Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

06 Temmuz 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1208 Görüntülenme
Bu bölümü 31 Kişi beğendi.
Cilt 4

Symphonia Başkentinde Kargaşa (3)

[Ay Kahini’nin Koruyucu Şövalyesi olacak mısınız?]

Evet

Hayır

“Seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum, Furiae-san.” (Makoto)

Sağ elimi uzattım.

Ay Kahini bir saniyeliğine şaşırmış bir yüz ifadesi takındı ve sonra elini gergin bir şekilde bana doğru uzattı.

Geleceği görebilmesine rağmen yine de şaşırıyor muydu?

“B-Ben de seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum, şövalyem. Ayrıca… görünüşüm nedeniyle bana Prenses de. Pozisyonlarımızı netleştirmek istiyorum… Tamam mı?” (Furiae)

“Sana Prenses Furiae mi demeliyim?” (Makoto)

“Bu doğru… Teşekkürler.” (Furiae)

Hmm, bunun bir nedeni var mıydı?

(Aaah… seni aptal.) “Kahraman Makoto, sen…” “Makoto, cidden mi?” “Aynen Takatsuki-kun gibi.” 

Nuh-sama, Prenses Sofia, Lucy ve Sa-san'ın şaşırmış sözlerini duyabiliyordum.

Üzgünüm, sıkıntılı seçenekleri seviyordum.

Hayır, Sa-san beni anlıyordu.

“Peki, bir Koruyucu Şövalye ne yapar?” (Makoto)

“Diz çök ve elimi öp.” (Furiae)

“T-Tamam …” (Makoto)

Bu biraz utanç vericiydi.

Pekala, elimden bir şey gelmezdi.

Diz çöktüm, Furiae-san'ın elini tuttum ve elim, eline yaklaşırken bir heykeli tutuyormuş gibi hissettim…

“B-Bekleyin! Koruyucu Şövalye anlaşmasını sadece el ele tutuşarak da yapabilirsiniz!” (Sofia)

Prenses Sofia araya girdi.

“Gerçekten mi?” “Öyle mi, Prenses Sofia?” 

Furiae-san ve ben aynı anda döndük.

“Nasıl bilmiyorsun?” (Sofia)

Prenses Sofia başını tuttu.

Furiae-san bir kez öksürdü ve devam etti.

“O zaman, elimi tut… Seni benim Koruyucu Şövalyem ilan ediyorum, adın… adın nedir?” (Furiae)

Hey, en azından adımı hatırla.

Ben senin Koruyucu Şövalyenim.

“Takatsuki Makoto.” (Makoto)

“Ah, doğru… İsmin Takatsuki Makoto. Sana Ay Kahini’ni korumanın onurunu vereceğim. Sana güveneceğim. Seni kutsayacağım. Zaman ve yer ne olursa olsun içinde yaşam olduğu sürece kalkanım ve kılıcım olacaksın.” (Furiae)

Onur duyduğunu söyledi.

“……”

Hah, aslında bu havalıydı.

“… Hey, anlaşmaya cevabın nedir?” (Furiae)

Aah, cevap vermeliydim.

“Elimden geleni yapacağım.” (Makoto)

“… Ne tuhaf bir cevap.” (Furaie)

Furiae-san bana dik dik baktı.

He, burada doğru cevap neydi?

Loş beyaz bir ışık vücudumu kapladı.

Ah, bu da ne?! 

Işık kısa bir süre sonra söndü.

“Bununla, benim Koruyucu Şövalyem oldun. Ruh Kitap’ına bakmayı dene.” (Furaie)

“Hm, bir bakalım.” (Makoto)

Ruh Kitabını kontrol ettiğimde kesinlikle [Ay Kahini’nin Koruyucu Şövalyesi] yazıyordu.

Beceriler… hala artmamıştı.

Bu gelecekte olacak bir şey miydi?

“O halde, ben üzerime düşeni yaptım, bu yüzden yarın laneti kaldırmayı sana bırakıyorum.” (Makoto)

“Tamam, Yılan Kilisesi'nin ezik lanetini kaldıracağım.” (Furiae)

Furiae-san göğsünü dışarı itti.

“Bekle, Ay Kahini. Symphonia’da on binlerce canavar vatandaş var. Herkesin lanetini nasıl kaldırmayı planlıyorsun?” (Sofia)

Bu doğru! Bu beni de rahatsız ediyordu.

