmalarını emretti.



Birkaç gözcü grubu geri dönmese de Büyük Yarık’ı geçecek bir yol bulmuşlardı. Bundan sonra, birlikler kendilerini üç gruba ayırdılar.



Bir grup kaçan cüceleri yakalamakla görevlendirilmişti. Bu görevi küçük ekiplere vermişlerdi.



Bir grup ana kuvvet olarak kurulmuştu. Cüce şehrini ele geçirecek ve yağmalayacaklardı. Eğer seçkin grup kaleyi düşürmekte çok oyalanırsa yardıma gideceklerdi.



Son grup cüce kalesini düşürecek olan elit quagoalardan oluşuyordu. Bu grup, ana kuvvetin önünden gidecek ve kaleyi indirecekti. Gerekirse şehri fethetmeye de gideceklerdi.



Üçüncü, yani öncü olan grubun lider Yozua adında bir quagoa idi



Riyuro’nun en üst adamlarından biri olan, kırmızı bir quagoa’ydı. Zekası keskindi, iyi dövüşürdü ve kendi klanının liderliği arasında en üstte gelen adaylardan biriydi.



Buna rağmen böyle karışık bir savaş grubunu yönetmek onun için bile kolay değildi.



Sonuçta farklı klanlardaki kişilerin birbirlerine karşı derin garezleri vardı. Ancak Yozu bunu bile kendi lehine kullanabilmişti.



Klanlar arasındaki rekabeti körükleyerek kaleyi indirdi.



Zaferleri, kaleyi arkalayan rotayı kullanıp kaleyi alırken kesinleşmişti, ancak yine de kimse onun sıra dışı kumandanlık yeteneklerinden kuşku duyamazdı.



İşin gerçeği, quagoalar arasında kimse kumandanlık yeteneği konusunda onunla yarışamazdı.



Ve şimdi, quagoalar cüceleri mat etmeye hazırlanıyordu.



***



Öncü ekip arasındaki kaleye saldıran kişiler, en iyilerin de en iyileriydi. Bu quagoalar vahşice kapıyı pençeliyordu ancak henüz parçalayamamışlardı.



Bir adım daha. Bir adım daha ve kapıyı kıracak, nefret ettikleri düşmanları, cüceleri ezebileceklerdi. Bir adım daha ve bu bölge kendilerinin olacaktı. Başarılarından doalyı ilk sıralarda yer alacaklardı ve ödül olarak onları çılgına çevirecek cevherler alacaklardı.



Ancak bu şansları, önlerindeki soğuk kapı tarafından mühürlenmişti.



Quagoalarda bir laf vardı: en derin saklanan solucan en çok büyüyendir.



Quagoalardan birisi, hedeflerine bu kadar yakın olup aynı zamanda bu kadar uzak olmalarına sinirlenmiş ve kapıyı ısırmaya başlamıştı. Doğal olarak da yüzeye birkaç çizik atmak dışında hiçbir şey yapamadı.



Bunu gören başkaları da aynı şeyi denedi.



Ancak sıradan Quagoalar kapıya hiçbir zarar veremiyordu. Yüz yıl boyunca uğraşsalar bile ellerine bir şey geçmezdi.



Kapının etrafını kazıp bir delik açarak kapıyı geçmeyi düşünseler bile öğrenmişlerdi ki duvarlar da kapının yapıldığı metallerden yapılmıştı.



Sıradan quagoalar bu kapıyı geçemezdi. Nadir, seçkin kişiler olan mavi ya da kırmızı quagoalar gizli silah olarak saklanıyordu ve bu saldırı ekiplerine dahil edilmemişti. Bir başka deyişle, ilerlemeleri burada durmuştu.



Şanlarının son anda engellenmesine kim olsa üzülürdü. Ancak kaygılı değillerdi. Bunun sebebi çoktan bu olayı öncü birliklerin kumandanına bildirmişlerdi. Eğer yüce Yozu burada olsaydı kesinlikle onların düşünemediği bir yol düşünürdü.



