Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

22 Haziran 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1178 Görüntülenme
Bu bölümü 28 Kişi beğendi.
Cilt 4

Takatsuki Makoto, Mafya Patronuyla Konuşuyor (1)

Güçlü bir yapısı olan bir adam tam ortada sandalyede oturuyordu.

Yüzünde büyük bir yara izi vardı.

(Yüzünde yara izi var. Yaralı yüz...? Bu Castor Ailesi’nin Başı Don, değil mi?) (Makoto)

Burada olmayacağını söylemiştin Fuji-yan.

Arkadaşıma baktım ve yüzü gergindi.

Fuji-yan için de beklenmedik bir şey miydi?

“Kardeşim! Gurur duyduğum ailem bu!” (Peter)

Peter, Sa-san'ı ve beni bir gülümseme ile koltuklarımıza yönlendirdi.

Peter için, ailesi kan bağları olan bir aile değildi, hepsi mafya gibi görünüyordu.

Mafyanın kendi ailesinin üyeleriyle yakın bağları vardı ve onların yoldaşlarına alay etmelerine izin vermediklerini duymuştum.

Sözlerime dikkat etmeliydim…

“Kardeşim, oradaki ikisi kim?” (Peter)

“Arkadaşlarım Fuji-yan ve Nina-san.” (Makoto)

“Benim adım Fujiwara. Tanıştığımıza memnun oldum-desu zo.” (Fuji)

“T-Tanıştığımıza memnun oldum, ben Nina.” (Nina)

“Evet, tanıştığımıza memnun oldum. Ben Peter. Hadi gelin, buraya oturun.” (Peter)

Kraliyet şatosundaki kadar rahat bir sandalyede oturuyordum.

Mafyanın sert görünümlü üyeleriyle çevrili olduğumuz bu yerde, sarışın canlandırıcı bir adam bizi bir şeyler içmeye davet etti.

Bu Castor ailesinin en büyük oğlu muydu?

Görünüşü genç bir adamın görünüşü gibiydi.

“… Ben Jenova Castor. Aptal oğlum sana emanet, Kahraman-dono.” (Jenova)

Patronun sesi alçaktı, ama iyi geliyordu. Ne kadar erkeksiydi.

“H-Hayır, o kadar değil.” (Makoto)

Yani benim bir Kahraman olduğumu gerçekten biliyorlardı, ha.

Yine de Peter’ın babasının varlığı çılgıncaydı.

“Baba, ben bunları çoktan düşünmüştüm…” (Peter)

Peter başını kaşıdı.

Bu baba ve oğul birbirine çok benzemiyordu.

“Bugün, Dağlık’ın en iyi malzemeleriyle Dağlık’taki en iyi aşçılara sahibiz. Ayrıca en iyi kadınları da hazırladık. İyi eğlenceler. Ah doğru. Kendimi tanıtmadım. Ben Jack Castor.” (Jack)

Daha önceki canlandırıcı sarışın adam.

Yani o gerçekten en büyük kardeşti.

Mafyadaki herkes bunu takip etti ve kendilerini özgür bir şekilde tanıtmaya başladılar.

“Ben ailenin 1 numaralı bıçak kullanıcısıyım.” “Şınavla ilgili ise ben ailede bir numarayım.” “Hile görme teknikleri ile ilgili ise, bana bırakın.” “Yüzlerce yıldan beri yattığım kadınları saymadım.” 

Sıklıkla övünüyorlardı.

Pekala, bu kadarı yeterli, ama…

“… Daha önce tartışmada 10 kişi öldürdüm.” 

“Bir insanın kafasını çıplak ellerimle ezebilirim…”

Bunun nesi var, bu korkutucu.

…İyi değil. Bu imkansız! 

Onlar gerçekten mafya!

Amerikalı sınıf arkadaşlarımla bile başa çıkmakta hiç iyi değildim! Bu insanlar benim için imkansızdı!

Gördüğüm kadarıyla, Fuji-yan ve Nina-san'ın elleri tabaklarında hareket etmeyi bırakmıştı.

(Üzgünüm, Sa-san. Seni böyle bir yere getirdiğim için…) (Makoto)

Perspektif Değişimi'ni yanımdaki Sa-san'a bakmak için kullandım ve…

“Neee~, bu nedir? Oooh! Bu lezzetli~!” (Aya)

Deli gibi yemeklerin tadını çıkarıyordu.

Sa-san'ın çelik sinirleri vardı.

“Hey çocuklar! Konuklar burada korkuyor! Garip şeyler söylemeyin!” (Jack)

En büyük oğlu Jack-san hiçbir şeyi yemediğimizi (Sa-san dışında) görünce astlarına bağırdı.

“““““Üzgünüz!!”””””

Görünüşe göre Jack-san sadece görünüşüyle yargılanamıyordu…

Bir bakışta normal görünüyordu, ama yüzünü bir mafya üyesi gibi yaptığında Peter'a benziyordu.

“Affedersiniz. Bu adamlar, söylenti Kahraman-sama ile tanışabildikleri için gerçekten heyecandılar.” (Jack)

Anında canlandırıcı yüzüne döndü ve bizden özür diledi.

Ne kadar hızlı bir değişim.

“P-Pekala…” (Makoto)

Uysalca başımı salladım.