Nina-san tekrar tekrar başını sallıyordu.

“Hmm, eğer birçok insandan laneti geri almakla ilgiliyse bu ses yoluyla olmalı. Başkentin etrafından dolaşarak laneti kaldırma sesinin duyulmasını sağlarsak bu işe yarayabilir.” (Furiae)

Prenses Furiae yanağına bir elini koyup başını eğdi.

Anladım, sadece onun sesini duymalarını sağlamalıydık.

“Ancak bu yöntemle tüm canavarları kurtarmak birkaç saat sürer...” (Nina)

“O zamana kadar yüzlerce insan ölecek...” (Chris)

Nina-san ve Chris-san bundan dolayı üzgün hissediyorlardı.

Görüyorum ki kayıplardan kaçınamazdık… hayır, bekle.

“Hey, Furiae-san- Prenses Furiae, laneti kaldırmanın sesten başka bir yolu var mı?” (Makoto)

“Bunun dışında, doğrudan onlara dokunmak ya da onlara bakmak olabilir, ancak bu sesten daha fazla zaman alacaktır.” (Furiae)

“Kahraman Makoto, belirsiz sayıda insana büyü uygulanırken sesi kullanmak en etkili yöntem.” (Sofia)

Furiae-san ve Prenses Sofia bana cevap verdi.

Bunu tapınaktan öğrenmiştim.

Ama…

“Bu yönteme ne dersiniz…?” (Makoto)

◇◇

“Bildiri! 7. Bölge'deki isyan yavaş yavaş sakinleşiyor!” 

“8. Bölge de aynı şekilde!” 

Dağlık askerleri en son durumu bildiriyorlardı.

“Ne dedin sen…?” (Isaac)

Başpiskopos şaşkına döndü.

“Başpiskopos Isaac, canavar isyanı gerçekleşmeyecek. Symphonia düşmeyecek.” (Noel)

Prenses Noel güçlü bir ses tonuyla söylüyordu.

“Noel-sama'dan beklendiği gibi.” “Ama nasıl?” “Güneş Tanrıçası Althena-sama'nın mucizesi olduğu çok açık.” 

“Ş-Şaka yapmanın sırası değil! 10 yıllık planımızın çökmesinin bir yolu yok!” (Isaac)

Etkilenen Dağlık askerlerinin ve soyluların sesi Isaac’ın kızgın sesi tarafından kesildi.

“Cevap ver, Prenses Noel! Dağlık askerlerinin az önceki bildirisi sahteydi değil mi?! Aksi mantıklı olmazdı. Aziz Rütbe Büyü ile bile, aynı anda on binlerce canavarın lanetini kaldıramazsınız!” (Isaac)

Kollarını genişçe açıp itiraz ederek ne yapmaya çalışıyordu?

“Telaşlanmaya başladı.” 

Büyük Bilge-sama kötü bir şekilde sırıttı.

“Kesinlikle öyle.” (Makoto)

Aynı sırıtışı ben de yaptım.

“Ancak Ay Kahini ile senkronize bir şekilde hareket edip yağmur suyunu lanet kaldırma büyüsü için bir araç olarak kullanacağınızı düşünmek… Bunu iyi düşündün.” 

“Güzel bir yöntem, değil mi Büyük Bilge-sama?” (Makoto)

“Normalde böyle yapmazdın.” 

Hayretle güldü.

Ve sonra uzun uzun esneme hareketleri yaptı.

“Havayı kontrol etmek yorucu. Sen rica etsen bile bir daha yapmayacağım, tamam mı?” 

“Sana kanımı vermeme rağmen.” (Makoto)

“Bu seferki iş iki kat çaba gerektiriyordu. Bana bir kez daha kan ver.” 

“Tamam, tamam. Sorun yok.” (Makoto)

Acıyordu ama elimden bir şey gelmiyordu.

“Ay Kahini! Onun dışında bize üstün bir lanet büyüsü düşünemiyorum. Bu aylak sana yardım etti mi?!” (Isaac)

“Ne kadar aptalca konuşuyorsun. Güneş Ülkesi’nin Lanetli Kahin'den yardım istemesinin imkanı yok…” 

“……”

Ah! Issac-san, tam isabet.

