Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

29 Ekim 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1228 Görüntülenme
Bu bölümü 20 Kişi beğendi.
Cilt 7

Takatsuki Makoto, Gece Boyunca Ateş Ülkesinde Yürüyor

“Vay canına, yukarıdan böyle görünüyor.”

“Çok fazla insan var. İkini en büyük ülkeden beklendiği gibi.”

Şu anda, Sa-san ve ben Gamoran başkentinin gökyüzünde uçuyorduk.

Sa-san bir harpye dönüşmek için Değişim Becerisini kullandı.

“Harpylerden nefret etmiyor musun?” (Makoto)

Laberintos'taki Lamiaların can düşmanlarıydı.

Bu şekli aldığı için garip hissettim.

“Evet, bu doğru, ancak onlarla bu kadar uzun süre savaştığım için onlara dönüşmek kolay.” (Aya)

Sa-san acı acı gülümsedi.

Geçmişe dair acı dolu anıları biraz solmuş olabilirdi.

Bu keyifli bir şey olmalıydı.

“Peki Sa-san, nereye gidiyoruz?” (Makoto)

“Eh? Bir randevumuz var. Sabah Fu-chan'la randevun vardı, değil mi? Hadi yürüyelim.” (Aya)

Sa-san aptalı oynuyormuş gibi yanıt verdi.

Randevu, ha.

Ortaokuldan beri tanıdığım arkadaşımın yüzüne baktım.

Yüz ifadesi ciddiydi ve bir şey arıyor gibiydi.

(Sa-san, amaçsızca dolaşacak türden biri değildir.) (Makoto)

Sonuçta o benim tam tersimdi.

Birlikte RPG oyunları oynadığımızda, tüm yerleşim yerlerinin tüm sakinleriyle her zaman en az 2 kez konuşunca beni, ‘buna uğraşma!’ diyerek devam ettirmeye zorladığını hatırladım.

Bazen abarttığımı hissettim.

Ama bilirsiniz, diyalogları 1. ve 2. seferde değişen karakterler vardı.

“Hey Takatsuki-kun, o büyük bina nedir?” (Aya)

Sa-san'ın sesi beni düşüncelerimden uzaklaştırdı.

“Şey, burası arena. Turnuvanın yapılacağı mekan.” (Makoto)

“Hah, demek arena...” (Aya)

“Kontrol etmek ister misin?” (Makoto)

Sa-san turnuvaya katılmıştı.

Katılacaksa en az bir kez buraya bakmanın kötü bir fikir olmayacağını düşünüyordum.

“Hayır, bugün yapmayacağım.” (Aya)

Sa-san başını iki yana salladı.

Görünüşe göre turnuva meselesi onun amacı değildi.

Bu durumda…

“Aradığın bu mu, Sa-san?” (Makoto)

Belli bir yönü işaret ettim.

Sa-san oraya doğru başını hareket ettirdi.

“Takatsuki-kun, bir sürü çadırın olduğu o meydan nedir?” (Aya)

Baktığımız yerde bir sürü dev çadırların dizildiği geniş ve boş bir arazi vardı.

Çadırların boyutları Rozes'te gördüğümüz sirk kadar büyüktü.

Sıraya dizilmiş onlarca çadır, gerçeküstü bir manzara oluşturuyordu.

Fuji-yan'a orada ne olduğunu sorduğum için bu bilgiye sahiptim.

“Burası köle pazarı, Sa-san. Büyük Keith'deki en büyük köle işi burada dönüyor.” (Makoto)

“Köle pazarı...” (Aya)

Sa-san'ın gözleri keskinleşti.

(Hedefi gerçekten Kawakita-san.) (Makoto)

Görünüşe göre Fuji-yan, Kawakita-san'ı satın alan soylu için yararlı bilgiler elde edemedi.

Büyük ölçekli köle müzayedesinin başlamasına yalnızca birkaç gün kaldı.

“Hey, Takatsuki-kun, biraz dolanabilir miyiz?” (Aya)

Sa-san ciddi gözlerle bana baktı.

[Ateş Ülkesi köle pazarına gidecek misin?]

Evet

Hayır

(Seçenekler çıktı, hah.) (Makoto)

Burada bir şey var.

Bu kaplanın inine girmek gibi olabilirdi.

Ama Sa-san burada bana soruyordu.

“Hadi gidelim, Sa-san. Kawakita-san'ı görmeye.” (Makoto)

“Evet! Teşekkürler!” (Aya)

Sa-san'ın sesi bir anda neşelendi.

“Ama önce küçük bir şey yapayım.” (Makoto)

“?”

