Theoden
Azrağın Uyanışı-Benim Adım Turgan
Ducia bir anda ayağa kalktı, sarı saçları adeta güneş gibi parladı , gözlerinin rengi derinleşti , etrafında beyaz bir ışık hüzmesi belirdi , derisini saran bir ışık kalkanı gibi görünüyordu ve o an kasabalıların kutsal saydıkları taş adeta Ducia’ ya tepki verircesine göz alıcı bir ışık saçtı yemyeşil bir ışık kör edebilecek kadar parlak.. İnsanlar ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı muhtemelen arenada ne olduğunu anlayan kimse yoktu. Saif’ in neden festivale katılmadığını soran çığırtkan son ana kadar direndi ne olduğunu görmeye çalıştı ancak o da ışığın parlaklığına direnemeyip gözlerini kapattı. Sadece Ducianın göz kapakları açıktı. Bir melek gibi görünüyor ve kutsal taşa bakarak adeta artık ondan yardım istiyordu. Taşın içinden yeşil bir duman çıktı parlaklığı git gide azaldı ve sonunda söndü. İnsanlar gözlerini açtıklarında yeşil bir dumanın Ducia’ nın göğsünden içeri girdiğine şahitlik ettiler. Çığırtkanlar gördükleri her şeyi iştahla not ediyorlardı. Yeşil duman Ducia’ nın göğsüne girdikten sonra daha açık ama yine yeşil renkte bir ışık Ducia ‘ nın avucunun içinden çıkıp orada bulunan birkaç insanın gözleriyle takip edebildiği bir hızla Saif’in bedenine dokundu. Saif anında gözlerini açtı gözlerinin beyazında kanlı damarları görünüyor o sevimli aptal sürekli sırıtan Saif ilk kez bir savaşçı gibi bakıyordu. Saif’ in gözlerini açtığını yattığı yerin hemen oradaki tribünde en ön sıradaki birkaç kişi fark etmiş ve fark ettiklerinde şaşkınlıktan gözbebekleri büyümüştü. Parlak ışığın etkisiyle hızını kesmiş olan gözleri dönmüş Kench tekrar saldırıya geçerek seslendi
“Bu kez nasıl bir hile yaptın bilmiyorum ancak ne yaparsan yap canını kurtaramayacaksın”
Taş adam kolunu kaldırdı ve tüm gücüyle Baltasını Saif’in boynunu hedefleyerek savurdu. Balta boynuna dokunmak üzereyken Saif sanki düşünmek için kapattığı gözlerini tekrar açtı ve çevik bir hareketle eliyle baltayı yakaladı sağ eliyle taş baltayı yakalamış baltanın keskin ucu Saif’ in avucuna dokuna yazmıştı ancak muhtemelen bir ya da 2 milimetre ile temas etmiyordu. Saif bir anda ayağa kalktı rakibinin baltasını elinden bıraktı. Bedeni hala yaralıydı ancak yaraları küçülmüş ve gittikçe de küçülüyor gibiydi. Saif elbisesini çırptı hiç konuşmadan yaklaşık 30 metre ileride duran savaş aletine doğru yavaş ama emin adımlarla yürüdü. Önce daha önce ulaştığı rakibine ait olan kalkanı eline aldı ve yumuşakça Kench’e doğru fırlattı. Kench şaşkın bir ifadeyle kalkanın havada süzülüşünü izledi ve havada kalkanı yakaladı ancak süratından dolayı ayakları 40 cm kadar geriye gitti sonra durdu. Akabinde Saif kendi baltasını tuttu havaya doğru fırlattı. Kendisi