Buna rağmen klanlar dinlenmek için kendi aralarında gruplaştı, çünkü bunun daha ne kadar süreceğini bilmiyorlardı.

 

Eğer bunlar sıradan askerler olsalar yerlerinde duramaz, stresten volta atar ve diğer klanlarla savaşmaya başlarlardı. Fakat buradaki herkes en iyilerin de en iyisiydi Dinlenme zamanı geldiğinde dinlendiler ve öfkeleri ile güçlerini sıradaki savaşa sakladılar.



Ardından, bir süre dinlendikten sonra quagoalar sanki kafaları bir yaya monte edilmiş gibi bakakaldılar.



Topraktan kalın bir gıcırtı yayılıyordu ve kapılar yavaşça açılmaya başlamıştı.



Saldırı ekibindeki quagoalar birbirine baktı.



Cüceler panikle kapıyı kapamışlardı. Neden şimdi açıyorlardı ki? Teslim olmak mı istiyorlardı? Birçok quagoa böyle düşünüştü ve dişlerini çıkartırlarken alaycı bir şekilde güldüler.



Sanki teslim olmalarını kabul ederlerdi de.



Planları, cüceleri öldürmekti. Cücelere, boş kelimeler sarf edecek zamanı tanımayacaklardı.



Kapılar açıldığı anda bir çığ gibi yığılacaklardı ve önlerine çıkan tüm cüceleri vahşice öldüreceklerdi. Ondan sonra da şehirde taş üstünde taş bırakmayıp tüm güçleriyle herkesi katledeceklerdi.



Kana susamış quagoaların karşısındaki kapı aralandı. Hala geçebilmek için çok küçüktü bu aralık. Ölüm saçan bir quagoa kolunu o aralıktan sokmaya çalıştı.



Keskin pençelerini öne doğru uzattı ve kapının önünde bulunan herhangi bir cüceyi öldürmeye çalıştı.



Ve ardından...

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-12 15:29:56
Çeviri edit için teşekkürler
Wickedleopar (1865 puan) Üye
2021-11-22 11:33:35
Çeviri için teşekkür ederim
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-12 00:01:01
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-21 17:34:10
Tam heycanli yerde bitti
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 13:14:59
Elinize sağlık
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 21:02:39
Çeviri ve edit için teşekkürler
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-09 12:32:07
Bir varmış bir yokmuş. Ve tam o an arkadaşın kolu KOPMUŞ..!
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-08 15:20:50
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-07 02:17:43
puanım yükselmiyooooor nedeğğen emeklerinize sağlık
Residenttt (54059 puan) Yönetici
2020-05-07 04:20:24
@Unknowobject07, günlük puan sınırlaması var :)
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-20 10:25:58
Sonunda savaş düzgün başladı. Bölüm için teşekkürler.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-08 15:20:33
@ARS, bu nedir hocam?
ARS (1843 puan) Üye
2020-07-20 12:17:20
@Bazil, Neden bahsettiğin anlamayamadım. Resimden mi bahsediyorsun?
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-21 22:21:14
@ARS, evet resimdeki manga ya da anime nedir?
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-04 15:12:02
@Bazil, Serinin ismi Karakuri Circus, seriyi izlemedim.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-08-13 11:48:25
@ARS, teşekkür ederim
Vampire (369 puan) Üye
2019-12-04 07:57:50
Hahahaha bakalım başınıza neler gelecek
deden18 (428 puan) Üye
2019-09-24 21:24:22
Başlıyor
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-24 10:47:54
Köstebek tost misss
Devilman (2387 puan) Üye
2019-01-20 14:52:54
O kolu başka bir yere monte edildi
bust3d (3373 puan) Üye
2019-01-14 18:05:09
çeviri için tesekkurler
Syke (3572 puan) Üye
2019-01-14 08:25:30
Kaçın la kaçın