Başını yana eğen Sa-san'a planımı anlattım.

◇◇

“Hey, bunun gibi bir şey yeterli mi?” (Aya)

Sa-san büyük bedeniyle huzursuzca kıpır kıpır titreşti.

Sa-san şu anda zengin bir hanımefendiye dönüştü.

“Bundan hiç hoşlanmadım.” (Aya)

“Şimdi, bu görünümle, köle pazarına girsen bile şüphe çekmezsin.” (Makoto)

Yuvarlak bir vücut ile gösterişli bir elbise ve parmaklarında birkaç mücevher yüzük. Onu sadece aniden zengin olan bir kadın olarak görebilirdiniz.

Dönüşümü kendim kullandım ve onun koruması olarak davrandım.

Öyle dedim ama gözlerimi gizlemek için kaküllerimi biraz uzattım.

Biraz hentai kahramanı bir tarzındaydı.

Sa-san ile dönüşüm Becerilerimiz arasındaki farklardan biraz bahsedeceğim.

Sa-san, doğası gereği dönüşümlerde iyi olan bir ırktandı.

Nedeni, insana dönüşebilmeleri, onları aldatabilmeleri ve yiyebilmeleriydi – korkunç bir nedeni vardı.

Üstelik, dönüşümün daha güçlü bir varyasyonu olan Değişim adında bir Doğal Becerisi vardı, böylece görünüşünü 7/24 istediği kadar değiştirebilirdi.

Buna kıyasla ben, Dönüşüm Becerisini eğitim yoluyla öğrenen biriydim.

Bundan dolayı dönüşüm için limitim yaklaşık 1 saat ve her şeye dönüşemiyorum.

Sa-san gibi bir harpye dönüşüp gökyüzünde uçamam.

Bu vesileyle dönüşümü uzun bir süre koruyacağız, bu yüzden onu sadece kaküllerimi yaparken kullandım.

“Hey Takatsuki-kun, kendimizi gizleme zahmetine girmemize gerek var mıydı?” (Aya)

Sa-san merakla sordu.

“Evet, Ateş Ülkesi Generali grubumuzu araştırıyordu. Su Ülkesi’nin Kahramanı olarak köle pazarına gidecek olsaydım, bu bilgi büyük olasılıkla ona ulaşacaktır.” (Makoto)

General Tariska, Ay Kahini'nden haberdardı.

Görünüşe göre buradaki köle pazarında güvenlik adına çok sayıda asker vardı.

Yüzümün onlar tarafından hatırlanmasını istemiyordum.

“Aksi takdirde, son çare olarak Kawakita-san'ı kaçırırsak bu sorun olur, değil mi?" (Makoto)

Bunu Sa-san'a fısıldadım.

Sa-san bu sözlere şaşırdı ve sonra sırıttı.

“Sen kötü bir adamsın, Takatsuki-kun.” (Aya)

“Gerçekten son çarenin de son çaresi. Bunu yapmaktan kaçınmak isterim.” (Makoto)

Her şeyden önce bu bir suçtu.

“Öyleyse gidelim.” (Makoto)

Sa-san ve ben hafifçe başımızı salladık ve köle pazarının kapılarından geçtik.

◇◇

Kapı bekçileri tarafından durdurulduk, ama iyi miktarda para verdik. Çok kolay bir şekilde girmemize izin verdiler.

Fuji-yan bana bu yerin adabını öğretti.

Köle pazarının içi düşündüğümden farklı olarak temiz ve canlıydı.

Ana mallar elbette kölelerdi, ancak bahis maçları da vardı.

Bu Ateş Ülkesi’nde en çok istenen köleler, yüksek savaş gücüne sahip kölelerdi.

Büyük Keith askeri ülkesi aynı zamanda savaş sanatı ülkesi olarak da adlandırılır ve çok sayıda güçlü savaşçısı olanlara hayranlık duyulurdu.

Köle olsanız bile, birinci sınıf bir savaşçı olduğunuz sürece, muameleniz görünüşe göre oldukça iyiydi.

Yüksek dövüş gücüne sahip olan ancak kendilerini satacak bir usta aramaya beyinleri olmayan insanlar bile vardı.

Ve kölenin gerçekten güçlü olup olmadığını görmenin yolu, İstatistiklerin ve Becerilerin olduğu Ruh Kitabı’na bakmak olduğu açıktı, ancak en hızlı yol onların savaşmasını sağlamaktı.

Köle pazarında birkaç geçici önlem çemberi vardı.

Kölelerin bir güç rekabeti vardı.