Başpiskoposun sözlerini inkar eden kişi Papa’ydı.

Prenses Noel sessizdi.

“Bildiri! Canavar isyanı durdu! Hala çok az sayıda var ama sadece birkaç tane.” 

“Bildiri için teşekkürler. Bunu duydun mu? Yılan Kilisesi Başpiskoposu, görünüşe göre bu planı hazırlamak için çok zaman harcadınız, ama ne yazık.” (Noel)

Prenses Noel soğuk bir şekilde dedi.

“İmkansız… İmkansız… Lanet olsun, o zaman olay şimdi buna geldi…” (Isaac)

Kendini Yok Etme Büyüsü: [Ateş Fırtınası].

Ne!

Şimdi çaresiz duruma düşmüştü.

“Ne kadar sıkıcı.” 

Büyük Bilge sağ elini dışarı itti ve 'Odun Büyüsü: [Kıvrılan Sarmaşık]' kelimelerini söyledi ve o anda oluşa ağaç sarmaşıkları Isaac’i çevreledi.

Kolları, yüzü, vücudu tümüyle kaplanmıştı ve hareket edemiyordu… eh, böyle nefes alabilir miydi?

“Noel, bu adamın temizliğini sana bırakacağım. O sadece büyü tarafından kontrol ediliyor, bu yüzden dikkate değer bir bilgiye sahip olmadığını düşünüyorum.” 

“Evet, Büyük Bilge-sensei.” (Noel)

Prenses Noel Büyük Bilge’nin sözleriyle başını indirdi.

Böylece Yılan Kilisesi ile ilgili sorun çözüldü.

“Büyük Bilge-sama!” “Sizden beklenildiği gibi.” “Siz de iyi iş çıkardınız Prenses Noel!” “Kirli kanlılarından oluşan grup beklendiği gibi önemli bir şey değildi.” 

Dağlık halkı çok çıkarcı görünüyordu.

Canavarla iç savaşa dönüşmediği için gerçekten memnundum.

“Prenses Noel, beni rahatsız eden bir şey var. Yılan Kilisesi'nin lanetini kaldırmak için Ay Kahini’nin gücünü ödünç aldığımızı söyledi. Tabii ki, kirli kanlılardan çıkan bir saçmalık olduğunu düşünüyorum, ama…” 

Papa-sama ciddi bir yüz ile sordu.

“Hasarı en aza indirgemek için bunu yapmaktan başka seçenek yoktu.” (Noel)

“Ne?! Buna izin verilemez! Kirli kanlı birinin gücünü ödünç almak Güneş Tanrıçası-sama tarafından korunan Symphonia’nın kutsal başkenti için sadece…!” 

Papa'nın yüzü öfkeyle parlak kırmızıya döndü.

Önceki toplantıda canavarların infazına karşı olan nazik bir insan gibi görünse bile!

Bu biraz korkutucuydu.

“Sessizlik! Kirli kan, kirli kan deyip duruyorsunuz. Küçük şeytanlardan bu kadar mı nefret ediyorsun?! Büyüm, canavarların isyanını bastıran şeydi!” (Furiae)

Tanrım, Furiae-san patladı!

Beklenmedik bir şekilde asabiydi.

“Ay Kahini!” “Ne zaman içeri girdi?!” “Onu yakalamalıyız!” “Ama nasıl? Ona dokunamayız!” “Buna rağmen ne kadar da güzel…” “Bu düzlemden olduğuna bile inanamıyorum…” 

Bir anda Dağlık askerleri tarafından çevrildik.

(Ama birçoğu cazibesine kapılmış değil mi?) (Makoto)

Furiae-san'ı yakalamak için yavaş yavaş mesafeyi kapatıyorlardı.

Fakat Prenses Noel bunu durdurmak için elini kaldırdı.

“Herkese söylemek istediğim bir şey var. Buradaki Ay Kahini, Furiae sayesinde canavarların isyanına neden olan Beyin Yıkama Büyüsü’nü kaldırabildik.” (Noel)

“Ne…?” 

“Gerçekten mi?” 

“Peki o zaman ne yapmalıyız?” 

Dağlık askerlerinin ve soyluların bunu duyunca kafası karıştı.

