Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

06 Mayıs 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1370 Görüntülenme
Bu bölümü 25 Kişi beğendi.
Cilt 2

Patron Savaşına Hazırlanıyoruz

-Sasaki Aya’nın Bakış Açısı-

“Nasılsın? Sence Gizlilik’i kullanabilir misin Sa-san?” (Makoto)

Takatsuki-kun sordu.

Şu anda Gizlilik Becerimin eğitiminin ortasındaydım.

“Evet, sanırım biraz anladım. Ama bu zor.” (Aya)

Laberintos'un Orta Kat’ındaydık.

Dev şelalenin arkasındaki boşluktaydık.

Burası benim en sevdiğim yerdi ama son zamanlarda bana ailemi hatırlatan üzücü bir yer olmuştu.

Ancak, şu anda beni çok üzmüyordu.

 “…”

Yanıma baktığımda, Takatsuki-kun'un ellerini gökyüzüne açtığını ve kısık sesle bir şeyler söylediğini gördüm.

“Ne yapıyorsun?” (Aya)

“Buradaki Ruhlarla konuşuyorum. Onlara iyi geçinelim diyorum.” (Makoto)

“Uhm, Ruhlar ile iyi anlaştığında Ruh Büyüsü becerin güçlenir, değil mi?” (Aya)

“Evet, oldukça tuhaf bir büyü.” (Makoto)

“Ruhlarla iyi geçinebileceğini düşünüyor musun?” (Aya)

“Evet. Laberintos Ruhları oldukça işbirlikçi. Onlarla konuşmak kolay.” (Makoto)

“Demek öyle.” (Aya)

Bu Ruhlar olarak adlandırılan şeyleri göremiyordum, bu yüzden benimle anlaşamıyorlardı.

Ama Takatsuki-kun eğleniyor gibi görünüyordu.

Ne zaman olduğunu hatırlamıyorum, ama geçmişte bu dünyaya gelseydi mutlu olacağını düşünmüştüm ve tam olarak bu olmuştu.

Onu izlemeye ara verirken Beceri eğitimine devam ettim.

“Şşş! Sa-san, harpyler.” (Makoto)

“!” 

Gerginlik arttı.

Güm güm atan kalbim soğumaya başladı.

Mağaranın avlu kısmına şelalenin tepesinden baktığımda etrafta dolaşan birkaç harpy gördüm.

Muhtemelen av arıyorlardı.

*Gıccrr!*…Dişlerimin gıcırdadığını hissedebiliyordum.

Hiçbir şey olmamış gibi davranmak. Hepinizi cehenneme göndereceğim!

Belki duygularımı fark etti, Takatsuki-kun benimle sakince konuştu.

“Sa-san, o şeyler her zaman oradan mı ortaya çıkıyorlar?” (Makoto)

“…Evet, bildiğim kadarıyla ışığın geldiği büyük delikten geliyorlar.” (Aya)

“O zaman yuvalarının da o tarafta olduğunu düşünmek doğru olacaktır.” (Makoto)

“Ama uçamayacağımız için o yere ulaşamayız…” (Aya)

Ayrıca yuvalarının bu yeraltı göl alanının tavanına yakın olduğunu düşünüyordum.

Ama oraya ulaşmak için bir yol yoktu.

“Bunu daha sonra herkesle birlikte düşünelim… Görünüşe göre bu şeyler başka bir yere uçtu.” (Makoto)

Takatsuki-kun'un dediği gibi, harpyler bu yeraltı alanının derinliklerinde kayboldu.

“Şimdi iyi olmalı.” (Makoto)

“Evet.” (Aya)

Yaptığımız şeye geri döndük.

Canavarların bizi bulmasına izin vermemek için oldukça sessizdik.

Ama bu zindanda yalnız yaşadığım zamanın yalnızlığına kıyasla, bu gerçekten kalbimi sakinleştiriyordu.

(Ancak…) (Aya)

Bana her şeyin sakin olup olmadığı sorulursa kesinlikle söyleyebilirim ki… 

Beni rahatsız eden bir şey vardı.

(İkimizin de yalnız olduğumuz zamanlar nadirdi.) (Aya)

Bunu mümkün olduğunca doğal bir şekilde sormalıydım.

Onunla normal bir konuşmaya başlıyormuş gibi konuştum.

“Hey, Takatsuki-kun, Lucy-san ile nasıl bir ilişkiniz var?” (Aya)

Ah, sorma şeklim biraz düz olmuş olabilirdi.

