Theoden
Yaft Kombosu
Turganın bu haince planını gören Ducia; gözlerinden akan
yaşlardan dolayı, bir aptal gibi hissediyordu. Turganın yaftının Kıyımın ucunda
biriktiğini gördüğünde, Dragutun Turgana sarılmaya devam ettiğini gözlemledi.
Neden hala kaçmıyor diye de içinden geçirmeden edemedi Ducia. Turganın yıldırımı,
büyük bir gürültüyle patladığında, Dragut hala oğluna sıkıca sarılıyordu. Evlat
zaferi ön planda tutarken, babaysa evladının varlığını hissederek acı çekmeyi
kabullenmiş gibi görünüyordu. Yıldırımın tüm etkisini bedenine kabul eden Dragutun
karnında kocaman bir yara açıldı ve yaklaşık 40 metre kadar yuvarlandıktan
sonra, sırt üstü yere düştü.
Ducia Dragutun karnına açılan yaranın büyüklüğünü
gördüğünden dolayı panikleyerek düştüğü yere doğru koştu. Zira kim olursa olsun,
bedeninde öyle bir yara açıldıktan sonra, hiçbir şey olmamış gibi savaşa devam
edemezdi. Dragutun özünün azaldığını hissetmemesine rağmen, onu iyileştirmek
amacıyla yanına gitti Ducia.
Karnındaki yara sandığından daha derindi ve bazı iç
organlarının görünmesine sebep oluyordu. Ducianın bedeninden iyileştirici ışık
huzmelerinin çıktığını fark eden Turgan da yaptığından pişman olarak babasının
yanına koştu. Babasının karnındaki yarayı gördüğündeyse, kendinden tiksinecek kadar
kötü hissetmişti. Gözleri doldu ve kıyımı elinden düşürdü.
İşte tam o sırada Dragutun tam da tepeden gelen sesini
duydu Turgan. Dragut hemen altında yatıyor olmasına rağmen, başını iç güdüsel
olarak yukarı çevirdi ve havaya baktı. Turgan boş boş havaya bakarken, Dragutun
bedeni bir anda ortaya çıktı ve bu kez Turganın suratına afilli bir yumruk
oturttu. Turganın yumruğu yiyip kendinden geçmeden hemen önce duyduğu son şey
babasının verdiği ikinci ders olmuştu.
“ Ders 2 :
Sen bokunla oynarken dünyayı karşısına alabilmiş bir adama karşı dövüşüyorsan,
asla gardını indirme. Çünkü sen indirsen de o asla indirmeyecektir. “
Bu manzarayı gördüğünde Ducia şoka uğramış ve üst üste
ikinci kez kendini bir aptal gibi hissetmişti. Yaşadığı duygu geçişlerinden
olsa gerek, mimikleri seyiriyordu ve kime kızması gerektiğini bilmiyordu Ducia.
Dragut muzaffer edasıyla yanına geldiğinde merakını gidermek adına sordu.
“Tam olarak
ne yaptınız Serdar Dragut? Hiçbir şey anlamadım da boyut kapısı falan da
açmadınız. Ayrıca hala yerde yaralı bedeniniz yatıyor.
“
“ Amca de. “
“ Anlamadım?
“
“ Bana amca
ya da abi de. Oğlumun arkadaşı değil misin? Bu kadar resmi olma artık. “
“ Peki
Dragut amca. Yaptığın şeyin nasıl olduğunu anlatır mısın ? “
“ Ha o mu, o
kolaydı ya. Sadece üç farklı yaft kullandım “
“ Ü üç
farklı yaft mı? Hem de boyutlu olanın dışında? Hangileri anlat lütfen Dragut
amca. “
“ Turgan
saldırısını başlattığı anda, ondan kaçma şansım olmadığından ilk önce bir klon
oluşturdum ( illüzyon sanatı – 8. Seviye,
Tuğ general Johnun kullandığı yaft). Bu yaftta oluşturduğun ilk klon senin
yerine geçer ve sen de ondan birkaç metre uzakta belirirsin. “
“ Ama senden
hiç iki tane olmadı ki Dragut amca ? “
“ Olmadı
çünkü aynı anda Gizlilik sanatının( 7. Seviye ) ilk kapısını açarak görünmez
oldum, ardından da Turgan özümü hissedemesin diye Varlık bariyerini kullandım
ve kenara geçip gözlerindeki pişmanlığı izledim. “
“ Varlık
bariyeri mi? Bu benim kullanabildiğim yaftın aynısı. “
“ Ooo öyle
mi? Daha bu yaşta 5. Seviye bir yaft kullanabildiğine şaşırdım. “
“ B b
beşinci seviye mi? “
Ducianın kitabının kapağındaki yazılar silindiğinden, Güç
bela yaft kitabının adını okuyabilmiş olsa da, seviyesini hiç öğrenememişti.
Kitabın başka bir kopyasıyla da karşılaşmadığından, seviyesini öğrenmesi bugüne
kısmet oldu.
“ Aynen öyle.
Bir azrak için oldukça iyi bir seçim olmuş. Ama eğer kullanabildiğin tek yaft
buysa, yeterli değil. Mutlaka üzerine bir şeyler koymalısın. “
“ Bu konuya
girmeden önce bir şey sorabilir miyim Dragut amca ? “
“ Tabi ki.
Buyur seni dinliyorum güzel kız. “
“ Siz insan
mısınız acaba? “
“ Nasıl
yani? Anlamadım “
“ Bu
bahsettiğiniz yaftlardan ikisini hiç duymadım. Bu yüzden üst seviye yaft
türleri olmalılar haksız mıyım? “
“ Çok da üst
seviye değiller aslında. Birisi 7. Diğeriyse 8. Seviye yaftlardı. “
Ducia bu cevaptan sonra, konuşmaya daha fazla lüzum
görmedi. Zira artık emin olmuştu. Bu kadar üst seviye yaftları üst üste
kullanıp da özünden bir gram kaybetmemiş bir adam kesinlikle insan olamazdı. 5.