de havaya zıpladı ve baltayı yakaladı beklenmedik bir hızla rakibinin üzerine havada adeta uçarak ilerledi ve iki eliyle sıkıca kalkanını kavramış ve bedenine yapışık tutan Kench’ in doğrudan kalkanını hedef alarak Silahının çekiç başıyla vurdu. Saldırısını yaparken silahının üzerindeki işlemeler parlıyor ve silahının etrafında çakan küçük yıldırımlar görülebiliyordu. Korkuyla ama aynı zamanda da öfkeyle dolu olan Kench bu saldırıdan kaçamayacağını anlayarak bildiği en güçlü savunma yaftını haykırdı
“ Kaplumbağa’nın kayadan evi “
Yer kabuğu yaftının 4. Ya da 5. Kapısı olmalıydı üst düzey bir savunma yaftıydı. Tamamıyla savunmaya odaklanan Kench saldırıyı doğrudan aldı. Çekicin vurduğu savaş kalkanı önce içine çöktü sonra ondan fazla parçaya ayrıldı.Kench’in kullandığı son yafttan sonra Yeşil ile gri arası bir renge bürünen taş bedenine dokunan çekiç bir kayayı parçalarcasına rakibinin gövdesini kırarak ilerlemeye devam etti. Etrafa irili ufaklı taş parçaları saçılıyor belli bir mesafeden sonra bu taşlar toprağa dönüyordu. Çekicin ilerlemesi devam etti Kench’in etine ulaştı temas etti. Kaburgalarının kırılma sesi arenadaki izleyenler tarafından bile duyulabiliyordu. Kench’in bedeni birkaç saniye için adeta havada aslı kaldı. Ayakları yerden kesildi ve Saif’in silahının üzerinde duruyor gibi görünüyordu. Ardından göz bebekleri dışarı fırladı ağzı açılıp dışarıya birkaç bardağı doldurabilecek kadar kan fışkırdı akabinde iri bedeni havada oturur gibi gözükerek yere temas etmeden elli metreden fazla ilerledi. Tribünlerde oturanlardan bir bölümünün üzerine düşecekken insanlar kaçıştılar bu yüzen boş sandalyelerin üzerine düştü. Düştüğü yerdeki sandalyeleri ve beton zemini parçaladı ve bedeni eski etten kemikten haline döndü. Rakibinin hareket edemeyeceğine emin olan Saif ibr çırpıda arkasına döndü yavaş ama güçlü adımlarla biraz önce kendi düştüğü yerin yakınında bulunan Ducia ve Ray ikilisine doğru ilerlemeye başladı.
Hiç olmadığı kadar kararlı ve güçlü görünüyordu Ray ürkmüştü Saif’in bilincinin yerinde olup olmadığını merak ediyordu. Zira bu bakışları onda daha önce hiç görmemişti. İfade etmesi gerekse şöyle tanımlayabilirdi ; Kararlı, güçlü, korkutucu , delici ve üstünlüğünü kabul ettiren bir hali vardı. Ray hayran hayran bakarken bir anda ürktü. Saif’in kendinde olmama ihtimalini ve Ducia’ya zarar verme durumunu düşündü, bir anda öne atıldı ve Saif’ in etrafında hızlıca bir çember çizdi.
“Alan sıfırlama “
Saif hiç istifini bozmadan, elinden silahını bırakmadan Ray’a bir omuz atıp çemberden çıktı ve ilerlemeye devam etti. Ray iyice ürkerek bir çocuk gibi Saif’in sırtına zıpladı
“Aptal saif dursana Ducia’ya zarar vermek niyetinde misin? Yoksa bizi tanımadın mı?”