Sorunun ona garip gelip gelmediğini merak ediyordum.

Ama bu beni rahatsız ediyordu.

Güzel kızıl saçlı elf kız.

Bana biraz çetrefilli bir izlenim vermişti ama onunla konuştuğumda canlı bir kişiliğe sahip bir kızdı.

Ve bir nedenden dolayı, ince giyiniyordu.

Benim gibi birini bile tereddüt etmeyecek bir noktaya kadar.

“Ne tür bir ilişki diye mi soruyorsun? Sana zaten söyledim, değil mi? Yaklaşık yarım yıl önce kurduğum grupta bir yoldaşım.” (Makoto)

“Sadece ikinizin olduğu bir grup, değil mi?” (Aya)

“Bazen Fuji-yan ile birlikte oluyoruz veya diğer maceracılarla birlikte takılıyoruz. Arada sırada farklı üyelerimiz oluyor. Gerçi ben çoğunlukla yalnızdım.” (Makoto)

“Yalnız macera mı?” (Aya)

“Sonuçta rahattı. Ben goblin avında bir profesyonelim, bilmen gerek.” (Makoto)

Nedense gururlu bir ifade oluşturuyordu.

Okul gezilerinde boş zamanlarında oyun oynarken yaptığı yüzle aynıydı.

(O hiç değişmemiş.) (Aya)

“Ama şimdi Sa-san ile 3 kişilik bir grup olacak.” (Makoto)

“Eh?” (Aya)

“Hm? İstemiyor musun?” (Makoto)

“Hayır! Tabii ki isterim!” (Aya)

Bu beni şaşırtmıştı.

Aslında onun grubuna girmek istediğimi söylemeyi düşünüyordum.

Görüyorum ki, zaten grubun bir parçasıydım!

“Ah, ama henüz Lucy ile görüşmedim.” (Makoto)

“…”

“Ama eminim sorun olmayacaktır.” (Makoto)

Lucy ile senli benli konuşuyorlardı.

Bildiğim kadarıyla Takatsuki-kun’un bu şekilde konuştuğu herhangi bir kız arkadaşı yoktu.

Böyle düşünürsek Lucy-san ile oldukça yakınlardı.

(Öyle görünüyor ki insanları kendi adlarıyla çağırmak, bu dünyadaki normal bir şeydi…) (Aya)

Sonuçta Lucy aniden bana 'Aya' demişti.

(Ona 'Makoto' demem daha iyi olur mu? Ama ona seslenme biçimimi aniden değiştirmek garip olurdu… Uuuh…) (Aya)

Belirsizlik hissederken, o günkü eğitime ve keşfe devam ettik.

◇◇

 -Lucy’nin Bakış Açısı-

“Şimdi ateşini kontrol etmek için eğitime başlayalım.” (Makoto)

Akşam yemeğini bitirdikten sonra Makoto ile Maceracı Şehir'in çevresinde antrenmana başladık.

Bugün Fujiyan-san ve Nina ile birlikteydim. 

Harpy Kraliçesi hakkında bilgi toplamak için Maceracı Loncası'na ve tüccarlara gittik, ancak sonuçlar iyi değildi.

Herkes Tabu Ejderhası veya Güneş Şövalyesi Düzeni ve Işık Kahramanı hakkında dedikodu yapıyordu.

“Görünüşe göre 2-3 gün içinde Güneş Şövalyesi Düzeni Tabu Ejderhası’na boyun eğdirecek.” (Lucy)

“Hah, o zaman boyun eğdirildikten sonra Laberintos'taki canavarlar sakinleşir.” (Makoto)

“Dedikleri bu. Maceracılar ve tüccarlar, Üst Katta görünen ejderha nedeniyle keşiflerin azaldığı ve işlerini etkilediği gerçeğiyle üzüyorlardı.” (Lucy)

“Rakamlar.” (Makoto)

Bunu söylerken Makoto su büyüsünü küçük bir ejderha yaratmak için kullandı ve uçurdu.

Birkaç gün önce bir su topu olmasına rağmen…

Sanatı daha da detaylı hale geliyordu.

“Şu anda bir seferde kaç tane Taş Mermisi oluşturabilirsin Lucy?” (Makoto)

“Sadece 3…” (Lucy)

“Oh güzel. Artmış.” (Makoto)

Makoto, etrafında 9 mini ejderha varken bunu söylüyordu.

Benimle dalga geçiyormuş gibi hissediyordum.