Sonunda gözlerimi yemeğe yönlendirmeyi başardığımda, gerçekten abartılıydı.

“Takatsuki-kun, bak bak! Bu kaz ciğeri!” (Aya)

“Sa-san, yemek yerken konuşma.” (Makoto)

Havyar görünümlü nefis yiyecekler vardı ve normal barımızda kesinlikle göremeyeceğimiz bir sürü yüksek sınıf likör vardı.

Ve sonra, bir şişe açtığımda, güzel bir kadın benim için bardağıma koydu.

Ona baktığımda bana gülümsedi.

Lucy'den bile daha açık saçık kıyafetler giyiyordu.

Rahatlayamıyordum.

“Takatsuki-kun, kıpır kıpırsın.” (Aya)

“Sen de çok sakinsin Sa-san.” (Makoto)

Kısık sesle konuşuyorduk.

“Dostum, Kardeş’in bir Kahraman olduğunu düşünmek. Bir maceracı olduğunu söylemiştin, bu yüzden beni tamamen kandırdın!” (Peter)

“Sakladığım için üzgünüm, Peter.” (Makoto)

Biraz garip hissederek cevap verdim, ama Peter buna aldırmadı.

“Kahraman bu, ha.” “Öyle görünmüyor.” “Ancak söylentiler Yıldırım Kahramanı’nı yendiğini söylüyor.” “Şu çılgın kurt, Geralt…?” “Ne de olsa bir diğer dünyalı.” 

İnsanların fısıldadığını duyabiliyordum.

Yani Kahramanlar mafya için bile nadir bir manzaraydı, ha.

“Geralt veledini yendiğini duydum.” (Jenova)

Patron'dan bir laf geldi.

Burada dikkatli olmalıydım.

Doğru hatırlıyorsam Geralt-san'ın hanesi, Valentine Hanesi, Castor ailesiyle iyi ilişkiler içindeydi.

“Bu sadece şanstı.” (Makoto)

“Hey, Kardeşim. Kardeş Geralt'ı şansla yenemezsin. Öyle değil mi, Kardeş Jack?” (Peter)

“Evet. Geralt, Işık Kahramanı ortaya çıkmadan önce Dağlık’taki en güçlü savaşçıydı.” (Jack)

Bu sadece Ruh Büyüsü'nün kontrolden çıkmasıydı!

Ah! Açıklamak istiyordum, ama iğneleyici gibi mi gelirdi?!

Her neyse, Peter ve Jack-san, Geralt-san ile yakın görünüyorlardı.

Belki aileler arasındaki ilişkilerden dolayıydı?

Soylular ve mafya o zaman birbirine tamamen yakınlardı…

“Valentine Hanesi’ne karşı gelen insanlar olduğunda 'tavsiye' istedikleri birçok zaman oldu…” (Jenova)

Jenova-san mırıldandı.

““““……””””

Dördümüz de gerildik.

B-Bu…

Yani buraya gerçekten gelmemeliydik!

“Bartolomeo-dono'nun bize bir şey söylememesi nadirdir.” (Jenova)

“Ö-Öyle mi?” (Makoto)

Bartolomeo Valentine, Büyük Dük.

Geralt'in babası ve Beş Kutsal Soyludan biri.

Dünkü toplantıda bana deli gibi bakıyordu.

Benden kesinlikle nefret ediyordu…

“Baba, Valentine Hanesi gururlu bir şövalye ailesidir. Su Ülkesi Kahramanı-dono ile bire bir karşılaşma yaptığını duydum.” (Jack)

Jack-san usulca reddetti.

“Doğru.” (Jenova)

Jenova-san, biraz şaşkınca dedi.

Aah, sakin olamıyordum.

Patronun yüzündeki yara izi o kadar varlığını hissettiriyor ki korkutucuydu.

Bu Büyü ile iyileştirilemez miydi?

Bunu düşünürken...

Birisi omzuma dokundu.

(Takki-dono, Jenova-dono'nun yüzündeki yara, genç günlerinde bir mafya kavgasında yenildiği zamandı. Bu nedenle, yara izi hakkında konuşmak yasak-desu zo.) (Fuji)

(T-Tamam. Dikkatli olacağım. Teşekkürler Fuji-yan.) (Makoto)

Fuji-yan kulağıma fısıldadı.

Bilmiyordum.

Bu konuda hata yapabilirdim.

Bu yakındı, yakındı.

“Ah, yaşlı adam, yüzündeki yara izi inanılmaz.” (Aya)

Ne?! 

Sa-san! Ne diyorsun sen?!

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
BloodSongs (29 puan) Üye
2021-05-11 10:00:40
Bölüm için teşekkürler
STERBEN (225 puan) Üye
2020-08-09 15:42:44
Bölüm için teşekkürler
Damocles (222 puan) Üye
2020-06-29 15:49:47
Bide inanılmaz diyo ha xlclhfmc
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-06-23 18:03:34
Gerizekalı, patavatsız, port kırdı. Teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-06-23 00:52:34
Zombie tsunami : Start
Shinnatsume61 (130 puan) Üye
2020-06-22 21:08:28
Sa-san çıldırrrrrrrt adamları 😂😂 Bölüm için teşekkürler 😊
murat1habib (33 puan) Üye
2020-06-22 19:17:14
Run
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-06-22 16:13:46
Hay salak.