Theoden
Tanrıların Tanrısı Turgan Tanrı
Turgan parmaklarını açtı ve kırk seneyi hesaplamaya
başladı. Bir süre sonra sıkıldı ve cevabını tanrıya iletti.
“ Olmaz.
Hemen ver. “
“ Tanrıya
karşı mı geliyorsun? “
“ Sen sonsuz
güçlüsün değil mi? “
Tanrı Turganın her söylediğini omuzlarını dikip kabararak,
gururla cevaplıyordu.
“ Evet. “
“ Yani
istediğin her şeyi de yapabilirsin değil mi? “
“ Elbette
yaparım. “
“ Ve bu
istediğin şeyleri yaptığında da gücün hiç azalmaz doğru mu ? “
“ Doğru
benim gücüm sonsuzdur ve bu yüzden azalmaz. “
“ O zaman
beni azrak kral yap işte. Nasılsa bir kaybın olmayacak. Yap da gideyim hadi.
Ben de sana yıldırımda kızartılmış balık veririm. Bir tanrı bile olsan
yıldırımla yemek pişirmediğine bahse girerim hınh hınh. “
“ Olmaz yok
sana güç falan. Ayrıca beni gördüğünden, artık dış dünyaya çıkamazsın. “
“ Nasıl
yani? Hep burada mı kalmak zorundayım? “
“ Aynen
öyle. “
“ Peki ya
itiraz edersem ? “
Turganın bu söylediği şey, hayatları boyunca Tanrıya
hizmet etmiş ve her dediğini sorgusuz yapmış olan insanları korkutmuştu ve
ellerini yüzlerine kapatıp, tanrının gazabından nasibini alacak olan Turgana
acıyarak baktılar.
“ O zaman
tanrının gazabıyla tanışırsın. Mum alevleri(2. Seviye) “
Tanrı bunu söylediğinde parmak uçları alev almıştı ve
etraftaki herkes onu hayranlıkla ancak aynı zamanda da korkuyla izliyorlardı.
Bu gazap yüzünden bir sürü insan canından olmuştu. Korkmayan tek kişiyse
kıkırdayarak tanrının suratına bakıyordu.
“ Ne yani
beni dandik bir ateş yaftıyla mı tehdit ediyorsun? Hadi ama bir tanrı olarak
beni hayal kırıklığına uğrattın. “
Turganın söyledikleri, tanrının fazlasıyla canını sıkmış
olsa gerek ki, parmak uçlarında duran alevleri Turganın üzerine gönderdi. Ancak
Turgan bundan kaçmak için kıyımı çekmeye dahi gerek duymamıştı kıvrak hareketlerle
savuşturmuştu. Tanrı taklidi yapan adam, zor durumda olduğunu fark edince
durumu toparlamaya çalıştı.
“ Bu sadece
uyarı içindi. Eğer bana biad etmezsen cehennemi yaşarsın. “
“ Göstersene
bana. Göster ki azrak kraldan daha güçlü olduğuna inanayım tanrı. “
Şarlatan, Turganın dediğini yapabilmeyi çok istiyordu
ancak bildiği en üst seviye iki yaftın ikisi de 2. Seviyeydi ve o kadar büyük
konuşmuşken, ikinci seviye buz yaftını kullanması saçma olacaktı. Esasında bu
kuytu adaya kimse gelmezdi ve on yılda bir kere bir yabancı gelirse de, ada
halkı zehirli oklarıyla onları bayıltırlar ve baygın haldeyken de öldürürlerdi.
Bu yüzden hiç sorun yaşamamıştı sözde tanrı. Ama bu kez bir yabancı karşısına
gelip dikilmiş ateş yaftını aşağılıyordu.
“
Cahilliğine veriyorum aciz insan ve seni tüm merhametimle bağışlıyorum. Git bu
adadan ve gördüklerinden kimseye bahsetme. “
“ Gitmem ki.
Bana adam akıllı bir şey göstermezsen gitmem tanrı. Hatta seni biraz zorlamamı
ister misin? Tanrı olduğuna göre senin için sorun olmasa gerek. Tabiatın öfkeli
gürleyişi – Yıldırım Saltanatı “
Turgan eğildi ve sırtında duran kıyımın mızrak ucundan,
zayıf bir yıldırım ışığı çıkarak sözde tanrının omuzuna isabet etti. Oldukça
küçük bir yıldırımcık olmasına rağmen, sözde tanrının omuzunu kısmen parçaladı
ve arkadaki kurumuş çamurdan duvarı da yıkarak, insanların şaşkın bakışları
arasında gözden kayboldu.
“ O…pu
çocuğu ne yaptın bana? O nasıl bir yaft öyle? “
“ Tanrı
olmana rağmen bunu savuşturamadın mı yani? Sen bas baya insansın hem de güçlü taklidi
yapan zayıf bir insan. “
Turgan etrafındaki korkmuş insanlara baktı ve merakla
sordu.
“ Bu adamın
yaftı oldukça zayıf. Sizin yaftınız ne kadar zayıf olsa da birkaç kişi bir
araya gelerek onu kolayca yenerdiniz. Neden bunu yapmadınız ki? “
Etraftaki yerli halk Turganın söylediklerinden hiçbir şey
anlamamışlardı. Bir tanrıya karşı gelmek nasıl bir mantık olabilirdi? Bir
tanrıyı ancak bir başka tanrı yenebilirdi ve o tanrı geldiği için yerli halk
mutlu hissediyorlardı. Yere kapanmışlardı ve Turganı ortalarına alarak ona
adeta merasimde bulunuyorlardı.