Hatta kar etmek için fazladan bir bahis unsuru eklemeleri bile ticari ruhlarını hissettiriyordu.

Yakında bir eczacı rahip vardı, bu yüzden uygun bir eşleşmeydi.

Yine de barbarcaydı.

Yani köle pazarının içi canlıydı.

Bu bir köle pazarı olduğu için daha karanlık bir atmosfer hayal ediyordum.

“Vay canına Takatsuki-kun, orada birbirleriyle savaşan kadın köleler var.” (Aya)

“En azından ağırlık, ırk ve cinsiyete göre kategorize ediyorlar gibi görünüyor.” (Makoto)

Adil olması için miydi?

Bunların hepsi devam ederken sanki bir spormuş gibi hissettirdi.

Bu arada, sadece savaşçı türleri savaşıyordu.

Büyücü köleler savaşmıyordu.

Bu konuda karar vermek için Ruh Kitabı’na bakıyor gibi görünüyorlardı.

Şehirde büyücülerin kavga etmesi felakete davetiye çıkarabilirdi.

“Takatsuki-kun! Bu ikisinden kim kazanacak sence?” (Aya)

“Hm, bir kadın savaşçı ve bir canavar. İkisi de güçlü.” (Makoto)

Sa-san kendini kaptırmış izliyordu.

Dövüşenler iri siyah tenli bir kadın savaşçı ve kaplana benzer kulakları olan canavar bir kadın savaşçıydı.

Dövüş eşit görünüyordu ve ikisi de o kadar güçlüydü ki kimin önde olduğunu anlayamadım.

Ya da daha çok Nina-san kadar güçlü değillerdi.

“Habersiz katılabileceğimi düşünüyorsun musun...?” (Aya)

Sa-san kötü bir açıklama yaptı.

Şakacı bir şekilde ‘Hey, göze çarpan bir şey yapamayız, değil mi?’ şeklinde cevap verecektim ama…

*Zuzu…*

Havanın gürlediğini hissedebiliyordum.

Bir saniye sonra bunun Sa-san'dan sızdığını fark ettim.

Aynı zamanda, kavga eden iki kadın savaşçı şaşkın ifadelerle buraya baktı... yanımdaki Sa-san'a bakıyorlardı.

Sadece o ikisi değil, mekandaki bazı savaşçı köleler de buraya döndü.

Neyse ki tüccarlar bunu fark etmedi.

{Sa-san, buradan çıkalım! Acele et!} (Makoto)

{H-He? Tamam.} (Aya)

Aceleyle orayı terk ettik.

◇◇

Meydanın ortasındaki bahçeli alana vardık.

Vaha benzeri bir yer gibi görünüyordu.

Sıraya dizilmiş tüccar arabaları vardı ve atlar su içiyordu.

Ve pınarın yakınında Su Ruhlarını orada burada görebiliyordum.

“Ah, bu beni korkuttu...” (Makoto)

“Ü-Üzgünüm, Takatsuki-kun.” (Aya)

Sa-san, savaşçıların gözünden kaçtıktan sonra özür diledi.

Bu arada, orijinal kız görünümüne geri döndü.

“Şey, bir dahaki sefere dikkatli olursan sorun değil. Oradaki Gözdağı Becerin miydi?” (Makoto)

Öyle bile olsa, savaşçı insanların bu kadar şaşırması normal değildi.

Bir yılanın baktığı kurbağalar gibiydi.

“Ah... bu kasıtsızdı.” (Aya)

Sa-san kendini kötü hissediyordu.

Muhtemelen evrimindeki değişikliklere alışamamıştı.

Sadece ilerledikçe bir şeyleri test edebilirdik.

Sa-san'ın ruh halini değiştirmeye çalıştım.

“Sa-san, oraya bak. Aradığımız yeri bulduk.” (Makoto)

“He?” (Aya)

Pınarın diğer tarafında, gözlerimin işaret ettiği yerde, diğer çadırlardan açıkça daha büyük bir çadır vardı ve çevresinde çok sayıda bekçi duruyordu.

“Bir sonraki köle müzayedesi için ‘olağanüstü malların’ bulunduğu yer.” (Makoto)

“…Keiko-chan orada…” (Aya)

“Sa-san, sakin ol.” (Makoto)

Sa-san’ın kana susamışlığı büyük ölçüde artmıştı, ben de aceleyle onu sakinleştirdim.

“Pekala, Sa-san, geri dönelim.” (Makoto)

“He?! Buraya kadar geldikten sonra mı?!” (Aya)

Sa-san itiraz ediyormuş gibi bana bakıyordu.