“Prenses Noel olarak benim adım altında, Güneş Ülkesi geçmiş kinleri unutacak ve Büyük İblis Efendisi’ni yenmek için Ay Kahini ile güçlerini birleştirecek.” (Noel)

Bunu duyururken Prenses Noel'in yüzü sakin görünebilirdi, ancak sertti.

Sonuçta dün planlarımızı anlattığımızda çeşitli problemlerle karşılaşmıştık…

Onu Sakurai-kun'un yardımıyla ikna etmeyi başardık, ama Prenses Noel ilk başta buna karşıydı…

Güneş Ülkesi neden Ay Kahini’nden bu kadar çok nefret ediyordu?

“İmkansız! Ne diyorsun?!” 

“Prenses Noel! Majesteleri olmadığı zaman böyle bir karar verilemez!” 

“Bu açıkça kurallara aykırıdır. Sen olsan bile, Prenses Noel, buna izin verilmeyecek!” 

Hengame çıkaranlar Prensler ve Başbakan’dı (sanırım).

Beş Kutsal Soylu sessizce izliyordu.

“Babam Dağlık Kralı'nın onayını çoktan aldım. Delil olarak bu onun imzası.” (Noel)

Prenses Noel parlak bir kağıt çıkardı.

“Ah… Majesteleri…” “İmkansız! Bunu duymadım!” “Kendi kaprislerine göre takılıyorlar!” 

Görünüşe göre hala ikna olmamış insanlar vardı, ama Kral'ın onayı ile sorun olmamalıydı.

Ya da dahası, Prenses Noel'in hepsini bir gecede hazırlayabilmesi inanılmazdı.

Prenses Furiae'ye baktım, kolları çaprazlanmıştı ve dudaklarını bükmüştü.

Ve Sakurai-kun onun endişelenmesini izliyordu.

Gözlerim Sakurai-kun ile temas kurdu.

Konu siyaset olduğunda biz sessizdik.

“Bu herkes için uygun mu?”

Yüksek sesle buna bir son veren General Yuwein'di.

“Şu anda büyük bir canavar ordusu Symphonia’ya geliyor. Önce bununla ilgili bir şeyler yapmalıyız.” (Yuwein)

““““……”””””

Çok gürültü yapan insanlar sessiz olmaya başladı.

Bu iyiydi, General-san.

Sonunda sessizleştiğimizi sanıyordum, ama General bu şekilde döndü.

“Görünüşe göre canavarlar ordusunda Tabu Canavarları var. Onlarla mücadele konusunda deneyimimiz yok. Kahramanlar, lütfen bize yardım edin.” (Yuwein)

Tanrım, demek buydu.

Şey, bana göre sorun yoktu.

“Bu eğlenceli geliyor. Beni de sayın.”                                              

“?! Büyük Bilge-sama'nın kendisi mi?! Fakat Büyük İblis Efendisi canlandığı zaman için gücünüzü korumaya gerek yok mu?” (Yuwein)

General Yuwein şaşırarak söyledi.

Hah, yani böyle bir sebep mi vardı?

Ön cephelerde durmadığına şaşmamalı.

“Ben destek olacağım. Öğrencim savaşacak. Hey, kızıl saçlı büyücü.” 

“He? B-Ben mi?” (Lucy)

Lucy şaşkınlıkla başını kaldırdı.

Ne? Lucy-san Büyük Bilge’nin öğrencisi haline mi gelmişti?

“Efsanevi Kahraman Johnny'nin ve Kızıl Cadı Rosalie'nin büyük torunu. Onun yetenekli olduğunu garanti ediyorum.” 

““““Oooooh!””””

Dağlık askerleri buna büyük tepki gösterdiler.

Daha önce bahsedilen büyük büyükbabasının ve görünüşte ünlü bir büyücü olan Lucy'nin annesinin isimleri, ha.

Gerçekten iyi tanınıyorlardı.

Ama…

“Lucy, iyi misin?” (Makoto)

Ona fısıldadım.

“E-Evet. Bence büyü yeterliliğim oldukça arttı…” (Lucy)

Güvensiz görünüyordu.

“Seni destekleyeceğiz. Doğru değil mi Sa-san?” (Makoto)

“Evet! Elinden geleni yap, Lucy-san!” (Aya)

“Büyük Dükler Hazretleri, geçici olarak Tapınak Şövalyeleri’nin ve Dört Gökyüzü Şövalye Düzeni’nin komutasını alacağım.” (Yuwein)

General Yuwein kontrolü elinde tutacaktı.