Saif başını çevirdi, çevik bir hareketle silahının sapını Ray’in pelerinine geçirerek silahını ve ucuna geçmiş pelerini sert bir darbeyle yere çakarcasına sapladı. Silahın bir metreden daha uzunca bir kısmı etrafına sarılı pelerinle beraber yerin içine adeta gömüldü. Darbenin etkisi ve pelerinin kumaşının boyunun kısalmasıyla başkan Ray oldukça komik bir şekilde bir anda yere oturmak zorunda kaldı. Hareket edemiyordu. Deneyince pelerin boğazını sıkıyor elleriyleyse arkasında kalan silaha erişemiyordu. Saif ilerlemeye devam etti doğrudan Ducia’ ya gitti. Ducia bir melek gibi görünüyordu temiz ve çok güzel. Teni her zamankinden daha beyaz, gözleri bir perininki gibi derin ve parlak görünüordu. Tam önüne geldiğinde Ducia gülümsedi. Yorgun bir şekilde kendisini Saif’in kollarına bıraktı. Saif Ducia’yı incitmemeye dikkat ederek sol omuzunun üzerine aldı. Sol eliyle belinden destekliyordu. Arkasına döndüi Ducia’nın iyi olduğuna emin olduğuna göre savaşa bir son vermesi gerektiğini düşündü. Başkan Ray’e doğru ilerledi tam önünde durdu ve ilk kez konuştu :
“Kaybettiğinizi kabullen. Sana zarar vermek istemiyorum Ray amca. Ducia’yı daha fazla üzüp yormak istemiyorum. Zaten benim yüzümden bir sürü şeye katlanmak zorunda kaldı. Pes et ve bitsin”
Ray komik görüntüsüne aldırmadan düşünmeye koyuldu. Teslim olursa yenilmezlik ünvanı gidecek ve karizması derince çizilecekti. Pes etmezse Saif' in şu anki haline muhtemelen kaybedecek ve belki de ölecekti. Elleriyle boynundaki pelerinin bağını çözdü. Yorulmuş bir görüntüyle ayağa kalktı ve Saif’in yere sapladığı silaha yaslandı. Silah oldukça sağlam duruyordu. Akabinde eliyle kavradı. Çevreye farkettirmemeye çalışarak olduğu yerden çıkarmayı denedi ama başaramadı. Saif silahı oraya saplarken pekte güç kullanmış gibi görünmüyordu. Ne olduğunu tam olarak anlamamış olsada dövüşü uzatmanın her şekilde daha fazla zarara sebep olacağına kanaat getirdi. Zaten kench muhtemelen başkanlık dövüşüne çıkamayacaktı. Bu sebepten iki yıl daha başkanlık koltuğu kendisinde kalacaktı. Bu kısmı düşünerek istemsizce sırıtttı ardından Saif ve Ducia’ya döndü. Saif’in elini avucuna aldı ve havaya kaldırdı.
“Bu meydan okumanın galibi Saif ve Ducia. Pes ediyorum.”
Saif’in elini bırakmadan yön değiştirdi protokol tribününe dönüp devam etti :
“ Saif’ in adı istediği gibi kasabanın ölümsüz başkanı sigifurd ile beraber anılacak. Ve Ducia’ nın istediği gibi Saif’ in kasabaya geldiği ilk güne şahit olanlar. Bu akşam tavernada o günü detaylarıyla Saif ve Ducia’ya anlatacaklar.”
O sırada saif söze girdi hala oldukça karizmatik güçlü ve zafer kazanmış bir savaşçı görünümündeydi.
“ Artık benim adım Turgan soy ismimi ise Anne-Babamın kim olduğunu öğrendiğimde bulacağım. İlk savaşımda bu kasabanın en güçlü adamlarını yendim ve daha da güçlü olacağım. Kasabadan ayrılıp dış dünyayı gezeceğim orada gerçek bir aile kuracağım “
Saif sözlerini bitirdikten sonra bir anda yere yığıldı. Dizlerinin üzerine çökünce Başkan Ray çevik bir hareketle hem Saif’i hem de Ducia’ yı yakaladı ve iki baygın genci iki koluna alarak şifacı ekibe doğru yol aldı. Saif ve Ducia tedavilerini olurken protokol tribününden kır saçlı üzerinde açık renk bir ceket olan ve 70 li yaşlarının sonunda görünen bir kadın Bulunduğu yerden aşağıya indi ve Başkan Ray’in yanına giderek.
“Şimdi ne olacak başkan ? yani size karşı dövüşen çocukların eğitimi ne olacak bir okula gönderilmeyecekler mi ? “
Ray hafifçe başını kaşıyarak cevap verdi.
“Açıkçası onu bende bilmiyorum bu festival alışılagelmişin dışında gerçekleşti “
Kadın sakince söze girdi.
“O zaman tavernaya bende gelip gençlere bir teklif sunacağım eğer izin verirseniz o çocuğun geçmişinide dinlemeyi isterim.”
“Buna söz veremem ama teklifinizi duymayı isterim o halde tavernada görüşürüz.”
-