“Gece geç saatte gelelim. Yerin nerede olduğunu ve kaç tane gardiyan olduğunu görmeyi başardık, bu yüzden sızmak için hazırlık yapmalıyız.” (Makoto)

Bunun için Furiae-san'ın iş birliğine ihtiyacım olacaktı.

Yapacak çok şey vardı.

Sa-san, cevabıma şaşırmış bir ifade verdi.

“Eğleniyor gibisin, Takatsuki-kun.” (Aya)

“Hey, Sa-san, şu gözlere bak. Ciddiyim, değil mi?” (Makoto)

“Evet evet.” (Aya)

Bir sebepten dolayı güldüm.

“O zaman, Takatsuki-kun’un odasında biraz uyuyacağım.” (Aya)

Hayır, bunu kendi odanda da yapabilirsin...

O gün hana döndük ve sızmaya hazırlandık.

O gün gece geç saatlerde

Gürültülü köle pazarı artık tamamen sessizdi.

Ancak, çok sayıda koruma vardı, bu yüzden dikkatli olmalıydık.

Sa-san harpye dönüştü ve gökyüzünden dev çadırı hedefledik.

Eğer sadece böyle yaparsak bulunabilirdik, böylece...

[Su Büyüsü: Sis].

Su Ruhlarının manasını ödünç aldım ve köle pazarının alanını sisle kapladım. 

Aslında tüm başkenti örtmek istedim, ama çok fazla Ruh olmadığı için bu mümkün değildi.

Ateş Ülkesi sahile oldukça yakındı.

Tropikal bir iklimdi ve kurak mevsimlerde yağış miktarı azdı, ancak okyanus tarafındaki rüzgar suyu taşıyordu ve bundan sisin oluştuğu ender zamanlar vardı.

{Fakat uyuşuk davranamayız. Sa-san, gidelim.} (Makoto)

{Evet. Gizlilik Becerisi iyi gidiyor.} (Aya)

Sessizce çadırın yanına indik.

Ve sonra, Furiae-san'dan yapmasını istediğimiz özel ürünü çıkardık.

Parfüm şişesi gibi görünen şeyin içinde ‘su’ vardı.

Ancak Ay Kahini'nin lanet büyüsü ile korkunç bir eşyaya dönüştü. Büyünün adı Uyku ve Hafıza Kayması idi.

O lanetli suyu sis haline getirmek için su büyüsünü kullandım ve gardiyanları uyuttum.

Ve uyansalar bile, birkaç saat önceki hatıraları yok olacaktı.

Sa-san ve ben hançerimle açtığım, çadırdaki bariyer büyüsünün açıklığından içeri girdik.

Belli ki çadırın içinde de muhafızlar var, ama hepsini uykuya daldırdık.

Sa-san ve ben çadırın içini sessizce keşfetmek için Gizlilik kullanıyorduk.

Ve böyle devam ederken, en derin ve en lüks kafeste bir kız bulduk.

Bir köle için harika bir iç mekanı vardı ve eğer çelik çubuklar olmasaydı, onu birinci sınıf bir konaklama yeri sanabilirdiniz.

Gece geçti ve kafesteki kadın uyuyordu ama ben o yüzü hatırlıyordum.

Onunla en son Su Tapınağı’nda görüşmüştüm.

Aynı zamanda lisede sınıf arkadaşımdı.

“Keiko-chan!” (Aya)