Seviye yaft kullanabiliyor olup, amcası Rayi bile geçmiş olmasını kutlamaya
dahi fırsat bulamadan, Dragutun yaft seviyelerini duyup tüm enerjisini
kaybetmişti. Bir an bu yaftlar üst seviye değilse, Üst seviye bir yaft kaçıncı
seviyeden başlıyor diye sormayı düşünmüş olsa da ; alacağı cevaptan korkarak
vaz geçti.
“ Ama varlık
bariyerine rağmen, ben özünü hissedebiliyordum Dragut amca. Bir azrak
olduğumdan dolayı mı ? “
“ Ha ha neyi
hissetmişin? Bu da benim küçük sırrım işte. Ama şu kadarını bil ki, Bunu
yapabilmek için Varlık bariyerinin son kapısını açabilmek şart. Ben de öyle
yaptım ve yaft kombomla kendi varlığımı gizleyip, kendi özümü klonumda gibi
hissetmenizi sağladım . Zaten bu yüzden klonlandığım yaftın adı illüzyon
sanatı. İllüzyon sanatıyla Varlık bariyerini doğru komboladığında ne kadar da
muhteşem bir etki oluyor değil mi? “
Dragut yaftlardan bahsetmeye başladığında, adeta bir
çocuğa dönüşmüştü. Bir çocuk gibi kendi yaftlarını açıklamaya bayılıyor ve
sanki karşısında duran annesinden bir aferin bekliyor gibiydi. Ancak Ducia bu
yaştaki bir adamın, böyle bir beklenti içinde olduğunu fark edebilmek için çok
gençti ve sadece onaylamakla yetindi.
“ Hı hı kesinlikle
çok etkileyici bir kombo. “
Ducia Dragutu onaylamış olmasına rağmen, yaft kombosunun
ne olduğunu dahi tam olarak bilmiyordu. Ama karşısında yaft konusunda bilge
sayılabilecek bir adam varken, bundan yararlanmalıydı ve böyle de yaptı.
“ Yaftının
üzerine eklemelisin demiştin Dragut amca. “
“ Evet
kesinlikle eklemelisin. Yoksa Ağaç arkalarında gizlenip, benim salak oğlumun
gücünü arttırmaktan başka bir şey yapamazsın. Bir azrak bundan ibaret değildir
ve sen akıllı bir azrak kızı olarak, çok daha fazlasını yapabilecek durumdasın.
“
Ducia, demin gördüklerinden sonra, Dragutun iltifatlarına
rağmen, nedense özgüven eksikliği yaşıyordu ve Dragut ne söylerse söylesin; hiç
birini başarabileceğine inanmıyordu. Şimdi iki haneli sayıların olduğu yaft
kitaplarından bahsedecek bana ve bunu yaptığında düşüp bayılacağım muhtemelen. Ama
yine de soracağım yoksa içimde ukde kalacak.
“ Peki
Dragut amca, Engin yaft bilginle bana önerilerde bulunur musun lütfen? Hangi yaft
kitabını edinip kendimi geliştirebilirim ? “
“ Sadece bir
yaft daha mı öğreneceksin ? “
“ Daha
fazlasında da ustalaşabiliyor muyuz ? “
“ Ha ha
dalga mı geçiyorsun? Tabi ki ustalaşabilirsin. “
“ Ama bize
akademideyken, bir ya da en fazla iki yaftta ustalaşabileceğimizi söylediler. “
“ Evet
okullarda öyle anlatırlar. “
“ Peki bu
doğru değil mi? “
“ Doğru. “
Ducianın sabrı taşmış olmasına rağmen, saygısını bozmadan
alabileceği tüm bilgiyi almaya çalışmaya devam etti. Sesi titremişti ve bir
gözü seyirmeye başlamıştı.
“ Doğruysa
nasıl birden fazla yaft kitabı alıp ustalaşabilirim Dragut amca ? “
“ Doğru
ustalaşamazsın. “
Ducianın sabrı kalmamıştı ve şeytani bakışlarını takınıp
bağırdı.
“ Ustalaşamayacaksam
baştan neden sadece 1 kitap mı alacaksın diyorsun o zaman aptal üstadının babası
amca ? “
“ Ben yaptım
ve tek yapan kişi de ben değilim. İmparatorluk tüm generalleri en az üç farklı
yaftın ilk beş kapısını açabilirler ve onlardan daha yüksek rütbeli ve genel
anlamda daha güçlü bir sürü general var. Dünyanın kalanından bahsetmiyorum
bile. “
“ Peki sen
kaç farklı yaft kullanabiliyorsun Dragut amca? “
Dragut elinin parmaklarını tek tek açmaya başladı.
İçinden kullanabildiği yaftları sayıyor olmalıydı. Tıpkı oğlu gibi kötü bir
matematiği olmalı diye düşündü Ducia. En fazla dört, taş çatlasa beş farklı
yaft kullanabiliyordur bunun için düşünmeye ne gerek var? Ducia içinden
düşüncelerini tekrarlarken Dragut ise tek tek parmaklarını açmaya devam
ediyordu. Baş parmağı, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı, serçe parmak,
diğer elinin baş parmağı, diğer elinin işaret parmağı… Ducia’nın göz bebekleri
büyüdü ve elleriyle Dragutun ellerini yakaladı.
“ Lütfen dur
Dragut amca. Biraz daha devam edersen hüngür hüngür ağlayacağım. “
-