“Böyle bir anlık kontrole sahip olabilmek için dünyada ne yapıyorsunuz?” (Lucy)

“Su Büyüsü Yeterliliği’nde 120'yi aştığında bunu yapabilirsin.” (Makoto)

“…Anladım.” (Lucy)

Bunu sorduğum için kendimi aptal gibi hissediyordum.

Sonuçta referans olarak işime yaramıyordu.

Yeterlilik: 120 de neydi?

Ateş büyüsü yeterliliğim 15, toprak büyüsü yeterliliğim 11 idi.

Sadece bu, asa sayesinde toprak sihrinin kullanımı daha kolaydı.

Daha doğrusu, Tanrı Dev'in tamir ettiği sihirli asa sayesindeydi.

Şu anda yaptığımız eğitim, yapabileceğim Düşen Meteor miktarını artırmak için bir eğitimdi.

Bu sefer rakibimiz olacak harpy miktarı çoktu.

‘İlk hamlede mümkün olduğunca çoğunu yenmek istiyoruz.’, Makoto'nun düşüncesi buydu.

(Harpy Kraliçesi… Sasaki Aya'nın ailesi Lamialar için intikam hedefi.) (Lucy)

Bu seferki macera son zamanlarda tanıştığımız Lamia kızından kaynaklanıyordu.

Lamia olarak yeniden hayata gelmiş bir kızdı.

Ve Makoto’nun tanıdığıydı.

(Ne tür bir tanıdıktı?) (Lucy)

‘Bizimle aynı okulda okuyan bir arkadaşım.’ dediğini duydum.

Makoto gülerken ‘Yine de daha uysal bir kızdı.’ dediği zaman Aya, ‘Bununla ne demek istiyorsun?’ diye tepki vermişti. Ve Makoto’nun kafasına vurmuştu.

İyi anlaşıyorlardı.

Sadece bu da değil, onlar yakınlardı.

(Bugün Laberintos'u beraber araştırdılar… Dahası, onu gruba davet ettiğini söyledi.) (Lucy)

Sasaki Aya'yı gruba davet etmek.

Bununla ilgili hiçbir sorunum yoktu.

Makoto ve Fujiyan-san'ın arkadaşıydı.

Onlar diğer dünyalılardı ve burada başka tanıdıkları yoktu.

Dahası, bir canavar olarak yeniden hayata gelmişti, bu yüzden yaşadıkları hakkında bir şey bilmiyormuş gibi davranamazdık.

Ona yardım etmek doğaldı.

Ama beni rahatsız eden şey…

(Aya muhtemelen Makoto'dan hoşlanıyor…) (Lucy)

Eskiden beridir onu seviyor muydu?

Yoksa yeniden birleştikten sonra ona bu dünyada mı aşık olmuştu?

Bilmiyordum.

“Bu arada Lucy, yarın Sa-san'a şehir etrafında rehberlik edebilir misin?” (Makoto)

“Eh? Kya!” (Lucy)

Aniden bu konuya girdiği için kontrol ettiğim Taş Mermisi’ni düşürdüm.

Ateş büyüsü ile yanan kaya zemini yaktı.

“İyi misin?” (Makoto)

“E-Evet. Bu arada, sadece ben mi? Sen ne yapacaksın Makoto?” (Lucy)

“Laberintos'taki Ruhlarla tekrar iletişim kuracağım.” (Makoto)

“Yalnız başına iyi olacak mısın?” (Lucy)

“Bütün kaçış yollarının [Haritalama]’sını yaptım, bu yüzden sorun yok. Sa-san'a nasıl alışveriş yapılacağını ve nasıl para kullanılacağını öğretmeni istiyorum.” (Makoto)

“Tamamdır…” (Lucy)

Aya ile yalnız, ha.

Eğitimi bitirdikten sonra… günü hala kalbimde belirsiz olan hislerle bitirdim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Madara4Sama (10 puan) Üye
2022-05-18 07:13:20
Bak ya mc gir karilarla dolas
Asta-sama (7 puan) Üye
2023-06-23 00:32:10
@Madara4Sama, makoto bunları bırakacak ruhlardan kız isteyecek bu gidişle.şimdide akşam yemeğine davet ettiler makotoyu damat olarak nasıl diye bakacaklar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-07 21:39:16
Ekipman falan mı alsan hani
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-01-17 21:11:35
Odun bir mc ha.. iyi iyi severiz :D
DasanDra (148 puan) Üye
2020-08-02 01:22:08
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-05-06 23:05:49
Güneş Şövalyesi olan elemanın meselesine döndü bu, bölüm için teşekkürler