Sa-san bastırılmış bir şekilde bağırdı ve kafese koştu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
STERBEN (225 puan) Üye
2021-04-08 17:05:53
Çeviri için teşekkürler
STERBEN (225 puan) Üye
2021-04-08 17:05:19
Çeviri için teşekkürler
ritrak (35 puan) Üye
2020-11-07 02:38:13
elinize sağlık
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-10-29 23:20:13
Kafesteki velede gülümseyip. Çıkıp gitmek lazım. Zaten bize de iyi davranmamıșlar. Bizi neden alakadar ediyor ki.
adnimert (879 puan) Üye
2020-10-29 22:20:22
artık sa san tekrar 1 level olduğuna göre tekrar level atlatmak için platin şeylerden kesmeye neden gitmiyorlar? 99 a ulaşamasa da 15-20 bir şeyler yapsın. turnuvada kalan yaşamlarından illa 1 tane gitsin mi istiyor yazar anlamadım :D
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-10-29 20:33:26
Abi bu japon yazarlar neden mal olmak zorunda neymiş köle taşması cok korunaklı şifreyle korunuyomus sadece ko?e ustası acabilirmis lan cazibe büyüsü var Aziz seviye yap büyüyü köle ustasına bitir ayrıca mal MC gucsuzum diye dolaşıyor git bir iki büyü öğren lan kahramansin sen ve RPG oyuncu su var bir suikastçı yeteneği kullan lucy ateş büyücüsü onu öperek ruhları kullanırsın bide yazar denize yakın olunca su ruhu olmuyomu bu ne mallık MC ye geri dönelim olum git dünyayı kurtarmak sana mı kalmış bak şeytanı tarafa adamlar insanlardan daha iyi cidden karşımıza çıkan bütün iblisler adam gibi adam etrafına bak kim seni silkliyo kimse ama sen gidip kurtaracak diyon neden çünkü MC sin silktir lan oradan
Luxuria (29 puan) Üye
2020-10-29 21:04:59
@OkuyucuS0, mc harbi mal ama bu kısımda manyak şeyler olacak bence turnuva da hile yapıp sa-san ı öldürecekler bunları yakalayacaklar bu kurtardıkları bunları satacak sonra büyük iblis efendisi nin çekirdeği ni yiyip evrim geçirecek sonra god mode bütün başkent i yok eder bence böyle olacak ay kahini nin gördüğü mc nin yok ettiği başkent olacak bence çünkü mc daha fazla düşerse seri harbi berbatlaşır kendini geliştirmesi lazım ve nuh un aklında kurnaz planlar var gibi mc nin güçlenmesi için illa bir yolu vardır hep ruhlara bağlı devam ettirecek hali yok illa bir yerden sonra mc nin kendisi güçlenecek büyük ihtimalle bir şerefsiz lik sonucu olacak
adnimert (879 puan) Üye
2020-10-29 22:17:27
@OkuyucuS0, aynı şeyi okurken sürekli düşündüm. hatta bu bölümde fu chan ı getirmesinin sebebi de cazibe ile şifresini öttürmek için kullanacak diye düşündüm. hadi yetmese bile senkronize olup cazibe şeysini kullan değil mi? ama yok! konu mu bulamadı da uzattılar şu köle olayını anlamadım.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-10-31 07:53:11
@Luxuria, öyle olursa bu mal gene iyilerin tarafında kalır ve başkenti yok edecek kadar akıllı deil bı bu romanda ofkeleniyom bide great magenin manhuasinda kızıl kızı gördükçe
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-10-31 07:54:13
@adnimert, yok Japonlar kitap yazmayı bilmiyo diyecem ama adam gibi yazan var şimdi onlara ayıp olur
Luxuria (29 puan) Üye
2020-10-31 09:52:26
@OkuyucuS0, gerizekalı ya bu zaten şöyle kurtarırken dalga falan geçse yada buraya ilk geldiğinde yaptıklarını anlatsa zaten vazgeçerler bide bunu partiye alır bu neyse nuh illa buna bir şey yapacaktır o umutla bekliyorum böyle çöpü havari yapmazsın illa bir planı vardır önceki havarisi ışık kahramanı dışında tüm kahramanları öldürebilmiş yani illa güçlendirebilecek bir şeyi vardır ve düşünceleri illa deişir umarım
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-11-01 02:42:41
@Luxuria, ışık kahramanını oldurememesinin. Sebebi diğer kahramanlardir yok sa bizim büyük abi abelide keserdi
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-11-01 02:43:12
@Luxuria, bu arada bana cevap icinmi açtın hesabı 😅😅😅😅😅😅😅😅
Luxuria (29 puan) Üye
2020-11-01 11:47:15
@OkuyucuS0, evt normalde yoktu bide yorum yazmak istiyordum ikisi birlikte gelince açtım
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-11-01 18:32:20
@Luxuria, ben seninle daha önce başka bir sitede konusmusmuydum
Luxuria (29 puan) Üye
2020-11-01 19:24:04
@OkuyucuS0, the great mage 4000 years ta yanıt vermişsin disquis ten
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-11-01 23:13:21
@Luxuria, discordda da varsın adını verirsem reklam olur her yerdesin bu yüzden gözüme takıldı
Luxuria (29 puan) Üye
2020-11-02 17:16:20
@OkuyucuS0, bir kaç tane manga novel sunucusunda varım bide kendim de editörüm görmen normal
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-11-02 20:21:50
@Luxuria, doğru
Ker!m (339 puan) Üye
2020-10-29 19:43:39
Mc neden hep kendine kazık atanları kurtarıyor? Koy g#te gitsun aga
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-10-29 20:26:06
@Ker!m, MC mal da ondan
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-10-29 20:40:19
@OkuyucuS0, Bu arada, mal. Cidden, mal.