Bir ordu generali havası vardı.

Kuzey Kapısı: Güneş Şövalyeleri (Birinci ve İkinci Bölüm) + Kuzey Gökyüzü Şövalye Düzeni + Su Ülkesi Kahramanları.

Güney Kapısı: Güneş Şövalyeleri (Üçüncü ve Dördüncü Bölüm) + Güney Gökyüzü Şövalye Düzeni + Lucy.

Doğu Kapısı: Güneş Şövalyeleri (Beşinci ve Altıncı Bölüm) + Doğu Gökyüzü Şövalye Düzeni + Tapınak Şövalyeleri.

Batı Kapısı: Güneş Şövalyeleri (Yedinci Bölüm) + Batı Gökyüzü Şövalye Düzeni + Işık Kahramanı.

Bu bölünme işinde ortaya çıktı, bekle ne?

“Lucy ve ben farklı yerlerde miyiz?” (Makoto)

“He? Olmaz.” (Lucy)

Lucy ve ben birbirimize baktık.

“Sen de buraya gelmek ister misin, Ruh Kullanıcısı-kun?” 

Dedi Büyük Bilge-sama.

Hmm.

Prenses Sofia ve Prens Leonard'a baktım.

Su Ülkesi Kahramanları grubundan çıkmak benim için…

Ve en önemlisi…

“Leo… dikkatli olmalısın, tamam mı?” (Sofia)

Prenses Sofia huzursuzdu.

“E-Evet, Nee-sama!” (Leonard)

Ve Prens Leonard daha da gergindi.

“Prens Leonard, sizi koruyacağız! Değil mi çocuklar?!” 

““““““Evet!”””””””

Su Ülkesi’nin durumuna baktım…

(Prens Leonard beni endişelendiriyor…) (Makoto)

“Kuzey Kapısına gideceğim. Bu arada, Yıldırım Kahramanı nereye gitti?” (Makoto)

“Geralt… şu anda ev hapsinde ve nerede olduğunu bilinmiyor…” 

Geralt-san'ın babası huysuz bir yüzle cevap verdi.

He, nereye gittin Geralt-san?!

“Güneş Ülkesi’nde başka 3 Kahraman daha olduğunu duydum…” (Makoto)

“Kalan üçü farklı bir görev için başkentin dışında. Şu anda başkentte sadece 3 Kahraman var.” 

“Anladım…” (Makoto)

Hayır, bu kıtanın en güçlü ordusuydu.

Sorun olmamalıydı! …Muhtemelen.

“O zaman herkes, görev yerlerinize. Şans sizinle olsun.” (Yuwein)

General Yuwein görünüşe göre geri kalanların komutasını almak için Dağlık Kalesi'nde kalacaktı.

Kendi görev yerlerimize doğru gidiyorduk.

Symphonia Başkenti: Kuzey Kapısı

Bir toz bulutu yaklaşıyordu.

Zemin titriyor gibi hissediyordum.

Bir insan kalabalığı yürüse bile aynı etkiye neden olmazdı.

Büyük boyutlu canavarlar toz bulutu yaratıyordu…

Kuzey kapısına yaklaşan, canavarlardan oluşan bir kalabalık.

Rapora göre, 5,000 civarında sayıları vardı. 

Onlarla yüzleşecek olanlar Güneş Şövalyeleri, Kuzey Gökyüzü Şövalye Düzeni ve Su Ülkesi birlikleri olacaktı.

Canavar ordusuyla temasa sadece 10 dakika kalmıştı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
STERBEN (225 puan) Üye
2020-08-10 00:59:38
Elinize sağlık
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-07-07 13:59:51
Teşekkürler, Nuh'un gerçek yüzü daha ortaya çıkmadı.
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-07 05:01:24
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-07-07 04:23:52
Şu sakurai ölmese bile en azında prenses noel ve ay kahini den uzak dursun aq iğrenç herif
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-06 16:01:28
Dedim uyduruk bir powerup alır. Onu bile alamadi.
ilgin (71 puan) Üye
2020-07-06 13:56:50
Bölüm için teşekkürler