“ Hoş geldin
tanrıların tanrısı. “
Turgan söylenenlerin kendisine olduğunu anlamamıştı zira
daha önce kimse kendisine tapınmamıştı. Acıdan kıvranan sözde tanrıyı
göstererek konuştu.
“ O tanrı
falan değil görmediniz mi? Küçücük bir yıldırımla neredeyse ölüyordu. Tapınmayı
bırakın şu herife. “
Kimse yerinden kımıldamıyordu ve sadakatlerini Turgan
tanrıya sunmaya devam ediyorlardı. Turgan bir süre sonra sinirlendi ve bağırdı.
“ Kalkın
dedim lan size adam akıllı konuşalım. “
Turgan Tanrının emrini sorgusuz yerine getirdiler ve tapınmalarına
ara verip, ayağa kalktılar. Bu adanın hikayesiyse özetle şuydu. Savaşın
kaybeden tarafının askerlerinden olan Fink, düşmanlardan kaçarken bir sala
binip denize açılmıştı. Ancak dalgaların azizliğiyle Salı parçalanmış,
tutunduğu odun parçasıyla bu adaya kadar sürüklenmişti. Ateşin varlığından dahi
bihaber olan dış dünyadan soyutlanmış bu yerli halk, Finkin yaftını görünce ona
hayranlıkla bakmışlardı. Fink de durumdan yararlanıp kendisini bir tanrı olarak
tanıtmış ve yerli halkın anadilini konuşmayı dahi yasaklayarak, istediği gibi
hüküm sürmeye başlamıştı. Bu kusursuz hayatını olabildiğince uzun tutabilmek
adına da yabancılara karşı deminki önlemleri almıştı. Adanın tüm kadınlarını
karısı ilan etmişti ve genç erkeklerin hepsini yakarak öldürmüştü. Arka
saflarda savaşan ateş yaftı birliğinin düşük seviyeli bir üyesi olduğundan
yanında tuttuğu yaft kitabında iyice gelişerek, Halkın bir tanrı olduğundan
şüphe bile etmemesini sağlamıştı.
Biraz önce Finkin yanında yatan kadınlardan birisi,
Turganın omuzuna masaj yaparak yatağa uzattı ve üzerindeki t-shirtü çıkarmaya
yeltendi. Turgan T shirtünü tuttu ve başından çıkarmasına izin vermedi.
“ Bıraksana
onu siz soyunuk olmayı seviyor olabilirsiniz ama ben böyle iyiyim. “
Aynı kadın ve bir kadın daha Turganın bedenini okşamaya
devam ederlerken, bu kez diğeri Turganla konuşmaya başladı.
“ Siz
tanrıların tanrısına hizmet etmek, bizler için onurdur. Bu yüzden biraz sevap
kazanmamıza izin verin Tanrıların tanrısı. “
“ Benim adım
Turgan. Ayrıca sevap işlemek istiyorsan şu kapıdaki küçük çocuğa banyo yaptır.
Kokusu omuzlarıma kadar işlemiş öğğ. “
Turgan bunu söylediğinde, t shirtünün omuzunu koklamış ve
tiksinerek öğürmüştü. Gözleri korku dolmuş Fink ise Turganın varlığından tiksiniyordu
biraz önce yatağında her istediğini yapan kadınlar şimdi bu yabancıya hizmet
etmeye gönüllü duruyorlardı. Kurduğu saltanatı bir saniyede yıkmış bu çocuğu
öldürmek istiyor ancak demin gördüğü şeyden sonra cesaret edemiyordu. Turgan
aklına bir şey gelmiş gibi Finkin yanına geçti ve konuştu.
“ Yaft
kitabın yanında mı sahtekar tanrı ? Eğer yalan söylersen ve bende kitabı
bulursam bu kez çok daha büyük bir yıldırım kafana çakacak. “
“ Evet
yanımda. “
“ Getir onu
bana. “
Fink yatağın altına girdi ve tanrının gizli kutusu olarak
anlattığı heybesinden kitabı çıkardı. Turgan kitabı eline aldı ve kadınlardan
birisine uzattı.
“ Al oku
bunu ve sen de tanrı ol hınh hınh. “
Turgan için söylemesi kolay olsa da, bir sorun vardı ki o
da yerli halkın tamamının okuma yazma bilmiyor oluşuydu. Kadın kitabbı açıp
incelese de hiçbir şey anlamamıştı ve Turgana dönüp sordu.
“ Tanrılar
tanrısı bu nedir ? “
“ Benim adım
Turgan ve o gördüğün bir yaft kitabı. Eğer okuyup çalışırsan sen de yaft yapıp
ellerinden ateş çıkarabilirsin. “
“ Okuyup
çalışmak nedir Tanrı Turgan? öğret kullarına. “
Turgan durumu ancak fark edebilmişti ve bunu çözmeye
kararlı olduğundan bir plan yaptı. Buna göre herkese okuma yazmayı ve bu yaft
kitabını kullanmayı öğretecekti. İkinci seviye bir kitap olduğundan fazla zor
olmamalıydı ve Finke dönerek emrivaki bir şekilde söyledi.
“ Kağıt
benzeri bir şey bul ve ona alfabeyi yaz. “
-